|
![]() |
#1 |
![]() Terörist 'gel' dediği zaman gidilmemeli
Geçen hafta Gabar Dağı'nda 13 askerin pusuya düşürülerek şehit olmasının ardından sınır ötesi operasyon bir kez daha gündeme geldi. Meclis acil toplandı, saatler süren tansiyonu yüksek görüşmeler yapıldı. Ve bayram sonrası Kuzey Irak'a operasyon yapılması bekleniyor. Türkiye'nin tek kadın Terör Uzmanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ise, “PKK'nın beklemediği bir anda bu operasyon yapılmalı” diyor. Türkiye'yi zor günler bekliyor. Zira hem sınır ötesi operasyon kararı, hem de Amerikan Parlamentosu'nda onaylanan Ermeni yasa tasarısı Amerika'yla ilişkileri zora sokacağa benziyor. Peki Türkiye nasıl bir tavır almalı? Sınır ötesi operasyon ne zaman başlamalı? DTP milletvekillerinin “askerlerimiz” açıklaması ne anlama geliyor? Tüm sorularımızı Bahçeşehir Üniversitesi rektörü ve terör uzmanı Deniz Ülke Arıboğan'a sorduk. Arıboğan Türkiye'nin terörden kurtuluş planını anlattı. Seçimlerden hemen önce duran PKK saldırıları yeniden başladı. Bu durumu nasıl açıklayacağız? Bu bize PKK sorununun halının altına süpürülmeyecek hale geldiğini gösteriyor. PKK, her geçen gün daha ciddi ve tehditkâr biçimde gündemimize giriyor. Bu nedenle terör konusu çok ciddi bir plan çerçevesinde, stratejik bir biçimde ele alınmalı. Ve kısa, orta, uzun vadeli planlar yapılması gerekiyor. Her şeyden önce teröristle mücadele ve terörizmle mücadele arasında fark olduğunu bilmek lazım. Farkları nedir? Askeri güçler, teröristle mücadele eder ve bu olayın yüzeysel boyutudur. Terörizmle mücadele ise, sosyal, kültürel ve uluslararası alt yapının ele alınmasıyla çözülür. Çünkü terörizm siyasi bir fenomendir. Hiçbir terörizm hadisesi kendiliğinden ortaya çıkmaz. O nedenle siyaseten bir amacı, bir fonksiyonu olduğu düşünülerek ele alınmalı. Bu durumda siz sınır ötesi operasyon yüzeysel mi diyorsunuz? Evet. Sınır ötesi operasyonda belirli PKK kamplarının vurulmasıyla Türkiye PKK sorununu çözemez. Zaten bu defalarca denendi. Şu anda sınır ötesi operasyon fikri bir tepkisellik içeriyor. Zamanlaması tamamen PKK'nın eline bırakılmış. Politika intikam için yapılmaz Neden? PKK bir eylem yapıyor ve Türkiye kızıp PKK'nın istediği zamanlama içinde sınır ötesi operasyonu oluşturuyor. Bu operasyonun zamanlamasının Türkiye'nin tercih ettiği dönemde yapılması gerekir. PKK “gel” dediği zaman gidilmemeli. Çünkü en güçlü oldukları zamanda “gel” diyeceklerdir. Bu tarz operasyonlarda kamuoyu çok ağır baskı yapar. Ancak devlet yönetiminin çok daha dikkatli ve tutarlı bir politika izlemesi gerekir. Sınır ötesi operasyon yapılacaksa PKK'nın beklemediği bir anda olmalı. Halkın intikam isteği karşısında iktidar ne yapmalı? Tezkerenin kabul edilmesi, kamuoyu baskısı açısından rahatlatıcı bir faktör. Ama politika intikam almak için yapılmaz. Politika, intikamlar, öfkeler ve duygular üstüdür. Eğer nefret temelinde tavır alırsanız, kaybetmeye mahkumsunuzdur. Şu anda şehitlerimizin acısı yüreğimize çöktü ve duygusal davranıyoruz. Ama devlet yöneticisi bireysel tavır alamaz. O, “Türkiye için şimdi ne yapmamız lazım? En doğru tavır nedir? Kamuoyu baskısı nasıl alt edilir? Uluslararası baskıya karşı nasıl tavır koyulur? En verimli sonuç hangi eylem türüyle alınır?” gibi şeylerin planını ve projesini yapmalı. Türkiye'nin muhatabı ABD'dir En verimli sonuca nasıl ulaşılabilinir? Şu anda PKK Türkiye'nin temel dış politikasını belirliyor. Her şeyden önce PKK'nın bu rolden çıkartılması gerekir. Türkiye bütün uluslararası ilişkilerini PKK'ya endeksliyor. Bu şartlar altında Türkiye PKK'nın belirlediği çerçeveyi kabul ediyor. Bu da çok büyük bir tutsaklıktır. Ben PKK sorununun o bölgede iktisadi kalkınma ile çözüleceğine inanacak kadar naif bakmıyorum olaya. Ama PKK'yı zihinlerde marjinalize etmek lazım. Türkiye dünya sistemi içerisinde nasıl yer almak istiyor? Önce bunu belirlemesi lazım. Ardından da Ortadoğu'ya, Irak'a, Kuzey Irak'a nasıl yaklaşıyor? Bunu noktalamalı. En sonunda da PKK'ya nasıl baktığı belirlenmeli. PKK'dan başlayarak dünya üzerindeki konumuzun tarifini yaparsanız, o zaman ciddi bir hatayla yüzleşmiş oluyorsunuz. PKK sorunu karşısında Türkiye kimi muhatap alacak? PKK'nın yaptığı eylemler, zaten çoğunluğun kafasında Amerika'nın yaptığı eylemler olarak algılanıyor. Bu nedenle Türkiye'nin özellikle Kuzey Irak'a ve PKK konusuna ilişkin olarak temel muhatabı ABD'dir. Sonra da Irak Hükümeti. Asla Kuzey Irak Hükümeti olamaz. Bu da politik bir tavıPek çok yazar şehitlerimizi 1 Mart tezkeresenin faturası olarak görüyor... r. 1 Mart tezkeresi geçseydi, Türkiye yine kayıp verecekti. Elbette her şeyin bir bedeli var. Bir siyasal düzen oluşurken eğer askeri yapılarınızla o işin içerisine girmişseniz, askeri kayıplar vermeniz kaçınılmaz olur. Ama şu var ki bu kayıpları minimize etmek, en düşük düzeyde tutmak ana esastır. Onun için de en iyi yetişmiş askerlerinizin bu işlerle ilgileniyor olması gerekir. Sıradan birliklerle, rastgele ordu birlikteliğiyle değil de profesyonelleşmiş, teröre karşı iyi eğitim almış özel birliklerle mücadele edilmesi gerekiyor. Terörle mücadele için profesyonel ordunun oluşturulması konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye'nin profesyonel asker deneyimleri açısından daha önce kötü tecrübeleri oldu. TSK'da daha profesyonel askerlerle bu işi yapmak yolunda birtakım eğilimler var. Ancak teröristler dağda yaşıyor ve bildiği coğrafyanın üzerinde istediği gibi davranabiliyor. Çatışma biçimleri olarak gerilla taktiği uyguluyorlar. Halbuki askerin nerede olduğu belli. Kışlası, karakolu belli. Üstelik eline aldığı silahı gerçek anlamda kullanmayı bilmeyen askerler var. Bu da kaybı artırıyor. Ancak TSK'nın daimi askerlerinin o bölgelerde olması gerekiyor. Çünkü askerler Türkiye devletinin oradaki varlığını gösteriyor. Onun için askerlerin oradan çekilip yerine özel birliklerin geçmesi mümkün değildir. Gergin ortam DTP'ye yarıyor DTP'liler ilk defa “askerlerimiz” dediler. Bu siyaseten yeni bir terminolojiyi mi getiriyor? DTP'li milletvekillerinin iki ayrı mecradan baskı altında olduklarını görmek gerekiyor. Seçilerek meclise gelmişler ve Güneydoğu'dan aldıkları tepkiler var. Ama Türkiye'nin milletvekilleri olarak ve daha önce yaşanan kötü tecrübeler baz alındığında doğru terminolojiyi getirmeleri önemli. Bu açıklamayla birlikte DTP'li milletvekillerinin giderek daha fazla Türkiye'ye yaklaşacaklarını düşünüyorum. Ama diğer vekillerinin DTP'li milletvekillerine karşı gösterecekleri tavır, Türkiye'nin bundan sonraki iç yapısını ve düzenini de belirleyecektir. Şiddet içeren tavırlar Türkiye'de çok sert bir çatışmayı da alevlendirebilir. DTP Güneydoğu'da oylarını kaybediyor. Yerel seçimlerde o bölgede AKP'nin yükselişini mi göreceğiz? PKK eylemleri sonrası ortalığın gerilmesi en çok DTP'ye yarıyor. Çünkü her baskı, her şiddet unsuru DTP'ye doğru akan oy anlamına geliyor. Devlet farklı davranırsa, ve halkla örgüt arasındaki ilişkiyi keserse AKP çok büyük bir patlama yapabilir. Bu da Türkiye'ye çok büyük bir katkı demektir. Çünkü o bölgelerin de kitle partilerine kaydığı anlamına gelir. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'ın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Burada devletin refleksini göreceğiz. Ne hükümet tek başına karar alabilir, ne meclis, ne de siyasetin herhangi bir unsuru. Cumhurbaşkanımızın da o bölgelere giderek göreve başlamasını ben önemli buluyorum. Devletin hükümet başkanları, devlet başkanları, parti liderleri oralara gitmekten çekinmemeli. Askerlerimiz kendi ölçülerinde, bütün sınırlarını zorlayarak, her şeyi göze alarak oralarda bulunuyor. Siyasetçilerin de oralarda olması gerekiyor. Kaynak: Vatan
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Türkiye'nin özellikle Kuzey Irak'a ve PKK konusuna ilişkin olarak temel muhatabı ABD'dir. Sonra da Irak Hükümeti. Asla Kuzey Irak Hükümeti olamaz.
bu lafa katılıyorum..cidden öyle... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|