10-30-2012, 13:23 | #1 |
Dini bayramlar ve cumhuriyet
ABDULLAH MURADOĞLU
Cumhuriyetsiz bir halk olur. Başta İngiltere olmak üzere Batı'nın en ileri ülkelerinde parlamentolarla monarşiler yan yana yaşıyorlar. İsimlerini tek tek saymaya gerek yok. Hem bizden daha az demokratik değil bu ülkeler. Ama 'halksız cumhuriyet', terimin özüyle zıt. Bugün bazı ülkeler resmen 'halk cumhuriyeti' yahut 'demokratik halk cumhuriyeti' olarak anılırlar ise de ne halkla ne de demokrasiyle ilgileri yoktur. Bu tür cumhuriyetlerde siyasi elitler, cumhuriyetin halka bırakılmayacak kadar önemli olduğunu düşünürler. Bilhassa 'Tek Parti' rejiminin egemen olduğu ülkelerde 'parti' ve 'bürokrasi' halkın yerine geçmiştir. Bizde de bir dönem böyle bir zihniyet hakimdi. Halk başka bir dünyada, yönetici elitler başka bir dünyada yaşıyordu. Türkiye'de siyaset çoğun bu ikili fiili durumun çatışması olarak seyretmiştir. Darbeler, cumhurun öne geçtiği süreçleri geriye çeken ve 'bürokratik-askeri vesayet'i pekiştiren bir fonksiyon gördüler. LÜZUMSUZ İŞLER Dini bayramlar bu ülkede bin yıldır aynı samimiyet ve aynı duygularla kutlanıyor. Cumhuriyetimiz ise 89 yaşında. Ülkemizde Cumhuriyet Bayramlarını cumhurun diniyle imanıyla kavgalı haline getirmek isteyen bir güruh her zaman olmuştur. Hiç unutmam, çocukken izlediğim bir tiyatro oyununda Cumhuriyet Bayramı'yla dini bayram biribirine düşman gösterilmişti. Dini bayrama başkaldıran oyunun kahramanı 'Bizim bayramımız Cumhuriyet Bayramı'dır' diye bas bas bağırıyordu. Herhalde yaşadığım ilk travmaydı bu. Sözde sol içerikli bu oyun Cumhuriyet Bayramı'na bakışımı olumsuz etkilemedi ama siyasi hayatımı biçimlendirdi. Aklım erdi ereli, 'cumhuriyetin cumhurla, devletin milletle barışması' siyasetin bir ucunda bir özlem olarak hep dile getirildi. Daha bir kaç yıl öncesine kadar, cumhuriyetin en üst temsil makamı olan Cumhurbaşkanlığı'nda verilen 29 Ekim resepsiyonlarına başörtülü hanımlar katılamıyorlardı. Sırf 'başörtülü eşler' gelmesinler diye 'eşsiz davetiye' icat edilmişti. 'Eşsiz davetiye'nin bu ülkenin milyonlarca başörtülü vatandaşını ve ailelerini ne kadar rencide ettiğini tahmin edersiniz. İKİ BAYRAMIN BULUŞMASI 2007'de seçilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 2010'a kadar Cumhuriyet Bayramlarında, ilki 'eşsiz', ikincisi 'eşli' olmak üzere iki ayrı resepsiyon vermişti. Askeri erkan ilk resepsiyona eşsiz olarak katılmışlardı. Başörtülü eşler ise akşam resepsiyonuna katılabilmişlerdi. Gül 2010'de eşli ve tek resepsiyon uygulamasına geçti. Askeri erkan bu resepsiyona katılmadı. Bu yıl Cumhurbaşkanlığı'ndaki resepsiyona askeri erkanın da eşli olarak katılması bekleniyordu (dün itibariyle). Milletin askeri erkandan beklediği tavır da buydu. Kurban Bayramı'yla Cumhuriyet Bayramı tek bayrammış gibi birbirini izledi. Bu da hoş bir tevafuk oldu. Cumhuriyetle halkın buluşması kadar cumhuriyetin Kurban Bayramı'yla buluşması özlenen bir sahnenin hayat bulmasıdır. Rüyamız, Türk'üyle Kürt'üyle, Alevi'siyle Sünni'siyle, bu ülkede yaşayan herkesin biribirinden emin olduğu ve biribirine güven duyduğu bir ülkeyi inşa etmek. Bu buluşmaların, cumhurun tüm katmanlarındaki unsurların buluşmasıyla devam etmesini umuyor ve nice huzur dolu bayramlar diliyorum.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|