|
10-19-2009, 20:21 | #1 |
Aziz ÜSTEL "Baykal treni kaçırdı; Açılım meyvelerini veriyor!"
AZİZNAME
Alay edildi... Açılım değil saçılım dendi tefe kondu çalındı... Ama sonunda Demokrasi Açılımının ne kadar önemli bir adım olduğunu hep birlikte görüyoruz. Ve ilk adımlar Mahmur Kampı’yla Kandil’den gelecek PKK’lıların, Silopi’den giriş yapıp teslim olmalarıyla atılacak. Ardından, Çarşamba günü, Avrupa’dan bir gurup gelip teslim olacak. DTP Muş Milletvekili Ahmet Sakık’la, Ahmet Türk’de bunları Silopi’de karşılayacakmış. Şimdi, bunlar kendiliğinden mi oldu? Yani Kandil’de ve Mahmur’da ve dahi Avrupa’da 100 kadar PKK’lı, “yahu biz artık pek bi sıkıldık böyle yaşamaktan; bohçaları toplayıp Türkiye’nin yolunu tutalım” mı dedi? Hayır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Irak ziyareti sırasında, Kuzey Irak’taki Kandil ve Mahmur Kampı’nın boşaltılması için anlaşmaya varıldı. Mahmur Kampında 11 bin kişi var! İçişleri, Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları üçlü bir çalışmayla bu kampı boşaltacak. Kampta doğan çocuklar TC vatandaşı olabilecek. Bu arada Sosyal Yardımlaşma ve Destek Fonu, gelenlere iş ve sağlık güvencesi sağlamak için çaba harcayacak. Mahmur’da doğan çocukların, Türkiye’deki eğitim düzenine uyum sağlamaları için, çok aşamalı bir çalışma yapılacak. Türkçe bilmeyen çocuklar, önce Türkçe öğrenecek. Mahmur’la paralel olarak Kandil’deki üst düzey PKK’lılar, silahlarından arındırılacak ve İsveç’e gönderilmeleri sağlanacak. Böylece Kuzey Irak, PKK’dan temizlenecek. Hükümetin İsveç’le yaptığı görüşmeler sonucu, Stokholm’ün bu öneriye yakın durduğu saptanmış. Tabi Deniz Baykal treni kaçırmış olduğunu anında fark etti. Ve hemen “aslında PKK bu adımları kendiliğinden atmıyor. Şartlar onları böyle davranmaya zorunlu kılıyor... Türkiyeyi ayrıştıracak (?) taleplere karşı bir ödünmüş gibi göstermeye çalışıyorlar...” Yemezler hocam yemezler! Şartlar PKK’yı böyle davranmaya zorladıysa, o şartları kim, nasıl yarattı? Sizler yıllarca bu ülkeyi yönettiniz. Neden bu “şartlar” o zaman yaratılamadı? Zat-ı devletleriniz Dış İşleri Bakanlığı da yaptınız yıllarca. Sayın Ahmet Davudoğlu’nun üç beş ayda yaptığını yapabildiniz mi? Hadi sizi geçtim... Başka bir Dış İşleri Bakanı yapabildi mi? Sahi siz niye Stratejik Derinlik adlı, Davudoğlu’nun kitabını okumuyorsunuz? Neler yapacağını, bu bölgede olayların nasıl gelişeceğini yıllar önce yazmış zaten. Ne demiş? Ben bu bölgede 600 yıldan bu yana varım. Kalkıp da bölgenin, 60 yıl önce kurulmuş bi devletin yönetim ve denetimine girmesine izin veremem! Ne oluyor bu evde arkadaş Evde bütün eşyalar kendiliğinden yırtılıyor! Baba, “eve musallat olan bi varlıktan” söz ediyor. Küçük kızın sırtındaki elbise, öyle, durup dururken paramparça oluyor. Van’ın Muradiye İlçesi’nin Balaklı Köyü’nde oturan Sadrettin Demir ve ailesi tam 15 gündür garip mi garip bir saldırıyla karşı karşıya! Baba, korku içinde perişan, yaşadıklarını anlatıyor. Evde sağlam bi tek eşya kalmamış. Adamcağız elinde av tüfeği sabahlara kadar nöbet tutuyor. İlçe Tarım Müdürlüğünden yetkililer gelmiş. İnceleme yapmış. Ve ne demiş biliyor musunuz? “ Göremediğimiz bir yaratıkla savaşamayız. Nöbet tutun; çıktığında vurup öldürün!” Baba da diyor ki, “yahu görsek zaten vuracağız. Evde herşey paramparça. Kış geldi. İçeri giremiyo ruz!” Hayret ki ne hayret! TÜRKİYE’NİN HİÇBİR ÜLKEYE GAREZİ OLAMAZ! Kimilerinin Türkiye’ye garezi, Türkiye’yle sorunları olabilir. Ama bizim hiçbir ülkeye karşı garezimiz, husumetimiz, farklı beklentilerimiz olamaz! Konu bu kadar basit. İsrail uzun süredir tutturmuş: “Türkiye bizi sevmiyor!” diye. Başbakan’da Cumartesi günü, Kırşehir Ahi Evran Meydanı’nda bu cevabı veriyor. “Türkiye üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke gibi gösterildi..” Doğru değil mi? Türkiye çitin üzerinde oturup, çenesi avucunda, çevresinde olan bitene boş gözlerle baktı yıllar yılı. Hiç bir zaman ilk hamleyi yapmadı. Tepki gösterdi. Hiçbir sentez üretemedi. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, devletin öz deyişi oldu neredeyse. Ta ki Turgut Bey Başbakan oluncaya kadar. Onun elinden bayrağı alan Tayyip Bey’de, o bayrağı daha yükseklere taşımaya çabalıyor. Ne Suriye, ne İran, ne Irak ne İsrail ne Yunanistan Türkiye’nin düşmanıdır. Ha Türkiye, ilk kez, komşularıyla sarmaş dolaş oldu. Suriye’yle vize kalktı, yakında Irak’la da kalkar. Artık Türkiye’nin dört bir yanı dostla çevrili... Bunların arasında İsrail’de olabilir. İsterse. Gazze ve Filistin sorunlarının çözümü için Ankara’dan başka kimse yardımcı olamaz. Çünkü Filistin halkı, dünyada sadece Türkiye’ye güveniyor da ondan. İsrail’de bu güveni gösterirse, adil bir barış sağlanabilir ve bölgeye tam anlamıyla huzur gelir! Bu adam rüyanıza girdi mi? Rüyalarında aynı adamı gören binlerce insan, bu sırrı çözmek için bi internet sitesi kurmuş. Siteye 50 ülkeden, on binlerce kişi akın etmiş: “Evet ben de bu adamı gördüm rüyamda!” diyen diyene! Adama medyum diyen de var, olayı bilimle açıklamaya çalışan da. Örneğin, siteye bi kez giren ve adamın robot resmini görenler etkileniyor ve onlar da rüyalarında aynı adamı görüyor. Dinsel açıdan yaklaşanlarsa, bu bir melek ya da şeytan diyerek işin içinden çıkıyorlar. Ama en ilginci şu: “Bu surat, büyük bir şirketce hazırlanan, bir ürünün nöro-pazarlaması için uygulanan bir deney!”
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|