![]() |
#1 |
![]() ![]() Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemindeki yıllara (1983-1993) bizzat gündemi oluşturarak damgasını vurmuş olan rahmetli Turgut Özal'ın çok sayıda hayranları olduğu gibi sevmeyenleri de vardı. Tıpkı bugün olduğu gibi. Sanıyorum vefatından 19 yıl geçtikten sonra daha objektif bir değerlendirme yapılabilir. İnançlı, hoşgörülü ve sevecen bir yapısı olan Özal, siyasete bürokraside uzun yıllar deneyim edindikten sonra atılmıştı. Çeşitli kademelerden geçerek önemli mevkilerde bulunduktan ve ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak 24 Ocak kararlarını uygulamaya koyduktan sonra siyasete girmiş ve Anavatan Partisi'ni kurarak 1983 seçimlerinde büyük çoğunlukla iktidara gelmişti. Kendisinin bir misyonu olduğuna ve ülkelerin önüne böyle bir fırsatın çok nadiren çıkabileceğine inanırdı. Kemikleşmiş çözümsüzlükleri aşmak ve köklü değişiklikler için ne yapması gerektiğini iktidara gelmeden planlamıştı. Kafasındaki değişim planını ilk günden uygulamaya koydu. Yapılan hızlı değişiklikleri kendi partisindekiler bile zor izleyebiliyorlardı. Muhalefet ise kendi ifadesi ile "kroke olmuş [afallayıp ne yapacağını bilemez hâle gelmiş] boksörler gibi şaşkındılar". Özal'a olan hınçlarını bugün bile sürdüren statükocular ellerini vicdanlarına koyarak onun yaptıklarını hatırlamalılar. Ekonomideki kısıtlamalar kaldırılarak ekonomi kendi kurallarına, serbest pazar ekonomisi kurallarına göre işletilmeye başlanmıştı. İthalat ve kambiyo sistemi serbest hale getirilmiş, sermaye piyasası ve İMKB oluşturulmuş, Türk Lirası konvertibl hale getirilmiş, modern bankacılığa geçilmişti. Enerji ve telekomünikasyonda büyük atılım yapılmış, karayolları, otoyollar, havalimanları, limanlar ve barajlar gibi altyapı yatırımları hızla tamamlanmıştı. İhracat teşvik edilmiş, kronikleşmiş döviz darboğazı sorunu ilk kez aşılmıştı. Üzüm, fındık, pamuk ve tütün yerine sanayi ürünleri ihraç eder hale gelmiştik. Turizm, toplu konut, savunma sanayii, spor alanlarında büyük atılımlar gerçekleştirilmişti. Doğalgaz kullanılarak kirliliğin azaltılması, bilgisayarların, kredi kartlarının, özel TV ve radyoların gelişi, kısaca ülkenin çehresinin değişmesi hep Özal'ın eserleridir. Demokratikleşme ve insan hakları alanlarında da en büyük atılımlar onun zamanında yapılmıştı. TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılması, AİHM'nin yargı yetkisinin tanınması, kişisel başvuru hakkının tanınması, işkenceyle mücadele sözleşmelerinin imzalanması hep onun zamanında gerçekleşmiştir. DOĞU-BATI SENTEZİNİ YAPAN LİDER Elbette bazı yanlış uygulamalar ve hatalar da olmuştu. Ayrıca çok hızlı gerçekleştirilen bu reformlar toplum tarafından aynı hızla sindirilememişti. Tabii medyanın önemli bir kısmı tarafından da. Böyle olunca her biri birer gerçek devrim niteliğindeki reformları gerçekleştirme başarısını gösteren Özal, ailevi birtakım konular ön plana çıkarılarak sürekli yıpratılmıştı. Yani okyanusu aşıp bir bardak suda boğulmaya mahkûm edilmişti. Galiba ülkeye büyük hizmetlerde bulunanların kaderi bu... Bugün vicdan sahibi herkes Özal hakkında bir değerlendirme yaparken onun yaptıklarını şöyle bir gözünün önünden geçirmelidir. Bugün Özal'a özlem duyan, ona haksızlık yapıldığını düşünenlerin sayısı hızla artmaktadır. Onun adını unutturmaya çalışanlar bile bugün onu yeniden sahiplenmek istemekteler. Zaten kendisi de bunu öngörmekte ve 'Beni 20 yıl sonra daha iyi anlayacaklar.' demekteydi. O, devlet köstek olmadığında milletimizin her şeyi başarabileceğini gösterdi. Özgüven verdi, ufkumuzu açtı. Gerisi bizlere kalıyor. Hepimiz ülkenin geleceğinden umutlu olmalıyız. Çünkü Özal'ın bu ülkeyi kimsenin tersine çeviremeyeceği sağlam ekonomik temeller ve bir altyapı üzerine oturttuğuna, demokratikleşme yolunda sağlam adımlar attığına, ünlü üç özgürlük yani "düşünce ve düşünceyi ifade", "din ve vicdan", "serbest teşebbüs-serbest pazar ekonomisi" özgürlüklerinde hoşgörü çerçevesinde sınırları mükemmel işaret ettiğine, insanımıza her zorluğun üstesinden gelecek bir özgüven kazandırdığına, sorunların bekleyerek değil üstüne giderek çözülebileceğini gösterdiğine, "her şey millet içindir" ilkesinden hareketle eli sopalı değil hizmet veren devlet kavramını yeşerttiğine, ileride yapmamız ve tamamlamamız gereken hususları da belirttiğine inanmaktayım. Son yıllarda bu yönde çok önemli adımlar atılmış bulunmaktadır. Elbette ki onun tamamlayamadıklarını bu ülkede tamamlayacaklar vardır. Hatta artık Özal bile aşılmalıdır. Bu kendisinin çizgisine çok uygun ve arzuladığı bir sonuç olacaktır. Özal sağlığında çok yanlış tanıtılmak istenmişti. Fakat o her şeye rağmen milletin gönlünde taht kurdu; çünkü milletimiz onu anladı ve bağrına bastı. Bunun delili, cenaze törenine katılan genci, ihtiyarı, kadını, erkeği, köylüsü, kentlisi her partiden milyonlarca insanın samimi üzüntüsü ve yası idi. Milletimiz, Anadolu'nun bağrından ve kendi içlerinden çıkıp mütevazı şartlarda yetişmiş, ülkesine hizmete kilitlenerek tüm ömrünü insanının refahına adamış, hem kendi tarihini hem dünyanınkini bilen, 30-40 yıl sonrasını görebilen, Doğu-Batı sentezini yapabilen, ülkesinin kabuklarını kırarak dışa açan, hedefleri de göstererek ölünceye kadar ülkesi için çalışan bu aziz evladını her zaman yüreğinde taşıyacaktır. Her biri birer devrim niteliğindeki reformları ve eserleri, o sonsuz hoşgörüsü, uzlaşmacı tutumu hiç şüphesiz gençlerimize örnek olacak ve başka Özal'ların doğmasına yol açacaktır. O inançlı, sivil ve demokrat bir cumhurbaşkanıydı. Sağlığında onu bu yüzden yadırgayanlar artık onu daha iyi anlamaktadırlar. Bugün sık sık onun adının anıldığını ve kendisine büyük bir özlem duyulduğunu görmekteyiz. Geçmişte kendisini acımasızca eleştirenler bile şimdi büyüklüğünü kabul etmekteler. Gün geçtikçe kendi partisi dışındaki bazı siyasî partiler de Özal'ı ve fikirlerini sahiplenmekteler. Kendisi için bundan daha sevindirici bir şey olamazdı. Çünkü o bir siyasî partiye sığamayacak kadar geniş bir dünya görüşüne sahipti. Bu bakımdan onun gösterdiği yolda yürümeyi arzu eden ve felsefesini benimseyen herkes onun siyasî mirasını gerçekleştirmek amacıyla devralabilir diye düşünüyorum. Onun siyasî mirası ideallerini benimseyen herkese aittir. Başarı şansı ise hiç şüphesiz onu en iyi anlayıp yorumlayabilen ve politikalarını uygulayabilenlerindir. Özal'ın açtığı ufukta, sağlam bir biçimde temelini attığı liberal sistemin ve özgürlükçü demokrasinin tam anlamıyla gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Onun bizlere bir vasiyet olarak bıraktığı ünlü üç özgürlüğünü yani; düşünceyi ifade, din ve vicdan, serbest teşebbüs özgürlükleri meşalesini daha ileriye taşıyabilmeliyiz. Kendi aleyhimize bile olsa Özal gibi doğruları, sadece doğruları büyük bir cesaretle söyleyebilmeliyiz. Onun gibi tabuların üzerine gidebilmeliyiz, kısa ve öz olarak bireyi devlete karşı koruyan bir anayasa fikrini hayata geçirmeliyiz. İnanıyorum ki, büyük bir devrimci olan, ülkeye unutulmaz eserler bırakarak büyük hizmetlerde bulunmuş olan Özal, attığı temeller üzerinde ülkede alınan yolu ve gerçekleştirilen büyük başarıları görmekten son derece mutludur. Onu saygı, minnet ve şükran duyguları ile anıyoruz. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. *Turgut Özal'ın Başdanışmanı, 19. Dönem İstanbul Milletvekili ZAMAN
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|