|
![]() |
#1 |
![]() Peygamberimiz; Mekkelileri, İslamiyet üzere bey'at yapmağa çağırdı. Mekkeliler, Peygamberimize bey'at için toplanınca, Peygamberimiz Safa tepeciğinin üzerine oturdu. Hazreti Ömer, Peygamberimizin berisinde durdu. Halkın ellerini tutup güçleri yettiği kadar Allah'ın ve Resulünün buyruklarını dinleyecekleri ve itaat edecekleri hakkında Peygamberimize birer birer bey'atlarını aldı.
Erkek, kadın, büyük, küçük bütün Mekkeliler geldiler. Allah'a iman, Allah'dan başka ilah bulunmadığına, Muhammed Aleyhisselamın, Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmek suretiyle Peygamberimize İslam üzerine be'yat ettiler. Erkeklerin bey'atı bitince Kureyş kadınları toplanıp Peygamberimize bey'at ettiler. Hazreti Hamza'nın öldürülmesini sağlayan, karnını yarıp ciğerini çıkardıktan sonra ağzına alan, şehid olmuş Müslümanların kulaklarını ve burunlarını keserek gerdanlık yapan Hind'de bey'at için gelenler arasındaydı. Hin. "Ya Resulullah! El tutuşup sana bey'at edelim mi?" diye sordu. Peygamberimiz: "Benim bir kadına sözüm, yüz kadına sözüm gibidir." buyurdu. Başka bir rivayete göre Peygamberimiz, eline bir bez sarıp, kadınlar, ellerini Peygamberimizin bez sarılı elinin üzerine koymak veya bir kap içinde getirilen suya elini batırdıktan sonra onu kadınlara verip onlar da ona ellerini batırmak sureti ile bey'at etmişlerdir. Peygamberimiz kadınlar ile sözle bey'at yapardı. Peygamberimizin: "Ben kadınlar ile el tutuşmam" sözü ise ulema tarafından sabittir. İbn Hanbel, Esma bnt Yezîdden, Hazreti Peygamberin;"Ben kadınlar ile tokalaşmam" dediğini nakletmiştir.(İbn Hanbel, Müsned, VI, 459) Hazreti Aişe Radıy ![]() Toplumumuzda nedense bu konuya kimse temas etmiyor. Ve yaşadığımız coğrafyada kadınların tokalaşması gayet normal bir durummuş gibi karşılanıyor. Bu yola yeni giren kardeşlerimiz, bu hakikatleri tatbik etmekte zorlanabiliyorlar. Çevrelerinde yaşayan insanların dini ilimlerden uzak olması nedeniyle ve önceden kendisinde böyle bir hal görmedikleri için ters tepki verebiliyorlar. Özellikle akraba kısmı, eli havada kalan amca, teyze, halakızları ve yakınları bu konuda daha hırçın oluyor. Bazen bu tepkiler hakaret boyutuna bile varabiliyor. Siz sakin olun ve böyle yapmanızın değişen bakış açınızdan kaynaklandığını, inancımızın gereğinin bu olduğunu Resulullah'ın hayatından örnekler vererek anlatın. Bazıları da "Ne derler" diye düşünür ve kınanmasından korkarak ortama ayak uydurur. Unutmayın ki Allah'ın rızasını kazanmak bu gibi küçük gözüken hal ve davranışlarda olabilir. Çünkü bu da bir sınavdır. Kulların 'kınaması' mı yoksa Allah'ın 'rızası' mı ? alıntı...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ne yazık ki çok sıklıkla düştüğümüz bir hata...
ben şahsi konuşayım karşımdaki bayan elini uzatmadığı sürece ben uzatmam... ama o uzatmışsa ve kalabalık bir ortamsa sırf eli havada kalmasın diye tokalaşırım ne yazık ki... |
|
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
İkinci unsur bayanın el uzatması. Bu konuda dikkat etmesi gereken aslında bayan olmalıdır. Ben şahsen yaşıtım olan bir bayana el uzatmam. Tebessüm eder, selam veririm. Ama o elini uzatırsa, elini de havada bırakmam. Peygamberimiz zamanında erkek el uzatmadan bir bayanın elini uzatacağını sanmıyorum. Zaten hiçbir yabancı bayan da peygemberimize el uzatmamıştır. Uzatsa ne olurdu? Peygamberimiz ne karşılık verirdi? Allah bilir? Ama kesin olan şu ki bayanın elini tutmak (tokalaşmak) haramdır diyemeyiz. Ne diyebiliriz? Bayanla tokalaşmamak sünnettir diyebiliriz. Çünkü konuya ilişkin (bildiğim kadarıyla) peygamberimizin bizlere "kadınlarla asla tokalaşmayın" tarzında kesin bir hükmü yok. Bu bağlamda bayan el uzatmadan, ona el uzatmamak, daha doğru bir davranış olacaktır. Bir sünnet olacaktır. Sonuç olarak daha önce de dediğim gibi bu konuda bayanlar daha dikkatli olmalı ve erkeklere el vermemelidir. Erkek de bayana el uzatmamalıdır. Çünkü bir taraf elini uzatır da o el havada kalırsa, ortaya hoş olmayan bir görüntü çıkıyor. Elini uzatan taraf bozuluyor, rencide oluyor, o eli tutmayan taraf da yaşanan hadiseden hem üzülüyor hem de rahatsızlık duyuyor. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ir erkeğin kendisine nikâhı düşebilen yabancı bir kadınla; bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir. Bu hususta Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) nasıl hareket ettiği bizim şaşmaz bir ölçü durumundadır. Efendimiz, kendisine bîat için gelen Sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır:
“Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.”1 Hz. Âişe Validemiz (r.a.) ise Resulullah'da (a.s.m.) gördüğünü şöyle nakletmektedir: “Resulullahın (a.s.m.) mübarek eli hiçbir yabancı kadının eline kesinlikle değmedi.”2 Hadislerdeki ölçü bu şekilde belirtilmektedir. Bundan dolayı gerek iş hayatında, gerekse ailevî münasebetlerde ve bazı merasimlerde erkeğin kendisine yabancı bir kadınla veya bir kadının yabancı bir erkekle tokalaşması hususunda bir ruhsat bulunmamaktadır. Ayrıca bu bir zaruret de değildir. Yani, “Bu zaruri bir haldir” diye insan gönül rahatlığı içinde bu yasağı işleme yolunu zorlayamaz. “Zaruret”, ancak insanın “muztar” halde kaldığı, haram olan o şeyi yapmadığı zaman canına, malına ve namusuna bir zarar gelebilecekse ve bu durum da kuvvetli bir ihtimalle tahmin ediliyorsa, ancak o zaman yapılır. Yoksa her akla gelen sıkıntılı bir hal, her karşılaşılan âcil ve ânî bir durumda “Bu zarurettir” diyerek haram olan bir şeyi yapmak ve tatbik etmek gerekir ki, bu, suiistimali netice verir. O zaman her önüne gelen kendi ölçülerine göre bir “zaruret” bahanesi ileri sürer, böylece bütün mahzurlu şeyler mübahlaşıverir. Halbuki mesele böyle değildir. Zaruret ancak meşru çerçeve içinde kalmanın imkânsız olduğu hallerde sözkonusu olabilir. Bir Müslüman, sosyal münasebetlerine zarar vermeden meşru daire içinde kalabilir, yaşayabilir. Öyle ise, “zaruret mecburiyet” prensibini hatıra getirerek erkeklerin nâmahrem olan kadınlarla, kadınların da yabancı erkeklerle tokalaşmasının bugün artık zaruret gerekçesiyle tatbik edilmesinin haklı bir dayanağını bulmak pek o kadar kolay değildir. Çünkü, böyle bir zaruret yoktur. İnsan yapmadığı zaman ne canına, ne malına, ne de namusuna bir eksiklik ve zarar gelmez. Çevrenin garip karşılayacağı ihtimalinin, kişinin yabancı kadınla tokalaşmadığı an medenî münasebetlerde bir eksiklik olacağı telâkkilerinin, dikkatleri üzerine çekerek “gerici, yobaz” olarak karşılanmanın haklı sebeplerini bulmak mümkün olmasa gerektir. Bunlarla birlikte Batıdan gelen bu yanlış âdet ve “görgü kuralı” yaygın bir şekilde yerleşmiş durumda. Bunun için nasıl hareket etmeli? Hem inancımıza bir halel getirmeyip mesuliyetli bir duruma düşmeden; hem de bunun dinen bir mahzur teşkil ettiğini tam olarak bilmeyen muhatabımızı kırmadan, incitmeden nasıl davranmalıyız? Bir kere siz bu hali bir haram olarak biliyor ve inanıyorsanız, ki öyledir; o zaman bu mahzurlu duruma düşmemek için bir gayret sarf edecek, onu işlemeye meydan vermeyecek, yerine göre hareket etmeye çalışacaksınız. Başka bir husus; bir fırsatını bularak muhataba bu durumun dinen haram olduğunu söylersiniz. Zaten onun sizi anlayışla karşılaması, fikir ve inancınıza saygılı olması medenî olmanın bir gereğidir. Siz bu hususta tavrınızı belli ederseniz, ileriki karşılaşmalarda meselenin hallolduğunu veya belli bir mecraya girmiş olduğunu göreceksiniz. Bununla beraber, şayet kişi kendisini mecbur hissediyorsa, tokalaşmayı bir günah olarak bilir de yaparsa, mesuliyetini peşin olarak kabul etmiş olduğundan yine haram işlemiş sayılır. Fakat “Bunda bir mahzur yoktur” diye düşünürse, haramı helâl olarak görmüş olacağından ağır bir vebal altına girmiş demektir. Bu arada şunu da hatırlatalım: Kadın şehevânî histen kesilmiş yaşta ihtiyar olursa, onunla musafaha yapmada, elini öpmede bir mahzur yoktur. Çünkü, arada hissî bir mahzur kalmamış bulunmaktadır. Ancak erkek kaç yaşında olursa olsun, isterse seksen-doksan yaşında bulunsun, haramlık devam etmektedir. Kadınlarla tokalaşmaktan dolayı Hanefi mezhebine göre abdest bozulmaz. 1 Neseî, Bîy’a: 18; İbni Mâce, Cihad: 43. 2 Buharî, Ahkâm, 49; İbni Mâce, Cihad: 43. Mehmed Paksu Aileye Özel Fetvalar |
|
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() ince konular...
ne yapsak olmuyor... tutsan bir türlü, tutmasan... Allah rahmetiyle ıslah etsin bizleri... |
|
![]() |
![]() |
#7 |
![]() bayramlarda sık karşılaştığım bir durum ve oldukça rahatsızım
![]() bu konuda gençleri rencide etmede üzerime yoktur maşAllah ![]() fakat benden çok büyük erkekler dahi elini uzatıyor.öpmek yada tokalaşmak zorunda kalıyorum,bu da beni çıldırtıyor ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Kimesinin elini falan tutmam. İnsan biraz karşısındakini düşünüp el falan uzatmaz.. Dinende olacak iş mi yani..
|
|
![]() |
![]() |
#9 |
![]() bu konuda cok ayrimciyim diyebilirim.. isim geregi bir cok bayanla tokalasmak zorunda kaliyorum ancak özellikle basörtülü bayanlar elini uzatmadigi sürece bende uzatmiyorum..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Darılan,kırılan insanlar,ben senin bebekliğini bilirim diyenler,kendilerine güvensiz insan muamelesi yapıldığını düşünenler,laf sokanlar,tepki gösterenler,surat asanlar,yobaz,gerici yaftası yapıştıranlar,kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz biz diyenler,medeniyet batağına saplanıp o büyük gereksizliği edeb,adab,iman ve DİN'i emir ve yasaklara tercih edenler ; BİLİN Kİ ZARARDA OLAN SİZSİNİZ ! Önce erkek hesap edecek ve düşünecek bu önemli hadiseyi. Uzatmayacak bir bayana elini. Ki sonra havada kalmasın eli. Ve sen benim İman'lı bacım ; Kimin eli havada kalırsa kalsın,kim küserse küssün,kim ayıplarsa ayıplasın ; Yaradılanlar değil YARADAN'dır (c.c) önemli olan..(AMENNA) ZİRA EN BÜYÜK AYIP ALLAH'A (C.C) KARŞI YAPILAN AYIPTIR ! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir) | |
|
|