![]() |
#1 |
![]() Eğitimlilerin HAYIR dediğini söyleyip duruyor CHP'liler. Faşistik bir eğitim sistemi elbette HAYIR dedirtir!
![]() Kemalistleri eğitimli saymak caiz midir? Bu ülkenin eğitimlilerinin EVET demesi anormal mi? Alıntılarla konuşmayı hiç sevmeyen biri olarak ulus-devletlerdeki örgün eğitim konusunda şu alıntıyı atlamayacağım: "İnsanlar cahil değil, bilgisiz doğarlar. Cehalete eğitilerek sahip olurlar." -Jean Paul Sartre ![]() Türkiye'deki eğitim sistemini bu kadar güzel özetleyen başka bir cümle var mı? Matematik dersinde Atatürk'ün matematiğe katkıları, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinde Hz. Muhammed'den çok Atatürk atıfları... Ahirete İman ünitesinde bile Atatürk'ün ne denli mümin olduğu vs... Buna Kemalistler de inanmıyorlar ama işte örnek bir yurttaş yaratıp kıvanmak için bu çarpıtmaların gereğine inanıyorlar. On yılda on beş milyon genç yaratılmışsa her yaştan, işte böyle yaratılmış. "Her yaştan genç" ifadesi nasıl bir zihniyet bozukluğunun ürünüyse? ![]() İyi ki Güneş-Dil Teorisi tutmadı da... 20.Yüzyıl, devletlerin, kendi halklarını nasıl dönüştürdüğüne ilişkin birçok örnek sunar bize. "Bu memlekete Kominizma fikriyâtı lâzımsa, onu da evvelâ biz getiririz" diyen Kemalist kadrolar; kendi komünistini, kendi dindarını, kendi milliyetçisini üretmenin peşine düştü ve itiraf etmek gerekirse bu çabada azımsanmayacak başarılar da kazandı. Kemalizm’in eğitime katkıları(!) saymakla bitmez. Elbette hiçbiri Güneş Dil Teorisi projesinin eline su dökemezdi. Türkçenin dünya tarihindeki ilk dillerden biri, hatta ilki olduğunu sözde ortaya koyan dilbilim kuramı Güneş Dil Teorisi, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat geliştirildi ancak dünya dilbilimcileri tarafından kabul görmeyince kısa sürede önemini yitirdi. Atatürk'ün 1938 yılında ölmesinin ardından İbrahim Necmi Dilmen Ankara Üniversitesindeki Güneş-Dil Teorisi ile ilgili derslerine son verdi. Öğrencileri bunun sebebini sorduklarında "Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilirdi?" diye cevap vermişti. ![]() "Referandum sonucuna kızdı nehre atladı" Referandumda EVET oylarının %58'lik bir oranla HAYIR oylarını geride bırakmasının ardından Kemalistler artık hiçbir maskeye gerek duymadan halk düşmanı gerçek yüzlerini gösterdiler. Kimi, bu halk zaten adam olmaz derken, kimi "Çok Yalnızım Atam" makamında yazılar yazıyorlardı her yere. Her yere: Gazete köşelerine, internet forumlarına, sosyal paylaşım ağlarına... “EVET” oylarının baskın çıkmasının ardından, Amasya'da evlere şenlik, akıllara ziyan bir olay yaşandı. Alkollü olduğu bildirilen bir gruptan Kemalist bir genç üniversiteli "Burası Atatürk'ün ülkesi. Böyle bir sonucu kabul etmiyorum. Yaşamak istemiyorum!" diyerek köprüden Yeşilırmak'a atladı. 5 metre olduğu bildirilen köprünün intihara hiç de elverişli olmadığı bilgisinin altına suya atlayan gencin yüzüp kenara çıktığını bilgisini ekleyip toplarsak olayın şov amaçlı olduğu sonucuna hiç zorlanmadan ulaşırız. ![]() Kemalizm bir şov mudur? Evet, tabii ki Kemalizm bir şovdur. Bize şöyle görünüyor: Kemalizm bir istikbalini sağlama alma zinciridir. "Ben cumhuriyet kadınıyım!" diye başörtülüye saldıran provokatör kadın elbette sırtının sıvazlanacağından haberdar. Atatürkçülük, doğası itibariyle Kürtlere, Alevilere karşıdır ama Alevi halkımız "dinci baskı" korkusuyla uzun vadede Kemalistleştirildi. Toplumsal dönüşümler zaman ve güven gerektirir. Şimdilerde Aleviler de Kemalizm'den yavaş yavaş yüz çeviriyorlar. Bu, sonun başlangıcı anlamına geliyor resmi ideoloji için. Öte yandan zaten zenginler için mala mal katma aracı resmi ideoloji. Devlet ideolojisinin değişmesiyle ya da ortadan kaldırılmasıyla(ikincisi sağlıklı olanı) zengin sınıf da desteğini çekecek, çekiyor Kemalizm'den. Kemalistlerin şımarıkça küstahlıkları da böylece bitecek. Onlar da normalleşecekler artık. Referandumda halk, bir bakıma ağır paranoyayla malul Kemalist vatandaşı rehabilite etmiş oldu. ![]() Peki, eğitimliler neden “HAYIR” cephesinde yer aldı? Çünkü bir ülkede resmi öğreti iki şeyle ayakta durur: Eğitim ve basın. Bu ikisini belirleyen üçüncü bir faktör var ki Türkiye'de Kemalizm'in asıl motor gücü budur: Genelkurmay. Basını ve eğitimi yönlendiren Genelkurmay’dı. Kemalist bir eğitim kalıbından geçerek bu kalıbı benimseyen insanlar elbette statükoyu savunup değişime HAYIR diyecekler. Adı Türkiye Komünist Partisi de olsa, Kemalizm’le hesaplaşmayan her güç statükonun değirmenine su taşır. ![]() Yoksa siz hiç, demokratik bir seçim sonrası sonucu hazmedemeyip şımarıkça halka söven, "makarna ve kömürle kandırıldılar şekerim" diye halkı aşağılayan, 'Ben Ata'ma söylüyorum, gerici sen dinle' yollu ucuz numaralarla Atatürk'ün ağzından salya-sümük "Yıkın Heykellerimi" metinleri yazan insan modelinin eğitimli olduğuna inanır mısınız? Halkın çocuklarına "Kemalist hümanizma" diye zorla ezberlettikleri demokrasi bu olsa gerek. Prof. Niyazi Berkes'in kulakları çınlasın efendim. İyi ki bu karanlık günleri göremeden öldü, değil mi? Ömer Faruk Kaptan, Kemalizm'den Allah'a sığınarak yazdı
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|