|
08-12-2009, 14:46 | #1 |
Mehmet ALTAN "Savaş lobisi iş başında... "
Önceki gün... Bakanlar Kurulu'nda "Kürt açılımı" görüşüldü. Ardından da İçişleri Bakanı Atalay, Kürt açılımını anlatmak için yedi muhalefet partisinden randevu istedi.
Ne ki Bakanlar Kurulu bitmeden önce açıklama yapan MHP randevu talebini anında reddetti. Üstelik, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural şunları söyledi: “Hükümeti uyarıyoruz. Bu milletin birlik ve beraberliğini savunan bir parti olarak bu tip safsatalarla MHP’nin kapısını çalmaya kimse cüret edemez. MHP olarak bin yıllık kardeşliğimizi bozacak, PKK ile müzakere döneminin başlatıldığı ve onlarla el sıkışıldığı bir dönemde, böyle bir konuda kesinlikle bir görüşme yaklaşımı içinde olmayacağız” . CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de Atalay’ın yeni randevu girişimini şöyle değerlendirdi: “Bir şey söylenmeyecek toplantılara katılarak hükümetin ortalığı bulanık bırakma gayretlerine katkı vermek istemiyoruz. Bu kadar önemli bir konu bu kadar gayriciddî şekilde ele alınabilir mi? Biz bu işte yokuz.” *** Muhalefetin, Kürt sorunu gibi çok ciddi bir meselede bu kadar katı tutumunu görünce, sürecin startını veren İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın basın toplantısında söylediklerine yeniden baktım: “Bizim hükümet olarak siyasi meseleleri çözüm yolumuz bilinmektedir. Biz hükümet programında, demokratikleşme, insan hak ve özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırarak, politikaların hayata geçirilmesi açısında önemli taahhütleri ortaya koyduk ve uygulamaya koyduk. Bugün farklı bir ivme kazanılmıştır ve bunu biz iyi değerlendirmek istiyoruz. Belki daha olumlu bir safha olarak buna bakılabilir. Vatandaşlarımızın demokratik haklarının genişletilmesiyle, her vatandaşımızın kendisini devletin eşit vatandaşı olarak görmesi sağlanarak çözüleceğine inanıyoruz. Çözüm sürecinin yönü demokratikleşmedir.” İçişleri Bakanı Atalay’ın çizdiği bu çerçeve neden CHP ve MHP’ye zemin teşkil etmiyor, anlaşılır gibi değil. Demagojik suçlamalarla süreci zehirlemek yerine, bu çerçeveyi derinleştirerek hükümeti çözüm sürecine kilitleseler çok daha hayırlı olmaz mı? *** Tabii bizler ülke “barışa” kavuşsun diye çırpınırken, bunun tam tersi bir istikamette savaşın devamını isteyen... Çocuklarımızın üzerinden kan ticareti yapanlar olduğunu da unutmamak gerek. Kısaca bunlara “Savaş Lobisi” de diyebiliriz... Savaş, korucular örneğinde gördüğümüz gibi “eli silahlılara” sadece sosyal ayrıcalıklar getirmiyor... Bir de inanılmaz ganimetler getiriyor. *** “Kürt Sorunu” meselesini kazıyınca... Altında başka işlerin yattığını da görüveriyorsunuz. - Uyuşturucu kaçakçılığı - Silah kaçakçılığı - Akaryakıt kaçakçılığı - İnsan kaçakçılığı - Uranyum kaçakçılığı... O kanlı karanlığın altından akıp giden bir “cinayet ekonomisi”... *** Türkiye bu açılımı başarırsa... Sadece çocukların ölmesini durdurmakla kalmayacak... Savaş Lobisi’nin desteğiyle süren cinayet ekonomisini de tasfiye edecek. Biz ağır bir şekilde şartlandığımız için her şeye siyaset açısından bakıyoruz... Hâlbuki olup bitenin “ekonomik çehresi” de çok önemli. *** CHP ve MHP, barış açılımına bu kadar keskin bir şekilde karşı çıkarak sadece ölümlerin sürmesine yeşil ışık yakmakla kalmıyor, Savaş Lobisi’nin de elini güçlendiriyor. Konuya herkesin bu açıdan da bakmasında fayda var. “Vatandaşlarımızın demokratik haklarının genişletilmesiyle, her vatandaşımızın kendisini devletin eşit vatandaşı olarak görmesi sağlanarak çözüleceğine inanıyoruz” diyen ve görüşme talep eden bir İçişleri Bakanı’na kapıyı, üstelik hiç de nazik olmayan bir şekilde kapatmanın anlamını kavramaya uğraşırken... “Savaştan” para kazananların çıkarlarını da unutmayın. Bu savaş çığlıklarını dinlerken, arkada yanıp sönen “dolar işaretlerini” de gözden kaçırmayın. star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|