|
10-07-2007, 11:15 | #1 |
Ben de korkuyorum Nazmiye Yılmaz
Ben de korkuyorum Yok böyle olmuyor. Korkma korkma nereye kadar! Düşündüm, taşındım sonunda bu tatsız, ayrıştırıcı aymazlık modundan çıkmaya karar verdim. Ohhh sanki bi parça rahatladım! Yani artık ben de korkuyorum. Gerçi ne yapsam da mahalle sopasıyla malezyalılaşacağımız saçmalığına inanmıyorum. Gündemi hallaç pamuğuna çeviren bu sopa, korku devrelerime zinhar işlemiyor. Ama sizi temin ederim çalışınca oluyor, insan düşününce buluyor. Meğer benim de derya deniz, kocaman bir korku ambarım varmış! Eeee artık yüksek sesle söyleyebilirim. *** Ben de korkuyorum çünkü; Modacılar 2008 yazında 'mini' yerine pekâlâ 'maksi etek' tasarlayabilir. Tam da bu yüzden Ayşe Arman'ın kafası iyice karışabilir. Arman yaz trendinin uzattığı etek boyunu, baskı meyvesi sanıp çaktırmadan Malezyalılaştırıldığını düşünebilir. Gerçi bu durumda pirincin taşını ayıklama işi takdir edersiniz ki bize değil Şerif Mardin'e düşer. (önemli not; lütfen fırsatçılık yapıp bu pozisyonu 'yırttık abi!' formülü olarak değerlendirmeyiniz) Korkuyorum çünkü; Amiral gemisinin kaptanı Ertuğrul Özkök bir sabah kalkıp sosyolog yanına tam mesai yaptırma kararı alabilir. Aylardır “Konuşmayacak mıyız kardeşim, görüşlerimizi söylemeyecek miyiz, eleştirmeyecek miyiz?” diye diye gündemi bangırdatan Özkök, sosyolog yanı ile üzerimize yeni inciler saçabilir. Durum nice olur bilmem ki! Henüz vücut bulmayan sivil demokratik anayasamız açısından yani… Korkuyorum çünkü; Akşam Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut gazetesinde başörtülü eleman çalıştırabileceğini açıkladı. Bana göre kompleksiz, demokrat, takdire şayan, fevkalade değerli bir çıkış bu. Özellikle başörtüsünün Köşk ile Malezya arasında yeniden rejim tehlikesi topuna dönüştürüldüğü bu günlerde… İyi güzel de ya heyecanıma yenik düşüp bir sabah kendimi Akşam Gazetesi'nde başvuru formu doldururken bulursam! Bu yaştan sonra demek istiyorum yani… yeni bir iş, yeni bir başlangıç… offf! Korkuyorum çünkü; Olur ya bir gün uçakta Mine G. Kırakkanat ile Bekir Coşkun'un arasına düşebilirim. Beni şöyle bi göz ucuyla süzüp kapsama alanına alırlarsa! Anladım 'Ne var bunda korkacak?' diyeceksiniz ama… İyi de tam o sırada stresten göbeğim kaşınırsa! Korkuyorum çünkü; Ruhat Mengi bir gün seçim sonuçlarını değiştirip AKPARTİ'ye seçim kazandıran o düzenbaz hacker'ı bulabilir. Demem o ki; bize yeniden sandık yolu görünebilir. Yok canım sandığa gitmeyi dert etmiyorum! 22 Temmuz'dan bu yana parmağımdaki mürekkebin çıkmasını bekliyorum da… Bildiğiniz gibi değil, taktım bu dirençgöz mürekkebe! Tırnağımı mı çektirsem ne! Korkuyorum çünkü; Fatih esnafı sırf “Bizim mahallede baskı yok” demek için eski köye yeni adet getirebilir. Mesela ara sokaktaki ayakkabı tamircisi ile tuhafiyeci raflarını tıka basa kırmızı, beyaz şarapla doldurabilir. Hani içki ruhsatları yok da! Dolmuşa binip satacaklar, bir heves uğruna başlarını belaya sokacaklar… o yüzden yani... *** Gördünüz işte, korkuda sınır yok. Ayrıca bunlar ne ki! Siz asıl korku tüccarlarından korkun. Bir de onların ektiği korku tohumlarından… Demek istediğim şu; Her şey laf-ü güzaf olabilir ama ben asıl korku tüccarlarının, korkutma eyleminin sonunda murad ettikleri şeyden korkuyorum. Çünkü bana göre mesele budur.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-07-2007, 14:13 | #2 |
Ben de korkuyorum Nazmiye Yılmaz
Her şey laf-ü güzaf olabilir ama ben asıl korku tüccarlarının, korkutma eyleminin sonunda murad ettikleri şeyden korkuyorum.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|