|
12-18-2009, 08:03 | #1 |
Aydınlardan İlker Başbuğ'a sert tepki
Reşadiye'de 7 askerin şehit edilmesiyle ilgili provokasyon şüphelerinin dile getirilmesine kızan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, toplumun tüm kesimlerini hedef aldı. Tehdit içerikli cümlelerle siyasîler, akademisyenler ve medyayı suçlayan Başbuğ, askerlerin yargılandığı davalar için de hâkim ve savcılara telkinde bulundu. "Oruçreis Firkateyni'nde konuşmamın özel bir anlamı var. Herkes ne demek istediğimi anlıyor." diyen Başbuğ'a, başta hukukçular ve gazeteciler olmak üzere kamuoyundan sert tepki geldi. Katıldığı bir canlı yayında Trabzon'daki toplantıyı izleyen Prof. Dr. Mehmet Altan, Başbuğ'un Askeri Ceza Kanunu'na göre suç işlediğini vurgulayıp yargı kurumlarını göreve çağırdı. Hazırlanan kaos planlarını hatırlatan Altan, "Orduyu asıl Genelkurmay yıpratıyor." dedi. Başbuğ'un siyaset yapmaktan vazgeçmesini isteyen gazeteci-yazar Oral Çalışlar da tepkisini, "Neyi yazacağımızı ona mı soracağız?" sözleriyle dile getirdi. Hâkimlere emir vermenin ve adil yargılamayı etkilemenin suç olduğuna dikkat çeken emekli Hakim Albay Ümit Kardaş'a göre, Başbuğ 'hesap vermekten ve denetlenmekten kaçınma refleksi' gösteriyor. Savaş gemisinde yaptığı konuşma tepkilere yol açtı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, dün Trabzon'da ilginç bir çıkış yaptı. Başbuğ, siyasiler, akademisyenler, medya, yargı dahil toplumun birçok kesimini hedef aldı. Terör olaylarının TSK ile ilişkilendirildiğini ileri süren Başbuğ, "Bunu PKK destekleyicileri, PKK sempatizanları yapabilir. Ancak böyle ilişkilendirmeleri ve bu amaca yönelik imalı konuşmaları siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz, yapmamalıdır." dedi. Başbuğ, adli makamların ihbar mektuplarına ve gizli tanıkların verdikleri ifadelere karşı daha dikkatli hareket etmesini istedi. İçinde bulundukları süreçten 'rahatsız' olduklarını dile getirdi. Başbuğ, "Bu gibi durumlarda Türk Silahlı Kuvvetleri ile bilgi teatisi ve işbirliğinde bulunulmalıdır. Aksi durumlarda kurumlar arası çatışmalara neden olunabilir." şeklinde konuştu. Başbuğ, asimetrik psikolojik savaşa maruz kaldıklarını ileri sürerken, "Bu konuya üzerinde beraber olduğumuz TGC Oruçreis Firkateyni'nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır." ifadesini kullandı. Bu sözler yeni bir tartışmanın kapısını açtı. Bazı internet siteleri Başbuğ'un kastının 'savaş gemisi' bir kısmı Oruç Reis'in savaşçı ve sert karakteri olduğunu savundu. Milliyet'in internet sitesindeki yorum ise şöyleydi: "Orgeneral Başbuğ'un özellikle bir savaş gemisini basın toplantısına mekan olarak seçmesi, son dönemde özellikle Ergenekon soruşturmasının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı üzerinde yoğunlaşması ve burada bir cunta oluşumu iddialarına cevap olarak değerlendirildi." Son dönemde özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na yönelik ciddi iddialar gündeme geldi. Poyrazköy'de bulunan cephanelik bunlardan en önemlisi. Ardından hükümetin dış bağlantılarını kesmek için azınlıklara suikast düzenlenmesini içeren Kafes Eylem Planı geldi. Bu operasyon Koç Müzesi'ne hediye edilen Uluç Ali Reis Denizaltı'sında çocukların öldürülmesini içeren dehşet planının deşifre edilmesini de sağladı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ve halefi Oramiral Eşref Uğur Yiğit'e yönelik suikast planlarıyla ilgili soruşturma da sürüyor. Başbuğ'un açıklamalarına aydınlardan tepki yağdı. Hukukçular, Genelkurmay Başkanı'nın yargıya telkinde bulunduğunu, bu davranışıyla Anayasa'nın yanı sıra Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre suç işlediğini belirtiyor. Siyasetçiler, TSK'yı asıl cuntacıların yıptattığını ifade ederken, gazeteciler "TSK'ya karşı asimetrik psikolojik savaş yapılıyor." suçlamasına şu cevabı veriyor: "Psikolojik harekat, olmayan birtakım şeyler üzerinden, gerçekmiş gibi yürütülen harekatın tanımıdır. Medyada yazılan çizilenlerden hangisi olmamış? Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde Silahlı Kuvvetler mensupları toprak altına silah gömer mi? Böyle bir şey var mı, bunlara cevap versin. Neden Kafes Planı var, neden Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz var? Onları bize anlatsın.?" Cuntanın hedefindeki Oramiral Yiğit, toplantıya katılmadı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, Trabzon Limanı'nda demirli TCG Oruçreis Firkateyni'nde düzenlediği basın toplantısında, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık hazır bulundu. Deniz Kuvvetleri'ndeki cuntanın suikast listesinde yer alan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'in toplantıya katılmaması ise dikkat çekti. Başbuğ, Oramiral Yiğit'in Hindistan'da olması sebebiyle aralarında bulunamadığını, onun yerine Deniz Kuvvetleri'ni temsilen Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu'nun yer aldığını söyledi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ile halefi Oramiral Yiğit'e yönelik suikast soruşturmasında şu ana kadar 10 teğmen tutuklandı. Orgeneral Başbuğ, toplantıda terör olaylarının TSK ile ilişkilendirildiğini ileri sürdü. Başbuğ, bu konuda şu görüşü dile getirdi: "Bizi en çok üzen ve yaralayan noktalardan biri, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bizlere canları emanet edilen Mehmetçikler üzerinden kanlı hesaplar yapabilenlerin olduğunun düşünülmesi, ileri sürülmesi konusudur. Türkiye Cumhuriyeti, hukuk devletidir. Her şey yasalara uygun olarak yürütülür. Ciddi hukuk devletinde imalı konuşmalara, dedikodulara yer yoktur. Bu düşüncelerini kapalı ve açık şekilde söyleyen veya ima edenler, bize göre, bu yaptıklarıyla Türk milletine ne kadar zavallı bir durumda olduğunu göstermektedirler." Başbuğ, bazı terör olaylarında hatalar, eksiklikler olabileceğini belirterek, bunların yargıya taşındığını vurguladı. TSK'nın hiçbir zaman hataları örtme, suçluları koruma durumunun olmadığını iddia etti. Ardından ekledi: "Ancak artık haksız ve mesnetsiz suçlamalara karşı, TSK kuvvetleri sessiz kalamaz.'' Başbuğ, son günlerde artan sokak eylemlerine temas ederken sağduyu çağrısı yaptı: "Bu olaylar hiçbir şekilde kabul edilemez. Toplumun bütün kesimleri sağduyulu olmak, tahriklere kapılmamak zorundadır. Herkes itidal ile hareket etmelidir. Toplumsal çatışma hiç kimseye, ülkeye, ülkemize fayda sağlamaz. Büyük zararlara neden olabilir. Ancak düşmanlarımızı sevindirir. Güvenlik kuvvetlerimiz gerekli tedbirleri zamanında alarak halkımızın güvenliğini sağlamaya ve büyük bir özveri ile görevleriyle görevlerini getirmeye çalışmaktadır. Herkes güvenlik kuvvetlerimize yardımcı olmalıdır.'' Başbuğ, toplantının ardından kuvvet komutanlarıyla Trabzon Valisi Recep Kızılcık'ı makamında ziyaret etti. Karadeniz Bölgesi'nin, Trabzon'un kendileri için ayrı bir önemi olduğunu ifade eden Başbuğ, "Ülkesi için gerektiği zaman hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bir bölgede bulunuyoruz. Karadeniz Bölgesi insanı, gerçekten zor şartlarda görev yapmaya, çalışmaya hazır bir topluluktur. Ben de Karadeniz damadıyım." dedi. Başbuğ, Trabzon'da 48. Motorlu Piyade Tugayı'nın bulunduğunun, askeri birliğin özellikle yaz dönemlerinde, Güneydoğu'da terörle mücadelede görev aldığının altını çizdi. Başbuğ, bunun yanında Trabzon ile TSK arasındaki bağları daha da güçlendirecek bir yapılanmaya gittiklerini, ilde Deniz Kuvvetleri'ne ait bir komutanlık kurduklarını vurguladı. Orgeneral Başbuğ, valilik çıkışında dışarıda kendisini bekleyen vatandaşlarla sohbet etti. Bu sırada bazı vatandaşların ona sarıldığı ve ağladığı, bazılarının da alkışladığı gözlendi. Başbuğ, "Size güveniyoruz" diyen vatandaşlara, "Biz sizlere güveniyoruz. Zor günlerdeyiz. Tahriklere katılmayalım, tahriklere uymayalım." karşılığını verdi. TRABZON AA Kimse yargıya emir ve talimat veremez ALBAY Ümit Kardaş (Emekli Hakim) Anayasa'ya göre hakimlere kimse emir, talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Adil yargılamayı etkilemek de ceza kanunlarımıza göre suç. Bazı personelin suç işlediği iddiaları var. Bunu da sivil yargı yapacak. Seninle pazarlık yapacak hali yok. (Bana sor, ben seni ikna ederim) gibi bir anlayış var. Hesap vermekten kaçınma, denetlenmek istememe refleksi bu. 148. maddeye göre suç işledi Mehmet Altan (İÜ Öğretim Üyesi) Açıklamaları Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre suç. Nerede sizin askeri savcınız, Danıştay'ınız, Yargıtay'ınız? Hepsi kanunu çiğniyor. Orduyu Genelkurmay yıpratıyor. Ortaya çıkan belgeler siviller tarafından hazırlanmadı. Eylem Planı hani kâğıt parçasıydı? Teğmenin, senin çocuğunun eline el bombası verip de öldürmesini kamuoyuna duyurmak yıpratma mıdır? Silahlı Kuvvetler'i cuntacılar yıpratıyor Hasan Celal Güzel (Eski Bakan) Genelkurmay Başkanı, asimetrik psikolojik harekâttan söz ediyor. Kamuoyuna intikal eden belgelerden, bilakis Genelkurmay Başkanlığı tarafından topluma bir psikolojik harekât uygulandığı ortaya çıkıyor. TSK'nın zedelenmesi ve yıpratılması kendi içlerinden kaynaklanıyor. TSK komutanı olarak Sayın Başbuğ'un yapması gereken, içindeki darbeci odakları tasfiye etmesidir. Neden silahları toprağa gömüyorlar? Neden Silahlı Kuvvetler mensupları kendi silahlarını özel bir şekilde ambalajlayıp yeraltına gömüyor? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde Silahlı Kuvvetler mensupları toprak altına silah gömer? Bunlara cevap versin. Neden Kafes Planı var, neden Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz var? Onları bize anlatsın. Yasadışı yollara sapmış insanlar varsa demokrasi adına her türlü eleştiri yapılabilir. Prestij kaybeden TSK'nın çok sıkıştığı anlaşılıyor ETyen mahçupyan (gazeteci-yazar) Başbuğ'un konuşmasında kritik olan şey, yargı kurumlarını TSK ile işbirliğine çağırması. Buradan TSK'nın son olaylardan dolayı çok sıkışmış olduğunu ve kurum içi bir sıkıntıyı hafifletme çabasının görüldüğünü anlayabiliriz. Çünkü TSK, tarihte ilk defa bu kadar büyüteç altındadır. İlk defa ordunun değişik birimleri, toplumsal tartışmaya açılmıştır. İçeride prestij kaybı yaşandığı bir gerçek. Bunu tekrar sağlamak için Başbuğ serzenişte bulundu. Ancak sıkıntılı olan durum Başbuğ'un, hukukun TSK rehberliğine girmesini savunması ve hukukun bağımsızlığını hiçe saymasıdır. Savcılara ihbar mektuplarını hemen dikkate almamalarını ve TSK'ya danışmalarını tavsiye etmesi vahim bir durum. Eleştirilerden ve son dönemdeki hukukî süreçten rahatsız olduğu açık. Elindeki silahı bıraktıktan sonra konuşsun Şanar yurdatapan (Sanatçı) Kimin ne deyip ne demeyeceğine Genelkurmay Başkanı karar veremez. Bu ülkede ifade özgürlüğü var. Herkes istediği gibi konuşabilir. İfade