10-03-2007, 16:03 | #1 |
İŞTE BAŞLIK BAŞLIK GÜL'ÜN SORULARA VERDİĞİ CEVAPLAR
KÜRTLERİN HAKLARI Türkiye AB müzakere sürecine başlamış bir ülkedir. Bu sürecin bir özelliği de Kophenang Kriterleri var. Türkiye'nin farklılıklarını biz zenginlik olarak görüyoruz. Türkiye'de farklı kültürler gayet açık bir şekilde görüşlerini açık bir şekilde ifade edilebilmektedir. YÜZDE 10 BARAJI Yüzde 10 seçim barajı Türkiye'de geçerli. Bunu kaldırmayı hepimiz istiyoruz. Ancak Türkiye geçmişte çok parçalı Koalisyon hükümetleri yaşandı, bunlar Türkiye'ye istikrar getirmedi. Bu nedenle böyle bir uygulama getirildi. Ancak son seçimlere bakınca adayların bağımsız olarak meclise girmişlerdir. Halkın yüzde 85'i de TBMM'de temsil edilir hale gelmiştir. Yüzde 10 barajıyla ilgili sonu da bu şekilde aşılmış oldu. Bu konuda bir düzenleme yapılması konusunda tüm partilerimizin bir iradesi var. DİN VE DEVLET Temel bir prensibimiz var. Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu korunacaktır. Türkiye değişiyor. Türkiye'nin değiştiği istikamet AB ye üye olmak istikametine değişiyor. Türkiye'nin gittiği istikamet neresi diye sorarsanız. AB istikametidir. Bireysel özgürlükler garanti altına alınacaktır. Zaten Avrupa Konseyi'nin temel prensiplerinden birisidir. Türkiye'nin gittiği istikamet bellidir açıktır. Kimsenin kaygısı olmamalıdır. Eğer kaygı varsa, çıkarılan kanunlar, alınan hükümet kararları hangi istikamette ona bir bakılırsa istikametin neresi olduğu anlaşılır. İFADE HÜRRİYETİ VE BAŞBAKAN ERDOĞAN'A Bugün Türkiye'de herkes şiddeti teşvik etmemek şartıyla her türlü fikri ortaya çıkarabilir. Herkesin bir fikri olacaktır. Başbakan'ın da düşüncesi olacaktır. Fikrini söylediği için cezaevinde kimse yoktur. Giderek bunlarla ilgili düzenlemeler yapacaktır. Herkes düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilmelidir. Bunlar aykırıda olsa. Ancak bu başkasına hakaret etme hakkı vermemelidir. Acımasızca eleştiri yapılabilir, bunlara tolerans göstermek bunları sabırla karşılamak demokrasinin olgunluğudur. Ama iş hakarete varırsa o zaman siz de hakkınızı arayabilmelisiniz. Ayrıca bunlar ceza davası değil, tazminat davasıdır. Böyle bir olay kimin başına gelse doğrusu buna siz de teşebbüs edersiniz herhalde. Ayrıca mahkemelerimiz bağımsızdır. Başbakan'ın açtığı davalar bile reddedilmiştir. Bu Türkiye'de hukuk sisteminin çalıştığını göstermiştir. Bugün Türkiye'ye gidip Kürtçe bilboardlar olduğunu, Kürtçe, radyo televizyon var, gazete var. Bütün bu kültürel zenginlikleri Türkiye'nin zenginliği olarak görüyoruz. Daha önce bunların bir kısmı mümkün değildi. Ama bugün bunlar mümkün. Ama Türkiye üniter bir devlet yapısına sahip. Bunun hiçbir şekilde alternatifini düşünmüyoruz. Aranızdaki bir çok üyenin ülkelerinde benzer düzenlemeler var. Terör ve şiddet olmamak şartıyla Türkiye'de her şey konuşulabilir. Ama terör ve şiddet olduğu takdirde buna karşı en ciddi tedbirleri almak bizim görevimizdir. ÖCALAN'IN İZOLASYONU Avrupa işkenceyi önleme örgütünün rutin ziyaretleri vardır. Mahkuma işkence yapılıyor mu diye. Suç bulunanın da kanunların emrettiği şekilde cezasını çekmesine kimse de karşı çıkamaz her halde. Türkiye'de yapılan düzenlemeler hiçbir Avrupa Konseyi ülkelerinde olmayacak kadar ileri seviyededir. Bu konuda yanlış bir şey yoktur. Ama propaganda günümüzün çok geçerli faaliyet alanlarından biridir. Tabi AİHM'in kararı da var. Bu kararda böyle bir tecridin olmadığı yönündedir. KADINLARLA İLGİLİ DÜZENLEMELER Kadınlarla ilgili düzenlemelerde geriye gidiş yok ileri gidiş vardır. Ama başı eşitsizlikler vardı. Bunların hepsi tek tek temizlenmiştir. Ayracı bunlar tek temizlenmiştir. TBMM'deki kadın vekil sayısı bugüne kadar ki en yüksek seviyededir. Kadınlarla ilgili endişeye gerek yoktur. Tabiî ki farklı farklı görüşler ileri sürülüyor. HRANT DİNK CİNAYETİ Maalesef gazeteci Dink'in öldürülmesi üzücü olmuştur. Hemen katili yakalanmıştır. Davası devam edilmektedir. Ayrıcı Dink'in öldürülmesine tepki için yüz binlerce insan sokaklara dökülmüştür. Bahsettiğiniz konu 1915 yıllarının olduğu dönemdir. Türkiye dört cephede çalışırken Türkiye'nin bazı vatandaşları komşusu büyük bir ülke tarafından ayaklandırılmışlardır. Buna karşılık Türkiye'nin aldığı bir tedbirdir. Tabiî ki bu süreçte bir çok acı olaylar olmuştur. Bütün bu olaylar devam ederken İstanbul'da Ermeni kiliseleri açık kalmış, Ermeni hakimler ve devlet görevlileri İstanbul'da görev yapmışlardır. Bu iddialar çok yaygın hale gelince Türkiye Ermenistan'a ortak komisyon teklifinde bulundu. Türkiye olarak tüm arşivlerimizi hatta gizli arşivlerimizi açtık. Herkese açtık.Bazı ülkeler var ki Konseyimizin üyesi bu konuyla çok ilgileniyorlar. Onlara da dedik. Gelin siz de bu komisyona girin. Bunun ötesinde ne yapabiliriz. Gelin tarihçiler araştırsın bilim adamları araştırsın neticesi neyse ona razıyız. KIBRIS 2004 yılında Kıbrıs'ta seçim oldu. Türkler buna hayır diyecek Rumlar evet diyecek diye bekliyordunuz. Ama bunun tam tersi oldu. BM'nin çalışmaları devam ediyor. Tabi bu çalışmalar adanın gerçekleriyle örtüşmelidir. Ayrıca Türkiye ve Kıbrıs Türkleri üzerine düşeni yapmıştır. Bazı üye ülkelerin bu konuları kullandığını görmek bizleri üzmektedir. 03 Ekim 2007, Çarşamba
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|