06-21-2018, 18:41 | #1 |
AK Partı̇'yı̇ Cezalandırmak
Türkiye, 95 yıllık parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiyor. 24 Haziran 2018’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri Türkiye için yeni bir başlangıç demektir.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi olarak adlandırılan ve aslında Başkanlık Sistemi olan yeni yönetim/hükûmet etme şekli Türkiye için büyük önem arz ediyor. Herkesin muzdarip olduğu koalisyonlar dönemi bu sistemle kapanıyor, bürokratik direncin yanısıra bürokratik hantallığın rafa kalkacağı sistemin adıdır Cumhurbaşkanlığı Sistemi. Ayrıca, atamalarda hepimizin şikayetçi olduğu kayırma yeni sitemle mecburen bitecek. Liyakati esas almayan bakanlık başarısız olma ve bu da bakanın koltuğunu kaybetmesi demek olacak ki bunu göze alacak bakanın aklından şüphe etmek gerek. Keza bakanların milletvekilleri ile ahbap-çavuş ilişkisine girmelerine imkân tanımayan bu yeni sistemde torpil de büyük oranda gündemimizden çıkmış olacak. Türkiye için yeni imkânlar, büyük fırsatlar ve 21 yüzyılın şahlanan ülkesi olmanın kapılarını açacak olan bu sistemin mimarı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır, bu sistemi Türkiye’ye kazandıran parti de AK Parti’dir MHP’den aldığı destekle. Şimdi, Bu sistemi bize kazandıran lidere ve onun partisine Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde ilk fırsatı tanımamak yakışık alır mı? Elbette ki almaz. Sizin de benim gibi düşündüğünüzden eminim. Lakin; Kimi haklı ve kısmen de haklı olmadığımız konularda AK Parti’ye kırgınlığımızın olduğunu söylememizde beis görmüyorum. “Aile içi” diyebileceğimiz sorunlarımız var, bunları yine kendi aramızda çözeriz. Bütün dünya nefesini tutmuş Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran seçimlerinde ne yapacağını merak ederken, Türkiye’nin bir milim iyiliğini istemeyen bütün güçler Sayın Erdoğan’ın kaybetmesi için çabalarken Erdoğan ve partisine kızıp şer odaklarının istediği yönde adım atmak bize yakışmaz. Oyun büyük, tahmin etmediğimiz kadar sinsi oyun. Bütün mesele, bir türlü deviremedikleri Erdoğan’ı siz AK Partililerin oylarıyla devirmek. Oyunu görelim ve öyle davranalım. Bu tuzağa düşenlere gidelim, oyunun büyüklüğünü anlatalım. Gittiğimiz her yerde, “AK Parti’ye ders verelim, Erdoğan seçilsin, ama AK Parti kaybetsin” diyenlerin nasıl bir yanlışın içinde olduklarını anlatalım, AK Parti ve Sayın Erdoğan kaybeder ise kimlerin kazanacağını anlatalım, AK Parti çoğunluğu kaybeder ise Türkiye’nin karşılaşabileceği sıkıntıları anlatalım ve sonra dönüp AK Parti’ye de uyarılarımızı yapalım. Dileyen, “Bu bizim AK Parti’ye koşulsuz son desteğimiz” desin. Dileyen, “Bundan sonraki süreçlerde AK Parti’nin kuruluş felsefesine mugayir davranmanız halinde yokuz” desin. İsterseniz, “Önce Genel Merkez Kongresini izleyeceğiz, sonra Mahalli seçimler için gösterilecek adaylara bakarız” diyelim. Evet, bütün bunları söyleyelim. Takipçisi de olalım söylediklerimizin. Ama öncelikle 24 Haziran seçimlerinde bütün oyunları bozmak, Tam Bağımsız ve Güçlü Türkiye için oylarımızı hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a hem de onun lideri olduğu AK Parti’ye verelim. Geçen akşam Diyarbakır Sur Belediyesi’nin ilk başkanı Cemal Toptancı ağabeyle dertleşiyoruz. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmediğim sohbette Cemal ağabey, “Türkiye için, gelecek asırlarda şerefli yaşamak için bu seçimi -bütün olumsuzlukları gömerek- AK Parti ve liderinin kazanması için çalışmalıyız” dedi ki yerden göğe kadar haklı. Düşünsenize, İslam düşmanı Avusturya, “Erdoğan kaybetsin” diyor, Filistin’in işgalcisi İsrail de Erdoğan’ın kaybetmesini istiyor. Bütün Haçlı zihniyetlilerin saldırdığı tek nokta AK Parti ve lideri Erdoğan. Biz de bunlarla birlik olalım ve Erdoğan’ı devirelim öyle mi? Peki, bunu izah edecek bir vicdan bulabilir misiniz? Kime kızıp kimi sevindiriyoruz? Var mı böyle bir kızma dünyada? Geçtim her şeyi, Yapılan yolları, hastaneleri, köprüleri, havaalanlarını… 15 Temmuz akşamı yaşadıklarımızı nasıl unutursunuz? FETÖ’nün 15 Temmuz’da tarihin en alçak, en hain işgal girişimini Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ile püskürtmedik mi? Kapımıza dayanan terör örgütleri ülkeyi işgale hazırlanırken bunu bertaraf eden liderin adı Recep Tayyip Erdoğan değil miydi? Bu milletin ferasetinin zekâtı dahi doğruyu bulmak için yeterli iken ben ne anlatıyorum? AHMET AY
Konu akses tarafından (06-21-2018 Saat 18:44 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-22-2018, 10:56 | #2 |
AK Parti’nin biraz sendelemesinden sevinç krizleri geçirecek olanlar o kadar çok ki:
Kandil, Pensilvanya, eli kanlı PKK, hain FETÖ, NATO gladyosu, Soros ve avanesi, katil Esed, zalim İsrail hükümeti, cami yasaklayan Avusturya hükümeti ve daha nicesi... 25 Haziran sabahı nasıl bir Türkiye’ye uyanmak istiyoruz? Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı demek, büyük Türkiye idealine, güven ve istikrara, milli sanayi hamlesine, ekonomik şahlanışa, dev projelere, muhteşem vizyona devam demek... Ama en önemlisi de FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle etkin mücadele demek... Dünya mazlumlarının sesi olmaya, bölgesel liderliğe devam demek... Başka bir senaryonun Türkiye düşmanları açısından iştah kabartacağına şüphe yok. FETÖ’nün yeniden dal budak salıp her kesime musallat olmasını kim engelleyebilir? Hain kalkışmalar karşısında halkı tankların önüne kim çıkarabilir? Küresel güçlerin bölgesel senaryolarında piyonluk yapan PKK’nın oyunlarını kim ekarte edebilir? FETÖ’cülerin ve PKK’nın ellerini ovuşturduğu bir sabaha uyanmak, karanlık bir tünele girmekten farksız olur. Milletin değerlerine savaş açan darbeci, cuntacı, vesayetçi odakların yeniden sahne alacağı bir Türkiye’ye uyanmak geçmiş acıları nüksettirmekten başka bir anlam taşımaz. Erdoğan karşıtlarının sözde halkçı adaylarının yaptıkları muhafazakârlara açılım göstermek değil FETÖ’ye açılım yapmaktır. Kimi eleştirileri sebebiyle kimse bir bilinmeze, bir karanlık tünele, bir kaos ortamına kapı açmamalı. Türkiye büyük badireler atlattı, büyük zorlukları geride bıraktı, büyük meydan okumaları bertaraf etti. Bunu elbette Erdoğan’ın liderliği ve halkla kurduğu gönül bağı sayesinde başardı. Yeni badirelere, yeni risk ve tehditlere Türkiye’yi maruz bırakmamak ancak Erdoğan’ın liderliğini en güçlü şekilde desteklemekle mümkün olabilir. Bu seçimler üzerine o kadar çok oyun oynanıyor ki… Mesele hangi adayın seçilip seçilmeyeceğini aşıyor. Türkiye’nin geleceğine yönelik büyük bir kavga var. AK Parti ve Cumhur ittifakı karşıtlarının Türkiye’nin karşılaşabileceği tehditleri giderebilecek bir potansiyellerinin olmadığı ise çok açık. 24 Haziran’da, 25 Haziran sabahını ve ülkemizin geleceğini düşünerek oy kullanalım inşallah. Her bir oy çok kıymetli, seçim yüzde 50 artı bir oyla kazanılacak. O bir oy sizin oyunuz olabilir. Aman sandığa gidelim, irademizi ortaya koyalım. YALÇIN AKDOĞAN |
|
06-22-2018, 11:34 | #3 |
Üst Akıl Oyunları @UstAkilOyunlari
Selahattin Demirtaş'ı Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağını deklare eden Muharrem İnce, HDP'lileri kabineye alacağınıda ifade etmiş.! HDP'lilerin bulunduğu kabinede hangi Milli mesele görüşülebilir. Hangi Devlet sırrı konuşulabilir! Milletimizin gözbebeği kurum ve kuruluşlar bunlara nasıl emanet edilebilir.! Böyle bir kabineden terörle mücadele ile ilgili nasıl kararlar çıkar. HDP'yi meclise sokmaya çalışan, Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakıp Başkan Yardımcısı yapacam diyen FETÖ'cülere umut dağıtan Muharrem İnce ile Meral Akşener PKK ve FETÖ ile mücadele ederler mi? PKK ve FETÖ ile mücadele biterse Allah muhafaza ülkemiz yangın yerine döner.. Gün Devletimizin bekası ve Milletimizin refahı için, İstiklal marşı şuuru ve İstikbal Harbi ruhu ile teyakkuzda olma Kandil’in Pensilvanya'nın ve içerde ki uzantılarının oyunlarını bozma günüdür. Konu akses tarafından (06-22-2018 Saat 11:39 ) değiştirilmiştir.. |
|
06-22-2018, 11:59 | #4 |
Belki bazılarınız AK Parti’ye küskünsünüz, kırgınsınız…
Bir ders mi versek. Bir uyarı mı yapsak? Bir maceraya mı atılsak… Küskünsünüz, kırgınsınız, yorgunsunuz… Belki biraz da haklısınız… Sandığa gitmemeyi, gitseniz de AK Parti’ye, Erdoğan’a oy atmamayı içinizden geçiriyorsunuz. Şimdi lütfen elinizi vicdanınıza koyun. Hatta vicdan terazisini elinize alın. Terazinin sol kefesine yukardakine benzer şahsi itirazlarınızı koyun. Kanaatlerinizi, zanlarınızı koyun. Dedikoduları, söylentileri koyun. Terazinin sağ kefesine de Türkiye’nin nereden geldiğini, nerede olduğunu, nereye gittiğini koyun. Artık insan muamelesi gördüğümüz hastaneleri, 70 kişilik iken 24 kişiye düşen sınıfları, yolları, barajları koyun. Özgürlükleri koyun. Üniversite önünde ağlayan başörtülü kadından, jandarmada, emniyet teşkilatında başörtüsüyle görev yapan kadınları, oğluyla görüş gününde Kürtçe konuşamazken Kürtçe TV izleyen anneleri, en güçlü devletlerin itirazına rağmen kararlılıkla devam eden terörle mücadeleyi, vesayete karşı verilen direnişi, yenilgi yenilgi büyüyen zaferi, artan özgüvenimizi, devletin dönüşümünü, devletin insanileşmesini koyun… Terazinin bir kefesine, 24 Haziran’da AK Parti seçimleri kaybederse sevinecekleri koy: PKK’nın sevinç naralarını, Pensilvanya’da Fetullah’ın sinsi gülümsemesini, ABD’nin rahatlamasını, AB’nin mutluluktan uçmasını, terörün dirilmesini, FETÖ’nün canlanmasını… Terazinin diğer kefesine de Filistin’in hüznünü, Somali’nin yeisini, Suriye’nin kanını, Irak’ın kederini, Balkanların umutsuzluğunu, gurbetçinin yalnızlığını, ay yıldızlı bayrağın tüm dünyada solacak itibarını koyun… Terazinin bir kefesine kırgınlıklarınızı, küskünlüklerinizi koyunu; terazinin diğer kefesine de, hayatını büyük Türkiye mücadelesine adamış, bu yolda nice ihanet görmüş, nice saldırıya maruz kalmış, yine de küsmemiş, yine de kırılmamış, yine de yorulmamış, umudunu, heyecanını, kararlılığını ve cesaretini yine de hiç yitirmemiş, küçük meselelere hiç takılmadan büyük hedeflere yürümüş Recep Tayyip Erdoğan’ı koyun. Dargınsınız, kırgınsınız, yorgunsunuz biraz… Belki de haklısınız evet… Ancak vicdan terazinde hangi kefe ağır basıyorsa, gidin, sandık başında kararınızı öyle verin. Evet itirazlarınız var, evet eleştirileriniz var… 25 Haziran sabahından itibaren itirazlarımızı, eleştirilerimizi daha gür sesle, daha cesaretle dile getireceğiz. Konuşacağız. Biz eleştiri yapmayacağız, özeleştiri yapacağız. Biz, bizim olan partiyi, bizim olan davayı, bizim olan mücadeleyi daha çok konuşacak, eleştiri değil, özeleştiri yapacağız. Kendi muhasebemizi daha yüksek sesle yapacağız. Hz. Ömer’in karşısına dikilip, “seni kılıcımızla düzeltiriz Ey Ömer” diyen yürekli mü’min gibi, bizim olan, bize ait olan bu partiyi, bu davayı, bu mücadeleyi bizim için, kendimiz için, geleceğimiz için, saptığında doğru yola çağıracağız. Haşeratın linçine, yanaşmanın yaygarasına, çıkarcının, rantçının, hırslının, kibirlinin itelemesine aldırmadan, asırlar öncesinden gelen ve geleceğe yürüyen bu mücadelenin bayrağını yine biz taşıyacağız. Davamızın sulandırılmasına, mücadelemizin köreltilmesine, dualarla zirveye yükselmiş sancağımızın indirilmesine göz yummayacak, küsmeden, darılmadan, sırtımızı dönmeden, vazgeçmeden, yılgınlığa, yeise kapılmadan, “gayret bizden, tevfik Allah’tan” şuuruyla, menzille değil, seferle mükellef olarak ilerleyeceğiz. 24 Haziran’da sandığa gidin, mührü AK Parti’ye, Erdoğan’a basın. Hiç dert etmeyin, 25 Haziran’dan sonra heybemizde ne varsa artık saklamadan, kırılan kolu yen içinde tutmadan, kan kusup kızılcık şerbeti içtik demeden konuşacağız, konuşacağız. Parti isimleri de, insanlar da fanidir; bu dava bakidir. Küçük meselelere takılıp, büyük Türkiye davasını ıskalamayacağız. Pazar günü sandığa gidin. Küskünlüklerinizi, kırgınlıklarınızı bir kenara bırakın. Meselelerinizi vicdan terazinizde kuyumcu hassasiyetiyle tartın. Mührü elinize alın, vicdanınız ne diyorsa onu yapın. AYDIN ÜNAL |
|
06-22-2018, 15:39 | #5 |
Enveryan @enveryan
Gençler 24 Haziran çok önemli ülkemizin geleceği için. PKK, FETÖ ve bunların ağababaları olan ABD tehlikesi halen canlı. Kimileri bu sefer de şunu deneyelim diyebilir ama hatırlatayım: Ölümün tecrübesi olmaz. Erdoğan dışındaki tüm adaylar önce ekonomiyi, sonra savunma sanayisini, sonra toprakları ve en son da kadim mirasımızı ABD ve Batı'ya peşkeş çekecekler. Gençler bu zihniyeti en iyi tanıyanlardan biriyim. Oyuna gelmeyin, muhalif değil bunlar. Kapalı kapılar ardında ABD ve BATI var |
|
06-22-2018, 16:03 | #6 |
|
|
06-22-2018, 16:04 | #7 |
|
|
06-22-2018, 17:41 | #8 |
Yasin ياسين @saglam_irade_
Erdoğan ve Ak Parti devrilirse iktidari ele geçirenler bütün kamu yatırımlarını durduracaklar.. Bunu seçim vaadi olarak da beyan ettiler.. O zaman ülke nasıl krize girecek, işsizlik nasıl patlayacak hep birlikte göreceğiz.. |
|
06-22-2018, 18:39 | #9 | |||
Kararsızım diyenler! Bakın bu seçim kimler arasında olacak?
|
||||
06-23-2018, 15:12 | #10 |
Bu seçimin sonrası yok!
Hani olur da bu ülkenin yönetimi değişirse, bugüne kadar Erdoğan'ın yolundan giden herkes kendisini bekleyen kederle yüzleşecek. Onlar için, "Seçimden sonra" diye bir seçenek olmayacak! Bunu anlamak için üstün bir zekaya gerek yok, zira Erdoğan'ın karşısındaki adayların bizzat kendisi bunu zaten dile getiriyor. Hapisteki Fetöcü teröristlerden bahsederken, "İçeride yüz bin masum insan var" diyen onlar. Darbeciler için, "Ana kuzuları" diyen onlar. "Hapistekiler çıkacak, onlara 16 yıl destek verenler içeri girecek" diyenler onlar. Darbeye direnenlere, "Onlar masum ana kuzularını öldürdü" diyerek katil muamelesi yapanlar onlar... Selahattin Demirtaş'ı çıkaracaklarını ve kendisine Başkan Yardımcılığı görevi vereceklerini söyleyen onlar. PKK'dan talimat alıp, HDP'lilere bakanlar kurulunda görev vereceklerini söyleyen onlar… TİKA'nın, TRT'nin ve hatta MİT'in kapısına kilit vuracaklarını söyleyen onlar. Bütün devasa projeleri durduracaklarını ya da yıkacaklarını söyleyen onlar. Bazen bir adamın gitmesi, bir devletin yitip gitmesi demettir çünkü. Bir Abdülhamit gidince, senin elinden 64 devlet gider. Toprağın gider, tarihin gider, hilafetin gider, dinin gider, dilin gider, kurulan darağaçlarında canın gider. Adeta tarihin sayfalarından sürgün edilirsiniz. 100 yıl sonra, yeniden böyle bir sürece giriyoruz. Çevrenize birazcık dikkatle baktığınızda, tekerrür etmek üzere olan tarihin kapı eşiğinde durduğumuzu fark edeceksiniz. "Ülke elden gidiyor" diyenlerin, aslında ülkeyi ortadan kaldırmak için kendi aralarında mutabakat sağladıklarını göreceksiniz. Afganistan'dan Afrika'ya, Balkanlar'dan Arakana, Suriye'den Somali'ye, Etiyopya'dan Filistin'e, Filipinler'den Irak'a, bütün coğrafyaya şöyle bir göz atın. Hatta Suudi Arabistan'a, Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Libya'ya, Mısır'a ve daha nice ülkelere şöyle bir bakın. Küresel operasyona uğramamış, kana bulanmamış, yağmalanmamış bir tek ülke görebiliyor musunuz? Öyle bir küresel operasyon ki avuç içi kadar olan Katar'ı bile himayesi altına almaya çalışmış. Tüm bu coğrafyanın tam ortasında ayakta kalan ve 100 yıl sonra bir kez daha tam bağımsızlığını ilan eden Türkiye ayakta kalmış. Ve şimdi ayakta kalan o umut ülkesini yönetmek isteyenler, "Ne küresel operasyonu ne dış mihrakı?" diyerek seni kendi safına çekmeye çalışıyor. PKK'nın lider kadrosu, "Erdoğan'a değil, bunlara oy verin" diye yırtınıyor. DHKP-C'li teröristler, "Erdoğan'a oy vermeyin" diye kampanya yapıyor. Pensilvanya'daki iflah olmaz hain, "Bu son şansımız, Erdoğan'a değil, bu ittifaka oy verin" diyor. Hepsi ama hepsi derinlerde sakladıkları bir gaddarlıkla geliyor. Besledikleri nefret, yüzlerinde ve gözlerinin derinliklerinde dans ediyor. Bizler, kaderin rastgele bir araya getirdiği insanlar değiliz. Bizler, doğumundan itibaren kaderleri birbirine mühürlenmiş insanlarız. Bizler, bu ülkeye yapılan ihanetlerin canlı tanıklarıyız. Tuzak, dolap, kumpas ve darbe sınavlarından geçtik. Hiçbir hikayenin gerçek anlamda anlatamayacağı kederler yaşadık. Bu ülkeyi kan hakkıyla, can hakkıyla yeniden kazandık. Bir arada kaldığımız için bugünleri gördük. Bir arada olduğumuz, hep beraber yürüdüğümüz için geri dönemeyecek kadar ilerledik. Pes etmek için bu noktaya gelmedik! Şimdi yeni bir sınavdan, yeni bir testten geçiyoruz. 7 Haziran öncesi söylediklerimi tekrar söyleyerek yazıyı noktalayacağım. Yukarıda amaç ve hedeflerini saydığım güçlerle ve onların maşalarıyla aynı safta bulunmayı kendinize yakıştırdıysanız, birbirinize hayırlı olasınız. Terörle ölümüne mücadele eden, darbelere karşı ölümüne direnen bir adamla aynı safta kalmanın utancı bize, yeni bir savaş cephesi açabilmek için PKK, Fetö ile ve onların sahipleri ile iş birliği yapmanın övüncü size kalsın. Fetö'cüleri ve PKK'lıları besleyen Almanya'nın, camileri yasaklayan Avusturya'nın, PKK'ya silah gönderme yarışına giren Amerika ve Fransa'nın, mazlumları dünyanın gözü önünde katleden İsrail'in safında olmanın şerefi size... Suriyeli gariplerin, Filistinli mazlumların, Arakanlı mağdurların, Somalili yoksulların ve dünya üzerinde zulmün tezgahından geçen ümmeti Muhammed'in safında olmanın ayıbı bize kalsın! Şehitlerden tiksinenlerin, darbe gecesi camileri basanların, ezanlar evimin üstünde inlemesin diyenlerin, şerefli Türk komutanının apoletini sökenlerin yanında olmanın mutluluğu sizin olsun... Siz varın, Fetöcülerle, PKK'lılarla, vatana ve millete ihanet eden gazeteci görünümlü ajanlarla birlikte adalet yürüyüşü yapanlarla birlikte yürüyün. Biz buradayız ve burada kalacağız. Ömer Halisdemir ile, Fethi Sekin ile, kanları hala Şehitler Köprüsü'nden damlayan 253 şehit ile, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı operasyonunda kırılıp yere şehit olarak düşen aslan oğlu aslanlar ile beraber yürüyeceğiz. Allah'a verdiğimiz sözümüz var. Vatan üzerine, bayrak, toprak ve şehitlerin üzerine ettiğimiz sadakat yeminimiz var. Kim dönerse dönsün, biz dönmeyeceğiz bu yoldan. Ya inandığımız bu yolda yürüyeceğiz ya da bu yolda öleceğiz. Biz, Recep Tayyip Erdoğan'la kalacağız! SÜLEYMAN ÖZIŞIK |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|