![]() |
#1 |
![]() Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi ve manevi mirası Risale-i Nur eserlerinin daha iyi anlaşılması için İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV) tarafından düzenlenen 9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu başladı.
Dünya çapında 40'a yakın ülkeden 250'ye yakın akademisyenin katılacağıBediüzzamanSaid Nursi hakkında yapılan en prestijli sempozyum olma özelliğini taşıyan,İstanbulilim ve Kültür Vakfı tarafından organize edilen, 9. Bediüzzaman Sempozyumu'nun açılışı, bugün saat 10:30'da 20 bin kişi kapasiteli İstanbul Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu'nda yapıldı. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı sempozyum dinleyicileri arasında Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatta olan talebeleri Mehmet Fırıncı, Abdullah Yeğin, Said Özdemir ve Mustafa Sungur da yer aldı. Programa katılan Bülent Arınç,AK PartiGenel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve İstanbul Büyükşehir Belediye BaşkanıKadir TopbaşBedüzzaman'ın talebeleriyle selamlaştı. ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() 5 binden fazl gözüküyor.
Sahne arkası ve en üst yerler boş o kadar. Böyle bir salon olduğunu da bilmiyordum. Ak partiden katılanlarda var.Vay cumhuriyet düşmanı kürtçü sizi vay vay şeriatçılar atatürk düşmanları vay ![]() Bunda da cemaatin parmağı var ![]() Hayırlara vesile olsun. |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() yorum yok..yorum isteyene fotoğraflara bakması tavsiye edilir..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sempozyum birazdan açılacak. Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Salih Özcan, Mehmet Fırıncı, Mustafa Sungur, Abdülkadir Badıllı, Hüsnü Bayram, Ali Demirel ağabeyler de yerlerini aldılar. Protokolde yer alan isimler ise Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Devlet eski bakanı Rıza Akçalı, eski milletvekili Ali Yüksel Kavuştu yer aldı. Sunuculuğunu Mustafa Çalışan ve Said Taktak'ın yaptığı Sempzoyumda Fethullah Gülen Hocaefendi ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajları okundu. Açış konuşması yapan Prof. Dr. Faris Kaya, Bediüzzaman hazretlerinin insanın esas gayesinin Allah'ı doğru bilmesi ve tanımasında olduğunu söylediğini ancak bunun ihmal edildiğini söyledi. Kaya, "Demekki insanın dünyevi ve uhrevi saadetini sağlayacak ilim Kur'an'ın esaslarındadır" dedi. 245 ilim adamından 200'ünün ilk defa tebliğ yazdığını hatırlatan Kaya, "bunların 105 tanesi pazartesi ve salı günü farklı salonlarda tebliğ olarak sunulacak" şeklinde konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş: Bediüzzaman'ın önemini biliyoruz. Asırlara yayılan bu gür seda hislerimizin tercümanı olarak dünyaya yayılan sesimiz olmuştur. engin dehası, eşsiz sevgi ve hoşgörü sahibi bir insandı. Her türlü zorluğa göğüs gerdi. Risale-i Nur Külliyatı'nın bu denli etkili olması boşuna değildir. Çünkü iman ve derin hikmet bulunmaktadır. Tek parti döneminde mütedeyyin insanların ötekileştirildiğini ifade eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "Büyük İslam mütefekkiri, büyük insan Bediüzzaman menfi milliyetçilik dediği ırkçılığa hayatında zerre kadar yer vermediği halde statüko kendisini ırkçılıkla suçladı. Hayatının hiç bir döneminde şiddete, kaba kuvvete tenezzül etmemiştir. Müsbet hareket dediği tarzı demokrasi içinde sivil itaatsizliği sergilemiştir. Buna rağmen statüko sürgünü, işkenceyi ve tecridi ona layık gördü. "Hayatına tahammül edemeyenler mezarında da tahammül edemediler. Darbeciler mezarını parçalayarak naaşını bir meçhule götürdü. Bediüzzaman'ın bir mezara ihtiyacı yoktu. O zaten müminlerin gönlünde müstesna bir yer etmişti. "O şefkat kahramanıdır. Kendisine zulmedenlere acımıştır. Hayatına sevgiyi hakim kılmıştır. Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yoktur demiştir. Ama ona eziyet edenlerden Nevzat Tandoğan tarihin çöplüğüne gömülmüştür. İçişleri bakanı Namık Gedik de tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Ama Bediüzzaman yaşıyor. Bediüzzaman ortak değerlerde buluşmanın, kardeşliğimizin sembol manevi mimamralarından biridir. Bugün onun fikirlerine çok daha fazla ihiyaç vardır. risalehaber |
|
![]() |
![]() |
#5 |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sempozyum birazdan açılacak. Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Salih Özcan, Mehmet Fırıncı, Mustafa Sungur, Abdülkadir Badıllı, Hüsnü Bayram, Ali Demirel ağabeyler de yerlerini aldılar. Protokolde yer alan isimler ise Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Devlet eski bakanı Rıza Akçalı, eski milletvekili Ali Yüksel Kavuştu yer aldı. Sunuculuğunu Mustafa Çalışan ve Said Taktak'ın yaptığı Sempzoyumda Fethullah Gülen Hocaefendi ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajları okundu. Açış konuşması yapan Prof. Dr. Faris Kaya, Bediüzzaman hazretlerinin insanın esas gayesinin Allah'ı doğru bilmesi ve tanımasında olduğunu söylediğini ancak bunun ihmal edildiğini söyledi. Kaya, "Demekki insanın dünyevi ve uhrevi saadetini sağlayacak ilim Kur'an'ın esaslarındadır" dedi. 245 ilim adamından 200'ünün ilk defa tebliğ yazdığını hatırlatan Kaya, "bunların 105 tanesi pazartesi ve salı günü farklı salonlarda tebliğ olarak sunulacak" şeklinde konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş: Bediüzzaman'ın önemini biliyoruz. Asırlara yayılan bu gür seda hislerimizin tercümanı olarak dünyaya yayılan sesimiz olmuştur. engin dehası, eşsiz sevgi ve hoşgörü sahibi bir insandı. Her türlü zorluğa göğüs gerdi. Risale-i Nur Külliyatı'nın bu denli etkili olması boşuna değildir. Çünkü iman ve derin hikmet bulunmaktadır. Tek parti döneminde mütedeyyin insanların ötekileştirildiğini ifade eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "Büyük İslam mütefekkiri, büyük insan Bediüzzaman menfi milliyetçilik dediği ırkçılığa hayatında zerre kadar yer vermediği halde statüko kendisini ırkçılıkla suçladı. Hayatının hiç bir döneminde şiddete, kaba kuvvete tenezzül etmemiştir. Müsbet hareket dediği tarzı demokrasi içinde sivil itaatsizliği sergilemiştir. Buna rağmen statüko sürgünü, işkenceyi ve tecridi ona layık gördü. "Hayatına tahammül edemeyenler mezarında da tahammül edemediler. Darbeciler mezarını parçalayarak naaşını bir meçhule götürdü. Bediüzzaman'ın bir mezara ihtiyacı yoktu. O zaten müminlerin gönlünde müstesna bir yer etmişti. "O şefkat kahramanıdır. Kendisine zulmedenlere acımıştır. Hayatına sevgiyi hakim kılmıştır. Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yoktur demiştir. Ama ona eziyet edenlerden Nevzat Tandoğan tarihin çöplüğüne gömülmüştür. İçişleri bakanı Namık Gedik de tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Ama Bediüzzaman yaşıyor. Bediüzzaman ortak değerlerde buluşmanın, kardeşliğimizin sembol manevi mimamralarından biridir. Bugün onun fikirlerine çok daha fazla ihiyaç vardır. risalehaber |
|
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Başkasının kasaturası, tabancası, bıçağı suç unsuru sayılırken, Risale-i Nur talebesinin takkesi, seccadesi, okuduğu kitap suç aleti sayılıyordu." dedi. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi ve manevi mirası Risale-i Nur eserlerinin daha iyi anlaşılması için İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV) tarafından düzenlenen 9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu başladı. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı sempozyum dinleyicileri arasında Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatta olan talebeleri Mehmet Fırıncı, Abdullah Yeğin, Said Özdemir ve Mustafa Sungur da yer aldı. Programa katılan Bülent Arınç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş Bedüzzaman'ın talebeleriyle selamlaştı. Bedüzzaman'ın hayatıyla çok önemli bir örnek olduğunu ifade eden Bülent Arınç, Said Nursi'nin, sahabe hayatını kendisine örnek alan, büyük bir İslam alimi olduğunu belirtti. Yeni neslin o günleri ve o günlerde çekilen sıkıntıları bilmediğini dile getiren Arınç, "12 Eylül darbesi diye konuşurken karşımdaki 18 yaşındaki gencin suratıma anlaşılmaz bir ifade ile baktığını görüyorum. 30 sene önce yoktu. Sizler o yılları yaşamadınız. Aramızda gençler var onun için diyorum. Ama ben 70'li yıllarda avukatlık hayatıma başladım ve 163. madde ile karşılaştım. Rahmetli Turgut Özal'ın 1991'de Türk Ceza Kanunu'ndan çıkardığı güne kadar 49 ile 91 arasında bu madde, yıllarca bir giyotin gibi çalıştı. Zulmetti, şikayet ettirdi, sıkıntı verdirdi. Masum insanların, dindar insanların talepleri o zamanlar laikliğe aykırı bir eylem gibi gözüküyordu." diye konuştu O dönemki gazetelerde, "Nurcular basıldı, suç aleti olarak tespih takke ve risale müsadere edildi." şeklinde yayınlar yapıldığını hatırlatan Arınç, "Gözaltına alınan suç aletleriydi bunlar. Bir başkasının kasaturası, tabancası bıçağı kaması suç aleti sayılırken, Risale-i Nur talebesinin evlerinde okuduğu kitaplar ve o sırada namaz kılıyorlarsa başlarındaki takkeler, seccadeler suç unsuru olarak görülüyordu." ifadesini kullandı. Risaleleri o dönemde zaman zaman Diyanetişleri Başkanığı'na sorulduğunu aktaran Arınç, "Diyanette dini selametlerinin gereği bu eserlerde suç yoktur. Bunlar imanı ve Kur'an'ı anlatan eserlerdir ve herkesin istifade etmesi gerekir, diyorlardı. Bazen bilirkişiler değişiyordu. İstanbul Üniversitesi'nin ceza hukuku profesörleri, uydurdukları raporlarla kafalarından geçirdikleri korkuları mahkemelere gönderiyorlardı. Beraatlar yüzlerce binlerce oldu. Mahkumiyetler onlar yüzler oldu. Ama Bedüzzaman Hazretleri davasını mahkemesinde anlatırken, bunun da bir hikmeti ilahi olduğunu düşünüyordu. Hakimlere savcılara bu hakikati göstermek ve dinletmek istiyordu. O vesile ile hakimleri, savcıların avukatların onu dinleyenlerin hakikati bulmalarına katkı sağlayacağını düşünüyorlardı. Bir hakim verdiği karar kitap haline getirildi. 'Türkiye'de hakimler var' diyerek kitaba başlık koymuşlar. Müsadere edilen eserlerde suç unsuru olmadığını, sadece Kur'an'ı değil, İncil'i de Tevrat'ı okuyarak beraat kararı veren o güzel hakimi tekrar rahmetle anıyorum." şeklinde konuştu. DİNLER ARASI DİYALOG ONUN DÜŞÜNCE İKLİMİ Bedüzzaman'ın inanca ve düşünceye kelepçe vurulamayacağını savunduğunu belirten Bülent Arınç, "Cehaletin karşısına bilimi, umutsuzluğa karşısına idealizmi, miskinliğin karşısında çalışmayı gösteriyordu. Ülkemizde insanların hür ve özgür ortamlarda inkişaf edeceğini düşünüyordu. Bugün insan hak ve özgürlükleri kendisine ilke edinmiş, katılımcı çoğulcu ve hakki bir demokrasinin inşası için hakarete geçmiş ülkemizde ve insanımızdaki özgürlük ve demokrasi sevdasında Said Nursi hazretlerinin düşüncelerinin çok büyük katkısı olmuştur. Etnik dini, siyasi ve kültürel açıdan çoğulcu bir demokratik yapının inşasında özellikle meşruiyet döneminde söylediği sözler büyük katkı sağlamıştır. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen Bedüzzaman'ın düşüncesi her geçen gün daha da önem kazanıyor. İnsanı ayırıcı değil, bütünleyici olduğunu, onun tefekkürü tüm dünyaya yeniden hatırlatmaktadır. Bugün dinler arası diyalog arayışlarının ilhamını onun düşünce iklimi oluşturmaktadır." dedi. Bugünün kelimeleriyle Bedüzzaman'ın mesleğini, meşrebini anlatmanın çok zor olduğunu aktaran Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu bir şahsı manevidir. Bazılarının bizim içimizdeki ağabey, kardeşlik ilişkisine aklı ermemiştir. 'Neden ağabey diyorlar neden bu kadar samimi bir ilişki var?' Benim mensubu olduğum parti içerisinde de birileri bize bu gözle bakıyordu. Ama anlı şanlı köşe yazarları bunu anlamamakta ısrar ediyorlardı. Bu ağabeylik nereden geliyor, bu samimiyetin bu beraberliğin hangi anlamlar ifade ettiğin çok iyi bilirsiniz." konuşmanın sonunda katılımcılara plaket verildi. CİHAN |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|