AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-06-2009, 21:12   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Açılımın Arap basınındaki yankısı
Londra'da Arapça yayınlanan El Hayat gazetesinin Ortadoğu uzmanı Patrick Seale, Türkiye'de yapılmaya çalışan demokratik açılım çalışmalarının 'Komşularla sıfır sorun' ilkesinin bir devamı olduğunu, Türkiye'nin bölgesel güç haline gelmek için bu açılımı yaptığını yazdı.

'Demokratik açılım' AKP hükümetinin komşularla sıfır sorun politikasının gerekliliklerinden biri. Zira Erdoğan iç barış sağlanmazsa Türkiye'nin bölgesel bir aktör haline gelemeyeceğini biliyor. Türkiye başbakanı bu girişimle bütün siyasi kariyerini de büyük bir tehlike altına soktu

Patrick Seale (Arşivi)

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, ülkenin 15 milyon Kürt’üne yönelik ‘demokratik açılım’ını başlatarak siyasi kariyerinin en tehlikeli dönemine girmiş olabilir. Kürt girişimi kendisine bir sonraki seçimde oy kaybettirebilir. Eğer geri teperse, AKP’nin 2002’deki ilk seçim zaferinden bu yana Türk siyaseti üzerinde kurduğu hâkimiyeti bile sonlandırabilir.

Girişim şimdiden tutucu Türk milliyetçileri arasında ateşli bir düşmanlığa yol açtı; onlar girişimi ülkeyi parçalamak yönünde hain bir komplo olarak kınıyorlar. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün
bir tür ulusal saplantı olduğu düşünülürse, bu çok ağır bir suçlama.

Fakat Erdoğan şunu biliyor: Kürtlerle uzlaşma ne kadar zor olursa olsun kaçınılamayacak bir gereklilik. Bu uzlaşma, Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu’nun başını çektiği iddialı diplomatik kampanyanın asli bir unsuru; bu kampanya ihtilaflara arabuluculuk yaparak, Suriye, Irak ve İran gibi komşularla ekonomik bağları güçlendirerek ve genel olarak bölge çapında barış ve istikrarı yayarak Türkiye’yi Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar’da kilit önemde bir aktör haline getirmeyi amaçlıyor.

PKK tecrit edildi

AKP, Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sloganını sanki kendi sloganıymış gibi benimsedi. Ülke içinde barış yoksa, yurtdışında da uzun vadeli barış sağlanamaz. Kısa süre önce yurtdışında dramatik bir ilerleme kaydeden Erdoğan hükümeti şimdi, kendisini ülke içinde eleştirenlerle potansiyel olarak yaralayıcı bir savaş anlamına bile gelse, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ denkleminin ilk kısmını ele almaya kararlı.

Erdoğan’ın Kürt reform programını 13 Kasım’da başlattığı uzun ve duygusal meclis konuşması destekçileri tarafından tarihi bir olay olarak selamlandı. Çok sayıda Kürt bu yeni uzlaşmacı yaklaşımı memnuniyetle karşıladı, fakat daha militan olanları kendilerine verilen ödünleri hâlâ çok ürkek buluyor.

Erdoğan’ın ikilemi burada: Kürtlere yönelik açılımı çok sayıda seçmeni karşısına alma riskini taşıyor;
fakat PKK’yı silah bırakmaya ikna edecek ve çeyrek yüzyıldır yaklaşık 40 bin kişinin ölümüne yol açan ihtilafı sonlandıracak kadar ileri gitmemiş de olabilir.

Geçen ay bir grup PKK üyesi teslim oldu ve Kuzey Irak dağlarından evlerine dönmelerine izin verildi. Fakat onların dönüşünü kutlamak için güneydoğuda yapılan kutlamalar ülke çapında yaygın protestolara yol açtı. Ana muhalefet partisi CHP PKK’yla müzakerelerin yasadışı, savaşçıların dönüşünün de ‘nihai bir hakaret’ olduğunu ilan etti.

Kürt militanlara yönelik kapsamlı bir affın çok uzak olduğu açık.

Erdoğan hükümetinin açıkladığı reform önlemleri siyasi olmaktan ziyade kültürel: Radyo ve televizyon programlarında Kürt diline izin verilmesi; DTP gibi siyasi partilerin kendi dillerinde kampanya yapmasına olanak sağlamak; bazı yerlere Türkçe isimlerle değiştirilen orijinal Kürtçe isimlerinin geri verilmesi; gösteriler sırasında taş attıkları için tutuklanmış genç Kürtlere verilen sert cezaların azaltılması; Kürt tutukluların ziyaretçileriyle anadillerinde iletişim kurmasına izin verilmesi; işkence suçlamalarını araştırmak için bağımsız bir komitenin kurulması. Hepsi birarada düşünüldüğünde, bunlar Türkiye’nin huzursuz Kürt azınlığına yönelik yaklaşımda devrimci bir değişimi temsil ediyor.

