AK Gençliğin Buluşma Noktası
İman ve Ahlak Namaz, aile hayatı, fıkıh, akaid, ahiret ve kıyamet.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-07-2010, 23:10   #1
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart Diziler Bize Neler Etti?

Haftanın her günü izlediğimiz en az bir dizi var. Misafirliğe gidecek olsak dizimizin olmadığı bir akşama denk getirmeye çalışıyoruz ziyaretimizi. Biri gelecek olsa evimize, dizimiz başlamadan kalkıp gitse diye saate dikiyoruz gözümüzü. Bir hafta yayınlanmasa merakımızdan ölüyoruz. Artık değme senaristlere taş çıkaracak kadar hakimiz dizi hikayelerine. İlk bölümden finalde olacakları tahmin ediyoruz. Abarttığımızı düşünmeyin aramızda diziye dalıp namazını geçirenler bile olabiliyor.

Her sezon başında nerdeyse yüze yakın yeni dizi yayına başlıyor ve nasıl olduğunu anlamadan nerdeyse hepsini az buçuk seyrediyoruz. Pek hayra alamet olmayan bu durum hayatımızı da derinden etkiliyor. Bir dönem çocukların ve gençlerin dizilerdeki şiddetten etkilenerek birbirlerini yaralamaları ve hatta öldürmeleri uzun uzadıya tartışıldı. Sonra unutuldu. Ama kimse gayrı meşru çocuk, nikahsız birlikte yaşamak, taşıyıcı annelik gibi konuları işleyen ve bu gibi durumları sıradanlaştıran dizileri çok fazla eleştirmedi. Yakın zamanda, lise çağında bir genç kızın kendisinden yaşça büyük birinden bebek bekliyor oluşunun anlatıldığı bir dizide, genç kızın ailesini karşısına alarak çocuğunu doğurmakta ısrar edişine bile ses çıkaran olmadı.

Diziler aile yapımızı tehdit ediyor

Milletçe o kadar hoşgörülü olduk ki entrikalarla, gayri ahlâkî sahnelerle dolu dizileri bile yüzümüz kızarmadan seyredebiliyoruz. Senarist ve yönetmen Gülşah Nezaket Maraşlı, “Bir şeyi devamlı görürseniz, sizi başta rahatsız etse de zamanla alışır ve normal görerek zamanla benimsersiniz” diyerek açıklıyor bu durumu. Sinema yazarı ve eleştirmen Suat Köçer ise “Dizilerde sunulan yaşam biçimi bu topluma ait olsaydı, hiç kuşkusuz kahramanların büyük çoğunluğunun da toplumun yaşam biçimini yansıtıyor olması gerekirdi. Bu topyekun yürütülen bir proje midir, bilemiyorum doğrusu. Ama sektörü yönlendiren bazı çevrelerin bunu akıllarından geçirmediğini düşünmek safdillik olur bence” diyerek yerli gibi görünen dizilerin yabancılığına işaret ediyor.

Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gülenay Pınarbaşı’ya göre de önümüze serdikleri hayat tarzıyla diziler aile yapımızı tehdit ediyor. Pınarbaşı’ya göre bu kadar dizi çekilmesinin nedeni, en başta dramaların insanların ilgisini çekmesi, televizyonun karşısında bir bağlılık oluşturması. Dizilerin hayatımızda neden bu kadar yer ettiğini de “Başkasının aşkı, mutluluğu, mutsuzluğu çatışmayla verildiği için heyecan uyandırıyor. Daha çok seyrettiriyor” diyerek açıklıyor Gülenay Pınarbaşı. Zaten başkalarının hayatını seyretmeye, didiklemeye fazlasıyla meraklı olduğumuzdan diziler de bu merakımızı fazlasıyla tatmin ediyor.

