Genelkurmay Askerî Savcılığı, tam 14 gün sonra bir açıklama yapıp; “ihanet planı” ve altındaki “imza” hakkında bir bulguya rastlanmadığını iddia ederek, topu sivil savcılara attı... Düğümü Ergenekon savcıları çözecek
Jandarma, Emniyet ve Adli Tıp, yaptığı teknik incelemeler sonucunda hükümeti devirme planına ilişkin belgenin altında bulunan imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunu ortaya koyarken, Genelkurmay Askerî Savcılığı, hükümeti devirmek amacıyla Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlandığı iddia edilen belgeyle ilgili olarak, Albay Dursun Çiçek'in kovuşturulmasına yer olmadığına karar verdi.
İŞTE ASKERÎ SAVCININ KARARI
Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, Taraf gazetesindeki habere konu olan belgenin, Genelkurmay Başkanlığı karargahında düzenlenmediğinin tespit edildiğini, böyle bir belgeyle ilgili olarak gerek elektronik ortamda, gerekse yazılı kayıtlarda herhangi bilgi, belge, emir veya emareye rastlanılmadığını bildirdi. Savcılıktan yapılan yazılı açıklamada, konuyla ilgili soruşturmanın tamamlandığı belirtildi.
Savcılık, “Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlanmadığı, böyle bir belgenin mevcut olmadığı anlaşıldığından ve aslı bulunmayan fotokopi belgenin 4. sayfasındaki imza bloğunda Albay Dursun Çiçek'in isminin üzerinde yer alan imzanın, şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait olduğuna, bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve Çiçek ile ilgili itiraz yolu açık olmak üzere kavuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini” bildirdi.
Askerî Savcılık, Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin, aslının mevcut olmaması sebebiyle, bu belgenin hangi amaçla kim veya kimler tarafından üretildiği, üretenlerin amaçları, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir şekilde hedef alınıp alınmadığı ve belgenin Taraf gazetesi muhabirine ulaştırılmasıyla aynı gazetede yayımlanması olayları hakkında adliye mahkemelerinin görevli ve yetkili oldukları anlaşıldığından, itiraz yolu açık olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı'nın görevsizliğine karar verildiğini bildirdi.
Savcılık, soruşturma dosyasının gereğinin takdir ve ifası için görevli ve yetkili İstanbul Başsavcılığı'na gönderilmesine de karar verdi.
NİHAİ KARAR SİVİL SAVCILIĞIN
Karar, hukuk ve siyaset çevrelerinde büyük yankı uyandırırken, ceza hukuku uzmanları, söz konusu belgenin darbe planlarını içerdiği için bu konuda asıl yetkinin sivil savcılıkta olduğuna dikkat çektiler. Uzmanlar, nihai karar için bir süre daha beklenilmesi gerektiğini, nihai kararın Cumhuriyet Savcılığında olduğunu söylediler.
BOZDAĞ'A GÖRE ASKERÎ SAVCI YARGININ ÖNÜNÜ AÇTI
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın verdiği kararın yerinde olduğunu belirterek, askerî savcının bu kararıyla yargı sürecinin önünü açtığını vurguladı. MHP ve CHP grup başkanvekilleri ise adeta belge sahte çıkmış ve nihai karar verilmişçesine açıklamalarda bulunarak, hükümeti suçladılar.
KUZU: ASIL YETKİLİ, SİVİL SAVCILIKTIR
Anayasa Komisyonu Başkanı AK Partili Burhan Kuzu, söz konusu belgeyle ilgili asıl yetkili makamın sivil savcılık olduğuna dikkat çekerek, “Bu belgeyle ilgili asıl yetkili, sivil savcılıktır. Bizim ceza yasamızda da darbe teşebbüsü ve buna benzer belgelerin değerlendirilmesi konusu sivil mahkemelere aittir. Bunlar muvazzaf subay olduğu için acaba imza ona ait mi, değil mi diye bir inceleme yapılması gerekiyordu. Şimdi de gerçeğe ulaşılamadığından, buna ilişkin bir karar verildi. Yeni deliller ve yeni birtakım iddialarla bu süreç yeniden başlatılabilir. Askerî Savcılık kendisi bakımından bakarak, yeterli delil yoktur şeklinde bir karar vermiştir. Son tetkiklerle bu konu araştırılıyor. Bunu bitmiş bir süreç gibi görmemek gerekiyor. Beklemek lazım, erken gibi geliyor son karar için” diye konuştu.
TÜRKÖNE: BELGE SAHTEYSE, O ZAMAN ASKERÎ SAVCI BUNUN ÜZERİNE GİTMELİYDİ
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Askerî Savcılığın takipsizlik kararını anlamanın mümkün olmadığını belirterek, “Bu belge gerçekse, bu belgeyi hazırlayanları yargılamak, ikincisi belge sahte ise TSK'ya yönelik böyle bir sahte belgeyi hazırlayanları soruşturmak gerekir. Bu suçun takibini de yapmak gerekir. Bu takipsizlik kararı, ikinci ihtimalin olma durumunu ortadan kaldırıyor ve objektif bir karar olma konusunda ciddi kuşkular uyandırıyor. Her iki durumda da savcılığın takipsizlik kararı vermemesi gerekirdi. Kamu vicdanında tatmin edici bir karar olmamıştır. Kamuoyunun kafasındaki soru işaretleri aydınlanmamıştır. Elbette ki sivil ve askerî yargının harekete geçerek, bu belgenin aydınlatılması gerekir. Askerî Savcılığın iddiası, eğer bu belgenin sahte olduğu yönünde ise, TSK'ya yönelik bir komplonun olduğuna ilişkin bir suç var demektir, o zaman bunun üzerine gidilmesi gerekir. Bu da Askerî Savcının görevi alanına girer. Niye bu yapılmamıştır?” diye konuştu.
BOZDAĞ: SORUŞTURMA ARTIK TEK ELDEN YÜRÜYECEK
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Askerî Savcılığın kararının yerinde olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Askerî Savcılığın kararı, bu belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlanmadığını ortaya koyuyor. Biz başından beri bunu söylüyoruz. Konunun bu yönünün ortaya konulması gerekirdi. Zaten biz AK Parti olarak, bunun Genelkurmay'da hazırlandığı şeklinde bir beyanda bulunmadık. Askerî Savcılık kararında, bu imzanın orada nasıl çıktığına ilişkin hususların adli savcılıkta olduğunu söylüyor. Biz de zaten bu konuda görevli savcılığın Genelkurmay Askerî Savcılığı değil, adli savcılık olduğunu söylüyorduk. Yasalara ve Anayasa'ya uygun bir karardır. Bu karardan sonra soruşturma adli savcılıklar tarafından devam ettirilecek ve süreç işlemeye devam edecektir.”
KARAR, ADLİ SÜRECİN ÖNÜNÜ AÇMIŞTIR
Bozdağ, bu kararın adli sürecin önünü açar nitelikte olduğunun altını çizerek, “Biz suç duyurumuzda şunu söylüyoruz; ortada bir belge var, bu belgenin orijinali olur, olmayabilir. Bu belgenin altında bir imza var. Bu belgenin her halûkarda gerçek de olsa, sahte de olsa bunun arkasında birilerinin olduğu aşikar. Askerî Savcılık, verdiği kararla sürecin önünü açmıştır. Süreci kapamış değildir. Sürecin Anayasa ve hukuk içerisinde devam etmesini içeren bir karar vermiştir. Bu karar doğrudur. Bu konuda görevli, adli yargıdır. Soruşturma tek elden yönetilecektir. İki başlı bir soruşturma olmayacaktır” şeklinde konuştu.
VURAL: O HALDE BU BELGEYİ KİMLER HANGİ AMAÇLARLA HAZIRLADI?
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Eğer bunu TSK hazırlamışsa, bu belge üzerinden kimler manipülasyon yapmaya çalıştı? Bu belgeyi kimler, hangi amaçla hazırlamıştır? Şimdi bunlar önemli olmaya başladı. Genelkurmay ve Silahlı Kuvvetler'in böyle bir planı yoksa, o zaman böyle bir planın hazırlanması, kime hizmet ediyor? Asker-sivil geriliminin böyle sanal ortamlarda oluşturulup siyasetin parsellenmesinin müsebbiplerinin ortaya çıkarılması gerekir. Eğer bu belge AKP'yi bitirmek için çalışan kesimlerce hazırlanmamışsa, kimler tarafından hazırlanmış ve kimin işine yaramıştır? Hükümetin, bütün imkanları kullanarak bunları açığa çıkarması gerekir” dedi.
YAZICIOĞLU: KARAR, SİVİL YARGIYI BAĞLAMAZ
Ceza Hukukçusu Doç. Dr Yılmaz Yazıcıoğlu, Askerî Savcılığın, belgenin Genelkurmay karargahında hazırlanıp hazırlanmadığını araştırarak, hazırlanmadığı kanaatine vardığını belirterek, “İkinci olarak da savcılık, belgenin fotokopi olduğunu belirterek, imzanın gerçek olduğuna dair kesin delillere ulaşılamadığını belirtmiştir. Bu nedenle kovuşturmaya gerek olmadığına karar vermiştir” diye konuştu. Yazıcıoğlu, “Askerî Savcılık tarafından alınan bu karar, sivil yargıyı bağlamaz. Sivil yargı isterse soruşturmaya devam edebilir ve Albay Çiçek'in ifadesine başvurabilir” dedi.
PANDAR: SİVİL SORUŞTURMANIN ÖNÜNDE ENGEL YOK
Askeri Yargıtay eski Başkanı Nursafa Pandar, ise, “Askerî Savcılığın bu kararı, sivil yargıyı etkilemez. Sivil yargı, gerek görmesi halinde Albay Çiçek'i ifade vermeye çağırabilir ve soruşturmayı devam ettirme kararı alabilir” diyerek, Askerî Savcılığın da konuyla ilgili yeni bilgi, belge ve gelişmeler ortaya çıktığı takdirde soruşturmayı yeniden başlatabileceğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay da, “Askeri Savcılık, yaptığı incelemede belgenin karargahta hazırlanmadığına ve sahte olduğuna hükmetmiştir. İmzanın söz konusu Albay'a ait olduğuna dair kesin kanıt bulunmadığı tespiti yapmıştır” şeklinde konuştu. Sahte belgeyle Emniyet gibi bir kurumun töhmet altında bırakıldığını öne süren Okay, “Sahte belgeyi buldum diyen Emniyet. Ama Emniyet'in, bulduğunu iddia ettiği belgenin ofisinden çıktığı şahıs, ‘Belge bana ait değil..' diyor. Hatta ‘Parmak izi araştırılsın..' diyor. O zaman bu belgeyi oraya kim koymuştur. Bu belgeyi avukatın ofisinde kim buldu veya buldurttu. Bunlara bakmak lazım. Şimdi önemli olan, bu sahte belgeyi kimin imal ettiğidir. Kim bu belgeyi kurumlar arası bir çatışmanın sebebi haline getirmek istedi? Türkiye'de birileri kurumları zan ve töhmet altında bırakmak istiyor” dedi.
06-25-2009, 12:40
Düğümü ÖZ SAVCI çözecek .
Hybrid-Şeklinde
