|
01-15-2012, 22:09 | #1 |
İskilipli Atıf hoca kim, neden asıldı...
İskilipli Atıf hoca kim, neden asıldı...
İskilipli Atıf Hoca 1926 yılında İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp idam edilmiş. İstanbul hükûmeti Anadolu’daki Kuvva-i Milliye hareketine karşı halkın yönelişini kırmak için bir fetva yayınlamış, ama Anadolu ulemasının (alimlerinin) karşı fetvası İstanbul’un tertibini boşa çıkarmıştı. Bunun üzerine Şeyhülislam Mustafa Sabri efendinin marifetiyle Teali-i İslam Cemiyeti namına yazılmış ve bastırılmış bir beyanname zorla Teali-i İslam Cemiyeti idare heyetine imzalatılmaya çalışılmıştı.(Atıf hoca bu cemiyetin kurucu üyesidir.N.T) Ama Atıf Hoca ve Tahir-ül Mevlevi’nin şiddetle karşı koymaları üzerine de mühürsüz olarak Yunan uçaklarınca Anadolu’ya atıldı. Buna karşın, o zamanın Vakit Gazetesinde, Atıf Hoca tekzibname (yalanlama) yayınladıysa da, Ankara İstiklal Mahkemesi zabıtlarında okuduğumuza göre, bu beyanname Hocaefendi’ye karşı güdülen kinin mühim bir amili (sebebi) olarak zihinlerde kaldı. İskilipli Atıf Hoca’nın İstiklal mahkemelerinde yargılanıp o zamanki anayasaya göre İngilizlerle işbirliğinden, dolayısıyla vatan hainliğinden asıldığı pek öne çıkarılmamakta. Sayfanın sonunda vereceğim iki linkte yer alan videolar izlendiğinde görülüyor. Şimdi İskilipli Atıf Hoca’nın İslam Teali Cemiyetine bir bakalım, kurucuları ve idare heyetinde tanıdık gelen isimler var! “Kurucular, Fatih Dersiamlarından Abdülfettah Fatih Dersiamlarından Geyveli İbrahim Hakkı Fatih Dersiamlarından İskilipli Mehmed Atıf Bayezid Dersiamlarından Ermenekli Mustafa Safvet Reîs-i Evvel: Fatih Dersiamlarından Mustafa Sabri Efendi. Reîs-i Sâni: Darü'l-Hilâfeti'l-İbtidâ-i Dahil Medreseleri Umûm Müdürü İskilipli Mehmed Atıf Efendi. Kâtib-i Umûmî: Darü'l-Hilâfeti'l-Aliyye İbtidâ-i Dahil Medreseleri Osmanlı Edebiyatı Müderrisi Ermenekli Mustafa Safvet Efendi. A‘zalar: A‘za: Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye a‘zasından Eşref Efendizâde Şevketî, A‘za: Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye a‘zasından Said-i Kürdî, A‘za: Fatih Dersiamlarından Düzceli Zahid, A‘za: Darü'l-Hilâfeti'l-Aliyye Sahn Medreseleri Fıkıh Müderrislerinden Seydişehirli Hasan Fehmi, A‘za: Darü'l-Hilâfeti'l-Aliyye İbtidâ-i Dâhil Medreseleri Mantık Müderrisi Manisalı Mustafa, A‘za: Fatih Dersiamlarından Âsitâneli Hafız Abdullah, A‘za: Dersiamdan Sinoplu Mehmed Emin Efendilerdi.” Dersiamdan Sinoplu Mehmed Emin Efendi Mustafa Sabri Efendi'nin Damat Ferit kabinesinde Şeyhülislam olarak görev alması üzerine boşalan başkanlığa İskilipli Mehmed Atıf seçilmiştir. Tarihi yazılar siyasi tarafların beslendiği damarlarları işlemeye başladığı anda hele konunun uzmanı değilseniz yanılma ve okuru da yanıltma riski ile karşılaşırsınız. Tabi bu riskin bilincinde olarak konuyu daha hassas ve objektif işleme olanağından da yararlanırsınız. 1- http://www.youtube.com/watch?NR=1&v=gZsDRqYw6JA 2- http://www.youtube.com/watch?NR=1&v=V0caI3W9g_U
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
01-15-2012, 23:57 | #2 |
Sapka gibi gorunse de idam sebebi aslinda fatih altayli arsivlerden iskilipli atif hocanin 2 sayfalik savunmasina ulasmis orada halki kin ve dusmanliga tesvik etmekten yargilanmis ve savcinin 2 yil surgun istemesine ragmen idam verilerek bir hukuk faciasi yasanmistir
Halk arasinda sapkadan dolayi yargilandigi ve idam kararindan 1 gun once gordugu ruya sebebiyle savunmasini yirttigi konusundaki inaniş efsanedir cübbeli Ahmet hocanında bu konuda bir araştırması var hocanın kesinlikle şapkadan dolayı idam edilmediğini istiklal mahkemesi tutanaklarında yunan teyyarelerinden atılan bildirileri çoğaltıp dağıtmak ve dolayısıyla düşmana yardım etmek gibi saçma bir suçtan haksiz yere idam edildigini soyledi |
|
01-16-2012, 18:07 | #3 |
Frenk Mukallitliği ve Şapka kitabından ötürü tutuklandı...
bu hukuka aykırıdır... çünkü bu kitap kanundan önce yazıldı... sistemin istemediğini söylediği için idam edildi... savcı 3 sene hapis istemiş,mahkeme idamına karar vermiştir... bu dünya hukuk tarihinde ya ilktir,ya emsali çok az olan bir durumdur... genelde savcının isteğinden az yada denk bir ceza verilir... vatan hainliği falan filan onları bi geçsinler hele... refikasına yazdığı mektubu okudum şapka harici birşeyle yargılandığı orada bile yazmıyor... |
|
01-16-2012, 14:13 | #4 |
|
|
01-16-2012, 17:56 | #5 |
Evet..
|
|
01-16-2012, 18:11 | #6 |
Said Nursi'ye göre İskilipli Atıf Hoca'yı yazdı
21 Mayıs 2011 / 11:15 Devrim kanunlarına karşı geldiği için asılan İskilipli Atıf Hoca'yla ilgili 10 yıllık araştırmasını kitaplaştıran eski Milletvekili Dr. Mehmet Sılay: "Ergenekon zihniyetinin ilk cinayetidir" Kamil Maman'ın haberi Hatay Eski Milletvekili Dr. Mehmet Sılay, 10 yıllık bir çalışmanın ardından İskilipli Atıf Hoca'nın hayatını kitaplaştırdı. Sılay, İstiklal Mahkemesi kayıtlarına kadar yaptığı derin araştırma sonucunda hazırladığı 'İskilipli Atıf Hoca' adlı kitabında, Cumhuriyet tarihinin en önemli devlet adamlarından Atıf Hoca'nın idamına dair hukuksuzlukları gözler önüne serdi. Sılay, geniş bir kaynak çalışmasıyla hazırladığı kitapta devrin en önemli fikir ve ilim adamlarından Tahir-ul Mevlevi (Tahir Ongun), Ali Tahmilci, Rıza Nur, Şevket Süreyya Aydemir, Nizamettin Saraç, Cevdet Soydanses, Ahıskalı Ali Haydar Efendi, Bediüzzaman Said Nursi ve Necip Fazıl Kısakürek'in de konuyla ilgili görüşlerine yer verdi. Sılay, "Osmanlının son dönemi ile Cumhuriyetin ilk dönemleri arasında devletin yetiştirdiği ender hukuk adamları arasında yer alan İskilipli Atıf Hoca faili meçhul bir cinayete kurban gitmemiştir, aksine onu devrim kanunlarına karşı gelmekten haksız yere asanlar faili meşhurdurlar. Ergenekon zihniyetinin ilk cinayetidir" diyor. İskilipli Atıf Hoca'nın 4 Şubat 1926'da idam edilişi 'hukukun intiharı' olarak nitelendiriliyor. İskilipli Atıf Hoca ve idamını önemli kılan nedir? İskilipli Atıf Hoca'yı önemli ve öncelikli kılan, zor yetişen bir ilim adamı oluşudur. Onun hukuk, ahlak ve aksiyon adamı oluşudur. Aslında en sıradanından en şöhretlisine kadar İstiklal Mahkemeleri'nde hüküm giyenlerin cümlesi araştırma konusudur. Çünkü bu olağanüstü mahkemede adalet dağıtan yargıç ya da hukuk adamı yoktur. 'Eşkıya' vardır. 'Asacak başka adam yok mu' gözüyle bakan sorumsuz eşkıyalar vardır. Çünkü bu mahkemede tarihe gömülmüş Hamurabi kanunlarında dahi olmayan bir uygulama söz konusudur. DEVRİN EN BÜYÜK ALİMLERİNDENDİ Belli bir anayasası ve kanunları olan devletin hukuksuz mahkemeleri olur mu? İstiklal Mahkemeleri'nde avukat yoktur, itiraz yoktur, temyiz yoktur. Şipşak karar ve hemen infaz vardır. Temel insan haklarının kolayca çiğnendiği ve insan hayatının en ucuz olduğu sözde bir mahkemedir. Bilinen tanımlamasıyla 'sanığın önce idamına, şahitlerin sonradan dinlenmesine' karar verilen! Endülüs'te örneğine rastlanmış bir mahkemedir. Atıf Hoca'yı idam edenler, bugünlerde darbe yapmak amacıyla derin yapılar oluşturduğu gerekçesiyle yargılanan zihniyetin ürünleridir. Bu kadar değerli bir insanı hukuksuz ve keyfi bir şekilde astılar. Ama tarih böyle keyfi uygulamaları affetmez. Ergenekon zihniyetinin ilk cinayeti İskilipli Atıf Efendi'nin asılmasıdır. Çünkü onu asanlarla bugün yargılanan insanlar aynı zihniyetin ürünüdür. Bir araştırmacı bu konularla ilgili tarihimi şöyle bir gözden geçirdiğinde bunu çok kolay görebilir. Atıf Hoca cinayeti faili meçhul değildi tabii ki ama faili meşhur olduğu kesindir. Din alimi olmasının dışında onu önemli kılan özellikleri nelerdi? Atıf Efendi yüksek tahsil yapmış ve Fatih Medresesi'nden icazet (diploma) almış bir köylü çocuğudur. Çevresi için iyi bir örnektir. Daha doğduğu köy olan Tophane'de dedesi Hasan Kethüda'nın yönlendirmesiyle Kur'an'ı ezberlemiş. Amasya ve Antakya gibi bir ilim ve kültür şehri olan İskilip'te de Rüştiye'yi bitirmiş, meşhur Cacabey Medresesi'nde İskilipli Müderris Abdullah Efendi'den ders almıştır. Osmanlı'da medreseler asırlar boyu topluma insan yetiştiren üniversitelerdir. Atıf Efendi ayrıca İlahiyat'ı bitirerek Kabataş Lisesi'nde lisan öğretmenliği yapmıştır. Başta 'İslam Fıkhı' olmak üzere 6 ciltlik eser sahibi olan bir hukuk adamıdır. YARGILAYANLAR: VEKİL VE DOKTOR Kitabınızda Atıf Hoca'yı yargılayanların hukuk adamı olmadığından bahsediyorsunuz... Evet. Atıf Efendi için idam kararı verenler hukuk adamları değildir. Mahkeme reisi Ali Çetinkaya ve yardımcısı Kılıç Ali asker kökenli milletvekilleridir. Reşit Galip tıp doktorudur. Yalnız savcı Necip Ali hukuk fakültesi mezunudur. Atıf Efendi için savcının teklifi hapis olduğu halde, Kel Ali'nin 'salben idam' (asarak yerine getirilen idam) kararıyla bir haftaya sığdırılan 4 duruşma sonunda, İskilipli Hoca'nın idamı infaz edilmiştir. DENİZ KUVVETLERİ TAKDİR VERDİ Fakat yıllarca İskilipli Mehmet Atıf Hoca gerici olarak gösterildi. Zor zamanların aranan adamıdır. Deniz Kuvvetlerimiz'in en zayıf günlerinde yazdığı "Din-i İslam'da Kuvvei Berriye ve Bahriye'nin vücubu ve ehemmiyeti" kitabıyla ve Fatih kürsüsünden verdiği motivasyonla Deniz Kuvvetleri için büyük miktarda yardım ve halk desteği sağlamıştır. Donanma Cemiyeti tarafından tebrik edilmiştir. Günün en çok okunan dergilerinde Mehmet Akif, Eşref Edip, Ali Şükrü, Bediuzzaman Said Nursi ve Tahirul Mevlevi ile birlikte makaleler yazmış ve halkı birlik ve beraberliğe yönlendirmiş. Bu dergiler Sebilurreşad, Alemdar, Mahfel ve Beyanul Hak'tır. Ayrıca sivil toplum örgütlerinden 'Cemiyeti Müderrisin ve Teali-i İslam' derneklerinin de kurucusudur. YUNAN İŞGALİNE KARŞI HALKI AYAKLANDIRDI Kitabınızda İskilipli Atıf Hoca'nın gerici olmadığını, aksine Cumhuriyet'in kurulmasına katkı sağladığını, Kuvva-i Milliye'yi desteklediğini belirtiyorsunuz... O döneme ait belgelere bakarsanız Atıf Efendi'nin ne kadar milliyetçi ve bağımsızlık hayranı olduğunu görürsünüz. 15 Mayıs 1919 günü İngilizler'in siyasal ve lojistik desteğiyle İzmir'e çıkan Yunan askerlerine karşı İngiliz işgali altındaki başkent İstanbul'da ilk protesto girişimi Teali-İslam Derneği adına İskilipli Atıf Efendi ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. Taksim'deki İngiliz Büyükelçiliği önünde saatlerce sloganlar atılmış. Yunan istilası, İskilipli Atıf tarafından tel'in edilmiş. KUVVA-İ MİLLİYE'Yİ DESTEKLEDİ O dönem Şehzadebaşı Karakolu'nu basıp Türk görevlilerini katleden İngilizlerin baskısıyla Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi'ye Kuvva-i Milliye aleyhine bir fetva yazdırılmıştı. Bütün ulemaya imzalatmaya başladıklarında olayı işiten İskilipli Atıf ile arkadaşı Tahir-ul Mevlevi, Şeyhulislama karşı gelmişler. İskilipli Atıf, Şeyhulislam'a karşı "Kuvva-i Milliye'ye karşı gelmek caiz değildir, günahtır, vebaldir!" diyerek haykırmış ve kesinlikle imzalamamışlardır. Fakat dağıtılmasına engel olamamışlardı. Bu yüzden Tahir-ül Mevlevi, Ziraat Nezareti'ndeki görevinden alınmıştır. Ayrıca İskilipli Atıf Hoca günlük Vakit gazetesinde o dönem bir 'tekzip' yayımlamıştır. Cumhuriyet tarihinde at izi it izine karışmıştır Ergenekon zihniyetinin yargılandığı, darbecilerin mahkemelere çıkarıldığı, faili meçhullerin araştırıldığı, Dersim, Taksim katliamı gibi olayların tartışmaya açıldığı bir dönemde İstiklal Mahkemeleri'nin masaya yatırılması gerekmez mi? Tabii ki... Bugün İstiklal Mahkemeleri gibi uygulamalar dünyanın her tarafında kolayca ve rahatlıkla tartışılma imkânı buluyor. Bu tartışmalar ve gerçeğin araştırılması hukukun temellerini de sağlamlaştırıyor aslında. On yılımızı dolduran bu araştırma henüz tamamlanmamıştır. En az bildiğimiz Cumhuriyet tarihidir. Atatürk'e yapılan en büyük saygısızlık 'Koruma Kanunu' olmuştur. Devrim ve değişikliklere eleştirel bakmak yasaktır. Övgü ve methiye serbesttir. Bu anlayışın dünyada başka bir benzeri yoktur. Dönemin artı ve eksilerini, doğru ve yanlışlarını bilmek hakkımız. Talimatla tarih yazdırılmıştır bu memlekette. Dolayısıyla at izi, it izine karışmıştır. Aydınların görevi gerçeğe talip ve tercüman olmaktır. Adalet Müzesi'nde Atıf Hoca köşesi "Adalet Müzesi çok ibretlik bir yer aslında. Bir Osmanlı at tavlası olan Ulucanlar Cezaevi yüzlerce idama mekan olmuş. Sistem muhalifi biri bakan dört milletvekilinin avlusunda asıldıktan sonra topluca mezara gömüldükleri rivayet edilir. Çünkü onların da mezarları kaybedilmiştir. 2006 yılından itibaren boşaltılan Ulucanlar Cezaevi, Sincan'a taşınmıştır. İskilipli'nin bir ay tutuklu kaldığı tecrit odası bugün 'Adalet Müzesi' olan Ulucanlar'da İskilipli Atıf Hoca'ya ayrılmıştır. Onun kullandığı eşyalar bir zamanlar cinayet galerisi olan koğuşlarda sergilenmektedir. Aydınların ve tüm ülke gençliğinin bu işkence müzesini ibretle gezmelerini diliyorum." Bahaneleri 'yasal' bir kitaptı Atıf Hoca'nın asılmasına neden olan 'Frenk Mukallitliği ve Şapka' adlı eseri, devletin onayıyla mı basılmıştı? İşsiz ve maaşsız kalan İskilipli Atıf Efendi on yıl içinde elli eser yayımlamayı programlayarak yayınevi kurmuş ve 'Kader matbaasında' basılan ilk kitabı 'Din-i İslam'da Men'i Müskirat' olmuş. Sonra 'Tesettür-ü Şer'i' ve 12 Temmuz 1924'te 'Frenk Mukallitliği ve Şapka' eseri yayımlanmıştır. Şurası çok önemli, bu eser Maarif Bakanlığı'nın (Milli Eğitim Bakanlığı) kontrolünden geçtikten sonra yayımlanmış. Ancak, önce Kastamonu nutku sonra da Kasım 1925'te kabul edilen Şapka Kanunu'ndan sonra değişik şehirlerde 'Şapka gavur serpuşudur. İsteyen giysin isteyen de bizim gibi sarıkla gezsin!' denilerek Rize Giresun, Erzurum, Bursa, Konya, Kayseri, Maraş, Urfa ve Sivas'ta halk direnişe geçmiş. Bütün isyanların azmettiricisi olarak da Mahkeme Reisi Kel Ali, İskilipli Atıf'ı itham etmiş ve Savcı Necip Ali'nin 5 yıl hapis teklifine rağmen idam kararı verilmiştir. İdam kararından sonra "Ben bu zalimlerle Mahkeme-i Kübra'da hesaplaşacağım!" dediği nakledilir. İskilipli'nin asılması evrensel adaletin intiharıdır ve asıl ona idam kararı verenlerin işledikleri suç "Hiyanet-i Vataniyye"dir. Yeni Şafak http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=107924 |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|