|
08-04-2009, 21:23 | #1 |
El Fetih'in kader kongresi Gazze'siz başladı
El Fetih'in 20 yıl aradan sonra toplanan ilk kongresine yaklaşık iki bin delege katılıyor, Gazze'deki üyeler ise bu tarihi buluşmada yok El Fetih'in iki gün sürecek 6. kongresi, ilk kez Filistin topraklarında, Beytüllahim'de yapılıyor. Kongrede El Fetih'in Merkez Komitesi ve Devrim Konseyi üyeleri yeniden belirlenecek. Kongreye katılmak üzere Tunus, Cezayir ve diğer ülkelerden delegeler Beytüllahim'de bir araya geldi. İsrail Lübnan'daki bazı delegelere giriş izni vermezken, Hamas da, Batı Şeria'da tutuklanan üyeleri serbest bırakılmadığı için, Gazze'deki Fetih üyelerinin kongreye katılmasını engelledi. Kongrenin açılışında delegelere hitap eden Filistin Yönetimi başkanı Mahmud Abbas, iki devletli çözüm vurgusu yaptı, "umarım komşularımız barışa ulaşmamıza izin verir" ifadesini kullandı. "Bizim seçimimiz barış, ancak uluslararası yasalarla tanına direniş hakkımızı da koruyacağız" diyen Abbas, "İsrail saldırıları karşısında çaresizce beklemeyeceğiz" şeklinde konuştu. Barış için altı şartları olduğunu açıklayan Abbas, bu şartları şöyle sıraladı: "Kudüs Filistin devletinin başkenti olacak, Yahudi yerleşimler durdurulacak, devletin sınırları belirlenecek, su ile güvenlik konuları açıklığa kavuşturulacak ve İsrail hapishanelerindeki tüm Filistinliler serbest bırakılacak." Gelecek konusunda ayrışan delegeleri yanına çekme çabası olarak görülen bu sözler, Abbas'ın silahlı direnişi, istese bile, reddetmesinin imkansız olduğu yorumlarına da neden oldu. El Fetih delegelerine çıkış izni vermeyen Hamas'ı sert bir dille eleştiren Abbas, herşeye rağmen Filistinliler'in birlik içinde mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Kongre öncesi yayımlanan ve delegelere dağıtılan El Fetih'in taslak programında, İsrail ile barış arayışının sürdürüleceği, ancak İsrail işgaline karşı direniş hakkının saklı tutulduğu ifadelerinin yer aldığı iddia edildi. İsrail ile 1993'ten sonra zaman zaman görüşmeler yapan El Fetih'in 1989'daki son kongresindeki programda İsrail'e karşı "silahlı mücadele" çağrısı yer alıyordu. Yeni programda ise görüşmelere ve sivil itaatsizliğe vurgu yapıldığı savunuldu. 20 YIL ARADAN SONRA KRİTİK KONGRE El Fetih'in son kongresi 1989 yılında Tunus'ta, yaklaşık 1200 dolayında üyenin katılımıyla yapılmıştı. Kongre 21 üyeli Merkez Komite ve 100 üyeli Devrim Konseyi üyelerini belirlemişti. 6. kongrede, halen bazıları yurt dışında yaşayan örgütün "eski tüfekleri" ile yeniler arasında büyük bir mücadelenin sergilenmesi bekleniyor. Bugüne kadar İsrail'i tanımayan ve İsrail'e karşı direniş zemini üzerine bina edilen El Fetih'in tüzüğünün, başta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas olmak üzere değiştirilmesini isteyenlerle, tüzüğün bu hükümlere yer veren ilk 27 maddesini aynen koruyup, organizasyon bazında yenilenmesini isteyenler arasında da büyük bir çekişmesinin yaşanacağı tahmin ediliyor. Tüzükle ilgili kararlar, kongreye katılanların üçte iki çoğunluğuyla alınabiliyor. Diğer kararlarda ise yarıdan bir fazlanın oyu yeterli oluyor. El Fetih kongresinin başlangıçta 1550 delegeyle toplanması kararlaştırılmıştı. Ancak dün Hazırlık Komitesinden Azzam El Ahmed, delege sayısının 2265'e çıkarılmasının öngörüldüğünü bildirdi. Delege sayısının artırılması