![]() |
#1 |
![]() ![]() DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, üniversitelerin özgürlük ve adaleti sağlamada öncü rol üstlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’de herkes konuşuyor. Fakat en fazla konuşması, yeni ve büyük Türkiye’ye katkıda bulunması, Türkiye’nin önündeki engelleri aşması için rehberlik yapması gereken üniversiteler ve bilim insanları hiç konuşmuyor. Rahatsızlık verir derecede sessiz kalıyorlar” dedi. Üniversiteler niye suskun? Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye’de herkesin konuştuğunu fakat en fazla konuşması gereken, yeni ve büyük Türkiye’ye katkıda bulunması gereken, Türkiye’nin önündeki engelleri aşması için rehberlik yapması gereken üniversitelerin ve bilim insanlarının hiç konuşmadığını söyledi. DES Genel Başkanı Avcı, yaptığı açıklamada, YÖK Yasa Tasarısı taslak metninin tartışma ve eleştirilere muhatap olmasının tasarının olgunlaşması açısından çok önemli olduğunu söyledi. Avcı, “Taslakta rektörlerin öğretim üyeleri tarafından seçilmesi ve sonraki atama süreçleri demokratik bir şekilde düzenleniyor. Fakat rektör ve dekanların atanma usulleri kadar üniversiteyi nasıl yönettiği, hangi hedeflere taşıdığı ve performansını da ölçütlemeye dönük düzenlemeler geliştirmek gerekir” dedi. Batı ülkelerinde yükseköğretimle alâkalı reform çalışmalarının geniş katılımlı, bilgiye ve veriye dayalı tartışmalarla gerçekleştiğini söyleyen Avcı, “Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin değişim sürecinde de acele edilmemesi, eleştiri ve tartışmalardan en yüksek seviyede istifade edilmesi gerekir. Yükseköğretim sistemimiz birçok kusur ve eksikliklerle doludur. Sonuç olarak, çoğunlukla ideolojik ve siyasî zeminlerde tartışılan taslağın alelacele yasalaşması, büyük sakıncalar yaratacaktır. Sağlıklı, demokratik ve geniş katılımlı bir tartışma sürecinin gerektirdiği sürenin sağlanması en temel koşul olarak algılanmalıdır” diye konuştu. Avcı, yükseköğretimle ilgili yasal değişikliklerin, başta üniversitelerdeki akademik ve idarî personel ile öğrenciler dahil eğitim sendikaları olmak üzere yükseköğretimle ilgili tüm kesimlerin görüş, eleştiri ve önerilerinden yola çıkılarak yapılması gerektiğini belirtti. Gürkan Avcı, şöyle devam etti: “Yükseköğrenim sistemi ´otoriter, yasakçı, baskıcı anlayıştan´ besleniyor. Üniversitelerimiz, hocalarımız, idarî personelimiz ve öğrencilerimiz 12 Eylül askeri rejiminin bir ürünü olan YÖK cenderesi altında yıllarca baskı ve zulüm görmüştür. YÖK, son derece merkezî ve otoriter bir anlayışla yönetilmektedir. Üniversitelere idarî ve bilimsel özerklik tanınmalı, yeniden yapılandırılmalıdır. Bu da üniversitelerin üzerine bir karabasan gibi çöken YÖK´ün şeffaf, demokratik ve hesap verebilir olması ile mümkündür.” “ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE DE SÖZ, YETKİ VE KARAR HAKKI VERİLMELİ” Taslağa göre, rektörlerini Cumhurbaşkanı yerine üniversite Konseyi 5 yıllığına ve bir defalığına seçtiğini, YÖK’ün isminin “Türkiye Yükseköğretim Kurumu” olarak değiştirildiğini bildiren Avcı, “Devlet ve vakıf üniversitelerinin yanı sıra özel üniversiteler de kurulabileceği gibi hem yabancı yükseköğretim kurumları Türkiye’de üniversite açabiliyor hem de devlet üniversiteleri yurtdışında yükseköğretim birimi açabiliyor. YÖK üyelerini ise Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Rektörler Kurulu ve meclis tarafından seçiliyor. Bunlar nispeten olumlu adımlar olarak görülebilir fakat biz yeni YÖK yasasında, devletin üniversitelere bütçe ayırması, yalnızca akademik personele değil üniversitelerdeki idarî personele de ve yine üniversitelilere de söz, yetki, karar hakkı vermesi ve YÖK’ü çağdaş, demokratik bir statüye kavuşturması yönünde devrim niteliğinde adımlar atılmasını bekliyoruz” dedi. “ÜRETEN, SORGULAYAN, TARTIŞAN ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ” Ünİversİtelerİn özgürlüğü, adaleti sağlamada öncü rol üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Avcı şöyle konuştu: “Türkiye’nin politik, teknolojik ve ekonomik anlamda ciddî bir değişim ve sıçrama yaşadığı bir süreçte en fazla sesini duyurması ve katkıda bulunması gereken üniversitelerin rahatsızlık verir derecede sessiz kaldığını görüyoruz. Üniversitelerin psikoloji, siyaset bilimi, mühendislik, teknoloji, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, sosyoloji ve benzeri kürsülerinden Türkiye’nin sorunlarının çözümüne dair çıt çıkmadığına tanık oluyoruz. Türkiye’de herkes konuşuyor. Fakat en fazla konuşması gereken, yeni ve büyük Türkiye’ye katkıda bulunması gereken, Türkiye’nin önündeki engelleri aşması için rehberlik yapması gereken üniversiteler ve bilim insanları hiç konuşmuyor.” Yeni Asya
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|