|
07-28-2014, 13:33 | #1 |
Hilal Kaplan - Dönemin Emniyet Müdürleri
Hilal Kaplan
Dönemin Emniyet Müdürleri... Dönemin emniyet müdürleri, Başbakan'ın çalışma ofisine ve Başbakanlık Konutu'na, yani evine, mahremine böcek yerleştirip usulsüz dinleme yaptırmışlardı. Dönemin emniyet müdürleri, Cumhurbaşkanı'ndan Genelkurmay Başkanı'na, MİT müsteşarından bakanlara devletin tüm üst kademesinin kriptolu telefonlarını dinletmişlerdi. Dönemin emniyet müdürleri, kendi cemaatine fayda sağlamak ya da hükümeti zor duruma düşürmek için gizli konuşmaları sızdırmış, casusluk faaliyetinde bulunmuştu. Dönemin emniyet müdürleri, kendi cemaatinin iktidarlarına tehdit gördükleri herkesi hayali bir örgütün mensubu yapıp, sahte isimle telefonlarını dinletip, vakti zamanı gelince hapse tıkmışlardı. Dönemin emniyet müdürüleri, basılmamış kitapları yaktırmış, yazarları hapse attırmış, diğerlerini de 'bak sonun onun gibi olur, çeneni kapalı tut' diye tehdit etmişlerdi. Dönemin emniyet müdürleri, polis akademisi sınav sorularını çalanlara göz yummuş, kendi cemaatinin adamlarını emniyete yerleştirmişlerdi. Dönemin emniyet müdürleri, hedefe koydukları kişilerin evlerini avukat gözetiminden bağımsız basıp, evlerine, bilgisayarlarına, cep telefonlarına sahte delil yerleştirmişlerdi. Dönemin emniyet müdürleri, basına gizli dosyaları sızdırıp algı operasyonlarına, karakter suikastlerine imza atmışlardı. Dönemin emniyet müdürleri, medya patronlarından iş adamlarına, siyasetçilerden akademisyenlere, bürokratlardan sivil toplum temsilcilerine kadar herkesi tehdit ve şantajla muhasara altına almışlardı. Dönemin emniyet müdürleri, istihbarat operasyonlarını dünyaya deşifre edip, MİT mensuplarını darp ettirmişlerdi. Dönemin emniyet müdürleri, ülkenin meşru hükümetini El Kaide ile ilişkilendirip, dünya kamouoyuna 'terörist' diye damgalatmaya çalışmışlardı. Dönemin emniyet müdürleri, halkının oylarıyla seçtiği Başbakan'ını 'dönemin Başbakanı ve örgüt lideri' olarak niteledikleri fezlekelere imza atmış, meşru hükümeti devirmeye yeltenmişlerdi. (İki örnek: '... Talimatı örgüt lideri, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği ve konuyu bizzat Binali Ayıldırım'ın takip ettiği...' '2012/656 sayılı soruşturma kapsamında yapılan teknik takip çalışmalarında M. Fatih Saraç'ın teknik takibi yapılırken, dönemin Başbakanı R. Tayyip Erdoğan ile Ciner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner'in gerçekleştirdiği...") Olmadı. Ne hükümet devrildi ne de Erdoğan. Onu, Yassıada zihniyetinin dilini benimseyenlerin 'sabık Başbakan' ilan etme hevesleri kursaklarında kaldı. Geride ülke çapındaki itibarı tarumar edilmiş, öfke ve nefretle anılan, dünya çapında daha da kuşkuyla bakılan bir cemaat enkazı bıraktılar. 22 Temmuz'da -yine Zaman gazetesi sızdırdığı için erkene alınarak gece yarısı başlatılan operasyonla- devlette kadrolaşarak kurulan paralel devletin bertaraf edilmesi süreci başladı. Tarih, Erdoğan'ı 'dönemin Başbakanı' yazılı fezlekeler üzerinden mahkûm edilmiş bir Başbakan olarak yazmayacak. Ancak onları, aynen yukarıda sıraladığım gibi 'dönemin emniyet müdürleri' olarak yazacak. Devleti ele geçirmeye yeltenen ve bu uğurda hukuksuzlukta hiçbir sınır tanımayan emniyet-yargı ağının hukuk çerçevesinde, onların yaptığının aksine titizlikle soruşturulmasını ve yargılanmasını bekliyoruz. 'Kurunun yanında yaş da yanmasın' beklentisi karşılansın ki, mevcut süreç, derin devletle son mücadelemiz olsun. Kaynak Yeni Şafak 25.07.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|