|
![]() |
#1 |
![]() Menderes Nazım'ı sever miydi?
14.05.2010 - 08:25 ![]() Nazım Hikmet'in "Menderes affı" sayesinde hapishaneden çıktığını söyleyen Ertuğrul Günay, aynı kabinenin Nazım Hikmet'i vatandaşlıktan çıkarttığını unuttu! AKP, yakın tarihe dair müdahalelerine devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde İsmet İnönü'yü Hitler'e benzeten Erdoğan, yeni bir tartışma başlatmıştı. Erdoğan'ın başlattığı tartışmayı sürdüren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bir adım daha ileri gitti. "Solun fetiş haline getirdiği Nazım Hikmet"'in İnönü zamanında hapiste olduğunu söyleyen Günay, "Solun fetiş haline getirdiği Nazım Hikmet, İsmet İnönü'nün işbaşında olduğu dönemi hapiste geçirmiştir. Menderes'in affıyla dışarı çıkmıştır" dedi. ![]() Günay'ın bu ifadeleri ile gündeme gelen, Nazım Hikmet'in hapisten çıkışı, Ertuğrul Günay'ın anlattıklarından biraz daha farklıydı. 1949 yılının ortalarına doğru Ahmet Emin Yalman'ın "Vatan" gazetesinde yazdığı bir dizi yazı ve gazetenin avukatı Mehmet Ali Sebük'ün kaleme aldığı yazılar sonucunda, kamuoyunda Nazım Hikmet'in bir "adli hata" yüzünden cezaevinde olduğu görüşü ağırlık kazandı. Bu konuda bir çok girişimde bulunuldu. Nasıl affedildi? Ankara'da avukatlar, İstanbul'da aydınlar topluca imzaladıkları dilekçelerle Cumhurbaşkanı'na başvurdular. Dünyanın bir çok yerinde Aragon gibi aydınlar Nazım Hikmet için komiteler kurdular. "Nâzım Hikmet" adlı bir dergi çıkarıldı, 9 Mayıs 1950'de annesi Celile Hanım 10 Mayıs'ta şair Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat açlık grevine başladılar. Nazım Hikmet'in açlık grevi, içeriden gelen protestolar ve dışarıdan gelen eleştiriler ile köşeye sıkışan Demokrat Parti hükümeti, CHP'nin ardından demokratik bir ortam sağladığı izlenimi yaratabilmek için af çıkarmıştı. ![]() Ödül almasına dahi izin verilmedi 15 Temmuz 1950'de, Cerrahpaşa Hastanesi'nde, artık serbest olduğu kendisine avukatlarınca bildirilen Nazım Hikmet, hapishaneden çıktıktan sonra da rahat edemedi. 22 Kasım 1950'de Dünya Barış Konseyi tarafından verilen Uluslararası Barış Ödülü"nü almaya hak kazanan Nazım Hikmet bu ödülü almaya gidemedi. Demokrat Parti'nin iktidarda olduğu bu dönemde Pablo Picasso, Paul Robeson, Wanda Jakubowska ve Pablo Neruda'yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü"nü almaya hak kazanan Nazım Hikmet'in ödülünü de Neruda aldı. Demokrat Parti, iktidara geldikten birkaç ay sonraki bu olayla ne kadar demokrat olduğunu gösterdi. Öldürülmemek için kaçtı Nazım Hikmet üzerindeki baskı bu dönemde de artarak sürdü. Polis tarafından sürekli izlenen Nazım Hikmet, Kadıköy Askerlik Şubesi'ne çağrıldı. Askerliğini yapmamış olduğu, hemen sevk edilmesi gerektiği bildirildi. Bahriye Mektebi'ni bitirdiğini, güverte subaylığı yaptığını, hastalanarak çürüğe çıkarıldığını söylemesine karşın Hikmet birkaç kez daha şubeye çağırıldı. 17 Haziran 1951 sabahı, askerlik işini düzeltmek amacıyla Ankara'ya gideceğini söyleyerek evden ayrılan Nazım Hikmet'in 20 Haziran 1951'de Romanya'ya vardığı Bükreş Radyosu'ndan öğrenildi. Vatandaşlıktan çıkartan da onlardı Hapishaneden çıkartılmasına karşın sürekli baskı altında tutulan Nazım Hikmet, öldürülmemek için ülkesinden kaçmak zorunda kalırken Demokrat Parti hükümeti bu fırsatı da kaçırmadı. Kültür ve Turizm Bakanı'nın, Nazım Hikmet'i affettiği gerekçesiyle alkışladığı Menderes Hükümeti, Hikmet'i vatandaşlıktan çıkarttı. Resmi Gazete'de yayımlanan 25 Temmuz 1951 tarihli Bakanlar Kurulu kararında ''Pasaportsuz olarak İstanbul'dan Romanya'ya kaçan ve oradan da Moskova'ya giderek havaalanında memleketi aleyhinde beyanatta bulunduğu ve müteakiben radyo yayınlarında Türkiye'nin hükümet şekli ve hükümeti idare edenler aleyhinde geniş propaganda kampanyasına girişerek, Komünizmi yaymak maksadını güden neşriyatiyle Sovyet Hükümeti'nin verdiği hizmeti ifa etmekte olan maruf komünist Nazım Hikmet Ran'ın kendisine bu hizmeti terk etmesi hususunda yapılacak tebligatın da bir fayda vermeyeceği, mülahaza edildiğinden Türk Vatandaşlığı'ndan çıkarılması Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır'' denildi. Barışseverler tutuklandı Soğuk Savaş sırasında kendi kampını daha net bir şekilde ortaya koymak için NATO'ya girmeye çalışan DP hükümeti, içeride de solculara karşı terör estiriyordu. 1950 yılının Ekim ayında Kore'ye ilk askerler gönderilirken Nazım Hikmet daha sonra yazdığı "23 Sentlik Asker" şiiriyle DP hükümetine muhalefetini sürdürdü. 21 Mayıs 1950'de Behice Boran, Adnan Cemgil, Nevzad Özmeriç, Vahdeddin Barut, Osman Faruk Toprakoğlu, Turgut Pura, Affan Kırımlı, Reşad Seviçsoy, Muvakkar Güran tarafından kurulan Türk Barışseverler Cemiyeti, Kore'ye asker gönderilmesini protesto ettiği için kapatılmış önde gelen 7 üyesi tutuklanmıştı. ![]() 51 tevkifatları NATO'ya girmek için Kore'ye asker göndermekten çekinmeyen DP, içeride sola göz açtırmıyordu. 1951 yılında başladığı için "51 tevkifatları" olarak bilinen büyük tutuklama dalgası 1952 yılında da sürdü. Toplam 187 kişinin tutuklandığı dava, Ankara Askeri Mahkemesi'nde görüldü. Bu davada Zeki Baştımar, Şefik Hüsnü Değmer, Mihri Belli, Sevim Belli, Enver Gökçe, Mübeccel Kıray, Arif Damar, Ruhi Su, Orhan Suda, İlhan Başgöz, Ulvi Uraz, Yılmaz Çolpan, Nejat Özon, Şükran Kurdakul, Behice Boran ve Aclan Sayılgan gibi isimler tutuklandı. (soL - Haber Merkezi) ![]() http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-si...i-haberi-28248
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Zannetmiyorum, Menderes nazımı hiç sevmezdi(:
|
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|