|
12-20-2011, 17:43 | #1 |
Amerika Irak'tan Çekildi, Yerini İran'a Bırakt!ı
Amerika Irak'tan çekildi, yerini İran'a bıraktı Amerika'nın Irak'taki son birliği dün ülkeyi terk etti. Ancak ABD arkasında siyasî belirsizliklerle boğuşan ve İran'ın nüfuzuna giren, parçalanmanın eşiğine gelmiş bir Irak bıraktı. Ülke istihbarattan ekonomiye hemen her alanda İran'ın kontrolünde. Körfez ülkeleriyle askerî ve siyasî oluşumlar peşinde olan ABD'nin İran'ın etkisini karşı koyup koyamayacağı ise bilinmiyor. ABD, yaklaşık 9 yıl süren savaşın ardından Irak'taki son askerini dün çekti. Irak'ta kalan 500 Amerikan askeri, yaklaşık 100 zırhlı araçla dün şafak vakti Irak topraklarını terk ederek Kuveyt'e geçti. 100 binden fazla Iraklının hayatına mal olan, milyonlarca Iraklının yaralanmasına ya da evlerini terk etmesine yol açan işgal böylece fiilî olarak sona erdi. Ancak ülkeyi terk eden ABD arkasında siyasî belirsizliklerle boğuşan ve İran'ın nüfuzuna giren, parçalanmanın eşiğine gelmiş bir Irak bıraktı. Irak'tan Amerikan askerlerini çekmek ABD Başkanı Barack Obama'nın seçim kampanyalarındaki en önemli söylemlerinden birini oluşturuyordu. Dönemin ABD Başkanı George Bush'un kitle imha silahlarını gerekçe göstererek işgal emrini verdiği Irak'ta daha sonra herhangi bir kimyasal silah izine rastlanmamıştı. Ortadoğu'da örnek bir demokratik devlet oluşturacaklarını öne süren Bush ise buna rağmen işgali savunmuştu. 2003 yılında başlayan işgal bölgedeki dengeleri bir anda altüst etmişti. Batı'da Saddam Hüseyin yönetimi, Doğu'da da Taliban rejimi arasında sıkışan İran bir anda tarihî bir fırsat yakalamış ve bölgenin en etkin gücü haline gelmişti. ABD ile İran arasındaki 'tuhaf' bir işbirliği şeklinde yorumlanan bu işgal sonrası İran'ın nüfuzunu yaymasını engelleyen Afganistan, Pakistan ve Irak'taki geleneksel Sünni rejimler ise ya sona ermiş ya da büyük bir etnik ve mezhepsel çatışmanın içine yuvarlanmıştı. Daha çok Basra Körfezi bölgesine yoğunlaşarak Suudi Arabistan ve diğer küçük bölge ülkeleriyle askerî ve siyasî oluşumlar peşinde olan ABD'nin İran'ın artan etkisine karşı koyup koyamayacağı bilinmiyor. Ülke parçalanmanın eşiğinde ABD ekonomisine 1 trilyon dolar, Irak ve bölgedeki ülkelerin ekonomisine ise trilyonlarca dolarlık zarar veren işgalin ABD'ye ne kazandırdığı ise hâlâ büyük bir soru işareti. Hem de iddia edildiğinin aksine dünyanın dördüncü büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi Irak'tan herhangi büyük bir ticarî imtiyaz da elde edemeden. ABD Başkanı Obama ise perşembe günü yaptığı açıklamada ABD askerlerinin başarılı bir gelecek oluşturmaları için Iraklılara bir şans oluşturduğunu söyledi. Tarihinin en büyük askerî yığınaklarından birini Irak'a yapan ABD, bir dönem 500 üste 170 bin askeri aynı anda Irak topraklarında tutarak işgalini pekiştirmeye çalıştı. Amerika, çekilmeden sonra sadece halihazırdaki en büyük elçiliğinin bulunduğu Bağdat'taki misyonunu korumak ve Irak askerlerine eğitim vermek için 150 asker bulundurmayı sürdürecek. İslam tarihinde ayrı bir yeri olan Irak, ABD işgaliyle birlikte Şiilerin etkin olduğu bir ülke haline geldi ve geleneksel Sünni etkisi kırıldı. İran'ın tarihi yayılma sahasının başında gelen Irak'ın Şii bir yönetim altında bütünlüğünü koruyamayacağı belirtiliyor. İstihbarattan orduya, ekonomiden uluslararası ilişkilere hemen her alanda İran'ın kontrolüne girmeye başlayan Irak'ta bütünlüğün bozulmasını istemeyen tek grup neredeyse Iraklı Sünniler kalmış durumda. Ancak nüfusun yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan Sünni Arapların bir yandan nüfusun yüzde 60'ını oluşturan Şiiler, diğer yandan da kuzeydeki Sünni Kürtlerle mücadele etmeleri mümkün görünmüyor. Şu ana kadar ABD işgal güçlerinden dolayı ayrılmayı fazla telaffuz etmeyen bazı grupların, çekilmeden sonra bu niyetlerini daha fazla ortaya koymalarından endişe ediliyor. Irak, Esed rejimi için olmazsa olmaz durumunda Ancak muhtemel bir parçalanmanın başta Sünniler olmak üzere ülkedeki hiçbir gruba fayda getirmeyeceği belirtiliyor. Özellikle de muhtemel bir parçalanma durumunda en büyük darbeyi Kürtlerin yiyeceği, çevresindeki büyük ülkeler Türkiye, İran ve Suriye'nin bağımsız bir Kürt devletine izin vermeyeceği ifade ediliyor. Aynı şekilde Şiilerin de parçalanma durumunda kendi aralarında büyük bir güç mücadelesine girişebilecekleri özellikle de Arap milliyetçiliğini ön planda tutan Mukteda el-Sadr grubunun İran nüfuzuna boyun eğen Abdülaziz el-Hekim grubuyla mücadeleye girişebileceği belirtiliyor. Saddam Hüseyin döneminde Suriye'nin en büyük düşmanı durumunda bulunan Irak, İran'ın etkisine girmesinden sonra bu rolünden hızla uzaklaşmaya ve son yıllarda da en yakın müttefiklerinden biri olmaya başladı. Arap Birliği'nin Esed rejimine yönelik ambargo kararlarına Lübnan'la birlikte itiraz eden iki ülkeden biri olan Irak'ın İran'dan gelen her türlü lojistik destek için de önemli bir güzergâh olduğu ifade ediliyor. Irak'la birlikte büyük bir yayılma şansı yakalayan İran'ın, Esed rejiminin düşmesi durumunda bu avantajını yitirebileceği, bundan dolayı da Tahran'ın var gücüyle Esed rejiminin arkasında durduğu belirtiliyor. Irak'ı bekleyen muhtemel tehlikeler Bölge ülkelerinin nüfuz mücadelesine sahne olması, etnik ve mezhepsel çatışmalar, petrol kaynaklarının paylaşımı kavgası, Kerkük problemi, merkeziyetçilik -federalizm mücadelesi, yerel yönetimlerle federal yönetim arasındaki çekişmeler, Kürtler ve Sünni Arapların Şii yönetimi boykotu ya da gizli ittifaklar, kötü yönetim yolsuzluklar, El Kaide ve Sadr grubunun başını çektiği intihar eylemleri ve güvenlik zafiyeti, gittikçe artan ekonomik çöküş. İşgal kaos getirdi ABD, Saddam Hüseyin'in elinde kitle imha silahları bulunduğu gerekçesiyle Mart 2003'te Irak'ı bombalamaya başladı. Amerikan ordusunu kısa sürede başkent Bağdat'ı alırken firar eden Saddam ise 14 Aralık 2003'te Tikrit yakınlarında yakalanarak idam edildi. Dönemin ABD Başkanı George Bush, 19 Mart 2006'da Irak'ta nihai zafere ulaşıldığını ilan ederek, "Görev tamamlandı'' dedi. Ancak işgal ülkeyi kaosa sürükledi. Hem işgal karşıtı direniş hem de mezhep çatışması sebebiyle yüz bini aşkın Iraklı sivil hayatını kaybetti. 4500 Amerikan askeri öldü, 32 bini de yaralandı. Ebu Gıreyb hapihanesinde Iraklı mahkûmların ABD askerlerince insanlık dışı muameleye maruz bırakıldıklarına ilişkin fotoğraflar ise işgalin sembolü oldu. CUMALİ ÖNAL - 19.12.2011 http://www.zaman.com.tr/haber.do?hab...i&haberSayfa=0
Konu werret tarafından (12-20-2011 Saat 17:52 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-22-2011, 03:43 | #2 |
''Maliki’nin üç komplosu! Amerikan tanklarıyla birlikte İran nüfuzunu Irak’a taşıyan Nuri Maliki geçenlerde Washington’da Türkiye ile ilgili ilginç bir değerlendirmede bulundu ve Irak’ta İran nüfuzundan çok Türkiye nüfuzundan endişeli olduklarını söyledi. Doğru söze ne denir ki? İran’ın nüfuzunu kendi nüfuzu saydığından başka ne diyecekti ki? İran nüfuzu kendi konumunu güçlendirici. ABD hâlâ 1 Mart tezkeresi kazığını unutmuş olamaz. İran ise tersinden 1 Mart tezkeresi geçirmiş ve nüfuzu altındaki Irak İslam Yüksek Konseyi gibi milis güçlerini ABD’nin yardımına Irak’a salmış bir ülkedir. Paul Bremen’in hatıratında dile getirdiği gibi Ayetullah Ali Sistani Amerikalılar lehinde ve Saddam aleyhinde işgal fetvası vermiştir. Irak’ta zalime karşı ABD ile birlikte olunabileceğine dair fetva verenler aynı fetvayı neden Suriye’den esirgiyorlar? Esat rejimi direniş rejimi imiş? Allah aşkına Saddam’ı devirmek isteyen güçler aynı güçler yani direnişe hedef güçler değil miydi? Şiilerin Irak’ta neden ABD’ye direnmedikleri sorulduğunda Hasan Nasrullah Irak’ın özel bir durum olduğunu söylemiş. Demek ki Suriye’de başka bir özel alan! Anlaşılıyor ki, Sünnilik adına zulüm işleyenler zalim ama Şiilerin müttefiki zalimler adil? Arap deyimiyle: Hem eksik tartı hem kötü hurma (E haşefen ve sue kile!)! Çift yönlü hareket eden Abdulaziz Hekim de Pentagon’a gittiğinde aynı yönde bazı İranlı liderlerin benzeri fetvalarını Amerikan yönetimine iletmiştir. Bunun somut meyvesi olarak Irak’ta iktidarın karakteri değişmiş ve laik karakterli Saddam gitmiş ve mezhebi karakterli Şii bir anlayış ülkenin böğrüne çöreklenmiştir. Şimdi Amerikan askerleri çekilirken mahut çevrelerin beslemesi olan Nuri Maliki Irak’ın siyasi olarak iyice Şiileştirilmesi için üç yönlü bir komplo içine girmiştir. Bu yönlerden birisi doğrudan Türkiye ile alakalıdır. Komplonun ikinci boyutu dahilidir. Üçüncü boyutu ise Suriye ile alakalıdır. Bu üç boyutlu komplonun boyutları muhkem biçimde birbirleriyle irtibatlıdır. * Nuri Maliki, İran nüfuzundan ziyade ülkesinde bir Türkiye nüfuzundan endişe ettiğini söylemiştir. Yine de Nuri Maliki, Celal Amca’dan daha tutarlı sayılır. Celal Talabani ise Suriye’ye yabancı müdahaleye karşı çıkıyor. Yabancı müdahalenin kucağında yabancı müdahaleye karşı çıkmak! Utanmazsan dilediğini söyle ve yap! Şu vatanpervere bakın da biraz vatanperverlik dersi alın! Aynı günlerde İran eski Dışişleri Bakanı ve Hamaney’in dış politika Danışmanı Ali Ekber Velayeti Türkiye’nin Arap Baharına model olamayacağını söyledi. Adamların dertleri ve hesapları Ortadoğu’yu kendi nüfuz çemberi altına almak. Hesapları karıştıkça Türkiye’ye yükleniyorlar. Hesaplarını bozan iki husus var. Bunlardan birisi Arap Baharının Şamlı müttefiklerinin de kapısını çalmasıdır. İkinci olarak Arap Baharının yüzünü Türkiye’ye doğru dönmüş olması ve İran’ın esamisinin okunmamasıdır (Obama is lagging on Egypt By Jackson Diehl, Published: December 12, 2011). Bazılarının kerameti kendinden menkul olduğu gibi İran da kendisine kendinden menkul bir rol biçerek Arap Baharının modeli olduğunu düşlüyordu. Bu düşler Arap Baharı gerçeği karşısında tuz buz oldu. * Amerikalıların çekilme mevsimiyle birlikte büyük bir oyun içine giren işgal işbirlikçisi Nuri Maliki kendini aşan roller peşine düştü. İran’ın vekilharcı olarak yeni dönemde Irak’taki taifiyye sistemini pekiştirmek isteyen Nuri Maliki, Baascılığı kökünü kurutma adı altında direnişçi oldukları için başları ezilen Sünnilerin başlarına kaldırmasına imkan vermiyor. Mezhep kürsüsüne oturmuş Maliki gibiler Sünnilerin mezhepçiliğinden endişe ediyorlar! Suriye’de Beşşar ve çetesi gibi. Yeni dönemde varlıklarını daha da pekiştirmek ve İran’a daha sağlam uydu olabilmek için kampanya üzerine kampanya düzenliyorlar. Önce Baasçıları temizleme adı altında Sünnilere yönelik büyük bir tutuklama kampanyasına giriştiler. Ardından da Sünni kökenli Iraklı siyasetçilerden ve cumhurbaşkanı yardımcılarından Tarık Haşimi aleyhinde direnişçilere yardım ve yataklık etme suçlamasıyla tutuklama fezlekesi çıkardılar. Irak’taki bir numaralı Sünni siyasetçiyi siyasi piyasadan silmeye çalışıyorlar. Bilindiği gibi Irak yönetimi içinde Türkiye’ye en yakın isimlerden birisi Tarık Haşimi’dir. Tarık Haşimi’ye isnat edilen suçlama ne anlama gelmektedir? Tarık Haşimi’nin tutuklanmasıyla Nuri Maliki’nin suçlaması arasında yakın bir ilişki var. * Tarık Haşimi’ye yönelik suçlama veya kurulu komplo dolaylı olarak Türkiye’yi de hedef almaktadır. Zira suçlamayı yapan cihet zaten dolaylı olarak Türkiye’yi de suçlamaktadır. Kasım Ata ve Nuri Maliki’nin vekillerinden Hüseyin Esedi sadece Tarık Haşimi’yi suçlamakla kalmamış aynı zamanda direnişçilere kol kanat geren Tarık Haşimi’nin bürosunun civar ülkelerden birisiyle ortak hareket ettiğini ileri sürmüştür. Bu ülkenin ismi verilmemiştir. Lakin Tarık Haşimi’nin en irtibatlı olduğu ülkenin Türkiye olduğu dikkate alındığında ve Nuri Maliki’nin önceki açıklamaları da üst üste konulduğunda Türkiye’ye işaret edildiği açıkça görülüyor (http://www.islammemo.cc/akhbar/arab/...17/140096.html ). Yani İran, Irak ve Suriye rejimleri bölgedeki mezhebi hegemonyalarını ve iktidarlarını güçlendirebilmek için Türkiye’yi zayıflatmaya çalışmakta ve bu uğurda komplolardan medet ummaktan da çekinmemektedirler. Komplonun üçüncü boyutu da Suriye meselesiyle ilgili. Nuri Maliki kendi adına hareket etmemesine rağmen Suriye muhaliflerine arabuluculuk teklif ediyor. Bu şu anlama geliyor: İran yanlısı bir rejimi kurtarmak için yine diğer İran yanlısı bir başka rejim devreye giriyor. Muhalifler bunu yutar mı? Muhalifler Nuri Maliki’nin yanlı ve yandaş olduğunu ve tarafsız bir arabulucu sayılamayacağını ifade etmişlerdir. Suriyeli muhalif Bessam Ceare, Nuri Maliki’nin Şam’a göndermiş olduğu heyetin Arap Birliği’nin girişiminin önünü kesmeye matuf olduğunu ve bunun da bir İran komplosu olduğunu ifade etmektedir (http://www.islammemo.cc/akhbar/arab/...18/140109.html). İran, Arap Baharına sulanacağına kendisine baksa ve kendi evini düzene koysa daha iyi olmaz mı? Zira herkesin de bildiği gibi İran ve Irak yönetimleri dünyanın en yolsuz hükümetleri arasında sayılmaktadır. Sürekli mali skandallarla çalkalanmakta ve anılmaktadırlar.'' Mustafa Özcan - Yeni Akit http://www.habervaktim.com/yazar/457..._komplosu.html Konu werret tarafından (12-22-2011 Saat 14:10 ) değiştirilmiştir.. |
|
12-22-2011, 10:11 | #3 |
irak nufusunun yuzde 60 indan fazlasinin sii oldugunu bilmesek vay be diyecegizde
|
|
12-23-2011, 20:09 | #4 | |
ABD, Irak'ı işgal ederek sünni olarak bilinen Saddam Hüseyin'i devirdi , sonra Irak'ın yönetimine ABD işbirlikçisi , şii Nuri el Maliki'nin başbakanlığını yaptğı hükümet getirildi. Saddam Hüseyin'in can düşmanı olan İran yönetimi, şimdi ABD işbirlikçisi , şii Nuri el Maliki başkanlığındaki Irak hükümetiyle gayet iyi geçiniyor. Yani ABD Irak'ı işgal ederek Irak'lı şiilere bir devlet , İran'a da yakın bir müttefik hediye etti. Alıntı:
Konu werret tarafından (12-23-2011 Saat 20:14 ) değiştirilmiştir.. |
||
12-23-2011, 23:19 | #5 |
ABD’yi Irak’tan direniş kovdu 23 Aralık 2011 Cuma - 13:12 Amerikan kuvvetlerinin çekilmesinden sonra Irak’taki araştırmacılar ve gözlemciler, direniş ve direnişin bu çekilmedeki rolüne ilişkin değerlendirmeler sunmaya başladılar. Bu bağlamda araştırmacılar ve gözlemciler, Irak direnişin işgal yılları boyunca birçok zorlukla karşılaştığına ve değişiklikler yaşadığı yorumları yaptı. Ardından bu zorluklara karşın daha işgalin ilk yılından itibaren Amerikan işgal güçlerini, üzerindeki baskıyı azaltmak için Iraklı yüzlerin arkasına gizlenmeye mecbur bıraktığına işaret etti. Amerikan işgaline karşı ilk operasyon Nisan ayının onunda Amiriye köyünde gerçekleştirilmiş, bu operasyonda iki Amerikan askeri öldürülmüştü. Silahlı gruplar alanında uzman Nazım El-Ceburi şöyle konuştu: ‘Direnişçilerden gelen beklenmedik ve büyük baskı Amerikalıları, planlarıyla beraber Iraklı simaların arkasına gizlenmeye itti.’ Direniş, İran’ın planını da geciktirdi El-Ceburi’ye göre direniş ayrıca İran’ın ‘planlarını uygulamak için Irak’ı arka bahçesi yapma’ yönündeki tasarısını uygulayabilmesini de geciktirdi. El-Ceburi, İran’ın da hatta dahil olmasının ardından Irak direnişinin Amerika’dan başka ikinci bir düşmanla da karşı karşıya kaldığına dikkat çekerek: ‘İran, göç ettirme, mezhepçilik ve demografik değişim projelerini taşıyan özel gruplar ve milisler aracılığıyla varlık gösterdi. Böylece direnişçilerin üzerine Amerikalıların yanında bir de İranlıların planı karşısında durma gibi yeni bir yük yüklenmiş oldu’ dedi. Silahlı gruplar uzmanı, direnişin binlerce Amerikan askerinin yaralanıp öldürüldüğünü bunun yanında ABD’ye milyarlarca dolar harcattığını böylece ancak uzun yıllar sonra sıkıntısından kurtulabileceği ekonomik sorunlar yaşamasına sebep olduğunu ifade etti. El-Ceburi Irak direnişinin gerçek ve fiili anlamda hiçbir devletten destek almadığını, imkanlarının oldukça mütevazı ve yerel olduğunu, buna karşın Amerika’nın prestijini sarsıp ordusunu kırdığını belirtti. Sonra şöyle ekledi: ‘Irak direnişi Amerika’yı Irak’taki gibi bir işe kalkışmadan önce bin kez düşünür kıldı.’ Silahlı gruplar uzmanı direnişin hala silahını muhafaza ettiğini, toplu üslerinin bulunduğunu, bir proje gerçekleştirmek için girişimde bulunmasının mümkün olduğunu söyledi. Öte yandan Iraklı askeri ve güvenlik uzmanı Dr. Muhenned El-Azavi, hükümetin ve siyasi sürece ortak varlıkların Irak’ın kurtuluşunda direnişin sarfettiği çaba ve elde ettiği başarıyı çalmaya çalıştıklarını ifade ederek şöyle dedi: ‘Hükümetin, Amerika’nın çekilmesini kendi başarısıymış gibi göstermesinin gerçekle alakası yok.’ Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Yahya El-Kebsi de işgal güçlerine karşı savaşan silahlı grupların işgalcileri defalarca strateji değiştirmeye mecbur bıraktığını vurguladı. Amerika Başkanı Barack Obama’non son konuşmasında, Irak’ta Amerikan güçlerinin üçte birinin yaralandığını itiraf ettiğine işaret ediliyor. Ahmet Yılmaz / TIMETURK http://www.timeturk.com/tr/2011/12/2...nis-kovdu.html |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|