|
08-03-2015, 11:29 | #1 | |
Menderes'e "domuz eti yedirdi" iftirası
Sözde araştırmacı yazarın biri şunları yazmış:
Alıntı:
Bahis konusu Anlaşma hükümlerine göre 7,4 milyon dolar kıymetinde 100 000 ton buğday, 2,2 milyon dolar kıymetinde 40 000 ton arpa, 2,5 milyon dolar kıymetinde 40 000 ton mısır, 500 000 dolar kıymetinde 250 ton konserve sığır eti, 600 000 dolar kıymetinde 1.230 ton peynir, 30 000 dolar kıymetinde 150 ton süt tozu ve 3,9 milyon dolar kıymetinde 10 000 ton nebati yağ Türk parası karşılığında Amerika Birleşik Devletlerinden mubayaa edilecektir. Temin edilen malların mecmu kıymeti 19,4 milyon dolara baliğ olmaktadır. Kaynak: https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/T...mm11009076.pdf Yani yukarıdaki yazıda "konserve etlerin arasında domuz eti olup olmadığını merak edip sormamıştır." ifadesi buna göre yanlıştır, zira resmî tutanakta anlaşma hükümlerine göre "sığır eti" ithal edileceği söyleniyor. Yazıda geçen "% 98’i Müslüman olan Türk halkının İslam usullerine göre kesilmeyip, öldürülerek kanı akıtılmayan, dondurulmuş veya konserve etlerin Türk halkına yedirilmesi için, Türkiye’ye sevk edilecek dondurulmuş veya konserve etlerin İslam usullerine göre kesilmiş olması şartını dahi anlaşmaya koydurmuyor veya aklına dahi getirmiyor." ifadesini araştırdığımızda ise Sorularla İslamiyet sitesinde konuyla ilgili şu açıklamayı görüyoruz: - Ehl-i kitabın kestiği yenir!.. Ehl-i kitap'tan da, Allah'ın gönderdiği kitaplardan İncil'e inanmış Hristiyan ile Tevrat'a inanmış Yahudileri anlıyoruz. Buna göre, Hristiyan, yahut da Yahudi kasaptan et alınmaz, alınırsa yenmez, diye bir anlayış söz konusu olmamalıdır. Zaten, eti satanın değil kesenin inancı mühimdir. Kesen ilahi kitaba inanmış biri ise, yani Ehl-i kitapsa (ki, Hristiyan ülkelerde akla gelen Ehl-i kitabın kesmiş olacağıdır) kasaptan et de alınır, Ehl-i kitabın hazırladığı yemeği de yenir. Müslümanlar, bulundukları Hristiyan ülkelerde bu sebeple zor durumda kalmazlar. Çünkü Ehl-i kitap olan Hristiyan'ın, Yahudi'nin kestiğinin yeneceğinde tereddüt yoktur... Allah'ın adını unutarak söylemeyenin kestiği yenir. İhmalinden değil de inkârından dolayı Allah adını söylemeyenin kestiği ise yenmez... Zaten böyle inkârcı birinin Ehl-i kitap'tan olduğu da söylenemez. Kasaptaki etleri kimin kestiğini nasıl bileceğiz? Bilgimiz yoksa ne yaparız? Kaldı ki, umumiyetle bilgimiz de olmaz.. Aksine bilginin bulunmadığı sürece, kestiği yenecek kimse tarafından kesilmiştir diye düşünürüz.. Şüphe ile haramlık sabit olmayacağından, söylentilere bakarak haramdır, yenmez diyemeyiz... Bu da umumi olarak rahatlatıcı bir hüküm...
|
||
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|