AK Gençliğin Buluşma Noktası
Önden Giden Atlılar Önlerinde okyanus, Kızgın bir çöl arkada, Asıl içlerindedir, Zaptedilmez bir deniz, Önden giden atlılar...



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-23-2010, 14:44   #1
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart Sonlu İçinde Sunulan Sonsuz/Aliya İzzetbegoviç





Sonlu içinde sunulan sonusuzu göremeyen gözlere...

Kıymet verdiğim bir ateist dostumla vaktiyle muhabbet ederken kendisi din'in ve bilhassa İslam'ın afyon olduğuna inandığı söylemişti. Ben de kendisine afyon dediği dini yıllardır yaşantıma ve tefekkürüme yansıttığım halde böyle bir etkisini veyahut yan etkisini görmediğimi, kendisinin benim üzerimde görüp görmediğini sormuştum. Ki böyle bir ithamda bulunan dostum zaman zaman sağlıklı düşünme istidadını tatile gönderecek şekilde alkol de kullanıyordu. Kendisine bir dost tavsiyesi olarak; aslında sarhoş eden şeyleri denemekten uzak durmadığına göre bir de benim afyon olmadığına dair kefilliğimle yıllardır uzak durduğu İslami yaşantının da bir tadına bakmasını latifeyle yoluyla tavsiye etmiştim.
Aşağıda sizinle bugünlerde okuduğum Bosna Hersek Eski Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç'in 1983-84 yılları arasında hapishanede tuttuğu 13 defterin aslına uygun şekilde toplanmasıyla oluşan Özgürlüğe Kaçışım adlı Klasik Yayınları vesilesiyle bize ulaşan eserinde dizin dışındakileri de tarayarak oluşturduğum Ateizm'e, İmana'a dair bazı aforizmaları paylaşmak istiyorum.
Bilge Kral'a dair şahsi meveddetim bir yana, kitabın hapishanede uzun tefekkürlerin bir meyvası olarak nice zorluklar aşılarak dışarıya başka bir mahkumun yardımıyla bir satranç tahtası içinde çıkartılması ayrı bir heyecan vesilesi oldu benim için. Bu ve yakında paylaşma niyetinde olduğum farklı konulara dair seçme aforizmalarını benzer bir heyecanla okumanızı, irdelemenizi temenni ederim.

Propaganda ve öğreti telkini, şartlı refleks öğretisine, yani hayvan psikolojisine dayalıdır ve bu; bilinçte "birbiriyle irtibatlandırılmış çiftler" oluşturmayı arzular. Mesela atesit propagandada, din mefhumu ısrarla gerikalmışlık ve hurafe mefhumlarıyla ilişkilendirilir. Bu irtibat mektebin ilk günlerinden itibaren çocuklara telkin edilir. Din kelimesinin telaffuz edilmesi dahi böyle bir süreçten geçmiş olan kimseye, kaçınılmaz olarak otomatikman din ile irtibatlandırılmış olan diğer şeyi, tabi daima menfi bir şekilde, çağrıştırır. Bu tür ön yargılar şuurda öylesine derin bir şekilde kçkleşir ki bazen son derece yanlış olduğu açık olmasına rağmen muhafaza edilir. Dinin saçmalık olduğu yolunda beyni yıkanmış bir tanıdığım vardı ve buna inanmıştı. Fakat aynı zamanda Leo Tolstoy'u da çok sever ve en beğendiği yazar olduğu söylerdi. Açıkça mütenakız olan bu iki şeyi nasıl uzlaştırdığını hiç anlayamadım. Sanırım o bu tenakuzun farkında bile değildi. Gerçekte o, şartlandırılmış refleks kurbanıydı; yani birbiriyle irtibatlandırılmış din-hurafe çiftinin. Sf/132

Anlatıldığına göre Kon-Tiki'nin üç tayfası, Pasifikteki bir ilmi gezintide bir gece daha önce hiç görmedikleri bir balık yakalarlar. Onu hemen deniz zooluğu olan dördüncü tayfaya götürürler ve onu uyandırıp balığı gösterirler. O, balığa bakar ve "Böyle bir balık yok" deyip tekrar uyumaya döner. Birçok insan bu uzman gibidir.Sf/40

Hamsun, acı çeken asil karakterlerli ve talihsiz kahramanları hakkında şöyle der: "Onlar bu dünya için yaratılmamışlardı ve dünya da onlar için yaratılmamıştı. Hiçbir zenginlik veya beklenmedik elverişli şart onları kurtaramaz; çünkü onlar kötü talihi kendi içlerinde, bu dünyayla olan acımasız dahili uyumsuzluklarında taşımaktadırlar." Yorumum: Hiçbir şey Allah'ın varlığını bu "uyumsuuzluk"tan daha iyi ispatlayamaz. Tek olan bir dünyada hiçbir uyumsuzluk yoktur. Sf/55-56


Zor ve esaslı sorulara yani hayat ve ölümle, özellikle de ölümle ilgili sorulara gelince, bazıları da onları sormaktan sakınmaya devam eder. Fakat hiçbiri cevap bulamaz. İlk bakışta netice aynıdır. Fakat bu iki gurup insna arasında fark derindir. Tıpkı hikmet ile lakaytlık arasındaki fark gibi. Sf/25


Mekanik nizam bir saat gibi anlamsız görünür. Sadece ahlaki mefhumların hakiki anlamı vardır. Bunlar iyi, kötü, sabır, teslimiyet, isyan, haya, guru, vakar, nedamet, ceza, mükafat, korku, sadakat, ihanet gibi mefhumların anlamlarıdır. Sadece bu niteliklere dair bir alemin anlamı vardır. Alem etkileyicidir, şaşırtıcıdır, korkunçtur, ama onun sonsuz boşluğu ve mutlak doğruluğu drama anlamasız görünür. Bu bir nizam ve anlam sorunudur. Bir telefon rehberi veya bir yabancı dil sözlüğü, anlamdan ziyade nizama dair bir misaldir. Onların anlamını Dostoyevski'nin bir romanı veya Shakspeare'in bir dramıyla karşılaştırın.


Sadece insan hayatının hakiki bir anlamı vardır. İnsanın alemi/tabiatı inceleyebilmesinin ve bununla birlikte ateist olarak kalabilmesinin sebebi budur. Ancak, Allah sözkonusu olmaksızın insanı ve onun hayatının manasını anlamak mümkün değildir. Dram, Tanrı'nın alemdeki en kuvvetli ve en görünür izi olarak kalmaktadır. Sf/48

Bazen edebi türler içerisinde Allah'ın varlığı gerçeğiyle en uyumlu olanın trajedi olduğunu düşünürüm. Trajedide alçaklar başarılı olur, kaçıp kurtulurlar; samimi ve yüce ruhlu insanlar ise zarar görürler. Bu ezeli kaybedenleri deli ve hissiz olarak ilan etmenin hiçbir "akli" hükmü bulunmadığı için, tüm hikaye ve özellikle de onun trajik sonu andiden sadece Tanrı2nın kavrayabileceği ve ancak O’nun yazabileceği daha yüksek bir dramın mahza ilk hamlesi olarak açığa çıkarılır. Çünkü, akla ait herşeyin sonu olan ızdırap ve ölüm bu durumda, devam eden bir dramın iki hamlesi arasındaki bir fasıldan ibarettirler. Ölen/kahraman için duyduğumuz hayranlık ve sempati, akli bir bakış açısından tamamen anlamsızdır, fakat farkında olalım ya da olmayalım bunlar derin bir şekilde dinidir. Çünkü bu tür bir tecrübede –ve yalnızca bu tür tecrübede- ölüm ve kaybın tamamen farklı anlamları vardır. Trajedi, dini bir meseledir. Sf/65

İnsan hayatında, sadece ölüm düşüncesinin /hesap gününün/ bir arzu uyandırabileceği ve ruhu topyekün uyuşukluğundan çıkarabileceği durumlar vardır. Sf/11

Bilim ezeli ve nihai soruları cevaplamaya çalışır: Tanrı, ölümsüzlük, özgürlük.
Netice şudur: Ya 1)yanlış cevaplardan ve vehimlerden bahsetmişizdir veya 2) insan aklının tatminkar cevap vermemesi sebebiyle hayalkırıklığına uğramışızdır. Bilim dini iptal edebilir ama onun yerini alamaz. Bunun tarihi bir misali XIX. yüzyıl Avrupasındaki ruh halidir. Şüphecilik kötümserlik, ikilemler, hatta "dünya ızdırabı" hissi. İki muhtemel çıkış yolu vardı: Ya dine dönüş -ki bu bazıları için imkansızdı- veya, Tanrı, ölümsüzlük, insanın ruhu, özgürlük gibi sözde ezeli, nihai, soruların nefyedilmesiydi.

Yeni materyalist felsefe ikinci yolu önerdi. Bu felsefeye göre akıl yetersiz değildir. Bu feslefede soru da cevap da yoktur. Akıl, mantıksız veya hatalı sorulara mantıklı bir cevap veremediği gibi, bilim de gayri ilmi talepleri karşılayamaz. Materyalistlere göre akla imanı kaybetmek yerine alemin gerçekliğine dair yeni bir tarif yapmalı, gerçeklik ile yanılsama arasına bir sınır çizmeliyiz. Sf/55


2139/Tanrı yoksa insan da yoktur. İnsan yoksa mesuliyet de yoktur. Mesuliyet yoksa suç da yoktur. Öyleyse Tanrı yoksa suç yoktur. Tanrı yoksa herşey mübahtır. Sf/63



Atesit bilim adamları, fiziki tabiatın hedef yönünün ispatlanamayacığını ileri sürerler. İspatlanamayacağı için mevcut değildir. Semanın sonluluğu veya sonusuzluğu ispatlanabilir mi ? sf/65

Bir son vardır ama hiçbir son yoktur! Sf/57"

Aliya İzzetbegoviç:Özgürlüğe Kaçışım/


Zindan Notları/Aforizmalarından Seçilmiştir









 

EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi