|
07-28-2009, 02:36 | #1 |
Yeter artık kapatın şu derneği / Salih TUNA - Yeni şafak
Bekledim ki, bir kardeşimiz şu mevzua el atsın da, “farz-ı kifaye” hesabı, vebalden kurtulalım! Ne hikmetse şu saate kadar yazan çizen çıkmadı.
İş başa düştü!.. “Adımız çıkmış dokuza, inmez sekize” limanına demir atsak da, mecburen bigane kalmayacağız. Gelgelelim “mevzu” gerçekten de netameli: Artvin Şavşat'taki selzedelere yardım etmek için yola çıkan Deniz Feneri Derneği görevlileri muhtelif sataşmalara maruz kalmış geçen hafta. Dikkat isterim: İlk kez bir yardım derneği, yardım eli uzattığı insanlar tarafından protesto ediliyor! Nerden baksanız bir acayip hal… Meramımı açıklamadan evvel biraz daha tafsilat verelim: Şavşat Kaymakamlığı önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik bir grup hakaretamiz sloganlarla protesto etmiş dernek görevlilerini. Hatta spreyle “defolun” falan yazmışlar dernek aracına. Dernek yetkilileri ne yapmış peki? Ne yapacaklar; “Yardım ve iyilik karşıtı bu insanları, 'iyilik ve insanlık' adına kınıyoruz…” falan demişler. İyi, güzel söylemişler; mamafih, benzer şeyleri korkarım ben de onlar için söylemek makamındayım. Yani… “İyilik ve insanlık adına, şu Deniz Feneri Derneği'ni artık kapatın!..” demek istiyorum. Üstelik “Bir süredir asılsız iddialar ve gerçek dışı söylemlerle miting alanlarından, televizyonlardan ve gazete sütunlarından halkı bu denli yanlış yönlendiren ve bu olayın yaşanmasına sebep olan kişileri kınıyoruz…” şeklindeki tepkilerine hak verdiğim halde! Ne ki, kimin haklı, kimin haksız olmaklığından çoktan çıkmış bir mesele bu. Ona bakarsanız, adı malum tezvirata bulaştırılmaya çalışılan, (mesela) Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zekeriya Karaman'ın infak parasına, kul hakkı yemenin bu en müstekreh haline tenezzül edeceğine herkes inansa, ben inanmam. Gelgelelim “Şüyu'u vuku'undan beter!” diye de bir deyim var. Dolayısıyla, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilemez. Çünkü hiçbir şey olmamışsa da, imaj bakımından “dava” kaybedilmiştir. Mezkur “açıklama” da bunun teyidi zaten. Demem o ki; sabah akşam, Almanya Deniz Feneri'yle alakamız yok dense de, bu saatten sonra durum değişmez… Yardımlaşma faaliyetleri nihayetinde “gönül” işidir; veren el için de, alan el için de. İşin içine herhangi bir şekilde “gönülsüzlük” girmişse, kimseye “hayr” gelmez o işten. Kardeşin kardeşe yardım etmediği bu çağda, illaki yardım edeceğim diye tutturmak “fitneye” neden olur sadece. Diğer yardım kuruluşlarını töhmet altında bırakmanın yanı sıra, olmadık şeyler getirir insanın aklına. Sizden yardım istemeyen, dahası, aracınıza saldıran insanlara niçin, “Ne haliniz varsa görün!..” demiyorsunuz? Babalar evlatlarının “nankörlüğüne” tahammül edemezken, hiç tanımadığınız insanların “nankörlüğüne” niçin tahammül ediyorsunuz? Bu nasıl yardım aşkıdır Allah aşkına?! Nasıl bir takvadır ki bu, gördüğünüz muamelenin etkisiyle pire için yorgan yakacağınıza, yollara “yorgan” döşeyip “yardıma” koşuyorsunuz? Biz alıştık; yardım yapmadan yaşayamayız diyorsanız, diğer yardım derneklerine katılmayı niçin düşünmüyorsunuz? Yok, dernek bizim olacak, biz yöneteceğiz diyecekseniz; o zaman derneğinizin adını değiştirin bari. Bunları söylüyorum diye de, fakire gönül koymayın. Kitabın ortasından konuşmuş, kalbinizi istemeden de olsa kırmış olabilirim. Yazık ki yazık, Ahmet Taşgetiren yumuşaklığında veya Fehmi Koru kuşatıcılığında bir “üslubumuz” yok! Lakin hatırımız olsun. Zira… Deniz Feneri Derneği yüzünden yediğimiz küfürlerin haddi hesabı yok. Ergenekon hakkında her yazdığımızda, “Deniz Fener'ini de yazsana…” yollu sitemlerin ardından gelen küfürlerin bini bir para! Gerçi aşktan, ölümden, ayrılıktan bahsetsek de durum pek değişmiyor. Ne alakası varsa, “Niçin Deniz Fener'ini yazmıyorsun?..” diyerekten başlıyorlar saydırmaya. Tamam, bu küfürbaz şebekleri iplemeyelim, ama, siz de suyu yokuşa akıtmaya çalışmayın.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|