AK Gençliğin Buluşma Noktası
Genel Tarih Devlet tarihleri ve kültürleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-12-2008, 01:14   #1
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart "Milletlerin Sembolü Bayraklar ve Ay Yıldızlı Bayrak"
Bir devletin, bir askerî birliğin, resmî veya gayri resmî bir kuruluşun sembolü olarak tanımlanan bayraklar, her zaman önemli manalar taşımış ve hiçbir bayrak asla rastgele şekiller ve renklerden oluşmamıştır.

Bayraklar, bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolüdür; bu yüzden de atlas veya ipek gibi değerli kumaşlardan yapılmakla değil, taşıdığı mana ile değer kazanırlar. Tarih boyunca bayrağı yere düşürmemek, düşmana bırakmamak için nice yiğitler savaş meydanlarında hiç tereddüt etmeden canlarını seve seve feda etmişlerdir.

İlk zamanlarda bayrak yerine genellikle madenden veya sert bir maddeden yapılmış alemler kullanılmıştır. Kumaş bayrakların kullanımı ise Orta Çağ’da başlamıştır. Divân-ı Lugâti’t-Türk’te “batrak” şeklinde yazılan “bayrak” kelimesi “savaşlarda kullanılan ve ucuna bir ipek parçası takılan mızrak” olarak açıklanmaktadır. Aynı eserdeki bir manzumede ise kelime “bayrak” şeklinde kullanılmakta ve Oğuzlar arasında böyle telaffuz edildiği yazılmaktadır.

[size=13pt]İslâm Tarihinde Bayrak


İslâm tarihinde Hz. Peygamber’in (s.a.s) ilk defa Medine’ye girerken bayrak (livâ) kullandığı bilinmektedir. Hicret kafilesi Medine’ye yaklaştığında Büreyde bin Huseyb el-Eslemi, Resûlullah’a (s.a.s), “Medine’ye yanında bir livâ olmadan girmeni istemedim.” demiş ve sarığını çözerek kılıcına bağlayıp kafilenin önüne geçmişti.

Peygamberimiz (s.a.s) hicretin yedinci ayında sefere gönderdiği Hz. Hamza (r.a) komutasındaki birliğe bir bayrak vermişti. Efendimiz (s.a.s)’in bizzat bir mızrağın ucuna beyaz bir bez bağlayarak askerlerden Ebu Mersed’e teslim ettiği, Livaü’l-Beyda ismiyle anılan bu ilk bayrak, Hayber gazasına kadar kullanılmıştır. Hayber’den sonra ise bunun yerini “Raye” denilen siyah bir bayrak almıştır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammed (s.a.s) zamanında kullanılan bayrakların beyaz, sarı, siyah, kırmızı gibi farklı renklerde olduğu, “Karakuş” anlamına gelen “ukâb” adlı siyah renkli bayrağın Hz. Aişe’nin (r.a) kaftanından yapıldığı da kaynaklarda belirtilmiştir.

Dört Halife devri, Emeviler, Abbasiler, Endülüs Emevileri zamanlarında da çeşitli renk ve şekillerde bayraklar kullanılmakla birlikte Emeviler daha ziyade beyaz, Abbasiler ise siyah bayrak kullanmıştır.

Türk Tarihinde Bayrak

Göçebe hayat süren Türk topluluklarında hükümdarların yaban öküzü veya at kuyruğundan yapılan “tuğ” adı verilen bayrak ve semboller kullandıkları bilinmektedir. Avrupa Hun Devleti Hükümdarı Atilla’nın, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan Hüma kuşunun resmedildiği bir bayrağının bulunduğu eski bir kaynakta zikredilmektedir.

