|
07-14-2010, 23:20 | #1 |
SAADET PARTİSİ KONGRESİ PERDE ARKASI!!
KANGRENLEŞEN KONGRE 11 Temmuz 2010 Ankara’da yapılan SP kongresinde kırk yıllık çıbanlar deşilmiş; marazlı ve kötü maksatlı kişi ve ekipler kendilerini deşifre etmiştir. Numan Kurtulmuş’a nasıl ve niçin temkinli yaklaştığımız ve hangi konularda tenkit edip uyardığımız zaten bilinmektedir. Ancak 10 Temmuz 2010 tarihli Milli Gazete’nin yıldızlı baş yazısında: “Öncelikle Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın bir kere değil, milyon kere tebrik edilmesi gerekir. Zira O`nun, siyasete ve devlet adamlığına olan vukufiyeti, yaptığı istişareleri analiz etmekteki yeteneği, kırk yıl önce sağır ve körlerle doldurulmuş bir arenaya adım atarken taşıdığı inanç ve azmi asla sekteye uğratmadan Milli Görüş`ün bugünkü ihtişamlı yükselişini bu millete hediye etmesindeki başarısı her türlü takdirin üzerindedir. Bu kongreye dair söylenecek ikinci şey, Milli Görüş`ün, gücünü inancından alan evrensel bir ideoloji olduğunu hâlâ ve inatla fark etmemeye, anlamamaya çalışan bir avuç Milli Görüş düşmanı fitnecinin bütün komplolarının, bütün tuzaklarının boş bir hayalden ibaret olduğunun ortaya çıkmış olmasıdır. Ve son olarak da Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş hakkında bir şey söylenmelidir. Yaklaşık iki yıldır Saadet Partisi O`nun liderliğinde yol alıyor. Bu süreç bize gösterdi ki, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, kadrosunun içinde yer alan Sayın Numan Kurtulmuş`un sadece bir akademisyen olduğunu değil, "Ecdadımızın görüşü" diye tarif ettiği Milli Görüş`ü "asrın idrakine söyletecek" en ideal isim olduğunu da herkesten önce görmüştür.” Tespitlerini okuduktan sonra: “Her türlü hamlığına, yavanlığına, Milli Görüş davasına olan yabanlığına ve açıkça Erbakan’ın vesayetinden (yani Milli Görüş’ün siyasi istikametinden) ayrılma tavrına ve tutarsızlığına rağmen; Kontrolde tutulmak ve konjüktür gereği yararlanılmak şartıyla, Numan Kurtulmuş’a bir şans daha verilmiştir ve istediği ekiple kongre yapmasına müsaade edilmiştir. Artık bize düşen, davamızın ve camiamızın hatırına, haklı ve hayırlı hizmetleri desteklemek, yanlış ve yararsız girişimlerde ikaz etmektir.” Kanaati belirmiştir. Fakat kongre esnasında, “güya teklif ve tavsiye ettiği isimleri parti yönetimine almadığı için, Hoca’nın Numan’a karşı ikinci bir liste çıkaracağı” söylentileri iyi niyetli, samimiyetli ve dava gayretli tüm Milli Görüşçü’leri derinden etkilemiştir. Bizim duyum ve değerlendirmemiz şöyledir: Bu ikinci listeyi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan’ın başını çektiği malum bir ekip, sadece kendi şahsi kaprisleri ve siyasi beklentileri için hazırlayıp.” Hoca böyle istiyor, dava elden gidiyor.” Diyerek kırk yıldır yaptıkları gibi Erbakan’ı istismara ve konumlarını suistimale yeltenmişlerdir. Ancak Erbakan Hoca’nın böylesine sinsi ve sünepe girişimlere tenezzül etmeyeceğini, kongrede davasına ve Hoca’sına gönülden bağlı Milli Görüş’çülere ve delegelere “Ben Numan Beyin Başkanlığında şöyle bir ekibi size tavsiye ediyorum” demesi halinde, hiç kimsenin buna itiraz edip karşı gelemeyeceğini herkes bilmektedir. Oysa Hocamız kongredeki konuşmasında bu meseleye hiç değinmemiş, hatta bu yönde bir işaret dahi vermemiştir. Yani bütün bunlar Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk gibi, Genel Merkez’den ve “Erbakan’ın yakın çevresi” görüntüsünden nemalanan bir ekibin sömürü saltanatlarını yitirme endişesinden kaynaklanan bir girişimdir. Bir İnternet Sitesi bile bu gerçeği öğrenip haber vermiştir. 2. liste Erbakan`ın mı Asiltürk`ün mü? “Saadet Partisi`nin dün Ankara`da düzenlenen kongresi, Abdullah Gül`ün Fazilet Partisi Genel Başkanlığı`na aday olduğu kongreden sonra ikinci olaylı Milli Görüş Kongresi olarak tarihe geçiyordu. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın ve Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş`un konuşmalarını tamamlamalarının ardından, divan seçim gündemine geçer geçmez salonda olağandışı bir hareketlilik baş gösteriyor ve Numan Kurtulmuş`un `Beyaz Liste` olarak isimlendirdiği listesine karşı Oğuzhan Asiltürk yine Numan Kurtulmuş`un Genel Başkan adayı olduğu `Yeşil Liste`yi açıklıyordu. Sonrasında ise `Yeşil Liste` içerisinde isimleri geçen ve diğer listede de isimleri bulunan 33 kişi Yeşil Liste`den istifalarını sunarak, `Beyaz Liste` adına yola devam kararı veriyor. Ve `Beyaz Liste` ise iki kişinin istifası ile yoluna devam ediyordu. Bütün bunlar, kongre sürecine dair bütün haber organlarının aktardığı bilgilerdi. Ancak bütün bu bilgilerin arkasında ne yatıyordu? `Yeşil Liste` gerçekten Erbakan tarafından mı kongreyi idare eden divana sunuldu? Kongre sürecinde Kurtulmuş`a ve Asiltürk`e yakınlığı ile bilinen isimlerden aldığımız bilgilere göre, `Yeşil Liste` Erbakan tarafından hazırlanmamış ve onaylanmamıştı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın kongrede konuşma yapmasına karşın, ikinci bir listenin varlığından hiç söz etmemesi, destek talebinde bulunmaması ancak süreç içerisinde Yeşil Liste`nin `Erbakan`ın listesi` olarak sunulması akıllarda soru işaretleri oluşturuyordu. Erbakan`ın kendi hazırladığı listeye destek verilmesi için hiçbir beyanda bulunmamasının gerekçesi de merak ediliyordu. Milli Görüş kurmaylarına yakınlığı ile bilinen isimler, Milli Görüş Hareketi içerisinde Erbakan`ın ismini kullanan ve Erbakan sonrası üzerine planlar yapan bir ekibin Kurtulmuş`tan rahatsız olduğunu, kongreyi Kurtulmuş`un tasfiyesi için bir fırsat olarak görüldüğünü öne sürüyordu. Milli Görüş Lideri`nin olaylarla doğrudan ilgisinin bulunmadığı ve listenin de Erbakan tarafından oluşturulmadığı, medyanın ise Milli Görüş içerisinde Erbakan-Kurtulmuş kutuplaşmasını gündemde tutabilmek için listeyi hususen `Erbakan listesi` olarak isimlendirdiği Milli Görüş çevresi tarafından ısrarla vurgulanıyordu. Oğuzhan Asiltürk, İsmail Müftüoğlu, Mete Gündoğan, Mehmet Karaman gibi isimlerin Yeşil Liste`yi hazırladığını ve listenin Erbakan tarafından onaylanmadığını öne sürenler, Asiltürk`ün listeye destek istediği konuşmasında Erbakan`ın kendilerini açıkça desteklediğini ifade edemediğini delil olarak gösteriyordu.[1] Elbette önceki listede ve ikinci listede bazı değerli ve dengeli şahsiyetlere de yer verilmiştir. Ama ne var ki, her iki listenin elebaşlarının nefsi tavır ve talepleri Bakara Suresinin 113. ayetini hatırımıza getirmiştir. “Yahudiler; “Hıristiyanlar (Haklı ve mantıklı hiç) bir şey üzerinde değildir”, Hıristiyanlar ise “Yahudiler (hakikat ve hayır adına hiç) bir şey üzerinde değildir” demektedir.. Halbuki iki taraf ta doğru söylemektedir, çünkü ikisi de hiçbir hakikat ve hayır üzerinde değildir. Şimdi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan ekibine soralım: a-Şayet Numan Kurtulmuş ehliyetsiz, liyakatsiz ve beceriksiz biri ise, o halde neden onu sizin listenizde de Genel Başkan gösterdiniz? Ve neden “Numan Kurtulmuş’u eleştiriyor” diye Milli Çözüm’e hücum ettiniz? b-Yok eğer Numan Kurtulmuş güvenilir ve işbilir biri ise; Sn. Recai Kutan, Ahmet Cemil Tunç, Mücahit Yanılmaz, Ahmet Demircan, Ahmet Fevzi İnceöz, Ahmet Sünnetcioğlu, Cevat Ayhan, Ertan Yülek, Lütfü Esengün, Mehmet Batuk, Mukadder Başeğmez, Şeref Malkoç, Oya Akgönenç, Teoman Rıza Güneri gibi bilinen şahsiyetleri de içine kattığı kadrosuyla çalışma isteğine niye saygı göstermediniz? Hani kulisçilik yasak edilmişti, hani fitnecilik en adi şeydi? c- Size düşen davamıza uygun doğru ve onurlu bütün gayretlerini desteklemek, yanlış ve yamukluklarını engelleyip düzeltmek değilmiydi? d-“Hocamızın oğlunu ve kızını listeye almamış diye karşı çıktık ve ikinci bir liste hazırladık” iddianız ise, çok çiğ ve çirkin bir istismar bahanesi ve kendi nefsaniyetinizi gizleme vesilesiydi. Çünkü Erbakan Hoca’nın böyle bir niyeti olsaydı, kongreden önce oğlunu ve kızını Altınoluk’a göndermezdi. Eğer göndermemiş olsaydı Oğuzhan ve Şevket ekibi onları kongreye getirip kendi mel’anetlerine alet edecek ve küçük düşüreceklerdi. e-Sizin bu sinsi ve kirli heveslerinizi Erbakan’a mal etmekle, hem onu zor duruma düşürmek, hem de camiamızda ona duyulan hürmet ve güveni zedelemek peşinde olduğunuz artık kesinleşmişti. Biz zaten yıllar öncesinden niyetinizi ve mahiyetinizi fark etmiştik. Umarız bu kongreyi kangrenleştirme çabanızdan sonra iz’an ve vicdan ehli camiamız da artık gerçekleri görecekti. Sizlerin Hoca’nın sayesinde ve O’nun adamı görünmek suretiyle adam yerine koyulduğunuzu, yoksa kırk yıldır elinizdeki teşkilattan bile böyle nasıl kovulduğunuzu herkes bilecekti. f-Evet bir kez daha ve çok net olarak ortaya çıkmıştı ki, sizin asıl amacınız; ne davamız ne de Hocamız değil, tapındığınız kendi nefsiniz, siyasi ihtiras ve heveslerinizdir ve Milli Görüş’ü içten körletmek ve Erbakan’ı kösteklemektir. Bu arada Numan Kurtulmuş ve ekibine de çok önemli bir ders verilmiştir. Oda şudur: Bakınız her türlü havanıza ve hesaplarınıza rağmen ancak üçte bir kadar bir oyla seçildiniz ve yine Hoca’nın sayesinde o makama geldiniz. Hoca istemese ve açık tavır alıverseydi 310 değil, 10 oy bile almanız mümkün değildi. Öyle ise haddinizi bilin, nankörlük etmeyin, masonik merkezlere değil, Milli görüş’e güvenin; niyetinizi ve istikametinizi düzeltin.. Şimdi Numan Kurtulmuş’a düşen, kongrede söylediği ve Erbakan Hoca’yı kast ettiğine Zaman Gazetesinin de dikkat çektiği: “Bu dava hiçbirimizin, hiçbir kişi ve ekibin şahsi malı değildir. Hiç kimse kerameti kendi nefsinde vehmetmemeli, kendisini vazgeçilmez zannetmemelidir. Herkesin şeref ve haysiyeti bu hak davaya mensubiyeti ve hizmeti nispetindedir.” Şeklindeki sözlerine uygun davranmaya gelmiştir. Zaman gazetesinin Bayram Havası İsrail’i izin alınması ve itaat olunması gereken meşru bir OTORİTE kabul eden, zalim ve kafir Amerika’nın himaye ve hizmetinde keramet sergileyen Fetullahçı Zaman Gazetesi: “Numan Kurtulmuş’un Beyaz listesine karşı Erbakan’da yeşil liste çıkardı” yalanını gerçekmiş gibi mal bulmuş mağribi gayretiyle hemen yazıvermişti. “kongrede Erbakan’ın izlerinin silinmekte olduğunun” gözlenmesi bu Siyonist ve emperyalist uşaklarını nalsı da sevindirmişti. “Erbakan’ın akrabalarının bile listeye alınmayışı ve Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle SP’de Erbakan vesayetinin kalkmış olması” Zaman’cılarda bayram havası estirmişti. Bütün bunlar, Erbakan Hoca’nın kongrede söylediği: “Dış güçlerin ve işbirlikçilerin, kendi zulüm ve sömürü düzenlerine karşı en büyük engel olarak Milli Görüş’ü tanıyıp onu etkisiz kılma ve rayından saptırma çabaları bile haklılığımızın en büyük göstergesidir.” Tespitlerinin Zaman’daki tezahürleriydi.[2] Erbakan Hoca’nın Tarihi Mesajları… Siyasi makam ve menfaat düşkünü ve dava kurmayı döküntüsü insanlar liste savaşı yaparken ve en adi Bizans oyunları sergileyip birbirlerine çelme takarken bütün bu basit ve fasit girişimlerle zerre kadar ilgilenmeyen Erbakan Hoca kongredeki tarihi konuşmasında şu talihli mesajları veriyordu: “Bu kongreyi yeni ve büyük hamleleri gerçekleştirmek için böylesine bir coşkuyla yapıyoruz… …Biz dış güçlerin ve işbirlikçi kesimlerin tezgahladığı 28 Şubat müdahalesinden sonra, artık nasıl yeniden iktidar olunacağının sanatını da öğrenmiş bulunuyoruz.. (Yani hangi maksat ve planlarla iktidardan uzaklaştırıldıksa, şimdi aynı metot ve vasıtalarla iktidara gelmenin ve büyük dönüşümü gerçekleştirmenin her türlü hazırlıklarını tamamlamış bulunuyoruz. MÇ.) …(Numan Kurtulmuş’a ders vererek) Bizim işimiz sadece dışı hoş içi boş iddialar etmek ve sadece laf üretmek değil, bizzat yaşanmış ve başarılmış gerçek icraatlarımızı göstermektir. …Bugün ülkemizde İslam ve insanlık adına, hürriyet ve haysiyet adına, hangi hayırlı adımlar ve kazanımlar varsa, bunlar Milli Görüşçülerin kırk yıllık hizmet ve siyasetlerinin meyvesidir. Yani, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı yerindedir. Ve artık yeni bir şahlanış insanlık için bir zarurettir. …Her türlü maddi ve manevi huzur; ekonomik, psikolojik ve sosyalojik onur, ancak ve yalnız İslamiyettedir. Bu tarihi dönüm noktasında, ya Türkiye parçalanıp İsrail’e vilayet, AB’ye eyalet yapılmak üzeredir; veya tekrar aslına dönderilip Milli Görüş’le dirilip-derlenip yeni ve Adil bir dünyayı kurmak mecburiyetindedir… …Bunlar da Milli Görüş’çü zannedilen şu AKP’liler, ruhu kaybolup uçmuş, hayati organları çıkarılıp içi samanla doldurularak vitrine konulmuş kuş maketine benzemektedir. Oysa Milli Görüş’çüler bu davanın aslını ve canlısını temsil etmektedir. …Eğer iman varsa, umut ve heyecanda var demektir. Yok eğer umut ve heyecan yitirilmiş, ABD ve AB’nin himmet ve himayesine girilmişse, bu inancın çürüdüğünün alametidir… …Artık kış bitti, şimdi bahar meltemleri esmektedir. Ülkemizde ve yeryüzünde yaşanan gelişmeler, beklenen mutlu ve kutlu değişimin ayak sesleridir...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-14-2010, 23:25 | #2 |
eee sonuc nedir peki.. yeni parti ne zaman kuruluyor yada yeni kongre ne zaman..
|
|
07-14-2010, 23:32 | #3 |
[QUOTE=Galevera;768974]eee sonuc nedir peki.. yeni parti ne zaman kuruluyor yada yeni kongre ne zaman..
KANGRENLEŞEN KONGRE 11 Temmuz 2010 Ankara’da yapılan SP kongresinde kırk yıllık çıbanlar deşilmiş; marazlı ve kötü maksatlı kişi ve ekipler kendilerini deşifre etmiştir. Numan Kurtulmuş’a nasıl ve niçin temkinli yaklaştığımız ve hangi konularda tenkit edip uyardığımız zaten bilinmektedir. Ancak 10 Temmuz 2010 tarihli Milli Gazete’nin yıldızlı baş yazısında: “Öncelikle Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın bir kere değil, milyon kere tebrik edilmesi gerekir. Zira O`nun, siyasete ve devlet adamlığına olan vukufiyeti, yaptığı istişareleri analiz etmekteki yeteneği, kırk yıl önce sağır ve körlerle doldurulmuş bir arenaya adım atarken taşıdığı inanç ve azmi asla sekteye uğratmadan Milli Görüş`ün bugünkü ihtişamlı yükselişini bu millete hediye etmesindeki başarısı her türlü takdirin üzerindedir. Bu kongreye dair söylenecek ikinci şey, Milli Görüş`ün, gücünü inancından alan evrensel bir ideoloji olduğunu hâlâ ve inatla fark etmemeye, anlamamaya çalışan bir avuç Milli Görüş düşmanı fitnecinin bütün komplolarının, bütün tuzaklarının boş bir hayalden ibaret olduğunun ortaya çıkmış olmasıdır. Ve son olarak da Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş hakkında bir şey söylenmelidir. Yaklaşık iki yıldır Saadet Partisi O`nun liderliğinde yol alıyor. Bu süreç bize gösterdi ki, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, kadrosunun içinde yer alan Sayın Numan Kurtulmuş`un sadece bir akademisyen olduğunu değil, "Ecdadımızın görüşü" diye tarif ettiği Milli Görüş`ü "asrın idrakine söyletecek" en ideal isim olduğunu da herkesten önce görmüştür.” Tespitlerini okuduktan sonra: “Her türlü hamlığına, yavanlığına, Milli Görüş davasına olan yabanlığına ve açıkça Erbakan’ın vesayetinden (yani Milli Görüş’ün siyasi istikametinden) ayrılma tavrına ve tutarsızlığına rağmen; Kontrolde tutulmak ve konjüktür gereği yararlanılmak şartıyla, Numan Kurtulmuş’a bir şans daha verilmiştir ve istediği ekiple kongre yapmasına müsaade edilmiştir. Artık bize düşen, davamızın ve camiamızın hatırına, haklı ve hayırlı hizmetleri desteklemek, yanlış ve yararsız girişimlerde ikaz etmektir.” Kanaati belirmiştir. Fakat kongre esnasında, “güya teklif ve tavsiye ettiği isimleri parti yönetimine almadığı için, Hoca’nın Numan’a karşı ikinci bir liste çıkaracağı” söylentileri iyi niyetli, samimiyetli ve dava gayretli tüm Milli Görüşçü’leri derinden etkilemiştir. Bizim duyum ve değerlendirmemiz şöyledir: Bu ikinci listeyi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan’ın başını çektiği malum bir ekip, sadece kendi şahsi kaprisleri ve siyasi beklentileri için hazırlayıp.” Hoca böyle istiyor, dava elden gidiyor.” Diyerek kırk yıldır yaptıkları gibi Erbakan’ı istismara ve konumlarını suistimale yeltenmişlerdir. Ancak Erbakan Hoca’nın böylesine sinsi ve sünepe girişimlere tenezzül etmeyeceğini, kongrede davasına ve Hoca’sına gönülden bağlı Milli Görüş’çülere ve delegelere “Ben Numan Beyin Başkanlığında şöyle bir ekibi size tavsiye ediyorum” demesi halinde, hiç kimsenin buna itiraz edip karşı gelemeyeceğini herkes bilmektedir. Oysa Hocamız kongredeki konuşmasında bu meseleye hiç değinmemiş, hatta bu yönde bir işaret dahi vermemiştir. Yani bütün bunlar Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk gibi, Genel Merkez’den ve “Erbakan’ın yakın çevresi” görüntüsünden nemalanan bir ekibin sömürü saltanatlarını yitirme endişesinden kaynaklanan bir girişimdir. Bir İnternet Sitesi bile bu gerçeği öğrenip haber vermiştir. 2. liste Erbakan`ın mı Asiltürk`ün mü? “Saadet Partisi`nin dün Ankara`da düzenlenen kongresi, Abdullah Gül`ün Fazilet Partisi Genel Başkanlığı`na aday olduğu kongreden sonra ikinci olaylı Milli Görüş Kongresi olarak tarihe geçiyordu. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın ve Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş`un konuşmalarını tamamlamalarının ardından, divan seçim gündemine geçer geçmez salonda olağandışı bir hareketlilik baş gösteriyor ve Numan Kurtulmuş`un `Beyaz Liste` olarak isimlendirdiği listesine karşı Oğuzhan Asiltürk yine Numan Kurtulmuş`un Genel Başkan adayı olduğu `Yeşil Liste`yi açıklıyordu. Sonrasında ise `Yeşil Liste` içerisinde isimleri geçen ve diğer listede de isimleri bulunan 33 kişi Yeşil Liste`den istifalarını sunarak, `Beyaz Liste` adına yola devam kararı veriyor. Ve `Beyaz Liste` ise iki kişinin istifası ile yoluna devam ediyordu. Bütün bunlar, kongre sürecine dair bütün haber organlarının aktardığı bilgilerdi. Ancak bütün bu bilgilerin arkasında ne yatıyordu? `Yeşil Liste` gerçekten Erbakan tarafından mı kongreyi idare eden divana sunuldu? Kongre sürecinde Kurtulmuş`a ve Asiltürk`e yakınlığı ile bilinen isimlerden aldığımız bilgilere göre, `Yeşil Liste` Erbakan tarafından hazırlanmamış ve onaylanmamıştı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın kongrede konuşma yapmasına karşın, ikinci bir listenin varlığından hiç söz etmemesi, destek talebinde bulunmaması ancak süreç içerisinde Yeşil Liste`nin `Erbakan`ın listesi` olarak sunulması akıllarda soru işaretleri oluşturuyordu. Erbakan`ın kendi hazırladığı listeye destek verilmesi için hiçbir beyanda bulunmamasının gerekçesi de merak ediliyordu. Milli Görüş kurmaylarına yakınlığı ile bilinen isimler, Milli Görüş Hareketi içerisinde Erbakan`ın ismini kullanan ve Erbakan sonrası üzerine planlar yapan bir ekibin Kurtulmuş`tan rahatsız olduğunu, kongreyi Kurtulmuş`un tasfiyesi için bir fırsat olarak görüldüğünü öne sürüyordu. Milli Görüş Lideri`nin olaylarla doğrudan ilgisinin bulunmadığı ve listenin de Erbakan tarafından oluşturulmadığı, medyanın ise Milli Görüş içerisinde Erbakan-Kurtulmuş kutuplaşmasını gündemde tutabilmek için listeyi hususen `Erbakan listesi` olarak isimlendirdiği Milli Görüş çevresi tarafından ısrarla vurgulanıyordu. Oğuzhan Asiltürk, İsmail Müftüoğlu, Mete Gündoğan, Mehmet Karaman gibi isimlerin Yeşil Liste`yi hazırladığını ve listenin Erbakan tarafından onaylanmadığını öne sürenler, Asiltürk`ün listeye destek istediği konuşmasında Erbakan`ın kendilerini açıkça desteklediğini ifade edemediğini delil olarak gösteriyordu.[1] Elbette önceki listede ve ikinci listede bazı değerli ve dengeli şahsiyetlere de yer verilmiştir. Ama ne var ki, her iki listenin elebaşlarının nefsi tavır ve talepleri Bakara Suresinin 113. ayetini hatırımıza getirmiştir. “Yahudiler; “Hıristiyanlar (Haklı ve mantıklı hiç) bir şey üzerinde değildir”, Hıristiyanlar ise “Yahudiler (hakikat ve hayır adına hiç) bir şey üzerinde değildir” demektedir.. Halbuki iki taraf ta doğru söylemektedir, çünkü ikisi de hiçbir hakikat ve hayır üzerinde değildir. Şimdi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan ekibine soralım: a-Şayet Numan Kurtulmuş ehliyetsiz, liyakatsiz ve beceriksiz biri ise, o halde neden onu sizin listenizde de Genel Başkan gösterdiniz? Ve neden “Numan Kurtulmuş’u eleştiriyor” diye Milli Çözüm’e hücum ettiniz? b-Yok eğer Numan Kurtulmuş güvenilir ve işbilir biri ise; Sn. Recai Kutan, Ahmet Cemil Tunç, Mücahit Yanılmaz, Ahmet Demircan, Ahmet Fevzi İnceöz, Ahmet Sünnetcioğlu, Cevat Ayhan, Ertan Yülek, Lütfü Esengün, Mehmet Batuk, Mukadder Başeğmez, Şeref Malkoç, Oya Akgönenç, Teoman Rıza Güneri gibi bilinen şahsiyetleri de içine kattığı kadrosuyla çalışma isteğine niye saygı göstermediniz? Hani kulisçilik yasak edilmişti, hani fitnecilik en adi şeydi? c- Size düşen davamıza uygun doğru ve onurlu bütün gayretlerini desteklemek, yanlış ve yamukluklarını engelleyip düzeltmek değilmiydi? d-“Hocamızın oğlunu ve kızını listeye almamış diye karşı çıktık ve ikinci bir liste hazırladık” iddianız ise, çok çiğ ve çirkin bir istismar bahanesi ve kendi nefsaniyetinizi gizleme vesilesiydi. Çünkü Erbakan Hoca’nın böyle bir niyeti olsaydı, kongreden önce oğlunu ve kızını Altınoluk’a göndermezdi. Eğer göndermemiş olsaydı Oğuzhan ve Şevket ekibi onları kongreye getirip kendi mel’anetlerine alet edecek ve küçük düşüreceklerdi. e-Sizin bu sinsi ve kirli heveslerinizi Erbakan’a mal etmekle, hem onu zor duruma düşürmek, hem de camiamızda ona duyulan hürmet ve güveni zedelemek peşinde olduğunuz artık kesinleşmişti. Biz zaten yıllar öncesinden niyetinizi ve mahiyetinizi fark etmiştik. Umarız bu kongreyi kangrenleştirme çabanızdan sonra iz’an ve vicdan ehli camiamız da artık gerçekleri görecekti. Sizlerin Hoca’nın sayesinde ve O’nun adamı görünmek suretiyle adam yerine koyulduğunuzu, yoksa kırk yıldır elinizdeki teşkilattan bile böyle nasıl kovulduğunuzu herkes bilecekti. f-Evet bir kez daha ve çok net olarak ortaya çıkmıştı ki, sizin asıl amacınız; ne davamız ne de Hocamız değil, tapındığınız kendi nefsiniz, siyasi ihtiras ve heveslerinizdir ve Milli Görüş’ü içten körletmek ve Erbakan’ı kösteklemektir. Bu arada Numan Kurtulmuş ve ekibine de çok önemli bir ders verilmiştir. Oda şudur: Bakınız her türlü havanıza ve hesaplarınıza rağmen ancak üçte bir kadar bir oyla seçildiniz ve yine Hoca’nın sayesinde o makama geldiniz. Hoca istemese ve açık tavır alıverseydi 310 değil, 10 oy bile almanız mümkün değildi. Öyle ise haddinizi bilin, nankörlük etmeyin, masonik merkezlere değil, Milli görüş’e güvenin; niyetinizi ve istikametinizi düzeltin.. Şimdi Numan Kurtulmuş’a düşen, kongrede söylediği ve Erbakan Hoca’yı kast ettiğine Zaman Gazetesinin de dikkat çektiği: “Bu dava hiçbirimizin, hiçbir kişi ve ekibin şahsi malı değildir. Hiç kimse kerameti kendi nefsinde vehmetmemeli, kendisini vazgeçilmez zannetmemelidir. Herkesin şeref ve haysiyeti bu hak davaya mensubiyeti ve hizmeti nispetindedir.” Şeklindeki sözlerine uygun davranmaya gelmiştir. Zaman gazetesinin Bayram Havası İsrail’i izin alınması ve itaat olunması gereken meşru bir OTORİTE kabul eden, zalim ve kafir Amerika’nın himaye ve hizmetinde keramet sergileyen Fetullahçı Zaman Gazetesi: “Numan Kurtulmuş’un Beyaz listesine karşı Erbakan’da yeşil liste çıkardı” yalanını gerçekmiş gibi mal bulmuş mağribi gayretiyle hemen yazıvermişti. “kongrede Erbakan’ın izlerinin silinmekte olduğunun” gözlenmesi bu Siyonist ve emperyalist uşaklarını nalsı da sevindirmişti. “Erbakan’ın akrabalarının bile listeye alınmayışı ve Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle SP’de Erbakan vesayetinin kalkmış olması” Zaman’cılarda bayram havası estirmişti. Bütün bunlar, Erbakan Hoca’nın kongrede söylediği: “Dış güçlerin ve işbirlikçilerin, kendi zulüm ve sömürü düzenlerine karşı en büyük engel olarak Milli Görüş’ü tanıyıp onu etkisiz kılma ve rayından saptırma çabaları bile haklılığımızın en büyük göstergesidir.” Tespitlerinin Zaman’daki tezahürleriydi.[2] Erbakan Hoca’nın Tarihi Mesajları… Siyasi makam ve menfaat düşkünü ve dava kurmayı döküntüsü insanlar liste savaşı yaparken ve en adi Bizans oyunları sergileyip birbirlerine çelme takarken bütün bu basit ve fasit girişimlerle zerre kadar ilgilenmeyen Erbakan Hoca kongredeki tarihi konuşmasında şu talihli mesajları veriyordu: “Bu kongreyi yeni ve büyük hamleleri gerçekleştirmek için böylesine bir coşkuyla yapıyoruz… …Biz dış güçlerin ve işbirlikçi kesimlerin tezgahladığı 28 Şubat müdahalesinden sonra, artık nasıl yeniden iktidar olunacağının sanatını da öğrenmiş bulunuyoruz.. (Yani hangi maksat ve planlarla iktidardan uzaklaştırıldıksa, şimdi aynı metot ve vasıtalarla iktidara gelmenin ve büyük dönüşümü gerçekleştirmenin her türlü hazırlıklarını tamamlamış bulunuyoruz. MÇ.) …(Numan Kurtulmuş’a ders vererek) Bizim işimiz sadece dışı hoş içi boş iddialar etmek ve sadece laf üretmek değil, bizzat yaşanmış ve başarılmış gerçek icraatlarımızı göstermektir. …Bugün ülkemizde İslam ve insanlık adına, hürriyet ve haysiyet adına, hangi hayırlı adımlar ve kazanımlar varsa, bunlar Milli Görüşçülerin kırk yıllık hizmet ve siyasetlerinin meyvesidir. Yani, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı yerindedir. Ve artık yeni bir şahlanış insanlık için bir zarurettir. …Her türlü maddi ve manevi huzur; ekonomik, psikolojik ve sosyalojik onur, ancak ve yalnız İslamiyettedir. Bu tarihi dönüm noktasında, ya Türkiye parçalanıp İsrail’e vilayet, AB’ye eyalet yapılmak üzeredir; veya tekrar aslına dönderilip Milli Görüş’le dirilip-derlenip yeni ve Adil bir dünyayı kurmak mecburiyetindedir… …Bunlar da Milli Görüş’çü zannedilen şu AKP’liler, ruhu kaybolup uçmuş, hayati organları çıkarılıp içi samanla doldurularak vitrine konulmuş kuş maketine benzemektedir. Oysa Milli Görüş’çüler bu davanın aslını ve canlısını temsil etmektedir. …Eğer iman varsa, umut ve heyecanda var demektir. Yok eğer umut ve heyecan yitirilmiş, ABD ve AB’nin himmet ve himayesine girilmişse, bu inancın çürüdüğünün alametidir… …Artık kış bitti, şimdi bahar meltemleri esmektedir. Ülkemizde ve yeryüzünde yaşanan gelişmeler, beklenen mutlu ve kutlu değişimin ayak sesleridir... |
|
07-14-2010, 23:37 | #4 |
LİDERİMİZ :Prof.Dr.Necmeddin ERBAKAN
GENEL BAŞKANIMIZ:Prof.Dr.Numan KURTULMUŞ DAVAMIZ: MİLLİ GÖRÜŞ(MİLLETİN İNANÇLARININ GÖRÜŞÜ) |
|
07-14-2010, 23:53 | #5 |
|
|
07-15-2010, 20:30 | #6 | |
Alıntı:
Kazan, "Bugün bu hatayı yaptılar. Bu zamana kadar onlara ağabeylik yaptık. Şimdi bu hatayı yapanlar cezasını çekecektir." oğul erbakan:'Ya istifa et ya da devireceğiz' Numan Kurtulmuş'un tekrar genel başkan seçildiği kongrenin iptali için 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açıldı. Davayı Oğuzhan Asıltürk'ün açtığı öğrenildi. Genel merkez:başarılı bir kongre geçitirdk diyor.. kimi tasfiye diyor kimi takviye diyor... partililere soruyorsun:reklamın iyisi kötüsü olmaz diyor... neresinden tutarsanız tutun fiyasko.... |
||
07-14-2010, 23:36 | #7 |
eee sonuc nedir peki.. yeni parti ne zaman kuruluyor yada yeni kongre ne zaman..
|
|
07-14-2010, 23:38 | #8 | |
Alıntı:
KANGRENLEŞEN KONGRE 11 Temmuz 2010 Ankara’da yapılan SP kongresinde kırk yıllık çıbanlar deşilmiş; marazlı ve kötü maksatlı kişi ve ekipler kendilerini deşifre etmiştir. Numan Kurtulmuş’a nasıl ve niçin temkinli yaklaştığımız ve hangi konularda tenkit edip uyardığımız zaten bilinmektedir. Ancak 10 Temmuz 2010 tarihli Milli Gazete’nin yıldızlı baş yazısında: “Öncelikle Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın bir kere değil, milyon kere tebrik edilmesi gerekir. Zira O`nun, siyasete ve devlet adamlığına olan vukufiyeti, yaptığı istişareleri analiz etmekteki yeteneği, kırk yıl önce sağır ve körlerle doldurulmuş bir arenaya adım atarken taşıdığı inanç ve azmi asla sekteye uğratmadan Milli Görüş`ün bugünkü ihtişamlı yükselişini bu millete hediye etmesindeki başarısı her türlü takdirin üzerindedir. Bu kongreye dair söylenecek ikinci şey, Milli Görüş`ün, gücünü inancından alan evrensel bir ideoloji olduğunu hâlâ ve inatla fark etmemeye, anlamamaya çalışan bir avuç Milli Görüş düşmanı fitnecinin bütün komplolarının, bütün tuzaklarının boş bir hayalden ibaret olduğunun ortaya çıkmış olmasıdır. Ve son olarak da Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş hakkında bir şey söylenmelidir. Yaklaşık iki yıldır Saadet Partisi O`nun liderliğinde yol alıyor. Bu süreç bize gösterdi ki, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, kadrosunun içinde yer alan Sayın Numan Kurtulmuş`un sadece bir akademisyen olduğunu değil, "Ecdadımızın görüşü" diye tarif ettiği Milli Görüş`ü "asrın idrakine söyletecek" en ideal isim olduğunu da herkesten önce görmüştür.” Tespitlerini okuduktan sonra: “Her türlü hamlığına, yavanlığına, Milli Görüş davasına olan yabanlığına ve açıkça Erbakan’ın vesayetinden (yani Milli Görüş’ün siyasi istikametinden) ayrılma tavrına ve tutarsızlığına rağmen; Kontrolde tutulmak ve konjüktür gereği yararlanılmak şartıyla, Numan Kurtulmuş’a bir şans daha verilmiştir ve istediği ekiple kongre yapmasına müsaade edilmiştir. Artık bize düşen, davamızın ve camiamızın hatırına, haklı ve hayırlı hizmetleri desteklemek, yanlış ve yararsız girişimlerde ikaz etmektir.” Kanaati belirmiştir. Fakat kongre esnasında, “güya teklif ve tavsiye ettiği isimleri parti yönetimine almadığı için, Hoca’nın Numan’a karşı ikinci bir liste çıkaracağı” söylentileri iyi niyetli, samimiyetli ve dava gayretli tüm Milli Görüşçü’leri derinden etkilemiştir. Bizim duyum ve değerlendirmemiz şöyledir: Bu ikinci listeyi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan’ın başını çektiği malum bir ekip, sadece kendi şahsi kaprisleri ve siyasi beklentileri için hazırlayıp.” Hoca böyle istiyor, dava elden gidiyor.” Diyerek kırk yıldır yaptıkları gibi Erbakan’ı istismara ve konumlarını suistimale yeltenmişlerdir. Ancak Erbakan Hoca’nın böylesine sinsi ve sünepe girişimlere tenezzül etmeyeceğini, kongrede davasına ve Hoca’sına gönülden bağlı Milli Görüş’çülere ve delegelere “Ben Numan Beyin Başkanlığında şöyle bir ekibi size tavsiye ediyorum” demesi halinde, hiç kimsenin buna itiraz edip karşı gelemeyeceğini herkes bilmektedir. Oysa Hocamız kongredeki konuşmasında bu meseleye hiç değinmemiş, hatta bu yönde bir işaret dahi vermemiştir. Yani bütün bunlar Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk gibi, Genel Merkez’den ve “Erbakan’ın yakın çevresi” görüntüsünden nemalanan bir ekibin sömürü saltanatlarını yitirme endişesinden kaynaklanan bir girişimdir. Bir İnternet Sitesi bile bu gerçeği öğrenip haber vermiştir. 2. liste Erbakan`ın mı Asiltürk`ün mü? “Saadet Partisi`nin dün Ankara`da düzenlenen kongresi, Abdullah Gül`ün Fazilet Partisi Genel Başkanlığı`na aday olduğu kongreden sonra ikinci olaylı Milli Görüş Kongresi olarak tarihe geçiyordu. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın ve Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş`un konuşmalarını tamamlamalarının ardından, divan seçim gündemine geçer geçmez salonda olağandışı bir hareketlilik baş gösteriyor ve Numan Kurtulmuş`un `Beyaz Liste` olarak isimlendirdiği listesine karşı Oğuzhan Asiltürk yine Numan Kurtulmuş`un Genel Başkan adayı olduğu `Yeşil Liste`yi açıklıyordu. Sonrasında ise `Yeşil Liste` içerisinde isimleri geçen ve diğer listede de isimleri bulunan 33 kişi Yeşil Liste`den istifalarını sunarak, `Beyaz Liste` adına yola devam kararı veriyor. Ve `Beyaz Liste` ise iki kişinin istifası ile yoluna devam ediyordu. Bütün bunlar, kongre sürecine dair bütün haber organlarının aktardığı bilgilerdi. Ancak bütün bu bilgilerin arkasında ne yatıyordu? `Yeşil Liste` gerçekten Erbakan tarafından mı kongreyi idare eden divana sunuldu? Kongre sürecinde Kurtulmuş`a ve Asiltürk`e yakınlığı ile bilinen isimlerden aldığımız bilgilere göre, `Yeşil Liste` Erbakan tarafından hazırlanmamış ve onaylanmamıştı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın kongrede konuşma yapmasına karşın, ikinci bir listenin varlığından hiç söz etmemesi, destek talebinde bulunmaması ancak süreç içerisinde Yeşil Liste`nin `Erbakan`ın listesi` olarak sunulması akıllarda soru işaretleri oluşturuyordu. Erbakan`ın kendi hazırladığı listeye destek verilmesi için hiçbir beyanda bulunmamasının gerekçesi de merak ediliyordu. Milli Görüş kurmaylarına yakınlığı ile bilinen isimler, Milli Görüş Hareketi içerisinde Erbakan`ın ismini kullanan ve Erbakan sonrası üzerine planlar yapan bir ekibin Kurtulmuş`tan rahatsız olduğunu, kongreyi Kurtulmuş`un tasfiyesi için bir fırsat olarak görüldüğünü öne sürüyordu. Milli Görüş Lideri`nin olaylarla doğrudan ilgisinin bulunmadığı ve listenin de Erbakan tarafından oluşturulmadığı, medyanın ise Milli Görüş içerisinde Erbakan-Kurtulmuş kutuplaşmasını gündemde tutabilmek için listeyi hususen `Erbakan listesi` olarak isimlendirdiği Milli Görüş çevresi tarafından ısrarla vurgulanıyordu. Oğuzhan Asiltürk, İsmail Müftüoğlu, Mete Gündoğan, Mehmet Karaman gibi isimlerin Yeşil Liste`yi hazırladığını ve listenin Erbakan tarafından onaylanmadığını öne sürenler, Asiltürk`ün listeye destek istediği konuşmasında Erbakan`ın kendilerini açıkça desteklediğini ifade edemediğini delil olarak gösteriyordu.[1] Elbette önceki listede ve ikinci listede bazı değerli ve dengeli şahsiyetlere de yer verilmiştir. Ama ne var ki, her iki listenin elebaşlarının nefsi tavır ve talepleri Bakara Suresinin 113. ayetini hatırımıza getirmiştir. “Yahudiler; “Hıristiyanlar (Haklı ve mantıklı hiç) bir şey üzerinde değildir”, Hıristiyanlar ise “Yahudiler (hakikat ve hayır adına hiç) bir şey üzerinde değildir” demektedir.. Halbuki iki taraf ta doğru söylemektedir, çünkü ikisi de hiçbir hakikat ve hayır üzerinde değildir. Şimdi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan ekibine soralım: a-Şayet Numan Kurtulmuş ehliyetsiz, liyakatsiz ve beceriksiz biri ise, o halde neden onu sizin listenizde de Genel Başkan gösterdiniz? Ve neden “Numan Kurtulmuş’u eleştiriyor” diye Milli Çözüm’e hücum ettiniz? b-Yok eğer Numan Kurtulmuş güvenilir ve işbilir biri ise; Sn. Recai Kutan, Ahmet Cemil Tunç, Mücahit Yanılmaz, Ahmet Demircan, Ahmet Fevzi İnceöz, Ahmet Sünnetcioğlu, Cevat Ayhan, Ertan Yülek, Lütfü Esengün, Mehmet Batuk, Mukadder Başeğmez, Şeref Malkoç, Oya Akgönenç, Teoman Rıza Güneri gibi bilinen şahsiyetleri de içine kattığı kadrosuyla çalışma isteğine niye saygı göstermediniz? Hani kulisçilik yasak edilmişti, hani fitnecilik en adi şeydi? c- Size düşen davamıza uygun doğru ve onurlu bütün gayretlerini desteklemek, yanlış ve yamukluklarını engelleyip düzeltmek değilmiydi? d-“Hocamızın oğlunu ve kızını listeye almamış diye karşı çıktık ve ikinci bir liste hazırladık” iddianız ise, çok çiğ ve çirkin bir istismar bahanesi ve kendi nefsaniyetinizi gizleme vesilesiydi. Çünkü Erbakan Hoca’nın böyle bir niyeti olsaydı, kongreden önce oğlunu ve kızını Altınoluk’a göndermezdi. Eğer göndermemiş olsaydı Oğuzhan ve Şevket ekibi onları kongreye getirip kendi mel’anetlerine alet edecek ve küçük düşüreceklerdi. e-Sizin bu sinsi ve kirli heveslerinizi Erbakan’a mal etmekle, hem onu zor duruma düşürmek, hem de camiamızda ona duyulan hürmet ve güveni zedelemek peşinde olduğunuz artık kesinleşmişti. Biz zaten yıllar öncesinden niyetinizi ve mahiyetinizi fark etmiştik. Umarız bu kongreyi kangrenleştirme çabanızdan sonra iz’an ve vicdan ehli camiamız da artık gerçekleri görecekti. Sizlerin Hoca’nın sayesinde ve O’nun adamı görünmek suretiyle adam yerine koyulduğunuzu, yoksa kırk yıldır elinizdeki teşkilattan bile böyle nasıl kovulduğunuzu herkes bilecekti. f-Evet bir kez daha ve çok net olarak ortaya çıkmıştı ki, sizin asıl amacınız; ne davamız ne de Hocamız değil, tapındığınız kendi nefsiniz, siyasi ihtiras ve heveslerinizdir ve Milli Görüş’ü içten körletmek ve Erbakan’ı kösteklemektir. Bu arada Numan Kurtulmuş ve ekibine de çok önemli bir ders verilmiştir. Oda şudur: Bakınız her türlü havanıza ve hesaplarınıza rağmen ancak üçte bir kadar bir oyla seçildiniz ve yine Hoca’nın sayesinde o makama geldiniz. Hoca istemese ve açık tavır alıverseydi 310 değil, 10 oy bile almanız mümkün değildi. Öyle ise haddinizi bilin, nankörlük etmeyin, masonik merkezlere değil, Milli görüş’e güvenin; niyetinizi ve istikametinizi düzeltin.. Şimdi Numan Kurtulmuş’a düşen, kongrede söylediği ve Erbakan Hoca’yı kast ettiğine Zaman Gazetesinin de dikkat çektiği: “Bu dava hiçbirimizin, hiçbir kişi ve ekibin şahsi malı değildir. Hiç kimse kerameti kendi nefsinde vehmetmemeli, kendisini vazgeçilmez zannetmemelidir. Herkesin şeref ve haysiyeti bu hak davaya mensubiyeti ve hizmeti nispetindedir.” Şeklindeki sözlerine uygun davranmaya gelmiştir. Zaman gazetesinin Bayram Havası İsrail’i izin alınması ve itaat olunması gereken meşru bir OTORİTE kabul eden, zalim ve kafir Amerika’nın himaye ve hizmetinde keramet sergileyen Fetullahçı Zaman Gazetesi: “Numan Kurtulmuş’un Beyaz listesine karşı Erbakan’da yeşil liste çıkardı” yalanını gerçekmiş gibi mal bulmuş mağribi gayretiyle hemen yazıvermişti. “kongrede Erbakan’ın izlerinin silinmekte olduğunun” gözlenmesi bu Siyonist ve emperyalist uşaklarını nalsı da sevindirmişti. “Erbakan’ın akrabalarının bile listeye alınmayışı ve Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle SP’de Erbakan vesayetinin kalkmış olması” Zaman’cılarda bayram havası estirmişti. Bütün bunlar, Erbakan Hoca’nın kongrede söylediği: “Dış güçlerin ve işbirlikçilerin, kendi zulüm ve sömürü düzenlerine karşı en büyük engel olarak Milli Görüş’ü tanıyıp onu etkisiz kılma ve rayından saptırma çabaları bile haklılığımızın en büyük göstergesidir.” Tespitlerinin Zaman’daki tezahürleriydi.[2] Erbakan Hoca’nın Tarihi Mesajları… Siyasi makam ve menfaat düşkünü ve dava kurmayı döküntüsü insanlar liste savaşı yaparken ve en adi Bizans oyunları sergileyip birbirlerine çelme takarken bütün bu basit ve fasit girişimlerle zerre kadar ilgilenmeyen Erbakan Hoca kongredeki tarihi konuşmasında şu talihli mesajları veriyordu: “Bu kongreyi yeni ve büyük hamleleri gerçekleştirmek için böylesine bir coşkuyla yapıyoruz… …Biz dış güçlerin ve işbirlikçi kesimlerin tezgahladığı 28 Şubat müdahalesinden sonra, artık nasıl yeniden iktidar olunacağının sanatını da öğrenmiş bulunuyoruz.. (Yani hangi maksat ve planlarla iktidardan uzaklaştırıldıksa, şimdi aynı metot ve vasıtalarla iktidara gelmenin ve büyük dönüşümü gerçekleştirmenin her türlü hazırlıklarını tamamlamış bulunuyoruz. MÇ.) …(Numan Kurtulmuş’a ders vererek) Bizim işimiz sadece dışı hoş içi boş iddialar etmek ve sadece laf üretmek değil, bizzat yaşanmış ve başarılmış gerçek icraatlarımızı göstermektir. …Bugün ülkemizde İslam ve insanlık adına, hürriyet ve haysiyet adına, hangi hayırlı adımlar ve kazanımlar varsa, bunlar Milli Görüşçülerin kırk yıllık hizmet ve siyasetlerinin meyvesidir. Yani, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı yerindedir. Ve artık yeni bir şahlanış insanlık için bir zarurettir. …Her türlü maddi ve manevi huzur; ekonomik, psikolojik ve sosyalojik onur, ancak ve yalnız İslamiyettedir. Bu tarihi dönüm noktasında, ya Türkiye parçalanıp İsrail’e vilayet, AB’ye eyalet yapılmak üzeredir; veya tekrar aslına dönderilip Milli Görüş’le dirilip-derlenip yeni ve Adil bir dünyayı kurmak mecburiyetindedir… …Bunlar da Milli Görüş’çü zannedilen şu AKP’liler, ruhu kaybolup uçmuş, hayati organları çıkarılıp içi samanla doldurularak vitrine konulmuş kuş maketine benzemektedir. Oysa Milli Görüş’çüler bu davanın aslını ve canlısını temsil etmektedir. …Eğer iman varsa, umut ve heyecanda var demektir. Yok eğer umut ve heyecan yitirilmiş, ABD ve AB’nin himmet ve himayesine girilmişse, bu inancın çürüdüğünün alametidir… …Artık kış bitti, şimdi bahar meltemleri esmektedir. Ülkemizde ve yeryüzünde yaşanan gelişmeler, beklenen mutlu ve kutlu değişimin ayak sesleridir... |
||
07-14-2010, 23:41 | #9 |
[QUOTE=AKıncı 34;768988]eee sonuc nedir peki.. yeni parti ne zaman kuruluyor yada yeni kongre ne zaman
Cenab-ı Hak buyuruyor: "De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin." (1) |
|
07-14-2010, 23:38 | #10 |
Numan hocayı tasfiye ederler.
Akpartiye kazandırırlar. |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|