|
03-25-2011, 16:43 | #1 |
Bülent Arınç: Kitap baskınından endişe duyuyorum!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 'İmamın Ordusu' kitabının taslağına yönelik yapılan operasyonla ilgili 'Arama kararı karşısında üzüntü ve endişe duyuyyorum' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ergenekon davasının tutuklu sanığı gazeteci Ahmet Şık'ın basılmamış 'İmamın Ordusu' kitabının nüshalarının aranması ve imha edilmesi ile ilgili olarak 'Şık olmadı' yorumunu yaptı. Arınç gazetecilerin sorusu üzerine 'Arama kararı karşısında üzüntü ve endişe duyuyorum. Şık bir olay değil' dedi.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-25-2011, 16:47 | #2 |
1930'ların yasakçılığını hatırlatıyor bana bu durum. Tıpkı kazım karabekir paşanın kitabının basılmadan imha edilmesi gibi.
Ahmet Şık dokunan yanar diyordu gayet haklıymış. Taraf gazetesi samanyolu haber çarşaf çarşaf örgütsel döküman yayınlarken şakşaklamaktan amuda kalkan müslümanlar neden bu kadar suskun anlayamıyorum ? Başsavcı zekeriya öz cemaatine yaranmak için kırk takla atmasına bence gerek yok. Emniyette nelerin döndüğünü az çok herkes biliyor. Basılmamış bir kitabın operasyonla yok edilmesi ahlaksızlıktır. Düşünce ve ifade özgürlüğüne ipotek koyulmuştur. Bu duruma tepki göstermeyen müslümanları ikiyüzlü ilan ediyorum ... |
|
03-25-2011, 16:58 | #3 |
Ortada darbeci terör örgütü varken,referandum öncesi basılan kitap gibi durumun aynısı şimdiki seçim öncesi yaşanırken,ortada büyük bir olay verken 'üzülüyorum büzülüyorum' söylemleri komik kaçıyor.Sırf trt nin sorumluluğu kendisinde diye de yapıyorsa bunu samimi bir tavır değil.Dik bir duruş sergilesin,iyi mi oldu kötü mü oldu ? İstermiydi bu kitabın çıkmasını ? Kim diyordu bilmiyorum,bu kitabı yazan kişiye sahip çıkan sözde gazeteciler,bu kişiye neden iş vermedi diye.Madem bu kadar bilgin bir kişi kitabı yazan kişi,neden iş verilmedi hakikaten ? Yoksa kukla mı ?
İyice boka sardı bu iş,ya dik duruş sergilensin,ya da susulsun dava bitene kadar,veya sahi çık chp gibi.28 şubatta kalemlerin nasıl kullanıldığını bilmiyormuş gibi davranılmasın. Konu Hüdaverdi tarafından (03-25-2011 Saat 17:14 ) değiştirilmiştir.. |
|
03-25-2011, 17:04 | #4 |
Furkan Samimiyetine güvenerek sana bir şey soruyorum.
İki seçim döneminde de hemen seçimden önce piyasaya aynı temada kitapların sürülmesi tevafuk mu? Bunu yapan ergenekon çetesi değil mi? Sadece az insaf diyorum.Az bir şey çok değil. |
|
03-25-2011, 17:32 | #5 |
Zaten bu Bülent Arınç "Hocaefendi herzamanki gibi doğru söyledi." demişti.
=P =P |
|
03-25-2011, 17:33 | #6 |
Bir kitap basılmadan toplatılamaz yazarların düşünce özgürlüğü vardır haber yayınlama özgürlüğü vardır. Samanyolu taraf örgütsel dökümanları piyasaya sürdüğünde ne güzeldi değilmi ?
Bir sürü ergenekon kaynaklı kitaplar çıkıyor onlar niye toplatılmıyor ? Burada zekeriya özün görevi suistimal edip kendi çevrelerinin çıkarlarına aykırı düşen bir kitabı basmadan toplatması üzücüdür. Ayrıca ahmet şık'ın ergenekona hizmet vereceğini düşünmüyorum. Kim olursa olsun zalime karşı kim olursa olsun mazlumdan yana duruşumuzu kararlılıkla sürdürmeliyiz. Bu bizim inancımızın gereğidir. |
|
03-25-2011, 17:34 | #7 |
Zopalıksınız la başka bişiy değil zopalık.
=P |
|
03-25-2011, 17:42 | #8 |
Şunu okudum az önce:
CHP, İSA GÖK'Ü NE YAPACAK? TBMM Genel Kurulunda kürsüde bir milletvekili konuşuyor. Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın daha basılmamış kitabının kopyalarının toplatılmasını eleştiriyor. “Basılmamış kitaba baskın yapıldı” diyerek, ağzını doldura doldura meclis kürsüsünden hedef gösteriyor. Bunu yapan Fethullah Gülen çetesi diyor. Elinde, kitabın niçin toplatıldığına dair eminim hiçbir bilgi ve belge olmadığı halde, milletin meclisinin kürsüsünden alenen bir insanı ve onu sevip ona saygı duyanları itham ediyor. Sözü dönüp dolaştırıp bir daha aynı yere getiriyor ve bu sefer yine üstüne basa basa Fethullah Gülen çetesi demeye devam ediyor. “Çete” kelimesine vurgu yaparak bu kelimeyi bilerek ve özellikle kullandığını anlatmaya çalışıyor. Kinini kusuyor, tahrik ediyor, hedef saptırıyor, kitabın toplatılması olayını başka noktalara çekmeye çalışıyor. CHP Mersin Milletvekili İsa Gök meclis genel kurulunda kürsüde bırakın bir milletvekilini, sıradan kahve köşesindeki bir adamın bile konuşmayacağı bir üslupla Fethullah Gülen’e iftira atıyor, hakaret ediyor, onu çetecilikle, çete liderliğiyle onu sevenleri de çete üyeleri olmakla suçluyor. Onun düşüncelerine değer veren ve onun çizdiği yolu kendilerine hayat düsturu edinen insanlara alenen iftira ediyor. Üstelik Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden. Yazıklar olsun. Milletin çok büyük bir kesiminin sevip saydığı, hizmetlerini ayakta alkışladığı, ülkesinden başka düşüncesi olmayan bir insana, CHP’li bir milletvekili alenen bu şekilde hakaret ediyor. Ülkelerinden başka hizmet gayeleri olmayan insanlara “çeteci” diyor. Yüz bin kere yazıklar olsun. Bunları söyleyen bir milletvekili olduğu için yazıklar olsun, aynı zamanda bunları söyleyen bir hukukçu olduğu için yazıklar olsun. Oysa soruşturmayı yürüten savcı; Ahmet Şık’ın gazetecilik faaliyeti ve kitap yazdığı için tutuklanmadığını, elinde çok ciddi deliller olduğunu daha önce açıklamıştı. Fakat toplum yine aynı gürültüyle karşı karşıya. Sesi çok çıkanın değil adaletin galip gelmesi gereken gerçek bir demokratik topluma doğru yol alırken, bu gürültülerden kimse korkup paniğe kapılmamalı, yargının işlemesine saygı gösterilmeli. Türkiye’deki değişimden rahatsız olanların, bu değişimi engelleyebilmek için ellerindeki bütün argümanları kullandığı çok kritik bir süreçteyiz. Türkiye; ya bu soruşturmanın geldiği noktada basına dokunulduğu için koparılan gürültüden ürküp geri adım atacak ya da kararlılıkla bu işin sonuna kadar ortaya çıkarılması için yürümeye devam edecek. Unutulmasın ki; tarih gürültüden korkup yolda dökülenleri de yazacaktır. Bu süreçte meclis kürsüsünden milletin değerlerine iftira atıp, hakaret edenleri de bu millet affetmeyecektir. Fethullah Gülen gibi hayatını insanlığa adamış ve sadece Türkiye’de değil, dünyanın da düşüncelerini örnek aldığı bir kişiye, bu kadar seviyesizce hitap etmek bir milletvekili için talihsizlik olsa gerek. Hem Fethullah Gülen’in kendisi hem de onun yol göstermesiyle kurulup faaliyet gösteren kuruluşlar; herşeyi açık, devletin denetimi altında saklısı gizlisi olmayan kurumlar. Üstelik İsa Gök’ün hakaret ettiği Sayın Gülen hakkında; her hangi bir mahkumiyet kararı olmadığı, gibi şu anda yürütülen bir yargı süreci de yok. İsa Gök; suçla ve suçluyla uzaktan yakından irtibatı olmayan bir insana sanki bir çeteyi yönetiyormuş gibi iftira atıyor. Utanmadan sıkılmadan bunu yapıyor ve o talihsiz sözleri kasten söylüyor. Ancak bu talihsizliğe imza atan İsa Gök’e baktığınızda onun daha birkaç hafta önce toplumu sokak sokak direnişe çağıran, insanları sokaklara dökme hevesi içinde olan bir isim olduğunu görüyoruz. Bu kişi halkı isyana teşvik edecek sözleri sebebiyle çok tartışıldı. İsa Gök; yayınevine baskın yapıldığı için Fethullah Gülen’e çete lideri yaftalaması yaparken çok önemli detayları kaçırıyor. Kendi partisinin bir terör örgütü ve çete davası olan Ergenekon’a nasıl sahip çıktığı, başka söze gerek bırakmayacak kadar İsa Gök’e yetecek bir ayıp olmalı. Yine bu terör örgütü davasının sanıklarını milletvekili olarak meclise taşıma planları da, yine kendi partisi tarafından yapılıyor. Silivri’ye giderek terör örgütü ve çete davasının duruşmalarına sanık avukatlarının safında katılanlar da, yine İsa Gök’ün partisinin milletvekilleri. Yine; 50 bin kişiyle terör örgütü davasının görüldüğü mahkemeyi basma çağrısında bulunan da, İsa Gök’ün partisinin bir genelbaşkan yardımcısı. Daha geçtiğimiz günlerde Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamının Ergenekon bağlantıları ortaya çıktı. Malatya’da 3 kişinin boğazları kesilerek katledilmesi de artık İsa Gök’ün partisinin savunduğu terör örgütü soruşturması kapsamında görülecek. Bir yayınevinin aranması ve basılmamış kitabın toplatılmasını, olayla hiç ilgisi olmayan insanlara bağlayarak, ağzına gelen iftira ve hakaretlerde bulunan İsa Gök; kendi savundukları çetenin, bir yayınevi basarak 3 kişinin boğazlarını kesmesi karşısında ne diyebilir acaba ? Meclis kürsüsünde bu ülkenin insanlarına hakaret eden İsa Gök; Mustafa Birden’in katledildiği Danıştay saldırısı davasının, savunduğu terör örgütünün soruşturmasıyla birleştirilmesini nasıl açıklıyor ? Çeteci diye insanları yaftalayan İsa Gök, bir çetenin var olması için gerekli olan, bombanın envai çeşidi, silah, lav silahı, roketatar ve binlerce merminin kendi savunduğu çete soruşturması kapsamında bulunmasını hiç düşünüyor mu ? Bu örnekleri sayfalarca çoğaltmak mümkün. İsa Gök; Ümraniye’ye, Poyrazköy’e, Zir Vadisine, Eskişehir’e, Erzincan’a, Ankara’ya, karanlık odalara, aydınlık sayfalara bakarsa gerçek çetenin nerede olduğunu çok daha iyi görecektir. Milletvekili olmak; başka insanlara aklına geldiği gibi iftira atıp, hakaret etme, itham etme, yaftalama hakkını kimseye vermez. Hele bir de milletin meclisinde, milletin el üstünde tuttuğu kişiler hakkında işkembeden konuşur gibi konuşmak bir milletvekiline hiç yakışmıyor. Milletle ve halkla bütünleşme mesajları veren CHP yönetimi, eğer bu söylemlerinde samimiyse, İsa Gök gibi toplumu rencide eden isimleri kendi içinden ayıklaması şart. [email protected] 25.03.2011 13:34 |
|
03-25-2011, 17:50 | #9 |
“Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen (sevgi beslesen); merhametini değil, iştihasını açar. Sonra döner, geliyor; tırnağının, hem dişinin kirasını senden ister.”
Bediüzzaman Said Nursi |
|
03-25-2011, 19:06 | #10 |
Zalimler için yaşasın cehennem
bediüzzaman said nursi ... |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|