İlk Müslüman Türk Devleti kabul edilen Karahanlılar’ın bayraklarında al renk üzerinde dokuz tuğ resminin bulunduğu bilinmektedir. Gazneliler ise önceleri yeşil zemin üzerinde beyaz hilal ve Hüma kuşunun resmedildiği bayrakları, daha sonraları ise Abbasi halifeliğinin meşru mümessili olduklarını gösteren siyah renkli bayrakları kullanmıştır. Büyük Selçuklular, ilk yıllarında mavi zemin üzerinde beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili gerilmiş yay ve ok resmi olan bir bayrağı kullanmışlarsa da sonraları onlar da Abbasilerin etkisiyle siyah renkli bayraklar kullanmışlardır. Malazgirt Savaşı’nda Alparslan’ın, üzerinde kelime-i şehadet yazılı büyük bir sancağının bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçukluları da siyah renkli bayrağın yanı sıra al renkli bayraklar da kullanmışlardır. Haçlılardan Kudüs’ü geri alan Selahaddin-i Eyyübi’nin bayrağı sarı renkliydi ve üzerinde Avrupalılar tarafından İslâm’ın sembolü olarak kabul edilen hilal resmedilmişti.

Türklerin tarihteki en uzun ömürlü devleti Osmanlı’nın ilk bayrağı, Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı tarafından Osman Gazi’ye bağımsızlık alameti olarak gönderilen bayrak XVI. yüzyılın sonlarına kadar farklı renklerde olmakla birlikte padişahlara mahsus olan bayrak, İstanbul’un fethinde Ulubatlı Hasan’ın surlara diktiği, Kemalpaşazâde’nin ifadesiyle “Sultan-ı âlemin ak alemi” de üzerinde çeşitli işaret ve ibareler olan beyaz renkli bayraklardı. Yavuz Sultan Selim Han’ın Çaldıran (1514) ve Mısır Seferleri’nde, otağının önüne hakimiyet alameti olan beyaz ve kırmızı renkli bayraklar dikilmiştir.

Bugün Topkapı Sarayı’nda, mukaddes emanetler dairesinde bulunan, Peygamber Efendimiz’e (s.a.s) ait olan Sancak-ı Şerif, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılara geçmiştir. Bu Sancak-ı Şerifi padişahlar seferlerde beraberlerinde götürürlerdi. Halifelik alametlerinden biri olan Sancak-ı Şerif, isyanlarda padişahın emriyle çıkarılır ve millet, asilere karşı Sancak-ı Şerifin altında toplanmaya çağırılırdı.

Ayrıca yeşil renkli bayrağın Osmanlılarda Fatih’in gemisinde, Barbaros Hayrettin Paşa ve Uluç Ali Reis’in donanmalarında yer almış olması daha çok denizciler tarafından kullanılmış ve Sultan I. Mahmud Han (1730-1754) devrinde donanmanın resmi bayrağı kabul edilmiştir.

Osmanlılarda hükümdar, veliaht, kumandanlar ve donanma için ayrı ayrı bayraklar olduğu gibi esnaf kuruluşlarının, seyyidlerin, tarikatların da ayrı ayrı bayrakları vardı. Dinî törenlerde bayrak kullanılması, tekke ve türbelere hususi bayraklar asılması da adet olmuştu. Beyaz bayrak da tarihin her devrinde savaşlarda teslim olma manasını taşımıştır.
Osmanlılar farklı renklerde ve çoğunlukla yeşil ve kırmızı zemin üzerinde üç hilalli bayrakları kullanmıştır. Kırmızı zemin üzerine bir hilal ve sekiz köşeli yıldız bulunan bayrak, ilk defa 1793’te III. Selim Han döneminde devletin resmi bayrağı olarak kabul edilmiştir. Sultan Abdülmecid zamanında yıldızın beş köşeli olması kararlaştırılmış (1842) ve Osmanlı bayrağının şekli kesinleşmiştir. Böylece al renkli ay yıldızlı bayrak Osmanlı’nın son döneminde şekillenmiş olup Cumhuriyet döneminde de bu bayrak kullanılmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra 22 Ekim 1925’te Sancak Talimatnâmesi ile kesin şekli kabul edilmiş ve 29 Mayıs 1936 tarihinde “2994 numaralı Türk Bayrağı Kanunu” kabul edilerek ay yıldızlı Türk bayrağı bugünkü hâlini almıştır.

Bayraklardaki Renk ve Semboller Neyi İfade Eder?