Böyle bir yaklaşımı sergilemenin mümkün hale gelmesinin nedeni, bunun Türkiye’nin uluslararası imajını yeniden şekillendiriş biçimi ve dinamik dış politikasıyla uyumlu, hatta ikisinin de başarısı için şart olmasıydı. Fakat bir diğer neden de, PKK’nın eskisi kadar tehdit edici bir güç olmaması. PKK Türkiye’nin Şam, Bağdat ve Tahran’la yaptığı yeni güvenlik işbirliği ve özellikle de Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’yle (KBY) yeni bağları tarafından zayıflatılıp tecrit edildi. Türkiye’nin KBY’yle ticareti hızla artıyor. 2008’deki 5 milyar dolarlık ticaretin 2010’da sıradışı biçimde 20 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Son 10 yıldır adadaki hapishanesinde neredeyse tek başına çürüyen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın akıbetine dair can sıkıcı sorunsa devam ediyor. Pekçok Kürt Öcalan’ı uluslarının kurucusu olarak görüyor. Siyasi bir rol oynaması için serbest bırakılmasını istiyorlar. Fakat Türklerin izici çoğunluğu açısından, Öcalan serbest bırakılması söz konusu bile olamayacak kanlı bir katil.

Türkiye’nin Suriye, Irak ve İran’la filizlenen ekonomik, siyasi ve stratejik bağlarına paralel olarak İsrail’le ilişkilerinin büyük ölçüde yıkıcı Gazze saldırısı yüzünden soğuması, İsrail’in ABD ve başka yerlerdeki destekçileri arasında bir protesto tufanına yol açtı. Bu kişiler, Erdoğan’ın İsrail’in Filistinlilere yönelik gaddar muamelesi için ‘terörizm’ ve ‘soykırım’ gibi terimleri kullanmasına öfkeli.

Washington Post gazetesi 23 Kasım’da, Türkiye’nin ‘İran, Suriye ve Sudan’ın sabıkalı muktedirleriyle giderek artan yakınlaşmasına İsrail’e yönelik keskin ithamların eşlik etmesini’ kınadı. Bu tür bir dil, İsrail’in önemli bir bölgesel müttefiki kaybetme ihtimali karşısında duyduğu rahatsızlığın göstergesi.

ABD’deki İsrail lobisinin parçası olan Washington Enstitüsü, İsrail’i Türkiye’deki yıllık hava kuvvetleri tatbikatından dışlamaya cesaret ettiği için Ankara’nın NATO’dan atılmasını bile önerdi.

Obama’nın vizyonuyla uyumlu

Washinton Enstitüsü’ndeki Türkiye programının direktörü Soner Çağaptay’sa, bu ay ‘Türkiye Batı’yı bırakıyor mu?’ başlıklı yazısında AKP’nin ‘İslamcı dünya görüşü’nün Türkiye’nin Batılı dış politikayı desteklemesini giderek daha da imkânsız hale getireceğini yazdı. Bu bakış açısı son derece hatalı. Tam aksine, Türkiye sorunlu Ortadoğu’da barış ve uzlaşma arayışına girerek, İsrail’in aşırı sağcı başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırgan ve yayılmacı duruşundan ziyade ABD Başkanı Barack Obama’nın vizyonuna yakın davranıyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman önceki hafta, ‘Türkiye’nin İsrail’e karşı hakaret ve azarları’ndan sonra İsrail’le Suriye arasında daha fazla Türk arabuluculuğunu reddetti. Bu da bir hata. Eğer İsrail bölgesel tecritten kurtulacaksa Türkiye’ye ihtiyacı var. İsrail’in Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Binyamin Ben-Eliezer’se bunu anlamış görünüyor. Kendisi geçen haftasonu ciddi biçimde gerilen
ilişkileri onarmak için Türkiye’ye gitti.

Bütün bu gelişmelerden çıkan kaçınılmaz sonuç şu: İsrail kısır ve modası geçmiş bir bakış açısına saplanıp kalmış görünürken, Türkiye iç sorunlarını nasıl çözeceği ve dış ilişkilerini nasıl geliştireceği konusunda yaratıcı ve aktif bir biçimde kafa yoruyor.

(Londra’da Arapça yayımlanan gazete, Ortadoğu uzmanı, 28 Kasım 2009)

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-07-2009, 02:01   #2
Kullanıcı Adı
tolga_09
Standart
Bugün sosyal demokrat olduğunu iddia edenlerin,demokratik açılıma karşı çıkmaları ve hatta karşı çıkış şekilleri göstermiştir ki sosyal demokratlıkla hiç ama hiç alakaları yoktur.Bu millet elbet hesap soracak.
tolga_09 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-07-2009, 10:24   #3
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Türk tarafında kanlı katil olan Abdullah öçalanın kürt realitesinde ulusal kahraman olarak algılanması acılımın en açı tarafı , Türkiye partisinin (Ak parti)nin uluslararası ağırlığı gelişme gerekliklerini hatta güç dengelerini yakalaması için kendi içinde barışın tesis edilmesinin ehemmiyetinin farkında , dünyada güçlü olma kendi içindeki dengeler ile oluyorsa bu husus üzerinde ısrar edilmesi manidar. Ak partinin bu süreçte üstüne düşen her şeyi yaptığını ama DTP ve Pkk sempatizanlarının duyarsızlık içinde olduğunu düşünüyorum. Her şeye rağmen birlik ve dirliğimiz için sağduyu sahibi olacak olan bizleriz.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi