AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-15-2009, 16:45   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Skandal belgeye tepki yağıyor!

Darbe planlarıyla ilgili çalışma, basın dünyasından da, STK'lardan da tepki gördü.

Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlandığı ileri sürülen "İrticayla Mücadele Eylem Planı"na her kesimden tepki yağıyor.

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen belgedeki vahim ifadeler "dehşet verici" olarak nitelendirildi.

Geçmişte de buna benzer andıç olaylarının yaşandığını hatırlatan siyasiler, söz konusu belgelerin en fazla TSK'ya zarar verdiğine dikkat çekti. Başbakan Tayyip Erdoğan, "demokrasiyi koruyup, yaşatacağız" mesajı verirken DSP'li Hasan Macit, bu tür müdahalelerin en çok askeri yıprattığını söyledi.

Eski Devlet Bakanı Fikri Sağlar da hiçbir kurumun fişleme, tuzak kurma, toplumu yönlendirme gibi faaliyetlerde bulunamayacağının altını çizdi. Sivil toplum temsilcileri ise Meclis, hükümet ve Genelkurmay'ı konunun üzerine ciddiyetle gitmeye çağırdı: "Sorumlular cezasız kalmamalı."

GÜLEN AKLANDI, HUKUKA SAYGI DUYUN

Tevfik DİKER /Eski Milletvekili :Eğer bir sorun varsa demokrasiye sadık kalarak çareyi siyasette aramak gerekir. Genelkurmay'da bazıları bu şekilde hareket ettikleri sürece kazanan AK Parti ve sivil kurumlar olur. Demokrasilerde herkes haddini bilmelidir. AK Parti, Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmadığı gibi Gülen de yargıda aklandı. Bu gerçekler karşısında yapılması gereken tek şey, hukukun üstünlüğüne inanarak halkın sevgisini kazanmaktır. Düşün artık yakamızdan!

SORUMLULAR MUTLAKA HESAP VERMELİ

İsmail AMASYALI/ Eski DYP Milletvekili : 28 Şubat yargılanmadığı sürece sanıklarıyla ve tanıklarıyla, bu süreç devam eder. Yapılan, yanlarına kâr kalır. Postmodern darbe diyen, tankları sokaklarda yürütenler bunun hesabını vermediği sürece bu eylemler sürer. 28 Şubat somut delilleriyle ortadadır. Bunun sanıkları ve tanıkları yargı önüne çıkartılmadığı sürece Ergenekon dahil, son gelişmeler dahil durmaz. O nedenle buna sebebiyet verenler -başta Büyükanıt da olmak üzere- yargı önüne çıkarılmalı.

BU TÜR UYGULAMALAR TÜRKİYE'Yİ YORDU

Mehmet OCAKTAN/Ak Parti Bursa Milletvekili : Doğruysa çok vahim bir olay. AB ile müzakere sürecine girmiş Türkiye'de bu konuların tartışılıyor olması vahimdir. Geçmişte de bu tür olaylar oldu. Bundan Türkiye de siyaset de toplum da yoruldu. Geçmişteki bunca örnek herkese zarar verdi. Bu nedenle askerin böyle bir şey yapacağına inanmıyorum. Bu tür çalışmalar geçmişte ülkeye hiçbir şey kazandırmadı, kaybettirdi. En fazla da askeri yıpratmıştı. Orgeneral İlker Başbuğ yönetimindeki askerimizin bu tür bir çalışmaya gireceğine ihtimal vermiyorum. Doğru olmadığına inanmak istiyorum.

SİYASET KURUMU SİVİLLEŞMELİDİR

Hasip KAPLAN/ DTP Şırnak Milletvekili : Eğer bu iddialar doğruysa burada çok ciddi bir sorun vardır demektir. Bu belge çok yakın tarihe ait bir belge. Bu, çok ciddi bir durumdur. Siyaset kurumu, militarist vesayetten kurtulmadığı sürece böyle şeyler olur. Siyaset kurumunun sivilleşmesi için yöneticilerin daha çok çaba göstermesi gerekir. DTP Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan ise "İddialar çok önemlidir. Eğer böyle bir belge varsa bunun ciddi olarak araştırılması gerekir." dedi.

TOPLUMA NİFAK TOHUMLARI EKİLİYOR

İbrahim YİĞİT/ Ak Parti İstanbul Milletvekili : Eylem planını, toplumsal barışı hedeflemenin yanı sıra devlet ile millet arasına nifak tohumlarını ekmeye matuf bir çalışma olarak görüyorum. Raporda Alevi kesiminin provoke edilmesine yönelik planlar da olduğu anlaşılıyor. Planın Ergenekon'un dışarıda kalan kolları tarafından hazırlandığını düşünüyorum. Genelkurmay'ın bunu yaptığını düşünmüyorum. Provokatif bir çalışma, deli saçması. Toplumsal barışı hedef alan bir karakteri var.

BURADA HEDEF HALKIN TA KENDİSİDİR

Burhan KAYATÜRK /Ak Parti Ankara Milletvekili : Burada söylenecek söz bulamıyorum. Tüm umudumuz, böyle bir şeyin olmamasıdır. Demokrasilerde böyle şeylere yer yoktur. Geçmişte de buna benzer raporlar kamuoyuna sızdı. Genelkurmay bu tür olayların yaşanmasına izin vermemeli. Derhal soruşturma açıp engel olmalı. Bu anlayışların artık terk edilmesi gerekiyor. Burada hedef, demokrasi ve halkın bizzat kendisidir. Anlaşılan o ki çetelerin ortaya çıkması birilerini rahatsız ediyor.

TÜRK MİLLETİ BU OYUNU BOZAR

Mustafa DESTİCİ /BBP Genel Sekreteri: Böyle bir planı Türk milletinin kabul etmesi mümkün değil. Milletin birliği ve beraberliği için çalışan insanlar, sanki devleti yıkmak için çalışıyormuş gibi gösteriliyor. Yıllardır irtica korkusuyla milletin birliğine zarar verildi, insanların bireysel haklarını kullanmasının önü kesildi. Her kurum, hukuk içinde kendi alanında kalmalı. Ordunun siyasete ve topluma müdahale etmesine başından beri karşıyız. Ordu, anayasada belirtilen görevini yerine getirsin.

TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ KARARTIYORLAR

Ergenekon tutuklusu eski Üsteğmen Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen ve basında geniş yankı bulan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na siyasilerin yanı sıra toplumun değişik kesimlerinden de tepki geldi. Sivil toplum örgütleri yayınlanan belgenin içeriğinin 'dehşet verici' olduğunu vurguladı. Masum insanlara suç isnat ederek, askerî mahkemede yargılama girişiminin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, askerin aslî görevinin masum insanları suçlu duruma düşürmek, komplo planları hazırlamak olmadığı üzerinde duruyor: "Askerin görevi, irtica ile mücadele adı altında komplo senaryolarıyla uğraşmak değil, ülke güvenliğini sağlamaktır."

BU HAREKETLER ÜLKENİN GELECEĞİNİ KARARTIYOR

Nuri GÜRGÜR /Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı : artık bu tür müdahalelerin gündemden kalkmasının şart olduğunu belirtti. Ülkenin huzur ve istikrara ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Gürgür, "27 Mayıs darbesinden bugüne kadar Türkiye defalarca benzeri zorlamalarla karşı karşıya kaldı. Ülkemize bunlar çok pahalıya mâl oldu. Böyle yapay hareketler Türkiye'nin geleceğini karartır." değerlendirmesinde bulundu. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Üzülmez de hem kaliteli bir demokrasiye hem de güçlü ekonomiye mecbur olduklarını belirtti. Üzülmez, "Olay ne olursa olsun demokratik rejimden yana olmak mecburiyetindeyiz. Açık ve şeffaf olunması gerekiyor. Önümüzde ölü gibi duran bir küresel kriz var. Asıl gündem maddemiz işsizliğe çözüm ve krizden çıkış olmalı." dedi.

HUKUKUN BÜTÜN İLKELERİ AYAKLAR ALTINA ALINMIŞ

Ahmet GÜNDOĞDU /MEMUR-SEN Başkanı : Her kurumun kendi işini yapması gerekir. Rapor, 10 yılda bir Türkiye'yi darbe sürecine sürükleyen adımların nasıl atıldığının da belgesi aslında. Yayınlanan planda hukukun bütün ilkeleri ayaklar altına alınmış. Sahte şeyhler, müritler bulan anlayış tiryakiliğinden vazgeçmiyor. Eylem planı tam manasıyla paranoyanın göstergesi. Bazı kendini bilmezler, illegal yol keşfetme gayreti içerisine girmiş. İnsanları potansiyel suçlu ilan etme anlayışı var. 'Bu Müslüman ise özgürlükleri kötüye kullanır; suç işler' anlayışı var. Daha fiil gerçekleşmeden onu yaşayacak olanlarla ilgili kararda bulunma paranoyadır. Bu kafaların tedavi edilmesi, ardından yargılanması lazım. İlker Başbuğ'un 'Darbeciler içimizde barınamaz' diyerek soruşturmayı derinleştirmesi lazım. Savcıların harekete geçmesi lazım. Üzeri örtülecek bir durum değil.

TÜRK HALKI TECRÜBE KAZANDI ARTIK OYUNA GELMEZ

Alevi Önderler : Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan eski Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk'te ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda Alevi düşmanlığını körükleyecek girişimlerin yer alması, bu kesimin önde gelenlerini hayrete düşürdü. Karanlık güçler tarafından geçmişte ortaya konulan çatışmalara dikkat çeken Alevi önderler, bu tarz eylem planlarını 'beyhude uğraş' olarak nitelendiriyor. Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı Metin Tarhan, "Kimse bu kirli tezgâha gelmeyecek; çünkü halkımız bunları iyi tanıyor." diyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Fevzi Gümüş ise, "Karanlık güçlerin bu tür faaliyetleri yeni değil. Karanlık güçler kışkırtmaya devam ediyor." şeklinde konuşuyor.

