![]() |
#1 |
![]() HAYATIN İÇİNDEN
KAHVE MOLASI UNUTMA SEVGİLİ DOSTUM; 7 Uğrunda yaşanması ve çaba harcanması gereken tek gerçek; Allah rızasıdır. Allah'ı zikretmek, en fazileti amellerdendir. İman bir iddiadır, ispatı gerekir; bol ibadet ispata vesiledir, ispat ibadetle mümkündür. İçini ıslah eden kimsenin, dışını da Allah teala ıslah eder. Müslüman'ın gerçek malı, ölmeden önce Allah rızası için takdim ettiğidir. Acıyan kimseye, daima acınır. her kim susarsa selamette olur. kim hayır söyler ve işlerse zengin olur. diline sahip olmayan, pişman olur. Ne yaparsak, yaptığımızın misafiri olacağız. Ölümün mevsimi olmaz. Sıhhat gibi zenginlik, güzel ahlak gibi nimet yoktur. Unutma dostum: ısrar, rıza-i ilahinin celbine vesiledir. ![]() İNSANI HÜSRANA UĞRATAN SEBEBLER Kâinatın en değerli misafiri, hakkın yeryüzünde halifesi, (Vekili), mahlûkatın en şereflisi ve ahseni takvim sırrının mazharı olan insan, eğer yaradılış gayesini yerine getirmezse hüsrana uğratmış olur. Başlıca sebepleri şunlardır: 1. Kâinatta en büyük hakikat olan imandan mahrumiyet 2. Nefsin ve şeytanın esareti altına girmek 3. Kâinatı çepeçevre saran ilahi kudretin varlığından gaflet 4. Kişide cehalet, enaniyet (benlik) olması 5. Kulluk şuurundan ve ibadet mefhumundan uzak yaşamak 6. Yaradılış gayesini unutmak, fani ve boş şeylerin esiri olmak 7. İlahi emirler ve yasaklar karşısında (lakayt) kayıtsız olmak. 8. Dinin direği imanın alameti bütün taat ve ibadetlerin özü ve en değerli olan namaz. Görevini terk ve ihmal etmek veya bu görevi gerektiği gibi ifa etmemek. 9. Dört elle dünyaya sarılmak ve Ahiret hazırlığı yapmamak 10. İlahi ölçülerde gereken hassasiyeti göstermemek 11. İnananları hor ve hakir görmek, benliğe, şöhrete kapılmak 12. Farz ibadetlere karşı tembel ve ağır davranmak 13.Ahlaki meziyetlerden özellikle sabır, sebat ve doğruluk gibi faziletlerden mahrum yaşamak 14. Mukaddes mefhumlara karşı çıkanları alkışlamak veya onlara en azından hak için çıkmamak buğz etmemek. 15. Emri bil maruf nehyi anil münker görevini yapmamak 16. Cihat ruhundan uzak yaşamak 17. Hak ve hakikatin tebliğ ve davetinden kaçmak.. ![]() Kıssadan hisse Hoştur Bana Senden Gelen..! Meşhur Wimbledon'un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS'den ölüm döşeğindeydi.. Hayranlarından biri sordu.. "Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?" Arthur Ashe cevap verdi.. "Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tuttuğum zaman Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı'ya nasıl 'Neden ben?' derim?. Mutluluk insanı hoş yapar. Başarı ışıl ışıl.. Zorluklar güçlü.. Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı.. Tarihin mübarek hatunlarından Rabiatül adeviye bir gün başı ağrıyınca bir tülbenti başına sarıvermişti. Sarıvermesi ile çıkarıp atması bir olmuş. Kendi kendine" Ey utanmaz nefsim. Rabbim yıllar boyu sağlık, afiyet verdi. Bir günden bir güne bu sağlığını belirtecek bir zünnarı başına sarmamışken, bir defacık başın ağrıyınca başına bu zünnarı bağlayıp, dünya aleme ilan etmeye haya etmiyor musun" diye nefsine öfkelenivermiş. Başınıza gelen sıkıntı ve musibetlerde dahi ALLAH'A asla 'Neden ben?' diye sormayın. Şekva etmeyin. Sabrederek ve size verdiği nimetlere teşekkür ederek karşılayın. Ne olacaksa olur zaten. Hoştur bana senden gelen Ya hilat yahut kefen Ya taze gül yahut diken Kahrın da hoş lutfun da hoş. Gelse celalinden cefa Yahut cemalinden vefa Ikisi de cana safa Kahrın da hoş lutfun da hoş Mutluluk nerede acaba İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş... Hep şikayetçi hep bıkkınmış... Birgün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler... Saklayalım, zor bulsunlar... Zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlartartışmaya... Sorun büyükmüş... Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü... Kimisi:'' Everest'in tepesine saklayalım'' demiş, kimisi:'' Atlas Okyanusu'nun dibine'' demiş. Tac Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası... Bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi.. Sigara paketi, lale bahçesi...Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş...Derken meleklerden biri: '' İÇLERİNE SAKLAYALIM '' demiş... '' Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!!!'' İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış... Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor. Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk... Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde... Bu yüzden gözünüz hep içeride olsun... Siz dışını boş verin, içine bakın... ![]() Doğru Bilgi Almanın Bir Yolu ![]() Hastane santralının telefonu çaldı. Arayan yaşlı bir büyükanne idi. Çekingen bir sesle sordu: - Bir hastanın durumu hakkında bilgi verebilecek biriyle görüşmem mümkün mü? - Ben size yardımcı olayım tatlı teyzecim. Hastanın adı ve oda numarası nedir? Büyükanne yorgun ve titrek sesiyle söyledi: - Halime Kaya. Oda numarası 302. - Siz birkaç dakika hatta kalın, ben hemşiresinden durumunu öğreneyim. Birkaç dakika sonra operatör telefona geldi: - Haberler iyi teyzecim. Hemşire bana Halime hanımın durumunun gayet iyi olduğunu söyledi. Tansiyonu ve kalbi çok iyiymiş ve doktoru Sami bey onu salı günü taburcu etmeyi düşünüyormuş. - Sağolun, ne güzel haberler verdiniz. Öyle endişeleniyordum ki! Allah razı olsun evladım. - Bir şey değil teyzecim. Halime hanım kızınız mı? - Yok evladım, Halime Kaya benim... Hiçkimse bana birşey söylemiyor ki...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|