12-17-2009, 14:01 | #1 |
Evde son sözü kim söylemeli?
“Bu evde son sözü ben söylerim.” dedi oldukça eğitimli olan evin beyi. Hanım sakince, “Neden?” diye sordu. “Çünkü ben erkeğim.” diye cevapladı bey.” “Peki bu ev ikimizin değil mi? Sen-ben farklı mıyız?” diyen hanımın sözü yarıda kesildi: “İtiraz istemem. Bu evde son sözü ben söylerim, işte bu kadar.”
Ne yazık ki, çoğu ailelerde yaşanıyor bu dram. Daha doğrusu erkeklerin ekserisi, “Erkek olduğum için güçlüyüm. Öyleyse evde son sözü ben söylerim.” diyor. Bir nevi kadını yok sayıyor. Ya da ikinci plana atıyor. Nitekim “Elinin hamuruyla erkek işine karışma”, “Saçın uzun aklın kısa” vb. sözler hep bu düşüncenin ürünü değil mi? Peki ama böyle düşünen erkek, neden aklı kısa olan kadını hayat arkadaşı, can yoldaşı olarak seçiyor? Kadın sadece hamur yoğuran evin hizmetçisiyse neden ona ‘eşim’ diyor? Evlilik eşlerin güç çatışmasının yapıldığı arena mı? “Senin dediğin, benim dediğim olacak” savaşının verildiği meydan mı? Eğer bir evlilikte eşler birbirlerini ayrı birey olarak görür ve kendi güçlerini ispat etmeye kalkarsa o evliliğin durumu vahimdir. Bu savaşı veren eş, kendini gözden geçirmelidir. Çünkü iki ayrı insan evlenerek bir aile kuruyor. Bir yuvada hayatlarını birleştiriyor. Ve bu beraberlikten “sen-ben” değil “biz” kavramı doğuyor. Eşler, “biz” dediği zaman ortak düşünüyor, ortak karar veriyor ve ortak mutluluğa imza atıyor. Bu kavramı kavrayamayan ve “evlilik cüzdan”larına “biz” kelimesini yazamayanlarsa, hiçbir ortak noktada buluşamadıkları için gerçek mutluluğu yakalayamıyorlar. Güç çatışması depresyon yapıyor Erkek “bu evde son sözü ben söylerim” dediğinde “biz” kavramı ortadan kalkarak, erkeğin egemen olduğu, daha doğrusu kadını baskı altında tuttuğu bir aile ortaya çıkıyor. Ya eşler arasında sürekli “benim dediğim olacak, haklıyım-haksızsın” tartışması yaşanıyor. Ya da kadın tartışmadan kaçarak iç dünyasına kapanıyor. Sıkıntılarını içine atıyor. Kendisini ciddiye alınmayan, işe yaramayan birisi olarak görerek yalnızlık hissediyor. Çoğu zaman da günümüzün hastalığı olan depresyona giriyor. Oysa, erkek zaten güçlüdür. Gücünü ispat etmek için çalışmasına gerek yoktur. Böyle davrandığı zaman kendisinin ellerine teslim edilen kutsal emanete zarar veriyor. Acaba o kutsal emaneti elde tutmak mı güçlülük? Yoksa yere çalıp parçalamak mı? Hepimiz biliriz ki, kıymetli bir şey güçsüz bir çocuğa değil, güçlü bir insana verilir. Zaten erkek güçlü olmasa kadın, kutsal bir emanet olarak ona verilir miydi? Neden polis camiasına “emniyet güçleri” deniliyor ve ellerine silah veriliyor ki? Vatandaşın güvenliğini korumak için değil mi? Peki polis kendisine verilen o silahla halkı korkutarak “bakın ben güçlüyüm” mü diyor? Yoksa aynı silahı, halkı hırsızlara, canilere ve kötülere karşı korumak için mi kullanıyor? Şayet elindeki silahı halka kullanırsa cani, onları korumak için kullanırsa “kahraman” olur. Tıpkı bunun gibi, erkek elindeki güç silahını eşine karşı kullanırsa o cani, eşini korumak kollamak ve onu mutlu etmek için kullanırsa iyilik meleği, şefkat abidesi ve eşinin gözbebeği olur. Gülay Atasoy
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-17-2009, 14:02 | #2 |
Aklıselim kim davranacaksa tabikide o söylesin
|
|
12-17-2009, 14:05 | #3 |
|
|
12-17-2009, 14:12 | #4 |
Böyle bir anlamı cımbızlayıp çıkartma gayret ve çabalarınızı alkışlıyorumÇünkü kastım bu değildi.Yani bu kargaşada ''Aklıselim'' şuuruna kim hakim ise son sözü o söylemelidir.Bu 5 yaşında ki bir çocukta olabilir.
|
|
12-17-2009, 14:13 | #5 |
son sözü her zaman erkekler söylememeli. ortak bir görüş birliği olmalı. aile içinde ayrı düşünceler zamanla tartışmaya tartışmalar büyük sorunlara büyük sorunlar ise ayrılığa kadar gider. buna dikkat etmek gerek. sorun daha küçükken bunu bir yumak haline getirmemeli..
|
|
12-17-2009, 14:19 | #6 |
EyvaAllah Aslinda bu sekilde algilamamistim cümlenizi. Kadinlarin genelde duygulari öne çikabiliyor, bu zamanlarda duygular aklin önüne geçebiliyor. Yani sizin tabirinizle "akl-i selim" olmayabiliyorlar... Fakat duygularla yol almak her zaman yanlis kararlarla esit tutulamaz.
|
|
12-17-2009, 14:23 | #7 |
Evde son bir söz söylenmeli ama nasıl bu söze varılmalı sorusunun cevabı istişarededir.Çünkü her iki taraf da zaman zaman his dünyalarının etkisinde kalarak konuşabilirler.Zaten çoğunlukla bayanlar yani eşler bu halete mazhar olduklarındandır ki çoğu zaman erkeğin söylediği son söz olarak vücut bulur.
|
|
12-17-2009, 14:27 | #8 |
Aklı selim diye diye Üstatı çağırdınız buraya. Her şey çiftlerin birbirine ulaşmasına kadar sürer istişare birliği falan filan önemli olan kutsal daire oluştuduğunda ciftlerin ne yaptığı hangi noktalarda kim kime söz verdiği ile alakalı aslında. )
|
|
12-17-2009, 14:36 | #9 | |
Alıntı:
|
||
12-17-2009, 15:47 | #10 |
Ortaklaşa karar verilmeli ama son sözü evin reisi söylemeli..
Tabiki söyleyeceği son sözün ailede ki herkes tarafından makul görülecek bir söz olmasına dikkat etmeli Konu depare tarafından (12-17-2009 Saat 19:17 ) değiştirilmiştir.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|