|
09-27-2009, 14:43 | #1 |
AKM bir cami midir? - Engin Ardıç
AKM bir cami midir?
Bilirsiniz, hiçbir cami hiçbir şekilde yıkılamaz... Kötü ve eksik malzemeyle inşa edilmiş olsa da yıkılamaz, depreme dayanıksız olsa da yıkılamaz, yanlış yere yapılmış olsa da yıkılamaz, kağşamış, yıkılmaya yüz tutmuş, eski deyimle "mail-i inhidam" olsa da yıkılamaz. Çünkü camidir. Oysa ülkemizde birer mimari zevksizlik anıtı gibi, birer "İslam'a hakaret anıtı" gibi duran birçok cami vardır, teneke minareli, bidon duvarlı lumpen ürünleri, yıkılamazlar. Bazı "laikçi" arkadaşlar da, sözde çağdaş, aydın, bilimsel, cart curt geçiniyorlar ama adında Atatürk geçen her binaya yaklaşımlarının, koyu dincilerden hiçbir farkı yok. Çünkü onlar da yobaz, bunlar da yobaz! Şimdi Kültür Bakanı'na yükleniyorlar: Ankara'daki AKM yani Atatürk Kültür Merkezi yıkılacakmış, yerine daha güzel ve beş misli büyük bir "Türkiye Uygarlıklar Müzesi" yapılacakmış. İstanbul'daki AKM'nin yıkılıp yeniden yapılması girişimi de epey gürültü koparmıştı. (Herkes bilir, İstanbul AKM mimari açıdan bir "başyapıt" değildir, akustiği de bozuktur. Tarihi eser falan hiç değildir, Atatürk'le de uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. "Adı öyledir" yalnızca.) Kültür Bakanı gerici ve Atatürk düşmanı olduğu için bunları yıktırıyormuş... Kimisi de doğrudan saldırırsa madara olacağını bildiğinden, "böyle olduğuna inanmak istemiyorum" ayağı yapıyor. Ertuğrul Günay gerici ha? Bu çamura kimse "başka yeriyle bile" gülmez. Ama işte, bu hükümetin bakanı ya... Vur abalıya. Maksat muhalefet olsun. "Sizinkiler iktidara gelirlerse ne gibi kültür icraatı yapacaklar?" sorusuna cevap veremeyince, saldır gitsin... Bir kere, vara yoğa, hemen her şeye niçin Atatürk adını koyuyorsunuz? Niçin en ilgisiz yer bile Atatürk adını koyunca sihirli değnek değmiş gibi dokunulmazlık kazanıyor? Yarın bir ulaştırma bakanı Unkapanı Atatürk Köprüsü'nü yıkıp yenisini yapmak istese ona da mı bulaşacaksınız yani? İkincisi de, muhalefet yapmak için niçin "öküzün altında buzağı aramaktan" başka bir yol bulamıyorsunuz? Size bir tavsiyem var: Adamınız Kemal Kılıçdaroğlu ya da bir başkası çıkmaz ayın son çarşambasında İstanbul'a belediye reisi olursa... İstanbul'da birçok "gerici" yer ve yapı var: Sultanahmet, Beyazıt, Fatih, Yavuzselim gibi semtler, Süleymaniye gibi camiler, bunlar yetmiyormuş gibi "zevk-ü sefaya dalmış pis padişahların oturduğu" Topkapı gibi, Dolmabahçe gibi saraylar... Çağdışı sultanların yaptırdığı hisarlar... "Kahpe Bizans'tan" kalma surlar... Bunların adları değişecek midir? Demokrasi mahallesi, Devrim ilçesi, Bağımsızlık camii, Katılımhisar, Emek Sarayı falan... Örneğin, "Fatih Sultan Mehmet Köprüsü" yerine bir "İsmet İnönü Köprüsü"ne ne buyurulur? Şimdi "evet" derler, şırakkadak düşer bayılırım. Yaşlı işadamları rahatsız paşam! Aydın Doğan, kendisine kesilen amansız vergi cezası ve yatırması istenen çok yüksek teminat üzerine, yarın genelkurmaya gidip İlker Başbuğ ile görüşecekmiş... Genelkurmay ne zamandan beri "vergi itiraz mercii" olmuştur? Yoksa "memleket meselelerini" mi tartışacaklar? Aydın Bey, paşadan ne isteyecektir? "Şunların kulağını çek" mi diyecektir, yoksa "ordu göreve" sloganını mı atacaktır? Has adamları yazsalar da öğrensek... SABAH
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
aydın doğan, engin ardıç, kılıçdaroğlu, sabah gazetesi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|