KİRLİ TEZGÂH KURANLAR BEYHÛDE UĞRAŞ İÇİNDE

Metin TARHAN /Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı : Kirli tezgâhlar peşinde olanlar hâlâ sonuç alacaklarını zannediyor. Ama beyhude uğraş içindeler. Kimseyi oyuna getiremeyecekler. Ülkede birlik beraberlik, barış ve hoşgörüden yana tavır koyan biri olarak bu tür yaklaşımları kesinlikle kabul etmiyorum. Kurum ve kuruluşları birbirine takıştırmak, adeta bir savaş çıkartmak isteyenler, amaçları doğrultusunda her yolu kullanmayı mubah sayıyor. İnsanları birbirine kırdırıp, fitne çıkartmaktan kaçınmıyor. Bu gayri ahlakî bir davranış olup insanlığın tükendiği noktadır. Kesinlikle ülke gündeminden çıkması, çıkarılması gerekiyor. Geçmişte denedikleri girişimlerde belirli bir yol alıp başarı elde etmişlerdi. Bu noktada son derece talihsiz bir durum var. Hâlâ sonuç alacaklarını zannediyorlar. Kimse bunların oyunlarına gelmeyecek. Beyhude bir uğraş içindeler, halkımız bunları artık çok iyi tanıyor.

KİRLİ PLANLAR DEMOKRATİKLEŞMEYLE AŞILIR

Fevzi GÜMÜŞ /Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı : Kışkırtma çalışmaları yeni değil. Karanlık güçlerin bu tür faaliyetlerde bulunması çok şaşırtıcı bir durum değil. Alevilerle Sünniler kardeşlik ve hoşgörü içerisinde yaşarken değişik tarihlerde tezgâhlanan olaylarla birbiriyle karşı karşıya getirildiği bir gerçektir. Sivas ve Maraş olayları bunun en bariz örneklerindendir. Başbakan Ecevit'in çekmecesinden çıkan resmî bir kurumun raporu da bunu doğrulamaktadır. Bu planlar, birtakım derin güçlerin hâlâ günümüzde aynı planları uygulamak ve halkı birbirine karşı kışkırtmak için çalıştığının bir göstergesi. Bu tür karanlık eylem ve girişimler ancak demokratikleşme ile aşılabilir. Bunu sağlayacak kurum da hükümettir. Bunlar için gerekli önlemi almak zorundadır.

OYUNUN FARKINDAYIZ, BU PLAN AMACINA ULAŞAMAZ

Ali BALKIZ /Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı : Türk halkı bu oyunlara gelmeyecek kadar tecrübe sahibi. Ergenekon soruşturması kapsamında iddianamede yer alan veya kamuoyuna yansıyan birçok bilgi ve belgeye toplum şüphe ile baktı. Bunlardan birisi de biz Alevilerdik. Ancak bu değerlendirme bir tarafa, şayet çıkan belge doğru ise Ergenekon ya da adı her neyse karanlık odaklar geçmişte Türkiye'de Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışmalarını çıkartmak istedi. Kısmen başarılı da oldu ama istediği hedefe ulaşamadı. Bundan böyle de amaçlarına ulaşamayacaklar. Bizler farklı inanca ve görüşe sahip olabiliriz. Ama aynı üzüntüyü, aynı sevinci paylaşıyoruz. Geçmişte yaşanan olaylardan da yeteri kadar tecrübemiz var. Yapılacak kışkırtmaları boşa çıkartacak bilgi ve tecrübeye sahibiz. Artık her iki toplum birbirini dinliyor, birbirlerinin sorunlarıyla yakından ilgileniyor. Hükümetin Alevilere yaklaşımı bir kazanımdır. Bu planlar artık amacına ulaşamayacaktır.
ANDIÇLAR DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL

Fikri SAĞLAR /Eski Devlet Bakanı : Söz konusu andıcı 'vahim bir çalışma' olarak nitelendirdi. Demokratik hukuk devletinde fişleme, tuzaklar kurma, toplumu yönlendirme gibi faaliyetler üstlenen kurumlar olmaması gerektiğini vurgulayan Sağlar, "Bu tür hareketler, demokrasinin ve çağdaşlığın önünde büyük engel teşkil ediyor." dedi. Türkiye'de hâlâ egemenlik tartışması olduğuna dikkat çeken Sağlar, "Egemenlik halkın mı olacak yoksa bürokrasinin mi? Bence bu kavga halkın lehine bitecektir. Ama adı halk olan bazı partiler ortada yok. Türkiye'de muhalefet halkın adına değil, halkın karşısında olanların adına hareket ediyor." diye konuştu.

28 Şubat sürecindeki provokasyonları hatırlatan andıça her kesimden tepki yağdı. Siyasetçiler ve akademisyenler ihanet olarak nitelendirdikleri andıçı hazırlayanların en kısa zamanda yargı önüne çıkartılması gerektiğini dile getirdi.

Taraf gazetesinin ortaya çıkardığı Genelkurmay Psikolojik Harekat Başkanlığı için hazırlanan andıca her kesimden tepki yağıyor. Türk halkına karşı hazırlanan plan ihanet andıcı olarak yorumlandı. Çok ayrıntılı bir psikolojik harekatın hazırlık aşaması olarak değerlendirilen andıçı ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, 'mide bulandırıcı' bulurken, Devlet eski Bakanı Hasan Celal Güzel "Darbe planının ortaya çıktığını" söyledi.

SUÇ ÖRGÜTÜNÜN PLANI

Prof. Dr. İhsan DAĞI /ODTÜ Öğretim Üyesi : Bu eylem planı bir ordunun eylem planı olamaz bence. Bu ancak bir suç örgütünün eylem planı olabilir. Ama biliyoruz ki bu eylem planı Harekat Başkanlığı'nda hazırlanmış, Harekat Başkanlığı da Genelkurmay'ın beyni. Beyinde hazırlanan bu planının bünyenin bilmemesi söz konusu değil. Bu planı hazırlayanlar değil bu plandan haberi olan ve haberi olduğu halde hiçbir şey yapmayanlar da suçlu. Bu bir suç eylem planı. Başbuğ ve TSK böylesine bir belgeye sahip çıkıp çıkmadığını açıklamalı. AK Parti'nin de artık bu işlere neşter atması lazım. Bu eylem planı ile TSK içinde birileri vatandaşa tuzak kuruyor. Hükümetin bu ihanet planını Genelkurmay'a sorması lazım "Vatandaşa nasıl tuzak kurarsın' diye. AK Parti daha şeffaf ve tam demokratik bir rejim kurmak için daha fazla gecikmemeli.

DARBE PLANI SU YÜZÜNE ÇIKTI

Hasan Celal GÜZEL /Devlet Eski Bakanı : Türk milletine ihanet edenlerin darbe planı su yüzüne çıktı. Başbakan Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a yazılı emir vererek andıcın üzerine gitmesi gerekir. Sivil yargı da harekete geçmeli. Bu belge TSK içinde hâlâ darbe planlayan unsurların olduğunu gösteriyor. Demek ki TSK içinde gerekli temizlik yapılmadı. Planı hazırlayanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı. Andıç Ergenekon soruşturmasına karşı hazırlanmış. Bu andıçtan daha korkunç bir durum. Bir taraftan birileri darbe planları yaptığı için yargılanırken, diğer taraftan başkaları darbe planları yapıyor. Bu plan yeni darbe girişiminin su üstüne çıkışının göstergesidir.

DEMOKRATİK SİSTEMİ YIKMAYA ÇALIŞIYORLAR

Mustafa ELİTAŞ /AK Parti Grup Başkanvekili : Eğer bu belge doğru ise vahim bir durum ile karşı karşıyayız demektir. Ergenekon adı verilen şebekenin Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ve laik yapısını ortadan kaldırmak için devletin en itibarlı kurumlarını kullanarak Türkiye'de kaos ortamı oluşturmak için psikolojik harekatın tüm yöntemlerini kullandığı ve demokratik sistemi ortadan kaldırmak istedikleri görülüyor. Son iki ayda meydana gelen toplumsal olayların hem mitinglere hem de TBMM'de görüşülen bazı kanun teklif ve tasarılarındaki konuşma ve tartışmalara bakıldığı zaman, oluşturulmaya çalışılan olumsuz havanın bu belge bağlamında değerlendirilmesine yönelik insanların kafasında şüphelerin oluşmasına neden oluyor. AK Parti'de sanki bir kopma ve ayrılık olduğu havası oluşturulmaya çalışılıyor.

BELGE SAVCI ÖZ'Ü DOĞRULADI

Ümit KARDAŞ /Emekli Askeri Hakim : Bu belge doğruysa, çok vahim bir durum var. Kurumsal bir problem var. Karargahta albay bunu tek başına yapamaz. Tek başına yapıyorsa bu Genelkurmay'ın ve yöneticilerin karargaha hakim olmadığı anlamına geliyor ki bu çok vahimdir. Haberi dahilinde ise daha da vahimdir. Bu belge Ergenekon Savcısı'nın 'örgüt hala faal' tezini doğruluyor.

KABUL EDİLEMEZ , VAHİM DURUM

Prof. Dr. Yavuz Atar : Bu belge gerçekse, demokratik bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek çok vahim bir durumdur. Silahlı Kuvvetler, hükümete karşı sorumludur ve hükümeti devirmek için planlar yapamaz. Ergenekonla bir ilgisi var mıdır bunu henüz bilemiyoruz. Belge Ergenekon'un içerisinden de olabilir, tamamen ordunun kendi bünyesindeki bir hareket de olabilir.

BAŞBUĞ SÖZÜNÜ TUTMALI

Alper GÖRMÜŞ /Gazeteci : Bu 28 Şubat dönemi andıcına benzer bir durum. Her ikisinde de bir tür tezgah kurma var. Olmayan bir şeyi olur hale getirip oyun kurma var burada. Ayrıca belgenin yeni olması çok önemli. Bir çoğumuz 'Böyle şeyler oldu bu ara her halde olmaz' derken en azından Genelkurmay Başkanı'nın demokrasi konuşması bize bu hakkı veriyordu. Gerçek olduğunu kabul ediyorsa eğer, gereğini yapması, hazırlayan kadroyu açığa çıkarması ve gerekli cezaya çarptırması gerekir. Genelkurmay'dan bunu bekliyoruz.

AYDEMİR'DEN BERİ AYNI YÖNTEM

Prof. Dr. Mümtazer Türköne: Vahim durum. Türkiye'de devletin resmi kurumlarında bu tür sapmaların, sapkınlıkların sona ermiş olduğunu umuyorduk. Tezgah kuran, komplo kuran bir devlet, vatandaşı için hiçbir şey ifade etmez. Aslında bu skandal Ergenekon davasının Türkiye için ne kadar önemli ve kritik olduğunu gösteriyor. Sadece derin bir utanç duygusu hissediyoruz bu ülkenin vatandaşı olarak. Talat Aydemir döneminden beri devam edegelen bir yöntem bu. Her halde bizim bağışıklık kazanmamız lazım.

TSK İÇİN VAHİM, DEMOKRASİ İÇİN KORKUNÇ

Yrd. Doç. Adnan Küçük: Bu belgeler eğer doğruysa, TSK için vahim, demokrasi için de korkunç bir durumdur. Belgelerin doğruluğu bir anlamda Türk demokrasinin sağlıklı bir rejime oturtulması açısından da çok önemli bir adım olacaktır. Bu noktada Genelkurmay ve hükümetin yapması gereken bir an önce bu belgelerin doğruluğunu ya da sahteliğini kanıtlamalı. Eğer doğruluğu kanıtlanırsa sormluları yargılanmalı.

DEMEK Kİ HALA KARARGÂHTA

Sedat ERGİN /Milliyet Gazetesi Yayın Yönetmeni : Google'da o albayın ismini aradığımızda, 2006-2007 andıçlarında da onun adı çıkıyor. Demek ki o raporları hazırlamış olan kişi, hala Genelkurmay Karargahı'nda. Bu birinci ihtimal, yani belgenin doğru olduğu ihtimali. İkincisi de, bunun düzmece belge olduğu. İkisi de doğruysa da vahim, yanlışsa da. Kamuoyunun böyle bir durumda beklemeye tahammülü yok. Derhal açığa çıkmalı. (CNN Türk'teki konuşması)

GEREĞİ HEMEN YERİNE GETİRİLSİN

Ergenekon 2009'un halen aktif olduğunu gösteren belge medyada köşelere ilginç tespitlerle taşındı. İşte o yazılardan bazıları:

Hasan CEMAL /Milliyet Gazetesi : Genelkurmay'da hazırlandığı belirtilen yeni bir 'andıç'la karşı karşıyayız. İçler acısı bir belge... (...) Şimdi sormak lazım: Bunların 'askerlik'le ilgisi ne? Bunlar suç değil mi? Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre, konuyla ilgili soruşturma başlatılmış... Dileriz, bu konuya Erdoğan hükümeti de eğilir, yargı da harekete geçer, medya da gereğini yapar. Yoksa bu ülkede demokrasi de, hukukun üstünlüğü de lafta kalmaya devam eder.

CUNTA FAALİYETİ Mİ, GÖREV İFASI MI

Fehmi KORU /Yeni Şafak Gazetesi : Eldeki belge doğruysa ilk elde öğrenilmesi gereken bir tek ayrıntı var: Bu bir cunta faaliyeti midir, yoksa hiyerarşi içerisinde oluşmuş tepeden verilen emirlerle yerine getirilen bir görevin ifası mı? İki durum da kötüdür, hem de ikisi de birbirinden daha kötü... (...) Hiçbir demokratik ülkede, herhangi bir siyasi kadro, kendisine bağlı bir kurumun, iktidardaki varlığına karşı 'psikolojik savaş' yürütme hazırlığı içerisine girmesini sineye çekemez çünkü.

YA BU SORU SORULURSA

Emre AKÖZ /Sabah Gazetesi : Psikolojik harekát çalışmaları, tam da Başbuğ konuşurken sürüyordu. Şaşırdık mı? Hayır! 2004 sonbaharında, yani Hilmi Özkök döneminde, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme planı yapılmıştı. Yaşar Büyükanıt döneminde de ayrıntılı bir toplum mühendisliği planı hazırlanmıştı. Yani GK Başkanı kim olursa olsun, benzeri çalışmalar yapılıyor. Belli ki bu bir kurum kültürü olmuş.Bir sorum var: Mesela uluslararası bir konferansta, 'Kahraman ordunuz niye vergisiyle beslendiği halka karşı psikolojik operasyon yapıyor' diyenlere ne cevap vereceğiz?

HALA DERS ALMADINIZ MI

Ertuğrul ÖZKÖK /Hürriyet Gazetesi : Taraf Gazetesi'nde dün yayımlanan belgeyi okuyunca, içimden gelen ilk ses şu oldu: 'Acaba Bülent Arınç haklı mıydı?' Ne demişti Bülent Arınç?'İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz.'Bu duygularımı, gazetede yayınlanan belge gerçekse kaydıyla söylüyorum.Şu ana kadar sahte olduğu konusunda bir bilgiye ulaşamadım.Genelkurmay İletişim Başkanı dün muğlak bir açıklama yaptı ve 'Konu soruşturuluyor' demekle yetindi. Bu yazıyı şu şartla yazıyorum: 'Eğer bu belge gerçekse...Yeni ve feci bir andıç olayı ile karşı karşıyayız demektir. (...) Eğer bu belge gerçekse; İnsan soruyor: 'Yani miç mi ders almadınız?

BARO BAŞKANINDAN ŞAŞIRTAN AÇIKLAMA

Muammer AYDIN /İstanbul Barosu Başkanı: Bence bu belgenin ortaya çıkışı değil, nasıl ortaya çıkarıldığı önemli. Çünkü belgelerin ofisinde bulunan kişi, bu belgelerin kendisine ait olmadığını, belgelerin polis tarafından oraya konulduğunu söyledi. Eğer bunun doğruluğu kanıtlanırsa, işte o zaman yer yerinden oynayacaktır. Bu konunun hemen araştırılması ve bunu kimlerin yaptırdığının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Genelkurmay bu konuda üzerine düşeni yaptı ve hemen bir soruşturma başlattı. Aynı zamanda davayla ilgili gizlilik kararı da çıkarttı ki bence bu çok örnek bir karardır.

HER HÂLÜKÂRDA BÜYÜK BİR SORUN VAR

Kazım KOLCUOĞLU /İstanbul Barosu Eski Başkanı : Belgelerin doğru olduğunu kabul edersek buradaki bence en büyük sorun bu belgenin bir bir avukatın ofisinde ne işi olduğudur. Bu belge şahsi olarak hazırlanmışsa ayrı bir sorun, Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde hazırlanmışsa daha da ayrı bir sorundur. Belge gerçek değilse asıl sorun ozaman başlayacaktır. Çünkü bu polis askeri karalamak için belge uydurmuş olacak.

TALİMAT VERMEK YETMEZ, YARGI SÜRECİ BAŞLATILMALI

Salim USLU /HAK-İŞ BAŞKANI : Askerin siyasi parti gibi kullanılmak istenmesi, siyasi zemine çekiliyor olması, siyaset kurumlarına alternatif gibi görülmesi asla kabul edilemez. Sivillere yapılacak müdahaleler hiçbir şekilde akıl alır işler değildir. Ajanları harekete geçirerek çeşitli provokasyon yapılıyor olmasının askerin rutin faaliyetiyle ilgisi olamaz. Askerî savcılığa talimat vermek yetmez, idarî soruşturmanın başlayıp görev yetkilerini aşan, siyasete yönelik manipülasyona yönelenlerin idarî yaptırımlarla karşı karşıya bırakılması gerekir. Demokratik bir ülkede toplumun seçtiklerini beğenip beğenmemek askerin işi değildir. Ayrıca, milletin oylarıyla seçilen hükümeti devre dışı bırakmak için asker proje üretemez. Dehşet verici bir durum. Hukuk sınırlarının dışına çıkanlar askeri de çok yıpratıyor. Sorumlular mutlaka cezalandırılmalı.







Kaynak: Zaman, Star, Yeni Şafak

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 06-15-2009, 16:47   #2
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Menderes Hükümet'i göreve çağırdı !
Hazırlanan Eylem Planı'na sert tepki gösteren Aydın Menderes, hedefin doğrudan anayasal düzen olduğunu söyledi ve hükümeti göreve çağırdı.

Taraf gazetesi tarafından gündeme getirilen ve Genelkurmay Psikolojik Harekât Dairesi Başkanlığı tarafından 'irticayla mücadele' adı altında hazırlandığı iddia edilen Eylem Planı tartışılırken, plana tepkiler de sürüyor. Hazırlanan Eylem Planı'na sert tepki gösteren Aydın Menderes, hedefin doğrudan anayasal düzen olduğunu söyledi. Sorumluların tespit edilmesi için devletin bütün kurumlarını göreve davet eden Menderes, "Konu askeri savcıların incelemesi ile kapatılamaz. Bu eylem planını hazırlayanlar ve bunun hazırlanmasından doğrudan ya da dolaylı olarak sorumlu olanlar, sivil yargının huzuruna çıkarılmalıdır." dedi.

Menderes, kamuoyuna sızan eylem planı için sivil yargının derhal harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Menderes, hükümet ve Adalet Bakanlığı'nın, hızla sivil savcıları konunun incelenmesi için görevlendirmesi gerektiğini ifade etti. Eylem planının Türk Ceza Kanunu'nun suç saydığı fiilleri kapsadığını hatırlatan Menderes, "Bundan dolayıdır ki, konu askeri savcıların incelemesi ile kapatılamaz. Hükümet ve Adalet Bakanlığı, hızla sivil savcıları konunun incelenmesi ile görevlendirilmedir. Bu eylem planını hazırlayanlar ve bununun hazırlanmasından doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak sorumlu olanlar, sivil yargının huzuruna çıkarılmalıdır. Sivil bir mahkemede yargılanmalı." diye konuştu.

"SİVİL SAVCILAR GENELKURMAY'A GİDİP ARAŞTIRMA YAPMALI"

Menderes, eylem planının AK Parti ve Gülen Cemaati'ne karşı görünmesine rağmen aslında bununla doğrudan anayasal düzene yönelik bir çalışma olduğunu söyledi. Menderes şöyle konuştu: "Andıçla yapılmak istenen TCK'nın içerisinde mevcut. Yapılacak iş sivil savcıların bir an evvel devreye girmesidir. Konu budur bence. Her şeyden önce TCK'nın suç saydığı eylemler var. Eğer Türkiye bir hukuk ve nizam devleti ise sivil savcılar bunu incelerler her şeyden önce. Gerekli gördükleri takdirde, yani bu andıça doğrudan doğruya veya dolaylı anlamda destek hazırlayan asker kişiler sivil yargının önüne çıkarılırlar. Bunun dışında hiçbir düşüncenin, açıklamanın mülahazanın önemi ve ciddiyeti yoktur. Bu eylem planı doğrudan doğruya yasal düzene karşıdır. Doğrudan doğruya anayasal düzene karşıdır. Anayasal düzeni kısmen de olsa alıkoymayı kısmen de olsa ortadan kaldırmaya yöneliktir. Derhal sivil savcılar devreye girmeli. Genelkurmay'a gidip araştırma yapmalı."

"DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARININ İMTİHANI"

Türkiye'nin yeni bir demokrasi ve hukuk sınavından geçtiğine dikkat çeken Aydın Menderes, "Bu aynı zamanda Türkiye'nin, öncelikle mevcut iktidarın demokrasi ve hukuk devleti ile imtihanı olarak görüyorum. Hatta devletin bütün kurumlarıyla imtihanı olarak değerlendirmek mümkündür. Gün elbirliği ile demokrasiye sahip çıkma günüdür." şeklinde konuştu.

(Cihan)
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2009, 17:03   #3
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
AK Parti: Bu bir darbe ve cunta hareketidir

AK Partili Grup Başkan Vekili Bozdağ: Bu bir darbe ve cunta hareketidir, Genelkurmay ilgili kişileri derhal görevden uzaklaştırmalı AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen eylem planına ve bu konuda yapılan açıklamalara sert tepki gösterdi. Planı, resmen 'darbe teşebbüsü ve cunta hareketi' olarak nitelendiren Bozdağ, "Bu konunun muhatabı sadece AK Parti değil. Bu hareket Türk demokrasisine, hukuk devletine, dolayısıyla doğrudan doğruya millete karşı bir harekettir. Ortada Türkiye açısından utanç verici, demokrasi açısından son derece vahim bir durum var." dedi. Bozdağ, üzerinden dört gün geçmesine rağmen Genelkurmay'ın yaptığı açıklamaların kamuoyunu tatmin edici olmaktan uzak olduğuna işaret ederken, soruşturmanın selameti için ilgili şahısların derhal görevden uzaklaştırılması gerektiğini söyledi.


Bozdağ, Taraf Gazetesi'nin geçen cuma günü manşete taşıdığı eylem planını içeren belgenin çok vahim olduğunu söyledi. "Eğer belge doğruysa bu hem, Türk demokrasisi hem Türkiye, hem hukuk devleti, hem de siyaset açısından da son derece vahimdir." diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Belgeye baktığımızda masum insanların evlerinde silah ve mühimmat bulundurma, Alev- Sünni çatışmasını ortaya çıkacak bir takım belge ve planlar bulundurma, silahsız insanları silahlı terörist konumuna sokma ve bunların askeri yargıda yargılanmasını temin etme planlanmış. Öte yandan milletin iradesi ile iktidara gelmiş AK Parti'yi bölge parçalama etkisizleştirme ve iktidardan uzaklaştırma ve devam eden yargılamada suçlu olduğu iddiası ile iddianamede ismi geçen kişileri kamuoyunda suçsuz olduğuna yönelik kanaatler oluşturma gibi pek çok konuda bir plandan, eylem çalışmasından bahsediliyor. Türkiye açısından utanç verici, demokrasi açısından son derece vahim bir durum var. Dilerim bu gerçek değildir."


GENELKURMAY ŞÜPHELERİ GİDERMELİ


Bozdağ, Genelkurmay'ın bu konuda yaptığı açıklamaların kamuoyunun kafasındaki şüphe ve soru işaretlerini gideremediğini söyledi. Bu durumun TSK'ya zarar verdiğini ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bu konudaki bütün şüphe ve eleştirileri ortadan kaldırma konusunda yetkili ve görevli Genelkurmay Başkanlığı'dır. Genelkurmay, 'bu belge sahtedir, gerçek dışıdır diye kesin hüküm içeren bir açıklama ile bu işin önünü kesmesi lazımdır.' Bu belge var mı yok mu bir soruşturma açmak doğru. Eğer bu belge varsa zaten gerekli tahkikatı yapılır. Ama bir de işin idari boyutu var. Soruşturmanın selameti için bunun yapılması lazım. 'Belge var mı yok mu?' uzun uzun araştırmaya gerek yok. Biz biliyoruz ki arşivi sağlamdır. Bu belgede imzası olduğu iddia edilen kişi çıkar der ki 'ben böyle bir imza atmadım, böyle bir belge tanzim etmedim.' Kayıtlara bakılır. Varsa mesele yok. Yoksa yine mesele yok. Eğer varsa derhal görevden el çektirilir ve idari yargı yönü ile askeri açıdan birtakım hukuki süreçler işletilir ve gereği yapılır. Ondan sonra çıkıp denilir ki 'TSK içinde böyle düşünenler barınamaz. Cunta hareketi içinde olanlar barınamaz. Biz demokrasiye, anayasal düzene hukuk devletine bağlıyız, gereğini yaptık' demeli. Sahte ise o zaman onu yayımlayan gazete hakkında sahte belgeyi gerçekmiş gibi yayınlayıp TSK'yı yıprattığı için tazminat davası açması gerekir. Ama yaşananlara baktığımızda soruşturma ile ilgili gizlilik kararı alınıyor ve bu konuda konuşmak yasaklanıyor."


DARBE HAZIRLIĞI VAR


Genelkurmay'ın belgeyi yalanlamadığına dikkat çeken Bozdağ, mevcut haliyle bu belgenin TSK'da bir darbe ya da cunta çalışmasının olduğunu gösterdiğini söyledi.

Bozdağ, "Bu konuda yapılan açıklamalara baktığımızda soruşturmalar devam ediyor deniyor. Akabinde gereği yapılacaktır diyor. Böylesi ciddi iddialar olduğu zaman, soruşturma sona erdiğinde bu işlerin başında olanlar hakkında birtakım iş ve işlemlerin yapılması zarureti vardır. Ayrıca bu konu, eğer böyle bir plan varsa bu darbe teşebbüsüdür. Komuta katı bilgisi dahilinde değilse de bu bir cunta hareketidir. Öyleyse bu TCK açısından bir suçtur. Cumhuriyet savcılarının resen harekete geçip ilgililer hakkında soruşturma başlatması gerekir. Cumhuriyet savcıları bu görevi herhangi bir talimata bağlı değil, anayasa ve yasalardan aldığı talimatla bunu yapmak zorundadırlar." şeklinde konuştu.


MUHALEFETE ELEŞTİRİ


Planın sadece AK Parti'ye ya da bir cemaate yönelik olmadığını vurgulayan Bozdağ, bu konuda muhalefet başta olmak üzere sessiz kalanları eleştirdi. "Bu konunun muhatabı sadece AK Parti değil. Türk demokrasisidir, bütün siyasi partilerdir." diyen Bozdağ, şöyle devam etti:

"Meclis, milletin iradesi ile oluşuyor. AK Parti de milletin iradesi ile iktidara geliyor. Dolayısıyla bu hareket doğrudan doğruya millete karşı bir harekettir. Bunun muhatabı bütün bir millettir. Ben isterdim ki böyle bir olay ortaya düştüğü zaman herkes tavrını ortaya koysun. Demokrasiden, hukuktan yana olan ve Türkiye'nin geldiği noktada böylesi utanç verici belgeleri bir ülke olamayacağını ortaya koyanlar, her siyasetçi çıkıp konuşsun. CHP, MHP, demokrasiye inananlar tavırlarını ortaya koyup konuşmalı, çünkü demokrasi sadece AK Parti'ye lazım değil, 72 milyon için lazımdır. Onun için buna sahip çıkması lazım. Toplumsal bir tepkinin bu açıdan siyasal partiler nezdinde, en üst düzeyde seslendirilmesinde fayda var. Ama ne yazık ki bu haber çıkalı nerdeyse bir hafta oldu, henüz bir açıklama yapamadık. Bu da Türk demokrasisinin geldiği seviyenin henüz ileri batı demokrasi seviyesine ulaşma noktasında daha epey bir mesafe almamız gerektiğini göstermektedir. Bizim tavrımız çok nettir. Demokrasi dışı, kayıt dışı, hukuk dışı her türlü müdahalenin karısındayız. Bu müdahale nerden ve kimden gelirse gelsin fark etmez. Anayasa ve hukuk bunun gereğini yapacaktır." (CİHAN)
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2009, 17:11   #4
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Bunun Adı Darbeye Teşebbüs
G.Kurmay'ın hazırladığı iddia edilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Hukukçular ise sert tepki gösterdi.

Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nın hazırladığı iddia edilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na hukukçuların tepkisi sert oldu. Demokrasi dışı birtakım girişimlerle toplumun sindirilemeyeceğini belirten baro başkanları, "Millete ve hükümete komplo" olarak değerlendirilen belgeyi hazırlayanların 'darbeye teşebbüs'ten yargılanması gerektiğini savunuyor.

Hukukçular, Genelkurmay'dan da kamu vicdanını tatmin edecek açıklama beklediklerini söylüyor. Savcıları göreve çağıran Yozgat Baro Başkanı Yusuf Başer, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Serdar Öztürk'te ele geçirilen "AK Parti ve Gülen'i bitirme planı"nı hazırlayanlar hakkında bir an önce işlem başlatılmasını istedi. Çankırı Baro Başkanı İdris Şahin ise masum insanlar için askerî suç icat ederek, sivilleri askerî mahkemelere çıkarmayı amaçlayan andıcın fikir ve inanç özgürlüğüne saldırı olduğuna dikkat çekti. Kayseri, Tokat, Karaman, Denizli, Gaziantep, Kahramanmaraş baro başkanları da andıcın, Türkiye'yi demokrasi ve çağdaş medeniyetten uzaklaştırmayı amaçladığına dikkat çekti.

TSK tatmin edici açıklama yapmalı

ALİ AYDIN (KAYSERİ BARO BAŞKANI)

Toplumda demokrasi dışı yöntemlerle birtakım hedeflerin gerçekleştirilmesi kabul edilemez. Zira Türkiye bir hukuk devletidir. Konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını açıklayan Genelkurmay Başkanlığı'nın, yaşanan bu gelişmelerle alakalı bir an önce tatmin edici bir açıklama yapmasını bekliyoruz. Ordumuzun demokrasi dışı uygulamalara alet edilmesi hiç hoş bir durum değil. Bu tür çalışmaların içerisine girenlerin bir an önce cezalandırılması gerekiyor. Kamuoyu askerî savcılığın başlattığı soruşturmanın sonuçlarını ve yapılacak açıklamaları merakla bekliyor.

Milletin vicdanı yaralanmıştır

FARUK BOSTANCI (TOKAT BARO BAŞKANI)

Türkiye'yi hukuk dışı uygulamalarla karanlığa sürüklemeye hiçbir kurum ve kişinin hakkı yoktur. Makamı ve mevkisi ne olursa olsun. Türkiye Cumhuriyeti, demokrasiyle yönetilen bir hukuk devletidir. Bu gerçek hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Halk, yöneticilerini hür iradesiyle seçiyor. Genelkurmay Başkanlığı'nın böylesi hukuk dışı bir eylem planı hazırlayan kişileri bir an önce bulup cezalandırmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz bu yönde. Zira eylem planı milletin vicdanını yaralamıştır. Aksi takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne olan güven azalacaktır.

Suçlama tezgâhları çok üzücü

KERİM GÖKHAN ŞANCI (KARAMAN BARO BŞK.)

Bu tür belgeler hukuk devletiyle bağdaşmıyor. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Herkesin konumu, görevi ne olursa olsun hukuka saygılı olması lazım. Herkes hukuk kurallarına uymak zorunda. Sivillerin suçlanma tezgâhlarına alınması son derece üzücü. Bu tür planlar kaygı verici. Kurumlara olan güveni sarsar. Arkasında durulmalı ve sonuna kadar gidilmeli. Askerî savcılığın başlattığını açıkladığı soruşturma da bir an önce sonuçlandırılarak, bilgiler kamuoyuyla paylaşılmalı. Sorumlularla ilgili gereken yapılmalı. İlgililer, yargı önüne çıkarılarak gerekli cezalar verilmeli.

Planları yapanlar hesap vermeli

ADİL DEMİR (DENİZLİ BARO BAŞKANI)

Türkiye hukuk devleti olacaksa, hukuk üstün olacaksa demokrasiden vazgeçilemez. Demokratik yollarla siyaset yapmak yerine birtakım karanlık planlarla demokrasiyi işlevsiz hale getirmek hukuku alet ederek demokrasiyi uygulanamaz, işleyemez hale getirmek bir suçtur. Bunu yapan kişinin makamı, sıfatı, görevi her ne olursa olsun yargı önünde hesap vermesi gerekir. İzlediğimiz kadarıyla askerî savcılık soruşturma başlatmış. Bunun araştırılması, bu tür girişim varsa yargı önünde muhakkak hesap vermesi gerekir. Demokrasinin bu tür senaryolardan kurtulması gerekir.

Ayrıcalıkları kaybetmek istemiyorlar

İSMAİL KAHVECİ (K.MARAŞ BARO BAŞKANI)

Hukuk dışı işlere yöneliyorlar. Objektifliği terk ediyorlar. Aracılar kullanarak kendilerinin dışındaki, kendi gibi düşünmeyenlerin üzerine gidiyorlar. Bazı idari birimlerde siyasi olarak olsun başka taraftan olsun idarelerini, yönetimlerini kaybedince hazmedemiyorlar. Aracılar vasıtasıyla değişik tertiplerle işlemler yapıyorlar. Türkiye için yapılan işlerin tarafsız olarak, objektif olarak yapılması gerekir. Bir insanın görüşü, İslami yaşantısı nedeniyle onları suçlamak yanlış. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalı ve her ne sebeple olursa olsun hukuk dışına çıkılmamalıdır.

Ordunun aslî görevi siyaset değil

YUSUF BAŞER (YOZGAT BARO BAŞKANI)

Türkiye ve dünyada kimsenin suç işleme özgürlüğü olmadığı gibi devletin de suç işleme özgürlüğü yoktur. Ordunun aslî görevi ülke güvenliğini sağlamaktır. Siyaset yapmak yerine aslî vazifesini yerine getirmelidir. Genelkurmay Başkanlığı da bu dosyayı kapatmayıp üzerine gitmelidir. Zira kamuoyu, başlatılan soruşturmanın sonucunu merakla bekliyor. Savcılar da artık boş durmasın ve sorumluları hakkında bir an önce işlem başlatsın. Türkiye'nin dünya devletleri arasında yer alabilmesi için milletin de hukuk dışı söylemler ve faaliyetler içerisine girenlere dersini vermesi gerekiyor.


Açık bir darbeye teşebbüs

İDRİS ŞAHİN (ÇANKIRI BARO BAŞKANI)

Bu tür eylemler fikir ve inanç özgürlüğüne saldırıdır. Demokratik yollarla işbaşında olan hükümeti demokrasi dışındaki yöntemlerle uzaklaştırma arzusudur. Bu tür düşünceler eyleme dönüşmese dahi düşünce safhasında olan failler yargılanmalı. Darbeye teşebbüsten, halkı kin ve nefret uyandırmak suretiyle kamplara bölmekten ve bu yolla rejimi değiştirmekten şüpheli sıfatıyla yargılanmalı. Bu tür planlar sivil toplum örgütlerine ve siyasilere zarar vermez, güçlendirir. Yapılan planlar son derece iğrenç. Demokrasi ve hukuk herkese lazım. Bunu herkes kabul etmeli.

Atatürk'ün adını kullanıyorlar

AHMET ÇAĞLAYAN (EMEKLİ DGM HAKİMİ)

Hukuken bunların izahı mümkün değil. Gizli işlerin içinde iç ya da dış mihrakların birtakım etkileri var. Bu ülkenin hayrına olacak şeyleri engelleme amaçlı faaliyetlerdir. Bu ayrıştırmayı yapanlar Atatürkçülük adına yapıyor. Atatürk'ü sevdiklerinden filan değil. Olayı incelediğiniz zaman insanın ürpermemesi mümkün değil. Çok acı bir şey. Bu belgeyi kim neden yazmış, araştırılmalı. Bu belge Silahlı Kuvvetler'den habersiz nasıl yazılmış? Ergenekon bir suç örgütüyse, bu ülke de hukuk devletiyse, hukuk herkes için lazım ve varsa o zaman suçu kim işlemişse cezalandırılmalı.

Her şey hukukun içinde olmalı

AZİZ CANATAR (GAZİANTEP BARO BAŞKANI)

Demokratik hukuk devleti ve bağımsız yargı neyi gerektiriyorsa o yapılmalı. Türkiye bir hukuk devletidir ve sorunlar hukuk kuralları içerisinde çözülmelidir. Ben A, B, C diye ayırmıyorum. Ortada bir suç varsa soruşturma yaparsın. Gerekli görürsen kovuşturmaya tabi tutarsın. Delil varsa dava açılmalı. Bu kim olursa olsun. Makamı, mevkisi ne olursa olsun. Yani maddi delil yoksa, varsayımlarla hareket ederek, şunun hakkında bunun hakkında şu yapılacak, bu yapılacak benim anlayışım değil. Objektif hukuk kuralları neyi gerektiriyorsa o yapılmalıdır.

Her darbe öncesi bunu yaşadık

MUSTAFA COŞKUN (ESKİ SİVAS BARO BŞK.)

Genelkurmay tarafından net bir açıklama yapılması gerekiyor. Türkiye, geçmiş yıllarda bunu çok yaşadı. Her darbe öncesinde benzer komplolar hayata geçirildi. Mesela 1970'li yıllarda aynı silahla solcular ve sağcılar birbirlerine öldürtüldü. Bugün ortaya atılan iddialar da bildik yöntemler. İddiaların doğruluğu vahim bir durum olur. TSK içinde ferdî anlamda böyle yapılanmalar mevcutsa mutlaka gereği yapılmalı. Bu kişiler ayıklanarak yargı önüne çıkarılmalı. Ortaya çıkan iddialar, TSK'nın güvenilirliğini ve halkın Silahlı Kuvvetler'e bakışını zedelemektedir.



stratejikboyut.com
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2009, 19:03   #5
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2009, 21:10   #6
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Cemil Çiçek: Sonuna kadar gidilsin
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan Çiçek, 'İrtica planı' iddialarıyla ilgili belgenin arkasında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.

Ankara'yı karıştıran belge hükümetin de gündemindeydi.

Bir çok soru işareti oluşturan belgeyi, "Ak Parti'ye karşı bir tertip" olarak değerlendiren Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Bu işin sonuna kadar soruşturulmasını istiyoruz, bu yönde yasal müracatları da yapacağız" dedi.

Söz konusu metin kim tarafından hazırlanırsa hazırlansın, bu yöndeki oluşumların yasadışı olduğunu söyleyen Çiçek, "Demokrasiyi yeteri kadar hazmedemeyen insanlar bulunabilir. Gruplar bulunabilir. Bu türlü çabalar ve gayretler en evvel demokrasiye, devletimize ve milletimize zarar vermektedir. Ve bunlar bizim kanaatimize göre açıkça kamu düzenini ihlal eden eylemlerdir." dedi.

Cemil Çiçek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu işin önünde arkasında içinde kim varsa bunun ortaya çıkarılması gerekmektedir. İcra olarak bize düşen ne varsa biz bunu yapmaya hazırız. Bu nedenle bir hukuk devletinde suç teşkil eden bir eylem varsa, bir çaba varsa bunu soruşturacak makamlar vardır. Ve Ak Parti olarak da biz bu mekanizmayı harekete geçireceğiz. En başta Cumhuriyet Savcılığı olmak üzere başvurularda bulunmuş olacağız."

Ayrıca Cemil Çiçek, ÖTV ve KDV indiriminin uzatılması konusunda çalışmaların sürdüğünü aktardı.


timetürk.com
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2009, 21:17   #7
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
'Doğruysa Korkunç Bir Şey!'
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok: "Bu belge Genelkurmay tarafından hazırlandıysa korkunç bir şey." dedi.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, hükümeti devirmek amacıyla hazırlandığı iddia edilen eylem planı hakkında değerlendirmede bulundu. Özok, "Bu belge Genelkurmay tarafından hazırlandıysa korkunç bir şey." dedi.

Saadet Partisi(SP) Genel Başkan Yardımcısı Şeref Malkoç'u makamında kabul eden Özok, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Türk halkının bunları hak etmediğini dile getiren Özok, "Genelkurmay böyle bir şey yapmışsa hiç olacak iş değil. Demokratik bir toplumda böyle bir şey söz konusu olamaz. Hangi parti olursa olsun partilerin iktidara gidip geleceği tek yol vardır. O da sandıktır, biz yıllardır bunu savunduk." diye konuştu. Başkan Özok, kimilerinin, 'halkımız isabetli seçmez, seçtiği yanlıştır' sözlerini eleştirdi.



stratejikboyut.com
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2009, 21:20   #8
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
'Hükümet ve TSK Birlikte Araştırsın'
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, demokrasiye karşı komplo planı iddiasıyla ilgili konuştu.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Genelkurmay Başkanlığından sızdırıldığı iddia edilen belge'' ile ilgili olarak, sorumluların bulunması için Genelkurmay Başkanlığı ve Hükümet'in birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Vural, TBMM'de gazetecilere yaptığı açıklamada, öncelikle böyle bir belgenin olup olmadığının açığa çıkarılması gerektiğini bildirdi. Bu belgenin TSK'da hazırlandığına ilişkin komploları yapanların açığa çıkarılması gerektiğine işaret eden Vural, konunun demokrasi içinde çözülmesini istedi.

''Siyasal mücadele, siyasi partiler tarafından yapılmalıdır'' diyen Vural, ''Genelkurmay Başkanlığı ve Hükümet nezdindeki gelişmeler, maalesefe basın yoluyla tartışır hale geliyor, bu da meselenin siyasileştirilmesi isteğini ön plana çıkarıyor. Böyle bir sorun varsa Genelkurmay Başkanlığı ve Hükümet birlikte hareket etmelidir. Böyle olmayınca siyasal tartışmalardan rant elde edilmek istenen bir sürece giriliyor'' ifadesini kullandı.

-''TSK VE DEMOKRASİ YIPRATILIYOR''-

MHP'li Vural, parti olarak böyle bir konunun TSK'yı ve demokrasiyi yıprattığını düşündüklerini söyledi. Vural, şöyle dedi:

''Böyle bir konu kabul edilemez. Böyle bir belge yok ise bunları yapanlar ve servis yapanlar hangi amaçla kullanıyor. Bu süreçte demokrasimiz ve TSK zarar görüyor. Bu süreci siyasileştirmek isteyenler var. Bir tarafta ekonomik kriz, mayınlı araziler var, diğer yanda seçimlerde yüzde 20 oy kaybetmiş bir parti ortadayken bu tür siyasal tartışmalar kimin ekmeğine yağ sürmektedir? Hükümet, bu sürecin ortaya çıkarılması yerine bunu kendi siyasal amaçları için kullanma eğiliminde.''

Genelkurmay Başkanlığının Hükümet'e bağlı olduğuna işaret eden Vural, şunları kaydetti:

''Otursunlar birlikte bu işin arkasında kim var, kim yok ortak bir tavır belirlesinler. Hükümet ayrı, Genelkurmay Başkanlığı ayrı mıdır? Hükümet'in, sorumluları, karşı bir taraf varmış gibi ortaya koyması devlet yönetimi açısından ciddi bir zafiyet oluşturmaktadır. Genelkurmay Başkanlığı böyle bir belgenin kendileri tarafından hazırlanmadığını söylüyor. Bu durumda böyle bir belgeyi kim, hangi amaçla hazırlamıştır? Bunun mutlaka açığa çıkarılması lazım. Bu belge, Genelkurmay Başkanlığında hazırlanmamışsa TSK'yı yıpratmak ya da asker sivil ilişkilerini gelirim ekseninde Türk siyasetini yeniden dizayn etmek isteyenler tarafından mı hazırlanmıştır? Bunların açığa çıkarılması lazım. Bir mağduriyet edebiyatı için hazırlanmış ise bunların ortaya konulması lazım. Kim servis etmiştir, hangi amaç için yapılmıştır? Bu sürecin açığa kavuşturulması içinde belki de yayın yasağını ortadan kaldırmakta fayda var.''




stratejikboyut.com
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-16-2009, 09:54   #10
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Belgeyi görmeden kanaat açıklayan yargı mı olur?


Millete ve hükümete kurulan 'kirli tezgâh'la ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nden dün iki açıklama geldi.



Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, Taraf gazetesinde yayınlanan ve kamuoyunda büyük tepki gören 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın haberi yazan gazeteden istendiğini, ancak henüz ellerine ulaşmadığını bildirdi. Ardından ilave etti: "Şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde; ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır." Ancak bu açıklama, başta hukukçular olmak üzere kamuoyunu tatmin etmedi. Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Mehmet Mete Göktürk, "Savcılığın, henüz eline bir belge geçmeden, inceleme yapmadan, soruşturmanın arasında kanaat belirtmesi doğru değil. Hukukta böyle bir şey olamaz." dedi. Emekli askerî yargıç Faik Tarımcıoğlu, askerî savcılığın eylem planıyla ilgili açıklaması için 'hukukî açıdan talihsizlik' ifadesini kullandı. Eski cumhuriyet savcısı Gültekin Avcı'ya göre ise hiçbir savcılık kriminal incelemeden geçmeyen belgeyle ilgili kanaat belirtemez.
Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da, "Belge Genelkurmay'da hazırlandıysa bu korkunç bir şey." değerlendirmesinde bulundu. Özok, askerî yargının yasak kararına karşı olduğunu söyledi.

Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı'nın Ergenekon tutuklusu avukat Serdar Öztürk'ten ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' konusundaki açıklaması hukukçuların tepkisine sebep oldu. Zira, askerî savcılık, açıklamasında belgeyi incelemek için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istediğini ancak henüz gönderilmediğini söylüyordu. Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia edilen eylem planının gerçek olup olmadığı konusunda kesin bir sonuca varılması için kriminal inceleme yapılması gerektiğini belirten askerî savcılığın, belgeyi görmemesine rağmen kanaatini açıklaması, hukukçuları şaşırttı. Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Mehmet Mete Göktürk, 'savcılığın, henüz elinde bir belge olmadan, inceleme yapmadan, soruşturma sürerken kanaat belirtmesinin doğru olmadığını' söyledi. Göktürk, "Yayın yasağı askerî savcılığı da bağlamalı. Bu konudaki ilgili belgeler henüz savcılığa ulaşmamış denebilir. Ama kanaat ifadesi şu aşamada yanlış. Belli bir sonuca ulaştığı takdirde nihai kararda takipsizlik, iddianame veya görevsizlik kararlarında kanaat belirtilir. Soruşturma devam ederken kanaat bildirmek, pek alışılmış bir şey değil." ifadelerini kullandı.

DAVA AÇILMAYACAĞI ANLAŞILIYOR

Mete Göktürk, askerî savcılığın açıklamasından 'herhangi bir dava çıkmayacağının anlaşıldığını' söylüyor. Savcılığın, belgeyi hazırladığı iddia edilen kişi ve komutanlarını ifadeye davet edebileceğini vurgulayan Göktürk, onları dinlemeden herhangi bir sonuca varılamayacağını belirtiyor. Kriminal incelemenin önemine de değinen Göktürk, "Kriminal inceleme, yazıların onların elinden çıktığını tespite yarayacak incelemedir. Tespit yapıldıktan sonra sorulacak soru, bu sizin elinizden çıkmış bir yazı, ne diyorsunuz, kiminle işbirliği yaptınız, amacınız neydi, nereye kadar gittiniz, diyerek artık soruşturma derinleştirilir. Kişilerin inkârından çok, bilimsel kanıtlar çok daha önemlidir. Parmak izi, grifalojik inceleme, DNA testi... Bunlar yapılmalı." dedi. Savcılığın talebi üzerine Genelkurmay Askerî Mahkemesi'nin yayın yasağına da tepki gösteren Göktürk, şunları söyledi: "Kaldı ki, avukat Ergenekon davasında tutuklu. Askerî savcılığın, bu olayın o davayla ilişkili olabileceğini dikkate alıp, yasak verilecekse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca değerlendirilmesi daha doğru."

Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu ise, "Bu açıklamalarda belgeyi ortaya çıkaran gazeteye yönelik 'devlet sırrı' gibi komik gerekçelerle eleştiriler yöneltiliyor. Ben merak ediyorum. Bunca zamandır bu belgeyi kaleme alan kişi hakkında bir soruşturma, yakalama ve inceleme yapıldı mı?" diye konuştu.

Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, çift başlı yargı sorunu üzerinde duruyor. Bu durumun 'tabii hakim ilkesine' aykırı olduğunu anlatıyor. Askerî mahkemenin alanının daraltılması gerektiğini anlatan Kardaş, şunları söylüyor: "Andıç olayını soruşturan askerî savcı ve hakimin sicil amiri olan üst komutanlarının aleyhine bir işlem yapması mümkün değil. Askerî savcı 'Genelkurmay'da oluşturulduğuna dair kanaate ulaşılamamıştır' diyor. Genelkurmay da buna sahip çıkan bir açıklama yapıyor. Bu kanaat bildirimi çok yanlış. Daha soruşturmanın bu aşamasında, 'hukuk devleti' derken, belgenin doğru çıkabileceğine ilişkin gardını alıyor. Askerî savcılığın açıklamasına sahip çıkılıyor. Biz de bu soruşturmadan ümitli olamıyoruz."

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, hükümeti devirmek amacıyla hazırlandığı iddia edilen eylem planı hakkında değerlendirmede bulundu. Özok, "Bu belge Genelkurmay tarafından hazırlandıysa korkunç bir şey." dedi. Türk halkının bunları hak etmediğini dile getiren Özok, "Genelkurmay böyle bir şey yapmışsa hiç olacak iş değil. Demokratik bir toplumda böyle bir şey söz konusu olamaz. Hangi parti olursa olsun partilerin iktidara gidip geleceği tek yol vardır. O da sandıktır, biz yıllardır bunu savunduk." diye konuştu.

TSK: Darbecileri barındırmayız

fAskerî savcılığın hemen ardından Genelkurmay Başkanlığı da skandal planla ilgili açıklama yaptı. TSK'nın internet sitesinde yayınlanan duyuruda, Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nda görevli Albay Dursun Çiçek imzalı 'eylem planı' için temkinli ifadeler kullanıldı. Açıklamada, "Soruşturma süreci beklenmeli... TSK, demokrasiyle bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip personelini bünyesinde barındıramaz." denildi.

Taraf gazetesinin yayınladığı 'andıç'la ilgili dün Genelkurmay'dan peş peşe iki açıklama geldi. Önce askerî savcılık, ardından da Karargah yazılı duyuru yaptı. Her iki açıklamada da 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' yalanlanmadı. "Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranışlara sahip personeli bünyemizde barındırmayız." ifadesi kullanıldı. Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, kamuoyunu derinden sarsan 'İrticayla Mücadale Eylem Planı'yla ilgili ilk açıklamayı dün yaptı. Muğlak ifadelerin kullanıldığı açıklamada, 'soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldığı' bildirildi. Aynı açıklamada, kesin sonuç için belgenin kriminal incelemesinin yapılması gerektiği aktarıldı, eylem planının aslının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istendiği ifade edildi. Askerî savcının, elinde bulunmayan bir belgeyle ilgili 'kanaatini' açıklaması yadırgandı.

BELGEYİ İSTEDİK, HENÜZ GÖNDERİLMEDİ

Açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi: "Soruşturma olayın bütün yönleriyle aydınlatılması kapsamında belgenin gerçek olup olmadığı, gerçekse kim veya kimlerin emriyle, ne zaman, nerede ve kim tarafından hazırlandığı, belgenin şüpheliye kim veya kimler tarafından verildiği hususlarını da içerecek şekilde süratle icra edilmektedir. Bununla birlikte, üzerinde gerekli ve zorunlu kriminal incelemelerin yapılması amacıyla belge, ele geçirildiği şekliyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istenmiş, ancak belge henüz askerî savcılığımıza ulaşmamıştır. En kısa sürede askeri savcılığımıza gönderilmesi beklenen belge üzerinde yapılacak kriminal inceleme sonucunda, belgenin sahte veya gerçek olduğuna ilişkin kesin bir kanaate varılmasının mümkün olacağı değerlendirilmektedir."

İkinci açıklamada Genelkurmay Başkanlığı'nın hukukun üstünlüğü prensibine bağlı olduğu üzerinde hassasiyetle duruldu. Belgenin doğruluğu ispat edilirse, sorumlu şahısların cezalandırılacağı kaydedildi. Planın sahte olması halinde, bunun kimler tarafından ve ne amaçla hazırlandığının takip edileceği bildirildi. "Türk Silahlı Kuvvetleri, daha önce de ifade edildiği üzere, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personelini bünyesinde barındıramaz. Haklı gerekçelerle yapılabilecek her türlü hukuksal girişimlere de açığız." denildi.

Savcı Öz, Albay Çiçek'i ifadeye çağırdı

Taraf'ın 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' başlığıyla yayınladığı habere konu olan belgenin altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarca İstanbul'a çağrıldı. Savcılar, Ergenekon sanıklarından Serdar Öztürk'ün ofisinde bulunan belge ile ilgili olarak Albay Çiçek'in ifadesini alacak. Çağrının sözlü olarak gerçekleştiği ve Dursun Çiçek'in çarşamba günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek ifade vermesinin istendiği öğrenildi.

Kriminal inceleme, sivil kurumlarda yapılmalı

Eski savcı Gültekin Avcı da hiçbir savcılığın kriminal inceleme tamamlanmadan belgeyle ilgili kanaat belirtemeyeceğini söyledi. Avcı, "Hiçbir savcılık mekanizması, kriminal incelemeden geçmeyen bir belge hakkında şu kanaat hasıl olmuştur diye bir beyanda bulunamaz. İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın tekabül ettiği yapı, sivil alanı kuşatan çalışma grubuna işaret ettiği için, böyle grupların terör suçu kapsamında özel yetkili sivil savcılar tarafından sorgulanması ve sivil mahkemelerce yargılanmaları gerekir. Askerî yargının, savcılığın sivil alanı kuşatan bir soruşturma yapması Avrupa Birliği müktesebatına aykırı. Askerî savcıyı tamamen yetkisiz görüyorum. Ergenekon savcılığının yaptığı operasyonun bir parçası olarak yürütülmeli. Soruşturmanın, bağımsız bir kriminal ortamda, kamuoyunun ve hukukçuların kafasındaki tereddütleri giderecek şekilde tetkike tabi tutulması gerekir. Kamuoyunun tereddütlerini giderecek şekilde bağımsız kriminal ortamda incelenmesi gerekir. Belgenin kriminal incelemesi, örneğin Adli Tıp'ta yapılabilir. Genelkurmay'ın herhangi bir biriminde hazırlanmadığı şeklinde tereddütlü bir ifade... Komutan emriyle hareket ve tecelli eden bir adalet var. Neye göre, nasıl bir tetkikten geçirdilerse askerî savcı, aman bu işten Genelkurmay zarar görmesin diye çıkıp açıklama yapıyor. Esas Ergenekon savcıları açıklama makamındadır." şeklinde konuştu.

'Kirli tezgâh'a suç duyurusu: Eylem planı darbeye teşebbüstür

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlumder), 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar, 'eylem planı'nın açık bir darbe metni olduğunu vurguladı. İlker Başbuğ'un Genelkurmay'ın en üst ve sorumlu bürokratı olduğu ve metnin altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in bizatihi eylem planını hazırladığından dolayı haklarında soruşturma açılmasının hukukun üstünlüğü ilkesinin zorunlu bir gereği olduğunu dile getirdi. Hukukun üstünlüğünün en temel özelliklerinden birinin ise sistemdeki her karanlık noktaya ulaşıp o noktayı aydınlatmak olduğunu söyledi. Şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını talep ettiklerini anlatan Beytar, eylem planının açıkça demokratik hukuk düzenine, parlamenter sisteme ve insan hak ve özgürlüklerine yönelik somut bir tehdit olduğunu ifade etti.

'Andıç' açıklaması kamuoyunu tatmin etmedi

ERGUN BABAHAN STAR: Bu belge, Genelkurmay'da değil de Emniyet İstihbarat imzasıyla ortaya çıksaydı bugün neler olurdu? Savcılar bir yandan medya bir yandan büyük bir kampanya başlatır, sorumlular cezasız kalmazdı. Bu ülkede hâlâ dengeler asker lehine ağırlıkta. Hükümet ve Başbakan bu çıkışın arkasında duracak mı göreceğiz. Bu işe bulaşmış komutanlar ağustosta YAŞ'da emekli edilecek mi?

FATİH ALTAYLI HABERTÜRK: Askerî savcılık, belgenin içeriği ve nasıl oluştuğuyla ilgili değil, nasıl sızdığı ile ilgili açıklama yapıyor. Gazeteciyi de neden yayınladığı konusunda eleştiriyor. Gazetecinin işi bu tip belgeleri ortaya çıkarmaktır. Ayrıca TSK, bu belgeyi ortaya çıkardığı için gazeteyi kutlamalı. Genelkurmay'ın komuta kademesi de dâhil, kimse bu belgenin gerçekliğini yalanlayamadı.

OKTAY EKŞİ HÜRRİYET: Yapılan açıklamada muğlak ifadeler kullanılmakta. Genelkurmay'ın işi ciddiyetle ele alması, sonucu duyuracağını belirtmesi elbette önemli. Ama Türkiye'de pek çok örneğinde gördüğümüz gibi adaletin tecellisi, konunun ilgililerini bezdirecek sürece tabi tutuluyor sonra da sizin hafızanızdan çıktığı tarihte 'şu sonuca varılmıştır' deniyor. Ben Genelkurmay'ın böyle yaptığı yolunda bir kanaat ifade etmiyorum. Genel olarak ifade ediyorum. Adam orada, mesele burada. Sorarsınız, ne diyorsa kamuoyuna açıklarsınız.

ORAL ÇALIŞLAR RADİKAL: Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın yaptığı açıklama çok tuhaf. Savcılık hem 'belgeyi görmedim, istedim' diyor, hem de hiçbir araştırma ve inceleme yapmadan "Bu belge Genelkurmay'da hazırlanmamıştır." kanaatini açıklıyor. Görülmeyen bir belge hakkında nasıl bu kadar emin olabiliyor?

ŞAMİL TAYYAR STAR: Askerî savcılık kanaat belirten yer değildir. Kesin bulguları elde ettikten sonra ihtiyaç hissedilirse sonuç alınmak üzere mahkemeye sevk eder. Burada böyle bir kanaatin belirtilmesi zihinlerde soru işareti bıraktı. 1. açıklamanın ardından gelen 2. açıklamanın bunu telafi amacı taşıdığını düşünebiliriz. 2. açıklamada da demokrasi ve hukuk devleti vurgusunun ön plana çıkması önemlidir. Açıklamalardan Genelkurmayın belgeyi sahiplenmediği ortaya çıkıyor.

MEHMET ALTAN STAR: Bu belgenin ortaya çıkmasıyla Türkiye, tarihî bir dönemece geldi. Belge, askerin içindeki darbeci yapıya karşı, yine devletin ve askerin içinde bir karşıtlık oluştuğunu gösteriyor. Askerin Türkiye'de evrensel hukuk kuralları içinde yaşamaya devam etmesi için bugün düğmeye basılması gerekiyor.

NABİ YAĞCI TARAF: Andıç, ordudan çıktıktan ve sivil yargıya taşınacakken askerî savcılığın söz konusu açıklamayı yapması, sivil yargıya müdahaledir.

YAVUZ BAYDAR SABAH: Açıklamalar tatmin edici değil. Bu konunun doğruluğu yanlışlığı ancak sivil yargının inisiyatifiyle ortaya çıkabilir.

Anlaşılıyor ki, ordunun içinde cuntacılar var

Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, askerî savcılığın açıklamasını tatmin edici bulmadığını anlattı. Ordunun içerisine yuvalanmış cuntacı bir kesim ihtimali üzerinde duran Orakoğlu, şunları söyledi: "Durumun dışarıdan görünüşü, belgeyi hazırlayanların ordu içinde bir cunta olduğudur. Çünkü TSK'dan yapılan açıklamalardan bu belgenin hazırlanışından haberinin olmadığı anlaşılıyor. Birtakım karanlık eller tarafından bu ülkenin evlatları sıkıntı içine sokulmak isteniyor. Bu ülkede demokrasi ve huzur içinde yaşamak isteyenler, Genelkurmay'ın açıklamalarından tatmin olmadı. Belgeyi Genelkurmay'a rağmen hazırlamış ve Ergenekon'la da bağlantısı olan grubun askerin içinde önemli bir etkisi olduğu görülüyor. Bu durumda belge ile hedef alınan en başta Genelkurmay'ın kendisidir. TSK'nın içinde yer alan bu cunta hareketi hukukla yüzleşmelidir."

Emekli orgeneral eylem planını anlattı: Başbuğ'u uyarmıştım

fGenelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nın, 'İrticayla Mücadale Eylem Planı'yla ilgili açıklama yaptığı dün, Taraf gazetesinde önemli bir haber yayınlandı. TSK, açıklamasında, belgenin 'Genelkurmay'da hazırlanmamış olduğu kanaatine varıldığını' söylüyordu. Ancak dün Taraf gazetesinde yer alan haber yine gündem oluşturdu. Genelkurmay başkanı olması beklenirken emekli edilen bir orgenerale dayandırılarak yapılan haberde belgenin gerçek olduğu aktarılıyordu. Taraf'a konuşan ancak isminin açıklanmasını istemeyen emekli orgeneralin açıklamaları, TSK'yı yalanlar nitelikteydi. Emekli asker, Taraf'ın 'AKP'yi ve Gülen'i bitirme planı' haberini doğruluyordu. Anlattıklarına göre, planı Ocak 2009'da hazırlamaya başlayan birim, şubat ve martta üstlerine konuyla ilgili rapor sunmuştu. Emekli asker şöyle diyordu: "Kara Kuvvetleri komutanı iken Başbuğ'u iki kez bu ekiple ilgili uyardım. Yanlış işler yaptıklarını söyledim. Başbuğ da 'müsaade etmem' dedi."

Gazetenin muhabiri Mehmet Baransu ile özel görüştüğü aktarılan emekli orgeneral, planın altında imzası bulunan albayın ise masum olduğuna inanıyor. Orgeneral, "O, verilen emre uymuştur." diyor. Baransu, görüşmenin sonunda emekli askere önemli bir soru sormuş: "Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bu plandan haberi var mı?" Komutanın verdiği cevap şöyle: "Ümit ediyorum yoktur. Sizin haberinizle öğrenmiştir."

TSK, POYRAZKÖY'DE YANILMIŞTI

Ergenekon soruşturması kapsamında İstek Vakfı arazisinde yapılan kazılarda aralarında LAW silahları ve el bombalarının da bulunduğu çok sayıda askerî malzeme ele geçirilmişti. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, söz konusu arazide çıkarılan silah ve mühimmatın hiçbirisinin TSK'nın envanterinde olmadığını duyurmuş, LAW'ın aslında bir silah olmadığını, mühimmat sınıfında değerlendirildiğini uzun uzun anlatmıştı. Ancak Başbuğ'un 29 Nisan 2009'da İletişim Toplantısı'nda söyledikleri Makine Kimya Endüstrisi'nin hazırladığı raporlarla yalanlandı. Zira MKE, konuyla ilgili hazırladığı raporda, aralarında LAW ve el bombalarının da bulunduğu 'mühimmatın' önemli bir kısmının TSK'ya teslim edildiğini belgeleriyle ortaya koydu.

Taraf Gazetesi, yayın yasağına itiraz etti

fTaraf Gazetesi avukatlarından Ergin Cinmen, gazetede 12 Haziran 2009'da yayınlanan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' isimli belgeye ilişkin Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce verilen 'yayın yasağı'na itiraz etti. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelen Cinmen, İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, 'En yakın askerî mahkemeye sunulmak üzere Genelkurmay Askeri Mahkemesi'ne gönderilmek üzere İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Sayın Başkanlığı'na' ibareli bir dilekçe sundu. Dilekçede, Taraf Gazetesi'nin karara konu olan yayınının Basın Kanunu, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili maddelerine uygun olduğu ve askerî mahkemece verilen 'yayın yasağı' kararının esas açısından hukuka aykırı bulunduğu aktarıldı. Dilekçede, Genelkurmay Askerî Mahkemesi'nce verilen kararın hukuka uygun olduğunu söyleyebilmenin hem esas hem de görev açısından mümkün olmadığı belirtilerek, Türkiye'nin yarınını da ilgilendiren söz konusu belgenin toplum tarafından bilinmesi gerektiği ifade edildi.

Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Ergin Cinmen, askerî mahkemenin yayın yasağı kararının hukuka aykırı olduğunu savundu. Cinmen, "Böylesi olaylarla ilgili yayın yasağı koymak riskli bir olay. Önemli bir sorun yaşanıyor.'' diye konuştu. Bir gazetecinin, "Genelkurmay'ın yetkisi yok diye mi itiraz ettiniz?'' sorusunu cevaplayan Cinmen, Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nin bu kararı vermeye yetkisi olmadığını ve söz konusu "yayın yasağı''nın hukuka aykırı olduğunu düşündüklerini söyledi. İSTANBUL AA

Mahkeme, Öztürk'ü serbest bırakmadı

f'Ergenekon' soruşturması kapsamında bir süre önce tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi. Öztürk'ün avukatı Hasan Gürbüz tarafından bir süre önce müvekkilinin serbest bırakılması talebiyle verilen dilekçe, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirildi. Mahkeme, tutukluluğa yapılan itirazı reddederek, Öztürk'ün tutukluluğunun devamına karar verdi. Ergenekon tutuklusu Levent Göktaş'ın avukatı olan Serdar Öztürk'ün bürosunda yapılan aramada Genelkurmay Harekat Başkanlığı'nca hazırlanan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' ele geçirilmişti. İSTANBUL ZAMAN

Albay Çiçek, Ergenekon sanıklarının Şırnak'tan mesai arkadaşı

fGenelkurmay Harekât Başkanlığı'nda hazırlandığı iddia edilen 'darbe planı'nın altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in bazı Ergenekon sanıkları ile geçmişte mesai arkadaşlığı yaptığı ortaya çıktı. Dursun Çiçek 1995 yılında Şırnak'ta Özel Amfibi (hem kara hem denizde görev yapan) Tabur Komutanlığı görevinde bulunmuş. Aynı dönemde Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de Şırnak'ta görev yapıyordu. Geçtiğimiz aylarda Güneydoğu'daki cinayetlerle ilgili tutuklanan Kayseri Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz de 1995'te Şırnak Cizre'de tabur komutanlığı görevinde bulunuyordu. Temizöz o dönemde meydana gelen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında tutuklu bulunuyor. Albay Dursun Çiçek'in Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı'nda doktora yaptığı belirlendi. Çiçek'in 2005 tarihli doktora tezinin konusu ise 'Örgütlerde motivasyon ve iş yaşam kalitesi'.

1960 Tokat Reşadiye'ye bağlı Umurca köyünde doğan Dursun Çiçek, Sivas Yıldızeli Pamukpınar Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuş. Çiçek, 1976 yılında girdiği Harp Okulu'nu da 1980 yılında devre üçüncüsü olarak bitirmiş. 1988 yılında Harp Akademisi'ni kazanan Albay Çiçek, 1990-94 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı'nda görev yapmış. Albay Çiçek, 1994'ten sonra 15 ay süre ile Şırnak'ta Özel Amfibi (hem kara hem denizde grev yapan) Tabur Komutanlığı görevlerinde bulunmuş. 1997 yılında bir süre Arnavutluk'ta görev yapan Çiçek, 2004 yılından beri Genelkurmay Bilgi Destek Daire başkanlığı görevini sürdürüyordu. Melık Duvakli İstanbul

Sivil toplum kuruluşları önderleri Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nca hazırlandığı belirtilen komplo planına sert tepki gösterdi. Ortaya çıkan raporun demokrasi kültürüne zarar verdiğini ifade etti. TESEV ve Açık Toplum Vakfı'nın başkanı Can Paker, komplo hazırlayanların demokrasiden bahsedemeyeceğini söyledi. STÖ temsilcilerinin konuya ilişkin görüşleri şöyle:

TESEV ve Açık Toplum Vakfı'nın başkanı Can Paker: Askerî darbelerin yapıldığı, başbakanların idam edildiği ve 28 Şubat gibi oyunların oynandığı bir ülkede böyle bir planın ortaya çıkması beni şaşırtmadı. Bunlar siyasi iktidarını kaybetmek istemeyen bazı grupların son dirençleri. Demokrasiye doğru evrilen yeni dünya düzeninde bu tip komplolar uygulamaya dönüşemez. 'Bu belge nasıl sızdı?' lafı çok utanç verici. 2006 yılındaki andıçta TESEV'le ilgili 'saçma sapan' iddialara yer verildi. Benim hakkımdaki hiçbir iddia gerçekle örtüşmüyordu. Onun için ciddiye bile almadık. Bu kadar ciddiyetsizliğin Genelkurmay içinde olabileceğini düşünmüyorum.

Sosyal Demokrasi Vakfı Onursal Başkanı Ercan Karakaş: Bir hukuk devletinde, demokratik devlette olacak şeyler değil bunlar. Bu söylenenler eğer gerçekse gerçekten çok vahim. Bu kaygımı koruyorum. İnanılır gibi değil. Bir an önce arkasındaki kişiler ortaya çıkarılmalı. Türkiye'nin bu gibi meseleleri artık geride bırakması lazım. Gerçek bir hukuk devleti ve demokrasi devleti inşa etmeliyiz. Eski Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Bülent Akarcalı: Her kurumun içinde, kendi başına hareket eden insanlar vardır. Bunların da amacı önemsenmektir. Gerçek olan, bunların demokrasiyle bağdaşmadığı ve bu tip planları hazırlayanların kendi kurumları içinde küçük bir zümreyi oluşturduğudur. Bu tür çabalar demokrasiye zarar verir.



ZAMAN
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi