|
10-09-2014, 23:18 | #1 |
Türkiye'deki Solculuk: Anarşizm, Vandallık, Barbarlık, Yağmacılık, Yakmak, Yıkmak...
31 Mayıs 2013 Gezi Kalkışması (% 25 civarındaki merkez solun anarşisi) ve 7 Ekim 2014 Kobani Kalkışması (% 5 civarındaki Kürtçü solun anarşisi) sonucunda Türkiye'deki solun, Türkiye'deki solculuğun gerçek ve iğrenç yüzü bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye'de solculuk; anarşizm, terörizm, barbarlık, vandallık, yağmacılık, yakıp yıkmak, yok etmek demektir. Sen kalk Türkiye solu, böyle vahşi bir solculuk anlayışına sahip ol, sonra da çık ağla: Türkiye'de sağ niye % 70 civarında oya sahipken, biz niye % 30 civarında oya sahibiz diye!
Ey solcular, seçimlerde aldığınız % 30 civarında oylar bile size çok. Sizin anlayışınız gibi böyle barbar, vandal, medeniyet dışı bir zihniyet ve anlayışa % 30 civarında oy bile verilmemeli. Bu anarşistliğinizi, vandallığınızı sürdürdükçe ileriki yıllarda belki % 30'ları bile göremeyecek duruma gelebilirsiniz.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-10-2014, 12:25 | #2 |
Sevda Türküsev
Vandallar İttifakı Türkiye üzerine oynan oyunlar çok büyük; bunu artık hepimiz çok iyi anladık ve kavradık. Lakin halkın, bazılarının son 3 gündür ülkede iç savaş çıkarmak için çabaladıklarını görmediğini zannetmelerine şaşıyorum. Bunlar ufak ayak oyunları ama önemli ayak oyunları. HDP ve CHP'nin âdeta el ele verircesine ülkede kaos çıkarma çabası gün gibi ortada… HDP ve CHP madem insanları sokağa çağırıyorlar o hâlde şu âna kadar ve bundan sonra olacak her şeyin sorumluluğunu da taşımaları lazım. Tezkereye onay vermeyenlerin kalkıp Kobani'deki Kürtleri düşünüyor olduklarına inanacak kadar aptal mı bu millet! Kobani'de katledilen insanları, sokakları ateşe verip başka canların gitmesiyle mi sahipleniyorlar? Selahattin Demirtaş, yakılan bayrak ve Atatürk büstü için özür diliyor fakat ölen 18 kişi için sesini çıkarmıyor. Neden? Çünkü zaten istedikleri buydu ve gerçekten Selahattin Demirtaş için ölen insanların en ufak bir değeri yok. Bunca yıldır Kürt vatandaşları 'barış' maskesiyle kandırmış olduğunu, bugün Kürt vatandaşlar umarım anlamışlardır. Çoluk çocuğu sokağa dökerek terör estirmeye çalışan Demirtaş, nedense kendi akrabalarını ve çocuklarını sokağa çağırmıyor. Başkalarının çocukları öldüğü, öldürüldüğü sürece problem yok, öyle değil mi? Demirtaş ve arkadaşları için 'çözüm süreci' ayaklarına bir bağdı. Bu süreci baltalamak, ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaparken diğer taraftan barış istiyor havalarına girmeyi de ihmal etmediler. Çözüm sürecini istiyormuş gibi gözükmekten başka bir şey yapmadılar. Demirtaş'ın, Diyarbakır annelerine karşı tutumunu hatırlarsanız, çocuklarını dağdan geri isteyen annelere pek de kibar davranmamıştı. Çözüm sürecinin en güzel göstergelerinden birisiydi Diyarbakır anneleri… Fakat o dönemde HDP'nin o annelerden rahatsızlık duyduğunu hepimiz anlamıştık. Hadi bunları zaten biliyorduk ama CHP bu ortamda dahi halkı sokağa çağırmayı hangi akılla, hangi kafayla yaptı, onu anlamak gerçekten mümkün değil. Vandallığı matah bir şeymiş gibi sokağa çağırıp, HDP ile aynı dili konuşmaları, CHP'nin kendi kendini imhası gibi bir şey. Ortada vatan millet menfaati söz konusuyken hâlâ hükümete karşı muhalefet yapacağım diye ülkeyi 1995'lere geri döndürme çabası içindeler. Hele o eski müftü vekilleri çıkmış utanmadan 'Peygamber efendimiz (sav) mührü' üzerinden siyaset yapıyor. Sözüm ona din adamı kimliği ile algı operasyonu yapacak. Yazıklar olsun! Din adamı kimliği mi kalmış artık Allah aşkınıza… İhsan Özkes, klasik bir CHP milletvekili olup kalmış. Evet, bu durum siyaset üstü bir durumdur. Bu durum, ülkenin ve ulusal güvenliğin, dolayısıyla halkın canını malını ilgilendiren bir durumken bunlar âdeta HDP ile aynı safta yürümekten çekinmiyorlar. Hâlâ aynı safsata: Türkiye, IŞİD'e yardım etmiş, ediyormuş! Yahu dönüp kendinize bir bakın; halkı sokağa çağırmakla, can kayıplarıyla, etrafı ateşe verdirmekle kim kime destek oluyormuş acaba? Sizin şu anda yaptıklarınız âdeta teröre destek vermek! Ha IŞİD'e destek vermişsiniz ha içerideki teröristlere… IŞİD yakıp yıkıyor öldürüyor da sizlerin, halkı ateşin içine yollamanız sonucu ne oluyor? Terör olmuyor mu? Resmen teröre destek söz konusu değil mi? Madem konu Kobani, o hâlde oradaki terörü buraya taşımak neyin nesi? Bir de Kılıçdaroğlu çıkmış, halkı 'sağduyuya' çağırıyor! Kendi genel başkan yardımcınız, gençlik kollarınız provokatif twitler atarak halkı sokağa , eyleme çağırıyor ve siz halka sesleniyorsunuz! 'Tencere dibin kara, seninki benden kara!' Sayın Kılıçdaroğlu, siz önce kendi teşkilatınıza ve kurmaylarınıza sağduyu çağrısı yapın; halka yaptığınız sağduyu eksik kalsın. Siz hiç konuşmayın, bir kenarda sessizce oturun daha faydalı olursunuz. Sanki Kobani konusu sadece Türkiye'nin meselesi! Tabi uluslararası kamuoyu öyle bir algı operasyonu içinde ki, sanki Kobani konusunu Türkiye tek başına çözmek zorundaymış gibi davranıyorlar. Bizim CHP de aynen bu algıyı almış, konunun tek muhatabı Türkiye gibi konuşup duruyor. Kendi ülkenizi mektuplarla şikâyet etmesini bilmiştiniz; hadi Birleşmiş Milletler'e de zehir zemberek bir mektup yazıp üzerlerine düşeni gereğince yapmaları talimatını verin de görelim. İmkânsız… Koalisyon, Kobani konusunda Türkiye'nin kendi istedikleri şartlarda hareket etmesini istiyor ve Türkiye de ortak şartlarda sorunun çözülmesi konusunda haklı ısrarını sürdürüyor. Tabi bizim muhalefetin bunu anlamasını beklemek biraz hayalcilik olur. Suriye'de Esed, onca insanını katletti, kimyasal silah dahi kullandı, o zaman bunların sesi çıkmıyordu. Ne oldu da şimdi Kobani'deki Kürtler için ayağa kalkıyorlar? Suriye'de bunca zamandır katledilenler insan değiller miydi? Ne oldu da birden bire insancıl oldunuz? Tabi konu Türkiye'nin zarar göreceği mesafeye geldiğinde ateşe odun taşıma yarışına girdiler… Mesele Kobani değil tabi; mesele Kobani ve oradaki mazlum insanlar üzerinden ülkeyi kaosa sürükleme çabası. Hırslarını ülke menfaatlerine tercih etmek o kadar… Evet, gerçekten Kaos Lobisi iş başında ve resmen Vandallık ittifakı kurulmuş durumda… Kılıçdaroğlu, 'Dış politikayı gözden geçirsinler.' diyor ya! Yani onun kafasına göre dış politikayı gözden geçirmek, dışarıya teslim olmak, ne derlerse yapmak mı acaba? Algılarını çok merak ediyoruz zira kendisinin 'anlamlı oy kaybı' algıları da bizleri bayağı bir şaşırtmıştı. Kılıçdaroğlu hangisinden yana, bunu çıkıp söylemesi lazım… Barıştan yana mı, huzurdan yana mı? Yıllardır terör için 'biz çözeriz' derler ama nasıl çözeceklerini ortaya koymazlar, çözüm sürecine destek vermezler. Ortaya bir proje dahi koymuşlukları yok! Buradan ne anlamalıyız? Yoksa CHP iktidar olmadığı sürece terör konusunda yapabileceklerini saklıyor mu? O zaman bu nasıl vatan sevgisi? İktidar olmadıkları sürece evlatlar ölsün, öyle mi? Tabii ki işin gerçeği, demokratik yollarla hiçbir zaman iktidar olamayacakları için bir projelerinin olmasına da gerek yok. Nerede şiddet, huzursuz, kan dökülecek bir ortam oluşur, CHP orada soluğu alır… HDP, özgürlüklerden söz ediyor ve halkı sokağa çağırıyor ama madem öyle sokağa çağırdıklarına sokakta nasıl davranacaklarını da söyleseydi. Demirtaş'ın tepkileri tamamen terörize hareketlere davettir. Hoş! Bunları hepimiz biliyoruz, bunların ne olduklarını, ne istediklerini hepimiz biliyoruz. Kimse çıkıp da barıştan, huzurdan söz etmesin. Ve tabi, malûm medya grupları ve gazeteciler ve bazı insanlarımız... Sırf hükümete gıcık oldukları için ülkenin bu hâlde olmasına, hatta ülkenin düşmesine sevinecek hâle gelmiş birer canavar olmuşlar. Gezi'de yaşadıklarımızın aynısını sosyal medyada yaşıyoruz. Ülkede kaos çıksın, insanlar ölsün diye dört gözle bekleyenleri görünce midem bulanıyor. Çözüm süreci bitsin diye dua edenlerin bile olduğunu söylemek yanlış olmaz. Daha önce, 'İçimizde bazıları o kadar hırs içindeler ki, ülkeye uluslararası bir müdahaleyi bile düşünenler var!' diye yazmıştım. İşte onlardan söz ediyorum; bunlar insanlık adına midemi bulandırıyorlar ve ben 'vatan haini' kelimesinin anlamını biraz daha irdeliyorum. Bu iş siyaset işi değil, bu iş siyaset üstü bir vatan meselesidir. Ama kime diyoruz ki! Neyseki sağduyulu halk, terör ve şiddet yanlılarına bu 'VANDAL İTTİFAKINA' gereğini, efendiliği ve sabrıyla en güzel cevabı verecektir. Şu âna kadar zarar gören herkes, can kayıpları, kamu malına zarar vs… hepsinden insanları sokağa çağıran provakatörler sorumludur. Ve halkı sokağa çağıranların da hukuk sisteminde; insan canına, kamu malına zarar vermeye teşvik etmekten ve halkı tahrik etmekten yargılanmaları lazım. Özellikle çocukları bu olaylara alet edenlerin, teşvik edenlerin mutlaka hukuk çerçevesinde yargılanmaları gerekir. Evet; Yeni Türkiye'nin hazımsızlığı ile kaos lobisi Vandal ittifakı ile ellerinden geleni ardına koymuyorlar. Olsun! Her şerde bir hayır vardır, bu dönemlerin içinden de zaferle çıkacak olan gerçek vatanperver insan evlatlarıdır. Oyun büyük! Hesap büyük! Ama dünya 5'ten büyük! Ve en büyük ALLAH! Anlayana… Kaynak Yeni Şafak 09.10.2014 |
|
10-10-2014, 17:44 | #3 |
Gerçekten bu tür zihniyetler günümüzde mevcut, ancak bu zihniyetlerin ortadan kalkması için gereken yapılmalı...
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
anarşizm, barbarlık, solculuk, terörizm, türkiye'deki solculuk, vandallık, yağmacılık, yakmak, yakıp yıkmak, yok etmek, yıkmak |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|