|
08-23-2009, 16:05 | #1 |
İrticayı ‘birinci tehlike’ sayan kafa!...(ALİ KARAHASANOĞLU)
Kartel gazetelerinde bir manşet; “Artık birinci tehlike irtica!”
28 Şubat sürecinin en tantanalı günlerinde, Doğan Grubu’na ait gazetelerde bu manşeti görünce donup kalmıştım.. Evet, mütedeyyin insanları iyi tanımayanlar veya art niyetli yaklaşım içinde olanlar, “namazında niyazında insanları da tehlike olarak görme” yanlışına düşebilirlerdi.. Ama inançlı insanları; kan döken, asker öldüren, polis vuran, köylerde katliam yapan bir terör örgütünden daha tehlikeli bir konumda gösterebilmek, hangi aklın ürünü idi? İHL’li genci, elinde keleş olan teröristten daha tehlikeli görmek, hangi mantığın çıkarımı idi? Sonrasında açıklandı.. Doğan Grubu gazetelerine o manşeti attıran, dönemin DenizKuvvetleri Komutanı Güven Erkaya imiş! İşe bakın siz.. Tarih 1997.. Türkiye’de terör belası hemen her gün; askerleri, polisleri, sivil insanları katlediyor.. O güne kadar yaklaşık 30 bin insanımız, bu terör belası sebebi ile can vermiş!.. Milyarlarca dolarlık ekonomik imkânlar, terör belasını defetmek için harcanmış! Terör tehditinden dolayı içine düştüğümüz manevi kayıplar ise apayrı bir sorun. Ve böyle bir ortamda, bir kuvvet komutanı, bir medya grubuna akıl veriyor: “Benim ismimi şimdilik yazmadan manşet atın: ‘Artık birinci tehlike irtica!’ diye.. Tehdit sıralamasında terörün ikinci sıraya indiğini yazın!” Bu ne vicdansızlıktır, bu ne insafsızlıktır? 20 yaşında gencecik delikanlılar, devlete teslim edilmiş, vatan borçlarını yerine getirirken, birer-ikişer şehid ediliyorlar.. Bu terörü önleme görevi üstlenmiş yetkililer, terörü önleyemedikleri gibi, bir de teröre bulaşmamış insanları, devlet düşmanı gibi gösterip, onları de terörize etmeye kalkışıyorlar! Gerçekten çok zor bir süreçten geçtiğimizi, şimdi daha iyi değerlendirebiliyoruz. İşte o korkunç manevi baskı altında iken, bir milletvekili isyan noktasına gelmiş, resmen patlamıştı: “3 bin 500 PKK’lı ile baş edemedi, 6 milyon İslâmcıyla nasıl baş edecek. Rüzgara karşı işerlerse, yüzlerine gelir. Bana vurana ben de vururum” demişti.. Her ne kadar sert ise de, her ne kadar maksadını aşar ifadeler içerse de, “PKKyerine irticayı birinci tehlike gösteren” kafaya bir cevaptı bu!.. Ve hemen sonrasında, soruşturmalar. Dokunulmazlığı kaldırma girişimleri.. Ve parti kapatma davası.. Sonrasında da, yukarıya alıntıladığım ifadenin de içinde bulunduğu bazı konuşmaları için, o milletvekiline 5 yıl siyaset yasağı! Gördünüz mü olanları? Adamlar, kendi halindeki insanları “PKK’dan daha tehlikeli” diye tanımlayıp, hedef gösterecek. Bir milletevkili de, sergilenen küstahlığa dayanamayıp, onların anladığı dilden bir cevap vermek isteyecek. Ve anında medyada linç edilip, arkasından da yargı vasıtası ile siyasetten men edilecek! İşte o günlerden geldik biz, bugünlere.. Ve şimdi görüyoruz ki, PKK’yı “ikinci tehlike” olarak gösterip, namazında niyazında insanları “birinci tehlike” olarak ilan edenler, hiç de öyle göründükleri gibi vatanperver değillermiş! Bırakın vatanperverliği, hayli garip ilişkilerin içindeymiş! Sahipleri Musevi olan bir şirketten iki daire alacak kadar garip ilişkiler.. Başka ikamet edilecek yer kalmamış gibi, Musevi işadamlarının yoğunluğunun yüksek olduğu bir sitede oturulacak kadar garip ilişkiler.. Baştan aşağıya garip! İslâm dinine bağlı insanların çocuklarını gönderdiği İmam Hatipleri, “Bu gidişle devam edilirse, 2005 yılında lise mezunlarının yarısı İHL çıkışlı olacak” diye hedef göster.. O okulların orta kısımlarını kapattır. Liseleri için de, üniversiteye gidişin önünü tıkayarak, fiilen kapanmanın yolunu aç! Sonra bir başka dinden insanlarla (Musevilerle) senli-benli ol. Onlardan daire al. Onların çoğunlukla olduğu yerde ikamet et.. Nasıl bir ilişki yumağı bu? Kendi ülkenin insanı ile kavga et. Bir ayağı İsrail’de olanlarla iyi geçin! Nedir bunun sırrı acaba? He şeyin deşifre olduğu günümüzde, bunlar da ortaya çıkacak mı acaba?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|