Bayraklar üzerindeki şekil, renk ve semboller, milletlerin inançlarını, düşüncelerini ve hafızalarında derin izler bırakan hatıralarını yansıtırlar. Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya gibi bazı Avrupa devletlerinin bayrakları üç renklidir. Bu bayraklarda üç renk kullanılması, teslis inancını sembolize etmektedir. Bunun yanı sıra Danimarka, Finlandiya, İsveç, Norveç, İsviçre, Yunanistan gibi bazı devletler de bayraklarında Hristiyanlığın sembolü olan haç motifine yer vermişlerdir. İngiliz bayrağındaki birbirine kaynaşmış üç haç şekli İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın birleşik vaziyetine işarettir. Bayraklarda kullanılan renklerin de o milletler için temsil ettiği manalar vardır. Meselâ, Fransa ihtilâlden sonra 1794’te bayrağın renklerini belirlerken krallık zamanından beyazı, ihtilalden kırmızıyı ve Paris’in eski alameti olarak maviyi almış ve üç renkli Fransız bayrağını oluşturmuştur. ABD’nin bayrağındaki elli yıldız ise Amerika’yı oluşturan eyalet sayısını ifade etmektedir. Eski SSCB bayrağında, kızıl zemin üzerindeki orak, çiftçileri; çekiç ise işçileri sembolize eder. Japonların, üzerinde kırmızı güneş bulunan beyaz bayrakları, Japon Budizm'indeki ilah anlayışını sembolize etmektedir. İsrail bayrağındaki altı köşeli yıldız (Mühr-i Süleyman) ile, Kore bayrağındaki bir daire içinde bulunan iç içe iki “S” de onlar için dini bir anlam taşır. Kezâ, Eski Çin bayrağındaki ejderha resmi de Çin’deki ananevi kültürün izlerini yansıtır. Suudi Arabistan’ın bayrağındaki Kelime-i Tevhid ile İran bayrağındaki Allah lafzı inancın bayrakta sembolize edildiğinin diğer örnekleridir.

Hilâl ve Yıldız Hangi Manaları Taşımaktadır?

Nihat Sami Banarlı pek çok ülkenin bayrağında yer alan hilâl-yıldız sembolü ile alakalı düşündürücü bir hatırasını şöyle nakletmektedir:

“Küçük ve sevimli mektepli bir kız elinde bir ansiklopedinin renkli bayrak tablosuyla yanıma geldi. Soracağı sualin heyecanı gözlerindeydi.

Küçücük eliyle tablosundaki eski Mısır, yeni Pakistan, Tunus, Cezayir, Moritanya, Berke, Cohor bayraklarını gösterdi:
“Bu bayraklarda niçin bizim ay yıldızımız var? Biz bayrağımızı onlardan mı aldık?” diye sordu.

“Hayır!” dedim; “Onlar, bayraklarını bizden aldılar. Bizim bayrağımızı sevdikleri, bir kısmı da bizim bayrağımız altında uzun seneler mesut yaşadıkları, ona alıştıkları, onu unutamadıkları için böyle yaptılar, bayraklarına bizim bayrak renklerimizi, bizim ay yıldızımızı işlediler.”

Küçük kız sevinçle:

“Sahi mi?” diye sordu. Ona, anlayabileceği bir dille hakikati anlattım. Yanıma boynu bükük gelmişti. Yanımdan başı havada, gözleri nurlu ve sevinçle uzaklaştı.”

Banarlı bu tabloyu anlattıktan sonra “Esasen beni düşündüren nokta, çocuğun felsefesinde idi.” diyerek: “Neden öbür türlü sormamıştı? Neden, bu milletler, bayraklarını bizden mi aldılar diyememişti?” sorularını soruyor ve cevabını “Bu durum tarihimizi bilmemekten ve üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı’nın büyüklüğünü idrak edememekten kaynaklansa gerektir.” şeklinde açıklıyor.



Hilal ve yıldızın manasına gelince; “Haç” nasıl Hıristiyanlığın sembolü olmuşsa hilal de tarih boyunca İslâm’ın tevhid inancının ve Müslüman toplumlarının sembolü olagelmiştir. Haçlı Seferlerinin diğer adı Hilal-Salip (Haç) mücadelesidir ki tevhid-teslis mücadelesi manasındadır. (“Hilal” kelimesi ile “Allah” lafzı Arapça’da aynı harflerden oluşmakta ve bu yüzden de ebced hesabında karşılıkları olup 66’ya tekabül etmektedir).

Yıldız ise çok önceden beri birçok toplum tarafından kullanılan bir sembol olmakla birlikte Türk bayrağına Osmanlı’nın son döneminde girmiştir. Yıldızın Peygamber Efendimiz’i sembolize ettiği yorumu yapılmıştır ki buna delil olarak Necm Sûresi’nde üzerine yemin edilen Yıldız’ın Hz. Peygamber olduğu, yine İsmail Hakkı Bursevi’nin “Ruhu’l Beyan” adlı tefsirinde Cebrail’in (a.s) yaşı ile alakalı bir mevzuda Cebrail’in “Ben şu yetmiş bin senede bir parlayan yıldızın binlerce defa parladığına şahit oldum” demesi üzerine Peygamberimizin de (s.a.s) “O yıldızın kendisi olduğunu” söylediği rivayet edilmektedir.

Bu bilgilerden yola çıkarak bayrağımızdaki hilal ve yıldızın aslında bir noktada kelime-i tevhid’i anlattığı yorumu yapılabilir.
Bayrağımızın rengi de ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır’ mısraında ifade edildiği gibi şehitlerimizin kanlarını sembolize etmektedir. Al renk Türk bu milleti için adeta millî bir renk olmuştur. Özellikle Osmanlılar kırmızıyı hanedan rengi kabul etmişlerdir. Buna bağlı olarak padişahın yorganı, çarşafı, yastığı hep al renkli olurdu. Padişah kızları da kırmızı gelinlik giyerlerdi. Halk arasında da al renkli gelinlik yaygın olarak kullanılmıştır ki Arif Nihat Asya “Bayrak” şiirinde bunu “Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü” şeklinde ifade etmiştir. Günümüzde de gelinlerin duvaklarının kırmızı oluşu hep bu rengin milli bir karakter taşımasındandır.

O, tarihler boyunca toplanmanın, bir araya gelmenin, birlik olmanın alameti olmuştur. Öyle ki birçok küçük topluluk, ayrı ayrı soy ve kabile kendi başına bir değer ifade etmezken bir bayrak ya da sancak altında toplanıp birlikte hareket ettiklerinde, sineleri tek yürek olarak atmış ve büyük topluluklara galebe çalmışlardır. Nice küçük topluluklar aileden kabileye, kabileden boy olmaya, boylardan devlete ve devletten de medeniyete hep onun toplayıcılığı altında ulaşmıştır.
Hz. Muhammed (s.a.s)’in daha Mekke’den çıkıp bir yönüyle yeryüzüne yürüyüşünün timsali olan Medine’ye girişlerinde, Alparslan’ın Malazgirt’ten Anadolu’ya geçişlerinde, Osman Gazi’nin Bursa’ya yürüyüşünde bayrağı şahit tutmaları tarihe kayıt düşülmüştür.


Bayrağın ifade ettiği manada buluşmak bizim kültürümüzde ve tarihimizde o kadar önemlidir ki o açılıp yola koyulduğunda millet olarak hep onun peşine düşmüşüzdür. Hatta “Allah milletimizi vatansız, vatanımızı bayraksız bırakmasın.” sözleriyle bayrağı dualarımıza da nakşetmişizdir. Duadan da öteye nice yağız delikanlıları onun ufuklarda dalgalanması uğruna şehit vermişizdir. Bu hâl bizim kanımıza öylesine işlemiştir ki kıyamet kopup bütün insanların tekrar diriltileceği mahşer yerinde Hz. Muhammed’în (s.a.s) sancağı altında toplanmak dilimize ve yüreğimize pelesenk olmuştur.

KAYNAKLAR:
-İslam Ansiklopedisi, DİB Yayınları
-İslam Ansiklopedisi, MEB Yayınları
-Fevzi Kurtoğlu, Türk Bayrağı ve Ay Yıldız
-Nihat Sami Banarlı, Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri


(Zafer İHTİYAR)
[/size]

 

ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi