AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-28-2012, 22:30   #1
Kullanıcı Adı
werret
Standart Suriye'de Osmanlı camisi bombalandı

Suriye'de Osmanlı camisi bombalandı

Suriye'de devam eden çatışmalarda 10'dan fazla kişi öldü. Hama kentinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait bir cami de bombardımanda ağır hasar gördü.



28 Mart 2012 17:47

Merkezi Londra'da bulunan Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, bazı kentlerde düzenlenen operasyonlarda asker ve güvenlik güçlerinin açtığı ateşte 10'dan fazla kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Suriye'nin iç kesimlerindeki Hama kentinde de birkaç gündür devam eden bombardımanda onlarca evin yıkıldığı, Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait bir caminin de ağır hasar gördüğü bildirildi.

Kentte elektrik ve iletişimin kesik olduğunu ifade eden aktivistler, yaralıların tedaviye ihtiyaç duyduğunu, ellerinde fazla tıbbi malzeme olmadığı için bazı yaralıların hayatını kaybettiğini söyledi.

Askerlerin meralardaki hayvanları dahi öldürdüğünü aktaran aktivistler, Hama'nın Safsafe semti ve Sehel el-Gab beldelerinde Şebbiha güçlerinin çok sayıda kişinin evini yaktığını belirtti.

Bu arada Humus'un Er-Rabil Arabi ve Deyr Bealbe semtlerinde şiddetli patlamalar meydana geldiği, ölü ve yaralıların bulunduğu ifade edildi.

Dera kentine bağlı Busur El-Harir'de de ordudan ayrılan 13 asker ve bir subay için operasyonlar düzenlendiği ve halkın kenti toplu halde terk ettiği kaydedildi.

AA


http://www.haber7.com/haber/20120328...bombalandi.php

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-28-2012, 22:32   #2
Kullanıcı Adı
mehmetakif24
Standart
savaşa sürükleniyomuyuz?
mehmetakif24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2012, 22:33   #3
Kullanıcı Adı
werret
Standart
Alıntı:
mehmetakif24 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
savaşa sürükleniyomuyuz?
Sen sürüklensende savaşamazsın zaten merak etme!..
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2012, 22:35   #4
Kullanıcı Adı
mehmetakif24
Standart
Alıntı:
werret Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen sürüklensende savaşamazsın zaten merak etme!..
neden heyecanlısın
mehmetakif24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2012, 22:45   #5
Kullanıcı Adı
werret
Standart

Savaşmak yürek ister de o yüzden öyle yazdım...

Bazılarına göre; ABD, (güya) Türkiye'nin Suriye'ye girmesini istiyormuş da bu yüzden Beşşar Esed kafiri ve avaneleri bütün Suriye'li müslümanları da katletse biz bunları sadece izlemeliymişiz!..








Suriye denklemi ve Türkiye

Türkiye’nin Suriye politikasını ABD’nin dayatması veya ricası gibi görerek eleştiren muhalefet fena halde yanılıyor. Türkiye, Suriye konusunda kendi ulusal hassasiyetlerini nazara alarak hareket ediyor ve tam aksine uluslararası camiayı bu noktaya çekmeye çalışıyor.

Suriye meselesinde ne rejim karşıtı ABD ve batılı güçlerin somut bir yaklaşımı görünüyor, ne de yandaş görünen Rusya, Çin, İran bloğunun net ve kabul edilebilir bir tutumu var. Kafalar karışık, pozisyonlar bulanık, politikalar açık değil. Sadece Esad’ın akıbeti ve statükocu rejimin geleceği konusu belirsiz değil, nasıl ve hangi eksende bir Suriye istendiği de belirgin değil... Suriye halkının yaşadığı dram ise tek başına politikaları belirleyecek bir faktör olarak görülmüyor. Adım atılamamasının sebebi ülkelerin politika belirleyememesi mi, belirledikleri politikayı uygulayacak zemini bulamaması mı? Mazeret çok... Kimine göre Suriye’de muhalefetin çok parçalı olması ve güçlü bir alternatif liderin bulunmaması, kimine göre askeri müdahalenin sadece rejim yanlısı ülkeler bloğunun değil Arap’ların da tepkisini çekeceğinin düşünülmesi, kimine göre müdahale sonrası çıkış senaryolarının tatminkar olmaması... Girişin şekil, yöntem ve kapsamını ciddi sıkıntı olarak gören var, çıkışın zorluklarına dikkat çeken var...

Bazı yorumcular, ABD’nin tutumunu Kasım’da yapılacak seçimlerin varlığına bağlıyorlar. Bazılarına göre ise Irak ve Afganistan’da dili yanan ABD kendisini yeni ateşlere sokmak yerine başka ülkeleri cesaretlendiriyor. Mesela Libya’da Fransa öne atıldı, stratejik pozisyon üretmeye çalıştı. ABD’nin Rusya ve Çin’e karşı kurduğu denklemin gereği olarak Suriye kartını ağırdan aldığını iddia edenler de var.

Doğrusu önemli konuların uzun soluklu devlet aklı yerine geçici iç politika hesaplarına kurban edilmesi her zaman daha olumsuz bir durum üretir. Fransa’nın seçim sebebiyle Ermeni meselesini kaşıması ne kadar yanlışsa, seçim var diye yaşanan dramlara gözünü kapatmak da o kadar yanlış olur, ‘bencillik’ sayılır. Uluslararası ilişkilerde ve bloklar arası inisiyatif mücadelelerinde elbette tüm dünyadaki faktörleri bir oyunun içindeki hamleler gibi değerlendirmek, yani kaleyi almak için atı vermek anlaşılır bulunabilir. Ama insani ve vicdani hassasiyetleri yaralayan hamleler şahı devirseniz bile sizi vicdanlarda mağlubiyete mahkum eder.

Suriye’de muhalefetin zayıf ve çok parçalı olduğu iddiası, bahane olarak kullanılan bir argümandır ve Baasçıların el altından yaydığı bir propagandadır. Rejimin insanlık dışı uygulamalarına dur demenin ön şartı muhalefetin gücü olamaz. Muhalefet güçlü olsa zaten zulüm görmez, kendi göbeğini kendi keser.

ABD Irak’a girerken yaptığı hatalar gibi çıkarken de hata yapmış, Irak’a yönelik kullandığı ‘başarı öyküsü’nü bozmamak için Maliki yönetimine hak ettiğinden fazla güç aktarmıştır. ABD’nin yakın işbirliği içinde olduğu Kuzey Irak’takiler bile Maliki’ye zehir zemberek yüklenmektedir. Mesut Barzani geçen hafta yaptığı açıklamada Maliki’yi Saddamlaşmakla suçladı. Ülkeyi iç savaşın ve bölünmenin eşiğine getiren ve İran’ın eksenine oturtan bir yönetime ABD’nin açık çek vermesi çok ilginç bir durumdur. Nitekim bu yönetim, Suriye rejimine yardımda bulunmaktan ve topraklarını geçiş koridoru gibi kullandırmaktan da çekinmemektedir. Bu tablonun arkasında bir ‘siyasetsizlik hali’ mi var, yoksa uzun vadeli başka bir hesap mı? En iyimser yorum seçimler sebebiyle yaşanan bir çekingenlik ve siyasetsizlik halidir. Halkı üzerindeki meşruiyetini ve gücünü kaybeden Esad yönetimi ise uluslararası inisiyatif mücadeleleri arasındaki denkleme dayanarak varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır.

BM’nin, daimi üyeler Çin ve Rusya sebebiyle silik davranması belki anlaşılabilir, ama ABD’den şu anki niyet ve söylemlerinden daha aktif bir tutum içine girmesi beklenmektedir. Böyle bir atmosferde Türkiye’ye dışarıdan kimsenin akıl verecek durumu olmadığı söylenebilir. Türkiye elbette sağduyu ve aklıselimle hareket ederek kendi çıkarlarını gözetecektir. Hem insani ve vicdani tutum sergilemekten ve bunun gereğini yapmaktan kaçınmayacaktır, hem de milli çıkarlarını ve bölgesel menfaatlerini koruyacak yaklaşımlar geliştirecektir. Bu ise Suriye’ye karışıp karışmama, müdahalede yer alıp almama basitliğinde değerlendirilemez.

Türkiye macera sevdalısı değildir, ama kendi aleyhine bir durum üretilmesine de eyvallah diyemez.

Yanı başındaki köylerin vurulması, Türk kökenlilerin sistematik katliama maruz bırakılması, binlerce insanın göç etmek zorunda kalması, PKK’nın Suriye üzerinden saldırılara başlaması veya otonom bir bölge oluşturmaya kalkışması gibi hallerde Türkiye sessiz ve pasif bir tutum takınabilir mi? Bu tür konular, Türkiye’nin Suriye üzerine hesap yapması değildir. Türkiye ne göçmenlere kapısını kapatabilir, ne yanı başında toplu katliamlara seyirci kalabilir, ne de terör örgütünün faaliyetlerini görmezden gelebilir. İstanbul’da yapılacak Suriye’nin Dostları Toplantısı büyük önem taşıyor. Arap Ligi ve BM’nin meseleyi ne kadar ciddiye aldığını hep birlikte göreceğiz. Başbakan Erdoğan’ın Seul’da gerçekleştirdiği Başkan Obama görüşmesi bu noktada ümit verici olmuştur. Başkan Obama’nın sergileyeceği liderliğin bir kısım belirsizlik ve kaygıları gidereceğini ümit ediyoruz.

Yalçın Akdoğan - 27 Mart 2012

http://www.stargazete.com/yazar/yalc...ber-437821.htm
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2012, 22:54   #6
Kullanıcı Adı
mehmetakif24
Standart
Alıntı:
werret Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Savaşmak yürek ister de o yüzden öyle yazdım...

Bazılarına göre; ABD, (güya) Türkiye'nin Suriye'ye girmesini istiyormuş da bu yüzden Beşşar Esed kafiri ve avaneleri bütün Suriye'li müslümanları da katletse biz bunları sadece izlemeliymişiz!..








Suriye denklemi ve Türkiye

Türkiye’nin Suriye politikasını ABD’nin dayatması veya ricası gibi görerek eleştiren muhalefet fena halde yanılıyor. Türkiye, Suriye konusunda kendi ulusal hassasiyetlerini nazara alarak hareket ediyor ve tam aksine uluslararası camiayı bu noktaya çekmeye çalışıyor.

Suriye meselesinde ne rejim karşıtı ABD ve batılı güçlerin somut bir yaklaşımı görünüyor, ne de yandaş görünen Rusya, Çin, İran bloğunun net ve kabul edilebilir bir tutumu var. Kafalar karışık, pozisyonlar bulanık, politikalar açık değil. Sadece Esad’ın akıbeti ve statükocu rejimin geleceği konusu belirsiz değil, nasıl ve hangi eksende bir Suriye istendiği de belirgin değil... Suriye halkının yaşadığı dram ise tek başına politikaları belirleyecek bir faktör olarak görülmüyor. Adım atılamamasının sebebi ülkelerin politika belirleyememesi mi, belirledikleri politikayı uygulayacak zemini bulamaması mı? Mazeret çok... Kimine göre Suriye’de muhalefetin çok parçalı olması ve güçlü bir alternatif liderin bulunmaması, kimine göre askeri müdahalenin sadece rejim yanlısı ülkeler bloğunun değil Arap’ların da tepkisini çekeceğinin düşünülmesi, kimine göre müdahale sonrası çıkış senaryolarının tatminkar olmaması... Girişin şekil, yöntem ve kapsamını ciddi sıkıntı olarak gören var, çıkışın zorluklarına dikkat çeken var...

Bazı yorumcular, ABD’nin tutumunu Kasım’da yapılacak seçimlerin varlığına bağlıyorlar. Bazılarına göre ise Irak ve Afganistan’da dili yanan ABD kendisini yeni ateşlere sokmak yerine başka ülkeleri cesaretlendiriyor. Mesela Libya’da Fransa öne atıldı, stratejik pozisyon üretmeye çalıştı. ABD’nin Rusya ve Çin’e karşı kurduğu denklemin gereği olarak Suriye kartını ağırdan aldığını iddia edenler de var.

Doğrusu önemli konuların uzun soluklu devlet aklı yerine geçici iç politika hesaplarına kurban edilmesi her zaman daha olumsuz bir durum üretir. Fransa’nın seçim sebebiyle Ermeni meselesini kaşıması ne kadar yanlışsa, seçim var diye yaşanan dramlara gözünü kapatmak da o kadar yanlış olur, ‘bencillik’ sayılır. Uluslararası ilişkilerde ve bloklar arası inisiyatif mücadelelerinde elbette tüm dünyadaki faktörleri bir oyunun içindeki hamleler gibi değerlendirmek, yani kaleyi almak için atı vermek anlaşılır bulunabilir. Ama insani ve vicdani hassasiyetleri yaralayan hamleler şahı devirseniz bile sizi vicdanlarda mağlubiyete mahkum eder.

Suriye’de muhalefetin zayıf ve çok parçalı olduğu iddiası, bahane olarak kullanılan bir argümandır ve Baasçıların el altından yaydığı bir propagandadır. Rejimin insanlık dışı uygulamalarına dur demenin ön şartı muhalefetin gücü olamaz. Muhalefet güçlü olsa zaten zulüm görmez, kendi göbeğini kendi keser.

ABD Irak’a girerken yaptığı hatalar gibi çıkarken de hata yapmış, Irak’a yönelik kullandığı ‘başarı öyküsü’nü bozmamak için Maliki yönetimine hak ettiğinden fazla güç aktarmıştır. ABD’nin yakın işbirliği içinde olduğu Kuzey Irak’takiler bile Maliki’ye zehir zemberek yüklenmektedir. Mesut Barzani geçen hafta yaptığı açıklamada Maliki’yi Saddamlaşmakla suçladı. Ülkeyi iç savaşın ve bölünmenin eşiğine getiren ve İran’ın eksenine oturtan bir yönetime ABD’nin açık çek vermesi çok ilginç bir durumdur. Nitekim bu yönetim, Suriye rejimine yardımda bulunmaktan ve topraklarını geçiş koridoru gibi kullandırmaktan da çekinmemektedir. Bu tablonun arkasında bir ‘siyasetsizlik hali’ mi var, yoksa uzun vadeli başka bir hesap mı? En iyimser yorum seçimler sebebiyle yaşanan bir çekingenlik ve siyasetsizlik halidir. Halkı üzerindeki meşruiyetini ve gücünü kaybeden Esad yönetimi ise uluslararası inisiyatif mücadeleleri arasındaki denkleme dayanarak varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır.

BM’nin, daimi üyeler Çin ve Rusya sebebiyle silik davranması belki anlaşılabilir, ama ABD’den şu anki niyet ve söylemlerinden daha aktif bir tutum içine girmesi beklenmektedir. Böyle bir atmosferde Türkiye’ye dışarıdan kimsenin akıl verecek durumu olmadığı söylenebilir. Türkiye elbette sağduyu ve aklıselimle hareket ederek kendi çıkarlarını gözetecektir. Hem insani ve vicdani tutum sergilemekten ve bunun gereğini yapmaktan kaçınmayacaktır, hem de milli çıkarlarını ve bölgesel menfaatlerini koruyacak yaklaşımlar geliştirecektir. Bu ise Suriye’ye karışıp karışmama, müdahalede yer alıp almama basitliğinde değerlendirilemez.

Türkiye macera sevdalısı değildir, ama kendi aleyhine bir durum üretilmesine de eyvallah diyemez.

Yanı başındaki köylerin vurulması, Türk kökenlilerin sistematik katliama maruz bırakılması, binlerce insanın göç etmek zorunda kalması, PKK’nın Suriye üzerinden saldırılara başlaması veya otonom bir bölge oluşturmaya kalkışması gibi hallerde Türkiye sessiz ve pasif bir tutum takınabilir mi? Bu tür konular, Türkiye’nin Suriye üzerine hesap yapması değildir. Türkiye ne göçmenlere kapısını kapatabilir, ne yanı başında toplu katliamlara seyirci kalabilir, ne de terör örgütünün faaliyetlerini görmezden gelebilir. İstanbul’da yapılacak Suriye’nin Dostları Toplantısı büyük önem taşıyor. Arap Ligi ve BM’nin meseleyi ne kadar ciddiye aldığını hep birlikte göreceğiz. Başbakan Erdoğan’ın Seul’da gerçekleştirdiği Başkan Obama görüşmesi bu noktada ümit verici olmuştur. Başkan Obama’nın sergileyeceği liderliğin bir kısım belirsizlik ve kaygıları gidereceğini ümit ediyoruz.

Yalçın Akdoğan - 27 Mart 2012

http://www.stargazete.com/yazar/yalc...ber-437821.htm
heyecanlanma kardes yavas ol daha yorum yapmadan karsi saldırıya geciyosun
mehmetakif24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi