|
01-29-2014, 20:58 | #1 |
Nihal Bengisu Karaca - Son İki Yıl
Nihal Bengisu Karaca
Son iki yıl Fethullah Gülen, Wall Street Journal’e yaptığı açıklamalarda “Erdoğan reform yolundan ayrıldı” diyor. “Türk halkı, son iki yıldır demokratik sürecin tersine dönmüş olmasından dolayı üzüntülü” ifadelerini kullanıyor. Mealen cemaatin AK Parti ile ayrıştığı noktayı, hükümetin demokratikleşme hamlelerinden vazgeçmesi olarak işaret ediyor. Oysa çözüm sürecinin startının verilmesi geçen yılın işi, son iki yıl içinde oldu. Türkiye’nin Türkleri ve Kürtlerinin birbirlerinin kanını dökmeye son verme kararı alması, gelmiş geçmiş en demokratik yol olan “müzakere” sürecinin devreye girmesiyle başarıldı. Önemsiz bir reform mudur bu? 2923 sayılı Kanun’a yapılan ekle Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilmesi sağlandı. Anadilde eğitim talebinin karşılanması bağlamında önemli bir adımdı. Demokratik bir hamle değil midir bu? AB’nin Türkiye ile yeni bir fasıl açmaya karar vermesinin ve Türk vatandaşlarının üç yıl içinde vize muafiyetine sahip olmalarını sağlayacak bir anlaşma imzalanmasının üzerinden ise sadece aylar geçti. AB, Türkiye’nin reformlar yolunda attığı adımları; Gezi olayları gibi imaj yıkıcı bir süreçten sonra bile değerli gördü ve 21. Fasıl’ı başlattı. Mühim değil mi bu? YAŞ mağdurlarının yaralarının sarılması söz konusu oldu. Ateş düştüğü yeri yakar, mağduriyetin izalesi de sadece onları sevindiriyor belli ki. Başörtülü kadınlar önce eğitim haklarını kazandılar, daha sonra kamu kurumlarında çalışma hakkını. Demokratikleşme emaresi sayılmıyor mu bu? 298 sayılı Kanun’un ilgili maddesi değiştirilerek siyasi parti ve adaylar tarafından yapılacak her türlü propagandada Türkçe’nin yanında farklı dil ve lehçelerin de kullanılabilmesi mümkün hâle getirildi. Fasa fiso mu? Siyasi haklar alanında siyasi partilere devlet yardımının kapsamı genişletildi. Siyasi Partiler Kanunu’nun ek birinci maddesi değiştirilerek, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranın yüzde 3’e çekilmesine karar verildi. Seçime katılan partilerden yüzde 3’ü aşanlara toplam kaynak içinden devlet yardımı yapılması plânlandı. Son iki yıl içinde oldu bu. Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurullarının kurulması kararlaştırıldı. Demokrasi standartlarını aşmak isteyen ülkelere özgüdür böyle kurullar. Türkiye demokratikleşme hedefini tümüyle gerçekleştirebilmiştir demek mümkün değildir ama yukarıda sayılanlar demokratikleşme yolunda atılmış önemli adımlardır. Erdoğan iktidarı birilerini üzmüş olabilir, üzmüştür ama milleti üzmüştür demek mümkün değildir. Fakat demokratikleşmeden anladığımız aynı şey değil belli ki. Ananas bir ‘kod’ mudur? Başbakan internete sızdırılan ve Gülen ile TUSKON yöneticilerinden birine ait olduğu söylenen ses kayıtlarına işaret ediyor ve dinlemelerde geçen “ananas”ın meyve olan ananasın değil başka bir teslimatın kodu olduğunu söylüyor. Bahsi geçen kişinin Türkiye’nin en zenginlerinden olduğu, ananas da artık bütün marketlerde bulunduğu için ve maksimum bir kasa olan ananas için teşekkür mektubu yazılması mantıksız geliyor birçok kişiye. Ananas değerli bir madenin ya da malın kod adı ise, mevzu çetrefilleşir. Biz yeni bir dünya kurmak istiyoruz, amacımız evrensel ahlâk standartlarını cihanşümul hale getirmekten başka bir şey değil diyen bir hareketin oldukça hareketli bir ekonomik ağı da yönettiği zaten anlaşılmış durumda, ama üzerine bir de ananas adı altında başka teslimatlar yapılıp farklı yükümlülükler altına girildiği ortaya çıkarsa mesele daha da karışık demektir. Ananas bir şeyin kod adı değilse, (ki ben ananasın sadece ananas olduğunu düşünenlerdenim), o zaman da birkaç kilo ananasın yer değiştirmesini bile hocaefendinin bilgisine arz etmeyi mecbur kılan son derece katı bir hiyerarşiyle karşı karşıyayız demektir. Sebep büyüğe hürmet, “otoriteye saygı” olabilir. Ama otoritenin bu denli berkitildiği bir olasılıkta hareketin muarız olarak işaretledikleri Erdoğan’ın “otoriterliğini” dile dolamamaları beklenirdi. İtaat etmeye bu denli talepkâr olanların, tüm dünya ve öncelikle Türkiye için “sadece demokrasi” istediklerini inandırıcı bulmanın güç olduğunu da söylemek lazım. Kaynak Habertürk 26.01.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|