11-01-2009, 00:31 | #1 |
N'olacak bu memleketin hali / Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak - Vakit [email protected] N’olacak bu memleketin hali! Bayramdan bir gün önce.. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” derler ya, neresi orası dersiniz?.. Hani Nasreddin Hoca’nın sözünü ettiği, “Taşların toprağa bağlanıp, köpeklerin sokağa salındığı köy”, Dokuzuncu köy burası mı yoksa! Bir darbe planı savcılığa ihbar ediliyor. Birileri 40 torba belgeyi imha ediyor, tepedekiler bunun sorumlusunu değil de, doğru bir iş yaparak suçu ihbar edeni arıyorlar, kim bizi ihbar etti diye! Gizli bir belge nasıl dışarı çıkartıldı diye.. Nazlı Ilıcak, TSK ve siyaseti yazmış. Güngör Mengi, Genelkurmay Başkanı gibi o “Vatansever” subayın bulunmasını istiyor. Aslında bu belgeyi bilip de bu hukuk dışı işlemi engellemeyenler, suça iştirak ve suçluya yardım ve yataklıktan yargılanmalı.. Taşgetiren, “Askerin mantık dokusu”nu irdelemiş köşe yazısında... Adem Yavuz, “Yakılan 40 çuvalda ne vardı” diye soruyor. Evet bu belgeyi savcılığa gönderen değil, devlet arşivindeki gizli belgeleri, suç belgelerini imha edenler niye soruşturulmuyor? Mehmet Altan yapmış yapacağını, “Genelkurmay Orduyu Yıpratıyor” demiş. Ergun Babahan ise, “Bugüne kadar kimlerin evine silah konuldu” demiş yazısında. Hemen internetteki haberlere bakıyorum, bugünün “Bomba haberi” ne diye.. Yine her yerden bomba fışkırmış.. Kütahya’da bir evin bahçesinde el bombası bulunmuş. Dağda 3 insana ait kafatası, Erzincan Valiliği'nden yapılan açıklamada, Erzincan merkeze 15 kilometre uzaklıkta bulunan Çatalarmut köyü mevkiinde bulunan Göyne Barajı'nda, baraj gölü su seviyesinin düşmesi sonucunda, 9 adet savunma tipi el bombası, 1 adet taarruz tipi el bombası, 1 adet kimyasal el bombası, 3 adet el bombası fünyesi, 2 adet 40 mm'lik bomba atar mühimmatı, 310 adet 5.56 mm'lik uzun namlulu silah fişeği, 5 adet 7.62 mm'lik bixi silahına ait çelik çekirdekli yangın fişeği, 1 adet 12.7 mm'lik uçaksavar fişeği, 6 adet Commet aydınlatma fişeği, 1 adet renkli küçük sis kutusu, 1 adet Nokia marka cep telefonu ile telefona ait sim kartı ve 1 adet hafıza kartı bulunmuş. Durun daha bitmedi. Gaziosmanpaşa, Karadeniz Mahallesi'ndeki bir eve düzenlenen operasyonda, 2 adet Kalaşnikof marka otomatik tüfek, el bombaları ve çok sayıda mermi ile patlayıcı yapımında kullanılan malzeme ele geçirilmiş. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, kendisine bir yazısında, "Devlet adamı değilsin, devlet memurusun İlker Paşa..." diyen Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'ya hakaret davası açmış.. Keşke, “bana paşa dedi” diye dava açsaydı, daha tutarlı bir iş yapmış olurdu. “Hukuki” olmazdı belki ama, en azından “kanuni” olurdu. Çünkü bu iddia, “kanuni” bile değil.. Sahi devlette “Devlet adamı” kadrosu diye bir kadro var mı? Pek muhterem devlet büyüklerimiz, Baykal ve Bahçeli beyefendiler bu konularda ne buyururlar acaba.. “Onbaşı bile olamayacakların General olduğu ülke” diye yazan arkadaşın başına gelenleri biliyorsunuz. Hani şu 312 General davası! O dava hâlâ devam ediyor biliyor musunuz? Davacılar bu ayıptan inatla vazgeçmiyorlar.. Sonuçta ne oldu biliyorsunuz değil mi, Erdil Paşa’nın rütbesi generallikten er’liğe indirildi. Belki de Erdil Paşa da davacılar arasındadır. Neyse ki, birisi için iddia açıkça sübut bulmuş oldu bu şekilde. Hem de yargı kararı ile! Bayram günü yaşananları biliyorsunuz.. Camiye Cumhuriyet Mahyası. Sıra camiye Türk bayrağı, Atatürk köşesi, Atatürk resmi ve avluya bir de Atatürk büstü. Mübarek Cumhuriyet Bayramınızı tebrik ederiz.. Ne de olsa Hilafet, mana ve mefhum olarak cumhuriyetin manasında mündemiçtir değil mi? Ne mutlu Türküm diyene. Eee artık bir de Cumhuriyet hutbesi okundu mu... Laik Cumhuriyetin ruhuna el Fatiha! Bu dincilere fırsat verdin mi, olacağı budur, söyleyeyim. Genelkurmay afişindeki başörtülü kadın açılımının ucu nerelere gidiyor gördünüz mü? İrticaya taviz vermeyeceksiniz!.. Dini bayramlarda herkes bayramlaşır, barışır, Cumhuriyet Bayramında tartışmalar yaşanıyor, tokalaşmıyorlar bile.. Genelkurmay afişinde başörtülü bayan resmi konmasını tartışıyoruz. Bir yanlışlık olmalı. O fotoğrafı çeken, grafik tasarımı yapan kimse, o hain bulunup cezalandırılmalı! Bu, Laik Cumhuriyete karşı bir komplo girişimi olmalı. Şeriat özlemcilerinin bir oyunu olmasın sakın.. Eğer Genelkurmay bu konuda bir açıklama yapmayacaksa, Baykal mutlaka bunun hesabını sormalı.. Cumhuriyet Bayramı’nda Demokratik açılıma inat, birileri elinden geleni arkasına komadı.. Birileri aba altından sopa göstermeye devam etti, ama artık Necati Doğru’nun özrü çizgisinde gelişmeler devam ediyor. Radikal’den Baykal’a “yetti artık” uyarısı geldi.. Askerler, ortaya çıkan belge karşısında bir yandan tutum belirlemeye, öte yandan belgeyi sızdıran “Kahraman hain”i bulmaya çalışıyor.. Suçüstü olmanın verdiği öfke, korku, suçluluk psikolojisi; hepsi üst üste gelince işler içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve şaşkınlıktan daha fazla hata yapıyorlar.. Başbuğ’un “o konuşması”, Genelkurmay sitesinden çıkarıldı.. Şimdi, gelişmelerle ilgili yargı sürecinin nasıl işleyeceği ve yeni bir ek iddianame, yeni gözaltılar ve yeni sanıklardan söz ediliyor.. Sırada 10 Kasım var, ardından Kurban Bayramı.. Bu arada Demokratik açılım. Buna bağlı gelişmeler.. Bir yandan Türk Ergenekonu ile ilgili yeni gelişmeler olurken, öte yandan Kürt Ergenekonu çözülüyor.. Danıştay saldırısı ile ilgili ilginç ve sürpriz bilgi ve belgelere ulaşılıyor. Saldırıdan hemen sonra erken konuşan Tansel Çölaşan çevresinde, giderek daralan bir çember sözkonusu.. Ve bu işin mediadaki, iş dünyasındaki uzantıları, bunların finans kaynakları ile ilgili sıcak bir takip sözkonusu.. Olaylar çok hızlı gelişiyor.. Bakalım gelinen bu noktada asker mıntıka temizliğine razı olacak mı? Göreceğiz. Şehid ailelerini sokağa çekmeye çalışan media ve onun arkasındaki sermayenin üzerine gidilecek mi? Bu çevrelere finans sağlayan petrol, silah ve uyuşturucu kaçakçılarının üzerine gidilecek mi? Borsa manipülatörlerinin üzerine gidilecek mi? Çocuklarını vatani görev için askere gönderen anaların acılarını, kendi siyasi hesaplarına malzeme etmek isteyenlerin karanlık planları ortaya dökülürse, bu oyuna kalkışanlar çok ağır bir bedel ödeyebilirler ve artık şehid anaları da artık bazı şeyleri sorguluyorlar.. O analar ki, çocuklarını oraya “Peygamber ocağı” diye gönderdiler.. “Şehidlik” de zaten böyle bir kavram değil mi? Bu ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye kalkanlar, tehlikeli bir macera peşindeler. Bu silah geri tepebilir. Barış çabalarını engellemeye kalkanlar, tutuşturdukları ateşin kendilerini de yakabileceğini düşünmeleri gerekir.. Bu işleri başka hesaplara alet etmek isteyen grublara dur denilecek mi? Bahçeli ve Baykal kendi tabanını kontrol edebilecek mi? DTP kendi tabanını kontrol edebilecek mi? Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.. Selâm ve dua ile.. 31 Ekim Cumartesi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
abdurrahman dilipak, memleketin hali |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|