AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletin kendilerine verdiği emanetin yerlere düşürülmek istendiğini ama buna izin vermediklerini belirterek, ''7 yıl boyunca milletin iradesini, kararını, tercihini ve takdiri bizim karşımızda yok saymaya çalıştılar ama güçlü bir AK PARTi iradesini görünce hepsi geri vitese taktılar'' dedi. Selçuklu Belediyesi Spor Salonu'nda düzenlenen AK PARTi Konya İl Kongresi'nde konuşan Başbakan Erdoğan, AK PARTi 'yle birlikte umutları çoğalan, ufukları açılan insanlara karşı yüzlerini öne eğemeyeceklerini söyledi.''Yarın milletin huzuruna çıktığımızda alnımız ak, yüzümüz ak, gönlümüz ak bir biçimde milletimize seslenmek durumundayız. Siz bize bir emanet verdiniz. Biz de bu emaneti hakkıyla taşıdık. O emaneti yere düşürmedik. O emaneti canımız gibi muhafaza ettik, koruduk, büyüttük ve yücelttik deme durumundayız...Sizin emanetinizi gasp etmek isteyenler oldu. Biliyorsunuz değil mi? Sizin emanetiniz üzerinden vesayet kurmak isteyenler oldu. Sizin emanetiniz yerlere düşürülmek isteniyordu. Ama biz bunların hiçbirine izin vermedik, müsamaha etmedik, taviz göstermedik. Dedik ve demek zorundayız. Onlar o yaptıkları karşısında bizi buldular. 7 yıl boyunca milletin iradesini, kararını, tercihini ve takdirini bizim karşımızda yok saymaya çalıştılar ama güçlü bir AK PARTi iradesini görünce hepsi geri vitese taktılar. Türlü taktiklerle kirli oyunlarla çirkin senaryolarla millet iradesini gölgelemek istediler. Çetelerle, mafyayla, hukuk dışılıkla, hukuku zorlayarak, provokasyonlarla üzerimize geldiler, hala geliyorlar. Hiçbirinde geri adım atmadık. Taviz vermedik bundan sonra da geri adım atmayacak, yılgınlık, bıkkınlık göstermeyeceğiz. Mücadeleden asla taviz vermeyeceğiz.''

- KONUŞACAĞIM, SABIR -

''Son olayları görüyorsunuz, takip ediyorsunuz'' diyen Başbakan Erdoğan: ''Bunlar sıradan olaylar değil. Biz de takip ediyoruz. 'Peki Sayın Başbakanım konuşmayacak mısınız' Konuşacağım, sabır... Ve konuştuğumuz zaman çok farklı konuşacağız. Çünkü bizim partimizin adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Öyle konuşacağız. Neyse bunun gereği onu konuşacağız. Merhum İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in diliyle onlara seslenmeye devam edeceğiz. Ne diyordu Mehmet Akif, 'Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz. Bu yol hak yoludur. Dönme bilmez yürürüz' Olay bu. Teşkilatımız içindeki tüm yol arkadaşlarımdan, gönüldaşlarımdan, kardeşlerimden bu hassasiyeti göstermelerini bilhassa rica ediyorum. Onlar ayrımcılık yapadursunlar, biz ayrımcılık yapmayacağız. Onlar etnik kimlikten, etnik kökenden, milletimizin hassas olduğu meseleler üzerinden siyaset yapadursunlar biz yapmayacağız. Onlar engellemek için çırpınadursunlar, biz durmayacak, duraklamayacağız. Onlar ülkeyi germek, ülkenin gündemini germek için ellerine geçen her fırsatı kullanadursunlar biz millete efendilik değil, millete hizmetkarlık yapmaya devam edeceğiz.''

- AK PARTİ'NİN ÜZERİNDE AÇILMIŞ BİR DAVA YOK -

İşlerinin hor görmek değil, sevmek, kucaklamak olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Varsın onlar çetelere, mafyaya, karanlık güç odaklarına avukatlık yapsınlar. Öyle diyor ya, 'ben onların avukatıyım' diyor. Biz milletin avukatıyız. Biz her türlü hukuk dışı örgütlenmeyle mücadeleye devam edeceğiz. Onlar bizi yolumuzdan alıkoymak, aşkımızı, şevkimizi kırmak için gayret etsinler. Bize iftira atsınlar. Bizi karalamaya çalışsınlar, biz milletin her kuruşunu titizlikle koruyacak, kollayacağız. Şunu da ifade etmek durumundayım; eğer teşkilatın içinde bu tür hassasiyetlerini kaybedenler varsa, kalbinde, yüreğinde zafiyet hissedenler varsa, onlar lütfen bu teşkilatla yollarını ayırsınlar. Geçenlerde, Sayın Bahçeli, partinin 'ak'lığı üzerinden eleştiriler yapıyor. Sayın Bahçeli, bu işi lütfen iyi bil ona göre konuş, bilmeden konuşma. Bir araştır ona göre konuş. AK PARTi 'nin üzerinde açılmış bir dava yok. Benim şahsımla ilgili dava ta belediye başkanlığım dönemine aittir. Bak bunu burada açıklıyorum... Arkadaşlarım altında benim bir tane imzam yok. O şirketlerin, belediyenin şirketleri olarak yönetim kurulu üyesi değildir ve o davalar bitti. O davalarda, yönetim kurulu üyesi olan arkadaşlarımın hepsi beraat etti. Ben milletvekili olduğum için, benimle beraber bir iki milletvekili arkadaşım daha var, bizim dosyalarımız rafta bekliyor. Diğer arkadaşlarımın hepsi üst mahkeme kararları da dahil beraat etmiştir ve bitmiştir... Ve bunu Sayın Bahçeli kullanıp duruyor. Ayıptır...''

- İFTİRA ATMAKLA BİR YERE VARAMAZSIN -

Başbakan Erdoğan, belediye başkanı olduğu zaman, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin borcunun 2,5 milyar dolar olduğunu ifade ederek, belediye başkanlığını bıraktığında borcun 1,3 milyar dolar olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, borcu düşürdüğünü ve İstanbul'un tarihinde görülmemiş yatırımları da o dönemde yaptığını belirterek: ''Sayın Bahçeli bunu İstanbulluya sor. Eğer Tayyip Erdoğan döneminin İstanbul'da böyle bir izi olmamış olsaydı, AK PARTi hala İstanbul'da iktidar olamazdı. İstanbullu oyunu bilerek verdi. Peki senin partin İstanbul'da yüzde kaç alıyor, onu söyle... Yüzde kaç oy alıyor? Ben yüzde 24 ile belediye başkanı oldum ve ondan sonra sürekli tırmandık. Şimdi yüzde 45'lerde, yüzde 50'lere doğru tırmanan bir parti olduk İstanbul'da... Niye? Çünkü İstanbullu hizmet görüyor. İstanbulluyla kucaklaşan bir parti var. Bu gerçekleri gör. Değerlendirirken de öyle değerlendir. Yani iftira atmakla bir yere varamazsın. Dürüst olalım, gerçekçi olalım... Dürüst olanı alkışlamak, dürüst olanın payesini vermek de partilere oy kazandırır.'' dedi.

- MİLLETTEN DAHA BÜYÜK ŞAHİT OLUR MU? -

Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına olanak sağlayan yasanın çıkış sürecine değinen Başbakan Erdoğan görevlerini yaptıklarını ve bundan sonra da yapmaya aynı kararlılıkla devam edeceklerini vurguladı. Başbakan Erdoğan: ''Biz siyaset yapıyoruz. Bu işte alavere, dalavere yok. Bu siyasettir. Bütün medya kameraları bunun şahidi. 'Kabul edenler, etmeyenler' diye sorduğunda, CHP grubunun nasıl ellerini kaldırdığı ortada. MHP'nin nasıl ellerini kaldırdığı ortada. Diğerlerinin ellerini kaldırıp, kaldırmadığı ortada. Artık televizyon var. Kaçınamazsınız, istendiği zaman bunları tekrar televizyondan gösteririz. Onlar bu işin şahidi. Sağa sola yalpalama, yok öyle şey. Medyada bunu gösteririz, şahitler ortada. Buna rağmen 'şöyle olmuş, böyle olmuş'. Millet şahit. Milletten daha büyük şahit olur mu? Olmaz. Çok partili hayat başladığı zaman, CHP bunu iyi bilir, rahmetli Menderes ne dedi? 'Yeter, söz milletindir' dedi. Biz buna 'yeter, karar da milletindir' dedik.''
TBMM'nin 23. döneminde CHP'nin Anayasa Mahkemesi'nin kapısına 33 kez gittiğini belirten Başbakan Erdoğan: ''Cumhuriyet tarihinde böyle bir siyasi parti yok. Yatıyor, kalkıyor Anayasa Mahkemesi'nin kapısında. Herhalde Anayasa Mahkemesi de bıkmıştır. Çünkü CHP'nin müracaatından başka bakılacak dosya kalmadı. Bu hale getirdiler işi. Ciddiyet ister bu iş, bu kadar olmaz. Bunların siyasetten anladığı engel olmak, taş koymak, sorun çıkarmak, kriz üretmek. Bunların siyaset anlayışı bu, kriz... Biz 81 vilayetimizi hizmetlerle, eserlerle donatırken, muhalefet Ankara'da engel çıkarmanın gayreti içerisinde. Biz her platformda hakkı savunurken, haklıyı savunurken, mazlumların yanında dimdik dururken, muhalefet istismar siyasetinin peşinde. Yapılan iş bu.'' dedi.

- BU KARDEŞİNİZ HER ZEMİNDE HAKKI SAVUNDU -

Başbakan Erdoğan, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki olaylarla ilgili olarak da şunları ifade etti: ''İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı karşısında tüm dünya susarken, tüm dünya sessizliğe bürünürken bu kardeşiniz her zeminde hakkı savundu. Gürcistan-Rusya arasındaki gerilimde yine hakkı savunduk. Irak'ta her zaman istikrarı savunduk. Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduk. Etnik gruplar arasında barışı savunduk. Bunun yanında Türkmen kardeşlerimizin hukukunu korumak için her türlü girişimi yaptık, yapıyoruz. En son biliyorsunuz Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkentinde, Urumçi'de meydana gelen vahşeti dünya kamuoyunun dikkatine taşıdık. Bu konuda gerekeni, son derece net bir biçimde söyledim. Uygur Türkleri bizim akrabamızdır, kardeşlerimizdir. Uygur Türkleri sevinirse biz milletçe seviniriz. Ama ben Çin yönetimine sesleniyorum. Nüfusunuz yaklaşık neredeyse 1,3-1,4 milyar. Uygur Türkü'nün sayısı 30-40 milyon. Bunlarla asimilasyon politikasının içerisine girmenin ne anlamı var? Büyük bir devlet, 30-40 milyon. Bir ilçe bile değil. Bunlar neymiş, bölücüymüşler. Ne alakası var ya? Bırakın insanca yaşasınlar. Böyle hassas bir mesele, siyaset üstü mesele bir kez daha MHP tarafından ne yazık ki istismar konusu yapıldı. Sayın Bahçeli çıktı, bununla ilgili neler söyledi. Bizi eleştiriyor. Biz de dedik ki 'Sayın Bahçeli, 2002 yılında Başbakan Yardımcısıyken Çin'e bir ziyarete bulundunuz. Burada Uygur bölgesini de ziyaret ettiniz. Siz oradan ayrıldıktan sonra üniversitelerde Uygur Türkçesiyle eğitime son verildi. Ne yaptınız' Bunu sorduk. Uygur Türkleri için iktidarları boyunca ne yaptıklarını, hangi çözümü ürettiklerini, hangi derde deva bulduklarını sorduk. Arkasından Sayın Bahçeli yazılı bir açıklama yaptı. Bu yazılı açıklamayla güya benim iddialarıma cevap veriyor ama Uygur Türkçesi'nin üniversitelerde yasaklandığını ve kendi döneminde yasaklandığını da teyit ediyor, onu da söylüyor. Ama diyor ki, 'siz bizim arkamızdan geldiniz. İktidar oldunuz, siz ne yaptınız?' Ya, önce sen ne yaptığını bir söyle… Buradan bir kez daha kendilerine sesleniyorum; Sayın Bahçeli, milli meseleleri siyasi istismar aracı yapmaktan artık vazgeç. Siyaset üstü meseleleri istismar aracı yapmaktan vazgeçin, tutarlı olun, tutarlı konuşun ve lütfen tutarlı açıklamalar yapın.''

- 63 İL DOĞALGAZ KULLANIYOR -

Nabucco Projesinin imzalandığını hatırlatan ve bunun ''tarihi bir adım'' olduğunu belirten Başbakan Erdoğan: ''Biliyorsunuz, Türkiye stratejik konumunu, ortaya dört dörtlük koyuyor. Nabucco Projesine gelmeden önce, Bakü-Tiflis-Ceyhan ile bir adım attık. Bu çok önemliydi. Ardından, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattıyla bir adım daha attık. Oradan da Türkiye olarak doğal gazımızı alıyoruz. Bizim için bu da çok önemli. Şu anda bizim doğal gaz ihtiyacımız Rusya Federasyonu, Azerbaycan ve İran'dan karşılanıyor. Bunun yanında Cezayir'den sıvılaştırılmış doğal gaz alıyoruz. Bu süreci daha da artıracağız. Çünkü çok önemli bir durum var. İktidara geldiğimizde Türkiye'de doğal gaz kullanan il sayısı 9'du, şimdi 63 oldu.'' Doğalgaz konusundaki altyapı çalışmalarına değinen Başbakan Erdoğan, ''Bunlar hep konuşuyor, çağdaşlık, çağdaşlık, çağdaşlık; modernlik, modernlik, modernlik... Ne yaptın kardeşim, modernlik adına? Söyler misin? Lafla peynir gemisi yürümüyor, ne yaptın, onu söyle. Ama biz yaptığımızla konuşuyoruz. Ülkenin 81 vilayetine doğalgaz götüreceğiz. Ona çalışıyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, Nabucco Projesi'nin 2 bin kilometrelik kısmının Türkiye'de geçeceğine işaret ederek, bunun, Türk işçisince yapılacağını belirtti.

- İSTANBUL DIŞINDA YAŞAMAYI DÜŞÜNDÜĞÜM ŞEHİR -

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'i tebrik eden Başbakan Erdoğan : ''Bunu siyasi istismar olsun diye değil, bazı Konyalı dostlarıma da söylüyorum, eğer İstanbul'un dışında yaşamayı düşündüğüm bir şehir olursa, bu şehir Konya olacaktır, diye söylüyorum. Bunu niye söylüyorum? Gerçekten modern şehircilik anlamında Konya artık bir şehir statüsüne girmiş, her geçen gün daha da ileri gidiyor, her yönüyle. Bazı eksiklerimiz var. Tahir kardeşimle konuşuyorum. İnşallah onları da şöyle bir plan projeyle hal yoluna koyduğumuz zaman, al dünyaya örnek şehir olarak sun. Bir denizi eksik. Deniz de getiririz.
'Kayseri'ye deniz getiririz', dediler. Bunu bir komedi yaptılar. Ama, söyleyen getiremedi, biz AK PARTi olarak getirdik. Şimdi siz de şaşıracaksınız, nasıl getirdiniz? Yamula Barajıyla getirdik. Yamula Barajı artık denizle bağlantılı hale geldi. Şu anda inşallah, mavi tünelle, biliyorsunuz, o da oluyor. GAP, DAP, KOP... Bu üç hayati projenin içine Konya'yı da koyduk. Niye? Çünkü Konya bizim için çok önemli.''dedi.

17.07.2009


AK PARTİ RESMİ WEB SİTESİ