|
![]() |
#1 |
![]() Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım!
Dün, dış basının, bazı hadis-i şeriflerin “ayıklanması” ile ilgili çalışmalardan duydukları memnuniyetten bahsetmiştik. Bugün de, bu hadis-i şerif çalışmalarını yürüten akademisyenlerin, ‘yapılan çalışmanın onların anladığı gibi olmadığına’ dair verdikleri cevaplardan söz etmek istiyorum. Ancak, verilen bu cevaplar halkımızı tatmin etmedi. Cevapların bir kısmı kapalı, muğlak. İfadeler, yapılmak istenenler net değil. Bazıları da, dolaylı olarak ifade edilse de, dış basını doğrular mahiyette. Gerçek belki böyle değil ama görüntü böyle! En önemlisi, böyle bir çalışmaya gerçekten ihtiyaç var mıydı? Halkımız, avam için yazılmış ilmihal kitaplarını bile anlamaktan âciz iken, onları hadis deryasına sokmanın faydasını zararını iyi hesap etmek gerekir. Yüzme bilmeyeni denize itip, sonra da, yüzme öğrenseydi, demek akla da mantığa da aykırı. Şimdi gelelim verilen cevaplara: YOK MU FARZ EDELİM? Verilen cevaplarda deniliyor ki: “İslam’ı değil dindarlığımızı, kendimizi reforme ediyoruz. Müslümanlar dinî bilgilerini yenilemek, dindarlıklarını güncellemek zorundadırlar. ‘Dini 8. asırdakiler anladı, bu bize yeter’ diyemez!” Kapalı olan, net olmayan işte bu tür açıklamalar. İslam’ı değil, kendimizi reforme ediyoruz, dindarlığımızı güncelleştirmek istiyoruz, ne demek! Güncelleştirme yeni bilgiler, yeni değişiklikler üzerinde yapılır. Yeni vahiy, yeni dinî bilgiler gelmediğine göre neyimizi güncelleştireceğiz? Ayrıca, “Dini 8. asırdakiler anladı, bu bize yeter’ diyemez!” sözü de çok iddialı bir çıkış. Sekizinci asır, mezheplerin şekillendiği, ortaya çıktığı bir devir. Dört mezhep imamlarından olan, İmamı A’zam Ebu Hanife, İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik, İmam-ı Hanbel gibi İslam fıkhının dört direği olan zatların ve bunların yetiştirdiği fıkıh âlimlerinin anladıkları ile yetinmeyip de kimin sözü ile yetineceğiz. Akşam başka sabah başka hüküm bildiren, halkımızın kafasını karıştırmak için televizyon televizyon dolaşıp şaklabanlık yapan ilahiyatçıların sözleri ile mi yetineceğiz, dinî bilgilerimizi güncelleştireceğiz. 1200 yıldan beri, bütün İslam âlemi bunlarla yetinmişken, biz niçin yetinemeyiz? Bu, dinde yeni bir anlayış, yeni bir yaklaşım, başka bir ifade ile bir çeşit reform olmayacak mı? O zaman İngiliz basınına olayı çarpıttı diye niçin kızıyoruz? Başka bir kurul üyesi de, “İnsanların Peygamberin sahih hadis ve sünnetini kolayca anlayarak, uygulayabilecekleri, bilimsel bir kılavuz hazırlıyoruz. İnsanlar bu kitabı okuduğunda örneğin kurban konusunda Peygamberimizin hem sözlerini hem de uygulamalarını bulacak, doğrusunu yapacak!” diyor. Bu ifadelerden anlaşılıyor ki, ibadetlerin doğru olarak yapılabilmesi için, fıkıh kitaplarını, ilmihal kitaplarını 1400 yıllık uygulamaları bir tarafa bırakıp hadis-i şerifleri esas almak gerekir. Bütün usul ve akaid kitaplarında geçen; “dinin kaynağı dörttür; Kur’an-ı kerim, Hadis-i şerifler, İcma ve Kıyas” kaidesi ne olacak! 21. yüzyıldayız diye mezhepleri artık yok mu farz edeceğiz? Bu da bir çeşit reform sayılmaz mı? Dün bahsettim, asırlardır İslama zarar vermek isteyen dış güçler de bunu istemiyorlar mıydı? OYUNA GELMEYELİM! Açıklamada, Peygamber efendimizin kadınlarla ilgili söylemeyeceği hadisleri ayıklıyoruz, denilmekte. Peki kime göre söylemediği! Batı’nın, “modern kadın” yaklaşımı esas alınacaksa, pek çok sahih hadis bu “modern aklın” hışmına uğrayacak demektir. Dış basının, kadını sokağa çekerek, aileyi yıkma oyununa gelmeyelim! Meal kapısı açılarak, yüzlerce farklı meal piyasaya sürülerek yeteri kadar halkın kafası karıştı zaten. Şimdi de, hadis kapısı aralanarak, halkın kafasını karıştırmak kimseye fayda getirmez. Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım. Diyanet’in akademisyenlere yaptırdığı bu çalışmayı tekrar gözden geçireceğini umuyorum. Gönül Bahçesi Mehmet Oruç 12 Mart 2008 Çarşamba Türkiye Gazetesi
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Batı’nın, “modern kadın” yaklaşımı esas alınacaksa, pek çok sahih hadis bu “modern aklın” hışmına uğrayacak demektir. Dış basının, kadını sokağa çekerek, aileyi yıkma oyununa gelmeyelim!
Mehmet Oruç'un da bahsettiği gibi "İslami reform " adı altın da dini değiştirmeye çalışanların oyununa gelmeyelim... Sağol paylaştığın için Allah razı olsun ... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() ben teşekkür ederim kardeş sizdende Allah razı olsun
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ah ne güzel bir konu , bana bunu birisi sürekli hatırlatsa keşke :-\
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
http://www.mehmetoruc.com/ |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() indiriyorum sağol...bütün alimlerimizin şöyle eserlerini öyle indirecek şekilde ayarlasalar keşke. yada varda benim belki haberim yok
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
(bir not:hakikat kitabevini lütfen ömer öngüt ismindeki bir şahsa ait olan hakikat yayınevi ile karıştırmayınız. ikisi arasında hiç bir bağ yoktur olmamıştır) |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Bence yanlış bir yaklaşımda bulunmuş yazar.
Bir kere kimse kendini reformist diye adlandırmıyor, reformist bahsedilen "şaklabanlara" (!) "yakıştırılan" bir isim. İslamda reform olamaz, gerek olmaz zaten ama tehrif edileni tecdid etmek de reform değildir. Bunu bizzat bozuk tevhid anlayışına karşı Resulullah yapmıştır.Mezhepleri yok sayan bir ilahiyatçıya rastlamadım ama mezhepli olmayıp "mezhepçi" olan insan bir sürü... Allah cümleye firaset versin. |
|
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | ||
![]() Alıntı:
|
|||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|