|
05-26-2009, 04:43 | #1 |
‘Araştırmacı gazeteci’nin haline bakın! Ali Karahasanoğlu - Vakit
‘Araştırmacı gazeteci’nin haline bakın! Araştırmacı gazetecinin düştüğü duruma bakın. Bir araştırmacı gazeteci, buram buram “araştırma” tüten haberlere nasıl karşı çıkar? “Bu araştırma haber, kişisel verilerin yayınlanmasını içermektedir.Cezalandırılsın” nasıl der? Bırakın araştırmacı gazeteciliği; sıradan bir gazeteci, “Bu haber, cezalandırılsın” nasıl der? Sen değil misin SayınDündar, “Sansür, gazetecinin alnına sıkılan kurşun demektir” özdeyişini sarfeden? Ne oldu da şimdi, dava ve ceza ile gazetecileri korkutup, “sansür” peşinde koşuyorsun? Senin hakkındaki haberleri vermeyelim. Pekala.. Peki sen gazeteciliği nasıl yapacaksın? Emekli mi oldun yoksa? Artık ekranlara çıkıp, ona buna hakaretler yağdırmayacak mısın? Veya, senin haber yapman da, haberlerde hakaretlerde bulunman da serbest, sadece bize mi, haber yapmak yasak! 2006 yılının ilk aylarında,Uğur Dündar, TRT'de konuşuyordu: “Aydın Doğan ile ilgili yolsuzluk belgesi gelse, (ki geleceğini zannetmiyorum) yayınlarım.” Böyle diyordu Uğur Dündar.. Ama “kağıt üçkağıdı” ile ilgili haber, Vakit ile gündeme gelip, Doğan Yayın Grubu dışında hemen tüm gazetelerde haber olduğu halde, Uğur Dündar'a bir türlü haber olamadı.. Olamaz da zaten. Klasik metodları budur.. Kendilerini objektif gösterirler.. Farklı görüştekilere meydan okurlar.. “Biz dürüstüz. Biz patron aleyhtarı haberleri bile yayınlamaktan çekinmeyiz” derler.. Haber ortaya çıkınca da, görmezden gelirler.. Sahi hemen söyleyelim; Dündar’ın, patronunun usulsüzlüklerini görmemesi, “tek taraflı aşk”tan kaynaklanmıyor! Patron da, gerekli yardımları hiç esirgemiyor.. Bakın üç-dört koldan yazarlarını atağa geçirdi.. Hepsinin konusu, “Dündar’ın belgeleri nasıl yayınlanır?” Sadece yazarları mı? Televizyonları da, ilgili ilgisiz konular üzerinden, Vakit'e vurarak, “Uğur Dündar’ın intikamını” almaya çalışıyorlar! Oysa olayda intikam alınmasını gerektiren bir şey yok. Dürüst olsalar, sorun kalmayacak.. Hava atıyorlar, “Bir tek dava kaybetmedim!” Uğur bey böyle der de, biz onun yanına bırakır mıyız? Kaybettiği davaları tek tek sıralamaz mıyız? Yalan haber yaptığı için mahkum olduğu tazminatları kendisine hatırlatmaz mıyız? Evet, karşılıklı paslaşan ve menfaat ilişkisi ile “Sen bize sıcak bak. Biz senin yanlışlarını görmeyelim” ilişkisi içinde olsaydık, yalanlarını deşifre etmezdik. Ama bizim böyle bir derdimiz yok. Derdi olanlar da Vakit’ten korksunlar.. Buyrun, Uğur Dündar’ın “Ben dava kaybetmedim” yalanını ortaya koyalım. Sadece birkaç tane numune babından örnek.. Davacı İhsan Ataöv.. Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen kararı,Yargıtay da onamış... Uğur Dündar, tazminata mahkum! Show TV ekranından yayınlanan Arena sebebi ile.. Bir başka dava.. Davacı Mevhibe Can. Kanal D ekranında iken yapılan hakaretten dolayı açılan dava ve verilen mahkumiyet.. Karar, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilmiş.. Bir örnek daha.. Davacı Hamdi Üçpınarlar.. Ankara 28. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen mahkumiyet kararını, Yargıtay da onamış! Erhan Ekinci de, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açmış davasını ve şimdi Ergenekon sanığı Tuncay Özkan ile birlikte Uğur Dündar’ı da mahkum ettirmiş! Neyse, fazla uzatmayalım.. Yarın Uğur bey, bir daha savcılığa koşup, “Benim kişisel verilerimi yayınlıyor” diye dava edebilir. Öyle ya, “meydan okumak” onun hakkı!.. “İsbat edin, görevi bırakırım. Hatta intihar ederim” der.. İsbat edersen, “Kişisel verileri yayınladılar. Suç işlediler. Cezalandırılsınlar” der.. “Ben tek dava kaybetmedim” der... İsbat edersin, “Kişisel verileri yayınlıyor” der, şikayetçi olur! Araştırmacı gazeteci, işte böyle olunur!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|