Selamlaşmalarımız bile değişti

Milletçe televizyon dizilerine düşkünlüğümüz 1980’li yıllarda televizyonun evlerimizin başköşesine kurulmasıyla başladı. Ne zaman ki aile büyüklerinin, dede ve ninelerin anlattığı mesellerin, kıssaların yerini o aptal kutusunun beyaz camında görünen hikâyeler almaya başladı o zaman ailelerimizde de bir şeyler değişmeye başladı. Hayata bakışımız, alışkanlıklarımız, selamlaşmalarımız bile farkında olmadan bize ait olmayan bir hale geldi. “Kendine iyi bak” demeye başladık “Allah’a emanet ol” yerine. Komşuluk ilişkilerimiz, aile bağlarımız bambaşka bir hal aldı. Dallas, Kara Şimşek, Köle İsaura bizden olmasa da artık gözümüzü ayırmadığımız dizilerdi. Sonra TRT bir hamle başlattı. Kuruluş, Küçük Ağa, Kartallar Yüksek Uçar gibi eli yüzü düzgün diziler seyreder olduk o günlerde. “Keşke daha çok ‘yerli’ dizi olsa, bu yabancı diziler ahlâkımızı bozuyor” diye yakındığımız zamanların üzerinden çok geçmemişti ki birer ikişer özel kanallar açılmaya başladı. İşte o zamandan itibaren ahlâkî yapımızı olumsuz yönde etkilediğini düşündüğümüz dizileri bile mumla arar olduk. Elbette ekrana gelen dizilerin hepsi çok kötü değildi. Bir dönem Süper Baba, Perihan Abla, Mahallenin Muhtarları gibi sıcak mahalle hayatını konu alan, dostluk, dayanışma, sevgi gibi duyguları ön plana çıkaran diziler çok ilgi gördü. Ama entrika, kin, intikam, çıkar ilişkileri üzerine kurulu yapımlar reyting almaya başlayınca yapımcılar ve televizyon yöneticileri hiç düşünmeden bu tür işlere ağırlık vermeye başladılar. Artık evimizin baş köşesinde her akşam ailece karşısına oturup bizi bütün sıkıntılarımızdan birkaç saatliğine uzaklaştırması için gözümüzü diktiğimiz dizilerin tek varlık sebebi daha çok reklam alıp dizilerin yapımcısına, televizyon kanalına ve reklam verenlere daha çok para kazandırmak. Bunu yaparken Türk aile yapısı zarar görmüş, Türk insanının dini ve manevi değerleri yerle bir edilmiş hiç önemli değil. Yerli dizilerin yaptığı tahribatın en açık delili ise bu dizilerin gösterilmeye başlandığı pek çok Arap ülkesinde boşanmaların artması ve o ülkelerdeki din adamları tarafından bu yapımların “ahlâksız” bulunarak eleştirilmesi.

Acaba kaç dizi senaristi yer sofrasında dizini kırıp yemek yemiştir?

Gülşah Nezaket Maraşlı / Senarist ve yönetmen

Dizilerde işlenen konular hayatın içinden seçilmekte. Eskiden belli bir kesimin etrafında gelişen olaylar işlenirdi. Artık mahalle ortamında geçen olaylar konu ediliyor. Yani halkın kendisi yansıtılmaya çalışılıyor. Ancak dizilere konu olan halk kesiminin hayatında yaşanmayan ya da yaşansa da normal karşılanmayan olaylar, normalmiş gibi işleniyor. Bir şeyi devamlı görürseniz, sizi başta rahatsız etse de zamanla alışır ve normal görerek zamanla benimsersiniz.

Senaristler asla ve asla yaşadıkları cemiyeti tanımıyorlar. Çünkü halktan kopuk yaşıyorlar. Zaten gariban bir halk çocuğu da karnını doyurmaktan fırsat bulup ben senarist olacağım demiyor. Doğrusu merak ediyorum, acaba kaç dizi senaristi yer sofrasında dizini kırıp yemek yemiştir? Kaçı soba yakmıştır hayatında? Mesela hiç çeşmeden evine su taşıyan olmuş mudur? Yeşilçam’da bir oyuncunun, hayatında hiç yapmadığı bir işi rol gereği yapacak olsa, gidip birkaç zaman o işte çalıştığını duymuşsunuzdur. O yüzden o filmleri biz hala seyrediyor ve hala keyif alıyoruz. Dizilerde normal bir aile bile üç katlı villalarda yaşıyor. Günümüz Türkiye’sinde kaç aile havuzlu villada yaşıyor? Eh, senaristlerin çoğu kendilerinin halkın üstünde görürlerse, en fakir karakterini bile villada oturtur tabiî. Böyle olunca da dizilerdeki karakterlerin ne kadar gerçeği yansıttığını varın siz düşünün. Benim yeğenim yaptığım hiçbir şeyi kaçırmaz. Zaten senaryo yazarken ya da çekim yaparken, kendi yeğenime yapıyormuşum gibi çalışırım. Çünkü ona asla zarar veremem, dolayısıyla kimsenin çocuğuna da zararlı bir ürün ortaya çıkarmam. Herkes bu hassasiyeti taşısa, yavrularımızı, gelecek nesillerimizi daha iyi koruruz. Ama bu diziler sayesinde hayal güçleri yara almış küçük beyinler yetiştiriyoruz.

Hiçbir dizide başörtülü bir kahraman, ya da karakter göremezsiniz

Suat Köçer / Sinema yazarı ve eleştirmen

Toplumumuzun dizilere olan merakı herkesin malumu. Ait oldukları ülkelerden dahi çok izlenen yabancı diziler vardı bizde. Sektörü elinde bulunduranlar, toplumun bu alana yönelik ilgisini keşfettiğinden bulunduğumuz noktaya gelindi.

Hiçbir dizide başörtülü bir kahraman ya da karakter göremezsiniz. Oysaki yapılan araştırmalarda toplumun yüzde 62’sinin şu veya bu şekilde örtündüğü belirtilmişti. Dizilerde sunulan yaşam biçimi bu topluma ait olsaydı, hiç kuşkusuz kahramanların büyük çoğunluğunun da toplumun yaşam biçimini yansıtıyor olması gerekirdi. Bu topyekun yürütülen bir proje midir, bilemiyorum doğrusu. Ama sektörü yönlendiren bazı çevrelerin bunu akıllarından geçirmediğini düşünmek safdillik olur bence.

Dizi senaristleri pek tabi ki toplumu tanıyorlar. Hatta toplum hassasiyetlerini tanıma konusunda hayli gelişmiş melekelere sahipler. Çünkü yeri geldiğinde bu hassasiyetleri kâra dönüştürmek gibi bir meslekleri var. Ancak onlar da TV sektörünün birer kahramanı olduklarından, kendilerini riske sokacak bir proje üzerinde çalışmak istemezler. Nihayetinde toplum değerlerine uygun işler yapan çok az dizi tutulmuştur ve tutunamayan projeler büyük hüsranlarla sonuçlanmıştır.

Bazı dizilerdeki replikler amerikan filminden çevrilmiş gibi

Gülenay Pınarbaşı / Aileyi koruma ve destekleme derneği yönetim kurulu üyesi

Maalesef televizyonlarda ve basında aile, bir değer olarak yer almamakta. Evlilik dışı ilişkiler, sınırsız cinsel hayat, dini değerleri sosyal hayattan soyutlama, Türk aile birlikteliğini tehdit ediyor. Başkasının aşkı, mutluluğu, mutsuzluğu çatışmayla verildiği için heyecan uyandırıyor. Daha çok seyrettiriyor. Dolayısıyla televizyon yapımcıları daha çok reklam alıyorlar. Dizilerin kurmacalığı sayesinde sinema filminden farklı olarak sürekli oluşu iyi bir pazarlama tekniğidir. Yani daha çok para kazandırır.

Aile mahremiyetine, ülkemizde çok değer verilirdi. Gerçeklik programları ve diziler ile son birkaç yıldır bu değer yıpratılmaya çalışıldı. Sonuçta kadınlar ve toplum bundan etkilendiler ve bakış açıları değişti.

Senaristlerin hayatlarına bakınca birçoğu tam karakterleri teşekkül edecek yaşta batıya eğitim almaya gidiyorlar. Bütün algıları batı toplumu gibi gelişiyor. Bunu yazdıkları metinlerden, kurgularından anladığımız gibi Türkçelerinden de anlamak mümkün. Bazı dizilerdeki replikler Amerikan filminden çevrilmiş gibi. Aslında meselenin özü burası. Yerel değerlere, aile değerlerine önem veren kurum ve kuruluşlar hızla televizyona yönelik kaliteli elemanlar yetiştirmeliler. Televizyon izleyicisi kitap-dergi okuyucusundan çok daha büyük bir kitle. Yabancı kültürlerde yetişmiş, hassasiyetleri bizimle aynı olmayan kalemlerin bu geniş kitledeki etkisi direk aileyi tehdit etmektedir.

Gülcan Tezcan
Semerkand Aile

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 05-07-2010, 23:13   #2
Kullanıcı Adı
Sevban
Standart
Televizyon dizileri yüz yıllardır gücünü ve bütünlügünü koruyan aile yapımızı tamamen yok etmek üzere...!
Maalesef ülkemizdeki televizyon yayıncılığı, haberlerden dizilere kadar sanatsal hassasiyetten uzak bir görüntü sergilemektedir.

Konu Sevban tarafından (05-07-2010 Saat 23:19 ) değiştirilmiştir..
Sevban isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 00:30   #3
Kullanıcı Adı
isimsiz
Standart
Bu türkiynin kanayan yarası diziler...

birileri buna dur demeli artık rezalet aldı başını gidiyor

reyting almak için ahlaksızlıklar diz boyu olduğunu düşünmüyorum bu aile yapımızı bozmak için kasıtlı yapılıyor...

eskiden Bizimkiler, mahallenin Muhtarları gibi diziler vardı ne bir ahlaksızlık ne bir zina içeriyordu ama onlarda izleniyordu...

peki çözüm nasıl olmalı bunu konuşmalıyız bence herkes ahlaksız dizilerde şikayet ediyor ama izlenme oranları ortada...

sihir dizileri desen çocukların psikoljisini alt üst ediyor...

RTÜK bu duruma bir an önce el atmalı yoksa başka türlü önlenemeyecek bu kültür yozlaşması...
isimsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 21:11   #4
Kullanıcı Adı
akgurbetci
Standart
Ahlaki cöküs diyesim geliyor. Üzülüyorum bu duruma. Edepsizlik diz boyu. Ana babamizla televizyon izleyemez olduk.
akgurbetci isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 21:17   #5
Kullanıcı Adı
unnamed
Standart
Şükürler olsun televizyon yok rahat var evde, çok güzel bir ortam, misafir gelince televizyona bakmak yerine gelen insanla karşılıklı çay içmek, onunla muhabbet etmek bambaşka zevkli...Asıl konuya gelince suç televizyon kanallarından çok bizim insanımızda, izlemeseler, bu diziler bu kadar revaşta olmaz....
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 21:42   #6
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart
Sorun dizilerden önce basladigi için, dizilerden de vazgeçemiyor insanimiz. Insanimiz cahil, dizilerin zararini idrak etmeleri için önce ilim açligini doyurmak gerekir...

Aslinda yetiskinlerin izledigine üzülsem de, negatif etkilerinin farkinda olsam da, bu pisliklerin çocuklar tarafindan izlenmesini kendime yediremiyorum. Kendini düsünmedigine yanmiyorum be adam, o çocukcagizin beyninde olmadik seyler yerlesiyor, sonra her türlü sapik davranislarda bulundugunda onun sorumlusu kim olacak? Dinimize ters bir düsünce mi, bilemiyorum, fakat.. bunlari görünce "çocuk sahibi olmayin" diyesim geliyor. Peygamber efendimiz (s.a.v.) ümmetinin çoklugundan iftihar etmek istiyor, fakat ahlâkli bir ümmet istiyor! Yuva gibi bir yer açip olabildigince çocuk toplayip onlari yetistirmek var aslinda.. zihnimle sinirli kalacak bir ütopya
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 21:51   #7
Kullanıcı Adı
sarar
Standart
e) Yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması. Yazıyor Rtük'te ama Demekki Onlara Göre Aile Yapısına Uygunmuş Diziler Anlamadım =/
sarar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 22:41   #8
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
Bakın ne anlatıcam.Bende yeni keşfettim ve iyice hayretlere düştüm.

Geçen hafta köye gitmiştim.
Köydeki büyük dayım bize geldi yengemle birlite.
O anda da TV'de hanımın çiftliği dizisi vardı,ve yengem bir sonra sahneyi bildi,bir sonrakinide.
3.yü de bilince ''yenge sen mi yazdın senaryoyu'' dedim.

Aynı sahne bir gün sonra diğer dayım geldiğinde yaşandı.

Ve bu sefer iz büyük dayının evien gittiğimizde çaylar içildi vs. dizi başladı ve herkes sustu bir anda.Şaştım kaldım.Reklamda tekrar sohbet,dizi başlayınca sus pus bir hal,ve yine sahne tahminler karakterler hakkında yorumlar.

Bizim evde dizi izlenmez.
Tek izlenen dizi Geniş Aile'dir.O da gırgır şamatadır zaten.
İlk defa öyle bir ortama düştüğüm için nefret ettiğim dizilerden daha çok nefret ettim.
Oysa eskiden dizilere önem verilmez,TV'lerin sesi kısılır,sohbetler edilirdi.

Ahha birde o ahlaksız dizilerdeki hatunlara özenen hatunlar,başkasına göz diken çapkın erkek rolundekilere özenen ahmak kişilikler yok mu ?

Yahu yaz ortasında pardüsü ile dolaşan gördüm daha ne olsun.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 22:45   #9
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart
Yalniz o senaryo tahmin etmeler çok basit, her zaman ayni hikayeleri sunuyorlar. Bir dizinin 5 dakikasini izleyip, sonuna kadar neredeyse hatasiz tahminlerde bulunabilirim
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2010, 22:50   #10
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
Madem tahmin kolay izlemesinler :=)
Romanlardan alınan hikayeleri bari kitap olarak alıp okusalar daha faydalı.
Veya neşeli bir dizide olabilir,geniş aile mesela

Her dizi aynı hemen hemen,kimi zaman zenginlern hayatı,kimi zaman fakir bir kzıın zengin biriyle tanışıp o aleme akması.Kimi zaman dram,kimi zaman aldatma.

Baykalı izlerim yinede izlemem bu dizileri
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi