AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[El Emin]

3-6 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapılan Uluslar Arası 9. Bediüzzaman Sempozyumuna katıldım. Sempozyumun başlığı harikaydı:

“İnsan Onuruna Layık Bir Gelecek İçin İlim, İman ve Ahlak”

Ataköy’deki Sinan Erdem Spor Salonu tıka basa doluydu. Kadın erkek, genç yaşlı, küçük, büyük, her kıtadan, her renkten, her dilde konuşan on binlerce insan. Yer gök insan…Salonda insanların meydana getirdiği atmosfer, bende büyüleyici bir etki bıraktı.

40 ülkeden gelen 100 civarında ilim adamı Bediüzzaman, hayatı, eserleri ve eserlerinin etkileri üzerine hazırladıkları tebliğleri sunacaklardı. Salonda konuşulanlar kadar, konuşanların renkliliği etkileyici idi.

Rus ilim adamı Vasili, Türkçe konuştu ve şu şaşırtıcı sözler söyledi:

“Bediüzzaman’ın eserleri Rusya’da çok popüler. Onun eserlerini tanıyanların sayısı her geçen gün artıyor.”

Hâlbuki geçen senelerde bir Rus mahkemesinin Nur Risalelerini yasakladığını okumuştuk. Demek ki gerçek başka türlüymüş.

Kanada başpiskoposu, siyah cübbesi ve dinî kıyafetleri içinde bizi çok şaşırtan şeyler söyledi. Başpiskopos, Üstat Nursi’den hayatın manasını öğrendiğini ifade etti:

“Kanada Ortodoks Kilisesi adına sizi selamlıyorum.

Bediüzzaman, bize neyi unuttuğumuzu hatırlattı. Diğer ilimlerden kopmadı, ilim ve teknolojiyi kuşattı. Bazı din adamları, modern bilimlerin dine yönelttiği şüpheci sorulardan çok çekiniyor, ilmin sorduğu yeni sorulara; eskiden verilen cevapları tekrarlıyor, bildiklerini yeniden anlatıyorlardı.

Said Nursi, Kur’an’ın derinliklerine daldı ve oradan cevherler çıkardı. İman ve cesaretle ilimleri yeniden ele aldı, ilmin Allah’ı anlattığını yeni bir şekilde ifade etti. İmanın gücünü büyük bir cesaretle takdim etti. Şiddet, nefret, kinden uzak durdu.

Bize hayatın manasını öğretti.

İdealist insanlara, imanı realist bir üslûpla takdim etti. Kalbimizi ve aklımızı aydınlattı. Bütün insanlık için geçerli evrensel değerleri anlattı. Kendisine şükran borçluyuz.”

Mısırlı Prof. Zeynep Affi, Risale-i Nurların en önemli özelliğini şöyle ifade etti:

“Bediüzzaman, taklidi imandan tahkiki imana geçişi anlattı. Bu mübarek topraklarda yetişen büyük âlim, güzel bir yol açtı.”

Prof. Affi, Rus bilim adımını teyit eden şu sözleri söyledi:

“Mısır’da çok sayıda okuyanı var. Eserleri üzerine 20’ye yakın doktora yapıldı, onun fikirleri hayata geçsin diye nur okulları açıldı.”

Endonezya Prof. Şerif Hidayetullah Üniversitesinde çalışan ilim kadını Nauba Lubis, üstadın popülaritesinin Endonezya’da da yaygın olduğunu ifade etti:

“İslam düşüncesinin çağımızdaki önderini konuşuyoruz. Günümüzde İslam konusunda güçlü bir sese ihtiyaç vardı. Bu güçlü ses, Türkiye’de ortaya çıktı, âlemi aydınlattı. Risale-i Nurlar bütün dünyaya hitap ediyor. Endonezya’daki çalışmalarımızda Nur Risalelerini örnek ve kaynak alıyoruz.

Bugüne kadar Endonezya üniversitelerinde Risale-i Nurlar üzerine 16 sempozyum düzenlendi. Risale-i Nurlar, Arapça ve Endonezya dillerine çevrildi. Nur Risaleleri özellikle kızlara ayrı ufuk açıyor.”

Barla’nın dağlarında, Eskişehir hapishanesinde, Kastamonu sürgünlerinde, Emirdağ kırlarında yazılan eserlerin gün gelip bütün dünyada okunacağını kim tahmin edebilirdi?

İnzivada yaşayan bir âlimin eserlerinin üniversitelerde doktora konusu olacağını, insanlara ufuk açacağını, pozitivist ilimle din arasındaki problemleri çözeceğini, insanlığa yol ve yön göstereceğini kim söyleyebilirdi?

Takdir-i Hüda kuvva-yı bazu ile dönmez;

Bir şem’a ki Mevlâ yaka, üflemekle sönmez.” demiş şair.

Nur Risaleleri üflemekle sönmeyen Kur’an nurlarını anlatır.

Üstadın bütün dünyada okunmak gibi bir derdi yoktu. Onun gayesi ihlâsı kazanmak ve rıza-yı İlahi’yi elde etmek, dinimize hizmet etmekten ibaretti. Bu konuda yazdığı İhlas Risalesini okuyucularıma özellikle tavsiye ederim.

Türkiye, Nur Risalelerini okullarda okutsa Kürt sorununu çözer; Türk- Kürt kardeşliğini sağlar, 30 bin şehit, 400 milyar dolar para vererek çözemediği PKK sorununu çözer. Zira Risale-i Nurları okuyan Kürtler ve Türkler kendilerini İslam kardeşi olarak görüyorlar. Aralarında ne kavga var ne herhangi bir tartışma…


Ali erkan kavaklı