özgürlüğünü kullanamayacak tek grup varsa o da elinde silah olanlardır. Eğer konuşmak istiyorsa elindeki silahı bırakıp sivil olsun. Bu ülkede emekli korgeneraller hakimleri korkutmak için evlerinin yakınlarında bomba patlattıklarını söylüyorlar ve bu insanlar hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Terör eylemleriyle Genelkurmay irtibatlandırılmak istenmiyorsa bu tip olaylarda gerçekleri açığa çıkarmak zorunda. Siyaset yapmayı bıraksın Oral Çalışlar (Radikal) Genelkurmay, artık siyasetle uğraşmamalı. Bu tutumundan vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü hâlâ politika yapmaya devam ediyor. Ayrıca, biz gazeteciler olarak ona mı soracağız neyi yazacağımızı, nasıl haber yapacağımızı? Genelkurmay mı karar verecek bizim yapacaklarımıza? Genelkurmay artık ülke savunmasıyla ilgilenmeli. Onların işi, kimseye ders vermek, akıl vermek değildir. Darbe planları meydanda Nazlı Ilıcak (Sabah) Bu, bir inkar politikası. Hazırlanan bazı andıçların medya mensuplarını hedef aldığı biliniyor. Şimdi çıkıp da medyayı, akademisyenleri, siyasetçileri suçlamak bence yanlış bir tutum. Başbuğ'un temiz sayfa açıp, 'Geçmişte böyle hatalar yapıldı ama bundan sonra daha dikkatliyiz' demesi gerekir. Ama hâlâ inkâr politikası yapılıyor. Güçlükonak katliamı, 33 er katliamı, bazı faili meçhul cinayetlerin daha sonra ortaya çıkması, JİTEM yok denilirken birdenbire var olduğunun anlaşılması ve Cem Ersever'in JİTEM'in bir başka kanadı tarafından öldürülmesi, Poyrazköy kazısında ortaya çıkan silahlar, bu silahların İlker Başbuğ tarafından içi boş diye küçümsenmesi, darbe planlarının ortaya çıkması. Biz bütün bunları biliyoruz, yaşadık ve hepsi meydanda. Medyada yazılanların hangisi olmamış? Alper Görmüş (Taraf) Psikolojik harekat, olmayan birtakım şeyler üzerinden, gerçekmiş gibi yürütülen harekatın tanımıdır. Medyada yazılan çizilenlerden hangisi olmamış?.. Yani en son ve en ürkütücü olanını alalım. Kafes Planı için 'Hayır böyle bir şey yoktur. Deniz Kuvvetleri'nde böyle bir yapılanma yoktur' diyerek yalanlamaksızın Silahlı Kuvvetler üzerinden psikolojik harekât yürütülüyor demek hiç ikna edici değil. Yazılanlar ve çizilenlerin hepsi ciddi iddialardır ve gazetecilerin sorumluluğu içindedir. Mesleğimizin icabı budur. Biz de mesleğimizin icabını yerine getiriyoruz. Artık kimse bu tür açıklamaları doğal karşılamıyor Roni Marguiles (Taraf) İlker Başbuğ, kendinde, siyasetin her yönü hakkında görüş bildirme hakkı olduğunu düşünüyor. Ne söylediklerinden çok, bu hakkı kendinde görüyor olması problemlidir. Maalesef bu da çok eski bir geleneğe dayanıyor ve hâlen Başbuğ açısından değişmiş değil. Bu düşünceleri Trabzon'da bir gemide değil, bir binanın bodrum katında seslendirmiş olsa da bir şey değişmeyecekti aslında. Ancak Türkiye'de değişen şudur: Artık Genelkurmay Başkanı böyle bir açıklama yaptığında 'doğal' karşılamayan ve buna tepki gösteren insanların sayısı bir hayli kabarık. Bu da meselenin bence önemli yanıdır. Değişimin zaten hissedildiği alan da budur. ZAMAN
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-18-2009, 08:06 | #2 |
|
|
12-18-2009, 17:40 | #3 |
Tüm aydınlar aşbuğu eleştirdiğine göre ve bende eleştirdiğime göre bende Aydınım şaka bir yana bir genelkurmay başkanından daha çok tskp genel başkanı olarak konuşuyor gibi.Yakışmıyor,hem demokrasiden bahsediyoruz hemde gn.kur.bşk. siyasetçi gibi demeçler veriyor.Dünyanın hangi ülkesinde bir komutan bu kadar meşhurdur acaba,çok yazık çokkkk.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|