talebinin özellikle El Fetihli liderlerden Muhammed Dahlan'dan geldiği belirtiliyor. Batı Şeria'daki yolsuzluk ve işkence iddialarının merkezinde yer alan Dahlan'ın, artan üye sayısıyla yapılacak seçimlerde, 1550 delege içinde halihazırda biraz zor olduğu söylenen Merkez Komitesi üyeliğini sağlama bağlamak istediği öne sürülüyor. GAZZE'DEKİ DELEGELERDEN KONGRENİN İPTALİ ÇAĞRISI Gazze'den katılacak 400'den fazla üyenin yarısına yakını halen Batı Şeria'ya geçmiş bulunurken, diğer yarısının gelmeden toplanacağı bir kongrenin geçerliliğiyle ilgili tartışmalar da sürüyor. Batı Şeria'dakilerden bir grup, Gazze Şeridi'ndekiler çoğunlukla katılamazsa, bunun Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin bölünmüşlüğünün tescili anlamına geleceğini belirtip, bu şekilde kongre toplanmasına itiraz ediyor. Bir grup ise Gazze'dekilerin gelememesi durumunda, kongrenin yine toplanıp, Merkez Komite ile Devrim Konseyine atanmalarının çare olacağını düşünüyor. Gazze Şeridi'ndeki El Fetih liderliği de konu çözülmediği takdirde kongrenin iptalini istiyor. Gazze'deki El Fetih Yönetim Komitesi, ayrıca buradaki El Fetihlilerin resmen, toplu halde hareket ederek ve organize bir şekilde ayrılmaları gerektiği konusunda da uyarıda bulundu. Hamas, Gazze'deki El Fetihlilerin izinsiz bölgeyi terk etmesi halinde, geri dönüşlerinde tutuklanacaklarını ve yargılanacaklarını bildirmişti. Gazze'deki milletvekillerinden kongre delegesi Faysal Ebu Şahla, kongrenin üye sayısı da artırılarak Gazze'dekiler katılmadan yapılması halinde, kongreyi boykot edeceklerini söyledi. Hazırlık Komitesinden Azzam El Ahmed, Hamas'ın Gazze'dekilere hiçbir şekilde izin vermeyeceği ihtimalini göz önünde bulundurup, Devrim Konseyinin bu konuda taraflardan gelen önerileri ortak bir toplantıda değerlendireceğini kaydetti. İSRAİL, ABBAS'IN KARA LİSTESİNDEKİLERE İZİN VERMEDİ Öte yandan, diasporada, yıllardır Filistin topraklarına ayak basmamış birçok El Fetih üyesinin girişine onay veren İsrail, bazı El Fetihli delegelere girişi engelledi. Bunlar arasında Albay Münir Hüseyin El Makda'nın da bulunduğu ifade ediliyor. Filistin'e geri dönüşüne izin verilmeyen diğer iki isim ise 1972 yılında, Münih Olimpiyatları sırasında İsrailli askerlerin öldürülmesine karıştığı söylenen El Fetih üyeleri oldu. Buna karşın, 1978'de İsrail'de Sahil Yolu olarak adlandırılan saldırıda yer aldığı belirtilen Halid Ebu Asba ise Beytüllahim'e ulaştı. İsrailli bir yetkili, Filistin Yönetiminin İsrail'e Suriye, Ürdün ve Lübnan'dan katılması öngörülenlerle ilgili uzun bir liste verdiğini kaydetti. İsrail İç Güvenlik Servisinin isimleri detaylı bir incelemeden geçirmesinin ardından liste, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından onaylandı. Bir Savunma yetkilisi, listedeki birkaç ismin güvenlik gerekçesiyle reddedildiğini ifade etti. Lübnan'da, Sayda yakınındaki Eyn El Hilve mülteci kampında yaşayan El Makda, İkinci İntifada'nın başlaması sonrasında, Batı Şeria ve Gazze'deki saldırıları yönetmek ve finanse etmekle itham ediliyor. El Makda'nın bölgede El Aksa Şehitleri Tugayı'nın komutanları ile sürekli temas halinde bulunduğu ve onlara, söz konusu dönemde direktifler verip, binlerce dolarlık maddi destekte bulunduğu öne sürülüyor. Ebu Asba ise 1978'de 35 kişinin öldüğü, 71 kişinin öldüğü saldırıdan sonra tutuklanmış ve 12 kez ömür boyu hapse mahkum edilmişti. Ancak, 7 yıl hapiste kaldıktan sonra bir tutuklu değişimi anlaşması kapsamında salıverilmiş ve Filistin toprakları dışına çıkmıştı. Tunus'ta yaşayan FKÖ'nün ikinci ismi, El Fetih Merkez Komitesi üyelerinden Faruk Kaddumi ise "işgal topraklarında yapılamayacağı" gerekçesiyle kongreye katılmıyor. Tunus'ta yaşayan Muhammed Cihad da kongreye katılmayacaklar arasında. Kaddumi'ye yakın isimlerden Muhammed Ebu Gneym (Ebu Mahir) ise Tunus'tan geçen hafta içinde, 40 yıldan fazla süre sonra ilk kez Filistin topraklarına ayak basmıştı. Ebu Mahir'in Abbas tarafından El Fetih başkanlığına önerileceği de söyleniyor. Faruk Kaddumi, geçen ay, El Fetih lideri Yaser Arafat'ın, ABD ve İsrail işbirliğiyle öldürüldüğü iddiasını yinelemiş ve bu işbirliğinin içinde Abbas'ın ve Dahlan'ın da parmağı olduğunu öne sürmüştü. Kaddumi'nin Amman'dan yaptığı açıklama ve iddialar Abbas ve Dahlan tarafından yalanlanmıştı. El Fetih yetkilileri, Kaddumi'nin açıklamalarının Dahlan'a zarar verdiğini öne sürüyor. Bununla birlikte, bazılarının Dahlan'ın da hareket içinde önemli bir figür olduğu gerekçesiyle, bir grubun dışlanmasının örgütü zayıflatacağı kanısını taşıdıkları ifade ediliyor. Dahlan'ın bu nedenle delege sayısının artırılmasını istediği kaydediliyor. İSRAİL CEZAEVLERİNDEKİ EL FETİHLİLER El Fetihli delegelerin 255'i halen İsrail cezaevlerinde bulunuyor. Bunlar arasında, El Fetih'in "genç" liderlerinden biri addedilen ve Filistinli yeni nesil arasında önemli bir etkiye sahip olduğu ifade edilen Mervan Barguti'nin Merkez Komitesine atanmasına hemen tüm gruplar olumlu bakıyor. Devrim Konseyine de 20 kadar tutuklunun atanması bekleniyor. İsrail cezaevlerindeki 6 bin kadar olduğu belirtilen El Fetihli üyeler, Merkez Komiteye verilecek bir üye ile Devrim Konseyine atanacak adayları, cezaevindeki oylamalarıyla belirleyecek. Dünya Bülteni/Haber Merkezi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-05-2009, 21:23 | #2 |
El Fetih'in bölünmesi riski ve Abbas
El Fetih'in yirmi yıldan bu yana ilk kez düzenlediği kongresi sürüyor. Peki El Fetih kongresinden beklenti ve ABD’nin Filistin sorununa ilişkin yeni planı ne? Filistinli El Fetih örgütü, Tunus’ta 1989’da yapılan bir önceki kongresinden 20 yıl sonra altıncı kongresini yapıyor. El Fetih kongresi Salı günü 2200 delege ile ilk kez Filistin’de, Beytüllahim’de toplandı. Kongrenin yapıldığı sıralarda ABD’nin Filistin-İsrail sorununa ilişkin yeni bir plan sunacağı açıklandı. Kongrenin açılışını yapan Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas, “Barış sürecinin tıkanması, ama aynı zamanda kendi hatalarımız nedeniyle, kamuoyunca reddedilen bazı davranışlarımız, zayıf performansımız, sokakların nabzından uzaklaşmamız ve disiplin eksikliğimiz nedeniyle, genel seçimleri (2006) kaybettik ve daha sonra da Gazze’yi kaybettik” dedi. Filistin’in tartışmalı Devlet Başkanı Mahmut Abbas el-Fetih üyelerine hareketlerinin İsrail’le barış istediklerini fakat direniş hakkını da saklı tuttuklarını dile getirdi. Beytullahim’de yapılan konferansta 2000 delegeye seslenen Abbas üç günlük toplantının reform ve ihya için bir fırsat olduğunu belirtti. Abbas sunumunda barışı tercih ettiklerini fakat uluslararası yasaların elverdiği oranda yasal direnişi de bir hak olarak saklı tuttuklarını belirtti. ‘İsrail saldırıları karşısında durup bakmayacağız.’ Kongrenin açılışında Mahmud Abbas, silahlı mücadeleyi reddetmedi ancak “Biz terörist değiliz, meşru mücadelemize yönelik tüm terörizm tanımlarını reddediyoruz” vurgusunu yaptı. Analistlere göre Abbas’ın direnişe bağlı kalması bölünen hareket mensuplarına hitap ettiği anlamına geliyor. Direnişten vazgeçmenin ise el-Fetih içerisinde meşruiyet kaybetmek demek olduğu bildiriliyor. Öte yandan el-Fetih içindeki ayrışmaların sadece ‘kuşak çatışması’ olarak algılanamayacağı, Hamas ile ilişkilerin nasıl olması gerektiği, bölünme gerçeği ve İsrail’e karşı nasıl bir tavır alınması gerektiği konularının da örgüt içerisindeki ayrışmaları tetikleyen unsurlar olduğu ifade ediliyor. Silahlı barış hareketi Örgüt yetkililerinden gelen açıklamalara göre ise el-Fetih barış için uğraşan bir özgürlük hareketi. Bu yüzden her ne kadar Batı tarafından İsrail ile görüşmeye açık oldukları için desteklenseler de İsrail’e karşı silahlı mücadeleyi başlatan örgüt olmaktan her zaman gurur duydukları bir gerçek. Önde gelen el-Fetih liderlerinden Azam el-Ahmed örgütün kuruluş bildirgesinde yer alan İsrail’in yok edilmesi amacının bildirgeden çıkarılacağı iddialarını ise yalanladı ve ‘Bildirge olduğu gibi kalacak. Bu tartışmaya açık bir konu değil.’ dedi. Farklı direniş metotları 20 yıl sonra ilk kez yapılan parti kongresinde ayrıca yeni Siyonist yerleşimlere ve ırkçı ayrım duvarına karşı sivil itaatsizlik gibi farklı direniş metotlarının tartışıldığı da gelen haberler arasında. Fakat Abbas yönetiminin İsrail ile olan şaibeli ilişkisi, Gazze’yi kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ol altında tutan Hamas’a karşı olan husumeti ve hali hazırda yüzlerce Hamas üyesinin Batı Yaka’daki zindanlarda tutuklu olması el-Fetih’in prestijini düzeltmesinin zor olacağı yorumlarına neden oluyor. ABD YENİ PLAN SUNACAK Fırat News'in haberine göre kongrenin yapıldığı sıralarda ABD’nin yakında Yakın Doğu’ya ilişkin yeni bir planının açıklanacağı bildirildi. Medyaya göre İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, İsraillileri bu planı kabul etmeye çağırdı. Savunma Bakanı, parlamentonun (Knesset) savunma ve dışilişkiler komisyonu önünde yaptığı açıklamada “gelecek haftalarda (Amerikan) planı formüle edilecek ve (ilgili) taraflara sunulacak” dedi. İsrail medyasına göre Amerikan yönetimi, Kasım 2007’de ABD’nin Annapolis kentindeki uluslar arası bir konferans ile başlatılan barış sürecine yeni bir soluk aldırmak için yakında yeni öneriler içeren bir plan sunacak. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü P.J. Crowler pazartesi günü, ABD’nin Yakın Doğu özel temsilcisi George Mitchell’in bu planı açıklayıp açıklamayacağına ilişkin bir soru üzerine, “birkaç hafta içinde” açıklanabileceği belirtmişti. Atwan: El Fetih'in bölünmesi ciddi bir risk Üç gün sürecek kongrede temel amaç, örgütü altı ay sonraki başkanlık ve parlamento seçimleri öncesinde yeniden canlandırabilmek. Zira El Fetih, çoğu Filistinli'nin gözünde verimsiz, yozlaşmış bir halde ve reform ihtiyacı içinde. Oysa El Fetih, Yaser Arafat'ın 2004'te ölümünden ve bundan iki yıl sonra da parlamento seçimlerinde Hamas karşısında bozguna uğramasından önce, Filistin Özerk Yönetimi'nin tartışmasız iktidar organıydı. Kamuoyu yoklamaları, El Fetih'in en büyük rakibi Hamas'tan daha fazla halk desteğine sahip olduğunu gösteriyor ama gözlemcilere göre, kendini yenilemediği takdirde örgütü, uzun vadede büyük kayıplar bekliyor. O halde bu kongreden El Fetih açısından ne tür sonuçlar beklenebilir? El Fetih kongresinden beklenti ne? Gazeteci Abdulbari Atwan BBC'nin sorularını cevapladı... Atwan: Bu son derece önemli bir kongre, çünkü öncelikle 20 yıldır ilk kez düzenleniyor. İkincisi, Mahmud Abbas Batı Şeria ve Gazze'deki otoritesini kaybetmeye başladı. Biliyorsunuz Hamas son parlamento seçimlerini kazandı. O yüzden Abbas, Batı'ya ve bazı destekçilerine "İsrail'in konuşması gereken kişi benim" mesajı vermek istiyor. Abbas'ın zor durumda olduğunu düşünüyorum; zira bu kongrede söyleyecek fazla bir şeyi yok. Hatalar yaptığını, İsrail'le görüşmelerin verimsiz geçtiğini itiraf etti. Bana kalırsa asıl önemli olan, Filistin Özerk Yönetimi ve Abbas'ın karşı karşıya olduğu güçlüklere rağmen, bu kongrenin toplanabilmiş olmasıdır. BBC Türkçe: Peki kongrenin katılımcıları kimler? Zira El Fetih içerisinde bazı kesimlerin mevcut durumdan hoşnut olmadıkları, farklı tüzüklerin tartışıldığını duyuyoruz. Atwan: Kongreye El Fetih içindeki ılımlı kesimler katılıyor. Abbas'ın izlediği ılımlı siyasi çizgiyi destekleyen çevreler bunlar. Abbas'ın politikalarına karşı çıkan radikal kesimlerse bu kongreden uzak duruyor. Ayrıca bu, bir anlamda El Fetih'in yaşlı kanadının kongresi; gençlerin sayısı hayli sınırlı. Bu nedenle El Fetih'in tüzüğünün bu tabloyu; yani bu yaş grubunu ve bu katılımcıları yansıtacağı kanaatindeyim. Abbas, İsraillilerle müzakere ve yol haritasına yönelik politikalarına devam edeceklerini söylediğinde şaşırmadım doğrusu. BBC Türkçe: Peki siz bu kongreye ideolojik ayrılıkların yansıyacağını düşünüyor musunuz? Zira önemli bir nokta da, El Fetih'in İsrail'in ortadan kaldırılmasına ilişkin ifade konusunda yeni tüzükte kullanacağı dil olacak. Taslak metinde İsrail'le barış görüşmeleri başarısız olduğu takdirde "silahlı mücadele" seçeneğine yer verildiği söyleniyor. 'El Fetih'ten kopuş şaşırtıcı olmaz' Atwan: Abbas'ın söylediği gibi bu kongrenin temel amacı, el Fetih örgütlenmesini yeniden canlandırmak ve siyasi arenaya yeniden sokabilmek. Ama bence bu kongre bir çok el Fetih üyesi arasında ayrılığa yol açacak. Örgüt içinde gençler ve yaşlılar arasında büyük bir uçurum var. Ayrıca Abbas, bu kongrenin katılımcılarına barış süreci çökecek olursa herhangi bir alternatif sunacak durumda değil. Direnişten bahsetti ama bunun silahlı değil, sivil bir direniş olduğuna dikkat çekti. Sonuç olarak, El Fetih örgütlenmesinden başka kopmalara tanık olursak şaşırmayacağım. Bana kalırsa El Fetih bu kongreden sonra aynı olmayacak. BBC Türkçe: Yani bu kongre sonunda bir bölünme yaşanabilir mi diyorsunuz? Özellikle tüzükten rahatsız olan kesimler? Onlar ne yapabilir? Atwan: Bu politikalardan, yeni bildiriden ya da tüzükten mutlu olmayan kesimler, El Fetih örgütlenmesinden uzaklaşacaktır. Belki paralel bir örgütlenmeye, yani eski politikalarıyla İsrail'e karşı silahlı mücadeleye de yer veren yeni bir El Fetih kurma yoluna gidebilirler. Büyük ölçüde beklenti bu yönde. Arap hükümetlerinin bu türden bir bölünmeye destek vermeyecekleri doğrudur, ama Şam yönetiminin Abbas liderliğindeki el Fetih'e karşı çıkan herhangi bir örgütlenmeye açık olduğunu da unutmamalıyız. O yüzden bölünme ihtimali var, paralel bir örgütlenme de bir olasılık, ayrıca bu kongreden sonra Abbas'a verilen desteğin çökmesi de bir olasılık olarak karşımıza çıkıyor. BBC Türkçe: Peki bütün bunları dikkate aldığımızda, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün ne yöne doğru gittiğini düşünüyorsunuz? Atwan: Filistin Kurtuluş Örgütü son dönemde iyice zayıfladı, hiçbir ağırlığı kalmadı. Çoğu halkın desteğini kaybetmiş, Soğuk Savaş'tan kalma örgütleri temsil ediyor. Aralarında sağlam duran tek örgüt El Fetih ama o da tek başına güçlü bir Filistin Kurtuluş Örgütü yaratamaz. Ayrıca Hamas'ı da unutmamalıyız. Gazze'de kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)olü sağlamış durumdalar ve Batı Şeria'da da aynısını kurmak istiyorlar. Yani Abbas önümüzdeki birkaç ay içerisinde barış sürecinde büyük bir ilerleme sağlayamazsa, bu durum, mevcut el Fetih yönetiminin ve Filistin yönetiminin sonu olacaktır. Filistin halkı Abbas'ın barış sürecinde oynadığı kumarın meyve vermesini bekliyor ama şu ana dek bu meyveler henüz olgunlaşmış değil. Arafat’tan Abbas’a El Fetih’in 50 yılı Bunda ne kadar başarılı olacağı belirsiz ancak örgütün son elli yıllık bağımsızlık mücadelesini kısaca bir göz atalım. 1950’li yıllarda sadece Arap rejimlerden özerk bir hareketin Filistin davasını savunabileceğini düşünen öğrenciler tarafından Kuveyt’te kurulan El Fetih, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün temel bileşenini oluşturuyor. 1969 yılında, yani El Fetih tarafından silahlı mücadelenin başlatılmasından dört yıl sonra Fransız televizyonuna konuşan İsrailli Şimon Peres, Yaser Arafat hareketinin yalnızca 2 bin ila 3 bin kişiyi temsil ettiğini ve Batı Şeria halkının El Fetih’e karşı olduğunu söylüyordu. O dönemde halk isyanı başarısızlıkla sonuçlandı. 1982 yılında İsrail ordusu Arafat yanlılarını ezmek için Lübnan’a girdi. Beyrut’un boşaltılması ardından Filistinli savaşçılar Tunus’a gittiler. 1990’da El Fetih, 150 bin mültecini yaşadığı Ayn Heluwe isimli büyük kampın kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)olünü yeniden ele geçirmek için Lübnan’daki Saida’da Ebu Nidal örgütü ile çatışmaya girdi. Kardeş kavgasının sembolü de olan bu çatışmalarda 80’e yakın kişi hayatını kaybetti. Her ne kadar El Fetih 1993’te kurulduğu günden bu yana Filistin Yönetimi nezdinde iktidarı tekelinde tutsa da, Yaser Arafat’ın 2004’teki ölümü bu durumu değiştirdi. Hamas ciddi bir rakip haline geldi. Başta yolsuzlukla mücadele olmak üzere yetersiz olmakla suçlanan örgüt, iç çatışmaların da zayıflatıcı etkisiyle 2006’da genel seçimleri kaybetti. Gazze Şeridi de Hamas’ın kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)olüne geçti. Kaddumi, Abbas ve Takımını Milyonlarca Dolar Toplamakla Suçladı Fetih Hareketi Genel Sekreteri Faruk Kaddumi, Ramallah’taki yönetimin başında bulunan Abbas ve takımına ağır eleştirilerde bulunarak, bu güruhun Filistin halkı ve Filistin davası hesabına milyonlarca dolar topladıklarını belirterek “Siz tarihte devrim liderleriyle çocuklarının milyon dolarlara sahip olduklarını hiç duydunuz mu?” dedi. Faruk Kaddumi dün (04 Ağustos Salı) Tunus’ta yaptığı ve Filistin Enformasyon Merkezi’ne de ulaşan açıklamasında şu çarpıcı ifadelere yer verdi: “Ebu Ammar (Yasir Arafat)’ın şehit edilmesinin ardından direniş de durdu. Ramallah yönetimi, ikinci intifadanın anarşi ve kargaşa getirip, görüşme atmosferini bozduğunu iddia etti ve bu güruh siyasi görüşmelere karşılık Batı Yaka’daki direnişi tasfiye etmeye başladı. Buna mukabil ise düşmanla işbirliği başladı.” Filistin Enformasyon Merkezi'nin bildirdiğine göre Kaddumi yaptığı açıklamada, Ramallah takımının direnişi suçlayıp onunla savaşmasını, Amerikalı General Keith Dayton’u Batı Yaka’da fiili hakim kabul etmesini, binlerce gencecik Filistinli gencin eğitimi konusunda Dayton’un tayin edilmesini ve güvenlik adına direniş mücahitlerini tutuklamak ve silahlarına el koymak için de bu gençlerin görevlendirilmelerini şiddetle kınadığını ve önümüzdeki dönemin de çok zor bir dönem olacağını belirtti. Kaddumi, Batı Yaka’da yollarda ve sokaklarda barikatlar kurulmaya devam edildiğini ve bunların sayısının 669’u bulduğunu belirterek devamla şöyle konuştu: “Yapılan bu arama noktaları Batı Yaka’da yaşayan vatandaşların hareket alanlarını iyice kısıtlıyor. Ekonomi felç olmuş durumda. İşsizlik oranı %87’e dayandı. Batı Yaka her taraftan adeta kuşatılmış durumda. Giriş ve çıkışlar ancak Siyonist işgal güçlerinin vereceği izne bağlı.” Dayton’un Batı Yaka’da fiili yönetici olduğunu belirten Kaddumi, direnişin hala baskı gördüğünü ve her türlü saldırıya maruz kaldığını ifade ederek, düşman ile yapılan görüşmelerin ise işgal altındaki Kudüs’te Siyonistlerin evlerinde yapılan ailevi görüşmelere dönüştüğünü dile getirdi. Fetih’in önde gelen liderlerinden Kaddumi, Ramallah takımının Batı Yaka’daki Filistin halkının hesabına mali yolsuzluklara bulaştıklarını da belirterek. “Burada çalışanlar mal toplama yarışına girmişler. Bazıları haram malı toplarken, bazıları tepelerine kadar yolsuzluklara batmı, bazıları da mal kaçırmakla meşgul. Siyonist işgal devleti ise tüm bunlara karşı sesini çıkarmamakta ve olup biteni görmezden gelmektedir. Siz tarihte devrim hareketlerine liderlik edenlerin hiç milyon dolarlara sahip olduklarını okunuz mu?” şeklinde konuştu. FETİH KONFERANSI İÇİN HAMAS NE DEDİ? Hamas adına konuşan Sami Ebu Zuhri konferansta yapılan konuşmaların terminolojiler içerisin de boğulduğunu, Hamas Hareketi'ni uygunsuz ve kötü bir şekilde tanıtıldığını, uzlaşmanın inşa edilemediğini, konferansın şarlatanlık dolu olduğunu söyledi. Abbas konferansta Hamas'a yüklendi. Ebu Zuhri ise Filistin başbakanını yalan söylemekle suçlayarak 'Herkes Abbas'ın Yaser Arafat'ın ölümünde parmağı olduğunu biliyor'dedi. Hamas Filistin halkının Abbas gerçeğini gördüklerini El-Cezire'ye yaptıkları açıklamada dile getirdiler.Ayrıca Abbas'ın açıklamalarını ulusal bulmadıklarını, Fetih'in Siyonist düşmanla müzakere içerisinde olmasını ve birlikte bir yol haritası çizmelerinin doğru olmadığını söyledi. Abbas'ın konuşmasında işgal edilmiş Kudüs topraklarını savunduğunu,orada uygulanan iskan politikası üzerinde durduğunu,Gazze'deki maddi hasara değindiğini söyleyen Hamas bunları göz önünde bulundurduklarını da ilave etti. Hamas'ın sözcülüğünü yapan İslamî Direniş Hareketi(Hamas)'nin önde gelen liderlerinden Dr. İsmail Rıdvan Siyonist medyanın baskısı altında muhalif bir görüşün çıkmayacağına işaret etti. Haber Merkezi/TIMETURK |
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|