|
07-04-2008, 02:29 | #1 |
Cezaevindekilerin “suçlarının ne olduğu bilinmiyor”muş!
Darbe tahrikçileri, “İddianame bile olmadan, bir sene süren tutuklama olur mu?” söylemini daha da geliştirdiler. Şimdi daha cesur bir söylem içindeler: “Tutuklular, suçlarının bile ne olduğunu bilmeden, bir senedir cezaevindeler.” Hayret bir şey.. Ülkeyi birbirine katmak için, kumpas üzerine kumpas kuruyorlar.. Sonra da çıkıp, “Suçun ne olduğu bile belli değil” diyorlar! Bizim üzerimize vazife olmasa da, insanlık namına suçun ne olduğunu anlatalım da, içlerinde birkaç tane de olsa saf birileri varsa, öğrensin bakalım; “suçları ne imiş!” Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan, başörtülü kadının domuz şeklinde çizildiği karikatür, tabii ki kabul edilemez bir hakaret içeriyor. Ama mütedeyyin insanların aklından, ‘gidip de şu gazetenin binasına bir bomba atalım’ diye bir şey geçmediğini, bu insanların içinde yaşayan biri olarak yakinen biliyorum. Ama o bomba atma eylemi, darbe tahrikçileri tarafından, darbeye zemin hazırlanması amacıyla yapılabilinirdi.. Yapıldı da zaten.. Evet; Danıştay’ın, “İlköğretim okulu müdiresi, sokakta da başörtü takamaz” kararı, kesinlikle yanlış, hukuka aykırı bir karardı.. Ama inançlı bir insan, bu sebeble kalkıp da bir hakimin kanına girmez. Girmeyi düşünmez.. Çünkü bu yolla elde edebileceği, ne dinî, ne de dünyevî bir kazancı olamaz.. Bugün “Suçlarının ne olduğunu bilmeden, bir yıldır cezaevindeler” diye mağdur gösterilenler, işte o cinayeti de işlediler, işlettirdiler.. Aslında onların, başörtü ile, başörtüye hakarete tepki ile bir ilgileri yok. Tam aksine onlar; başörtüyü tümüyle kamudan yasaklamak için darbe yapmanın hevesindeler.. Bunun için de, Hasan Cemal’in anılarında anlattığı türden, provokatif eylemlere imza attılar.. Sadece bu iki olay mı? Hayır.. Şu an, Ergenekon soruşturmasından dolayı cezaevinde kalanların gözaltı hikayelerine baktığınızda, gerçekleri çok net görebiliyorsunuz. Bir tanesi, askeriyeden sorunlu olarak ayrılmış. Veya ayrılmış gözüküyor! Hemen bu sayfada, yanıbaşımızdaki haberde, o emekli subayın evinde ele geçirilen mühimmatın listesi var.. C4 bombasından tutun, suikast silahına kadar.. Soruyorlar kendisine:“Nedir bunlar?” Kem.. Küm... Sonra da, medyadaki yalakaları çıkmışlar ortaya, isyan ediyorlar: “Suçlarının ne olduğu bile belli değil!” Güleyim bari.. Suçun ne olduğunu, bir de izah mı etmek gerekiyor? C4 bombadan bahsediyoruz beyler, C4! Çatapat değil! Alın; Ümraniye’de ele geçirilen 27 tane el bombasını.. Cumhuriyet’e atılan bombalarla aynı seriden olması bir yana, o el bombaları ile neler yaşatılırdı bu ülke insanlarına, siz biliyor musunuz? O el bombalarından bir tanesi bile, çok kritik bir mahalde patlatıldığında, Türkiye nasıl karışır, tahmin edebiliyor musunuz? Tutturmuşlar, “Bir siyasi partinin genel başkanı aylardır cezaevinde.. İddianame bile yok ortada.” Vah vah vah.. Peki bunu söyleyen arkadaşlar, o siyasi parti genel başkanının sorumlu olduğu mahalde çıkan Yargıtay binasının krokisi hakkında bize bir açıklama yapabiliyorlar mı? Hayır.. İlk günler, eşi tarafından bir kafa karıştırma operasyonu yapıldı: “Gazetelerde yayınlanan belgenin üst tarafında, .. isimli gazetenin faks nosu var. Belge bizim değil. Tam aksine, bizi suçlayanların belgesi!” Tutuklu şahsın eşi bu açıklamayı yapsa da, aslında krokinin bulunduğu belgenin faks ile falan bir ilgisi yoktu. Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan aramada, malum siyasi parti genel başkanının evrakları arasından çıkan bir CD’de bulunuyordu o kroki.. Krokinin devamında da, aynı siyasi partinin genel başkan yardımcısının ismi geçiyordu.. Aynı zamanda avukat olan bu kişinin, özel notları ile birlikte.. Çıkıp açıklasanıza bakalım, neydi o kroki? Açıklayamıyorsunuz değil mi? Bir cinayet daha işlenecekti. Sonrasında bir tane daha. Bir tane daha.. Hepsini, mütedeyyin insanların üstüne yıkacaktınız. Şimdi ise soruyorsunuz, “Cezaevindekilerin suçu ne?” Ben size sorayım, 27 tane el bombasının bulundurulma sebebi ne? Gerçekten onları, Hasdal Kışlası’nın yanındaki çöpten mi topladınız? Gerçekten, C4 patlayıcılarını, suikast silahlarını, sahte kimlikleri, çok kritik kurumların krokilerini, hiçbir artniyetiniz olmadan, iyiniyetle mi elinizde bulunduruyordunuz? Gerçekten, şu yan taraftaki haberin içinde yaza yaza bitmeyen mühimmatı, “vatan işgal edildiğinde, düşman kuvvetlerine karşı direnişte kullanma” amacıyla mı bulunduruyordunuz? Yapmayın beyler.. İnsanları aptal yerine koymayın.. Suçunuz belli.. Planlarınız belli.. Eylemleriniz belli sizin.. Siz bu ülkenin yönetimini darbe ile ele geçirmeyi düşündünüz.. Bu yolda, binaları bombalamayı, hakimleri öldürmeyi, daha birçok cinayeti tasarladınız.. Bunlardan bir kısmını da yaptınız, gerçekleştirdiniz.. Suçunuz belli sizin.. Sıra cezanızın bağımsız yargıda verilmesinde. Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 04/07/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-04-2008, 02:53 | #2 |
Cezaevindekilerin “suçlarının ne olduğu bilinmiyor”muş!
Güzel bir çıkış noktası, sebep ve sonuç ilşikisi kurmuş. Tebrik ederim.
Teşekkürler. Nusret (+) |
|
07-04-2008, 02:54 | #3 |
Cezaevindekilerin “suçlarının ne olduğu bilinmiyor”muş!
Herşey bu kadar açıkken bu karşı duruş niye, anlamak güç. İddianameyi bekleyelim diyen de yok. Yani iddianamede ne olursa olsun bunların tavrı değişmez. Aynı arsızlıkla devam edecekler...
Yalnız bu defa kılıfları ne olcak, onu merak ediyorum... Teşekkürler paylaşım için...(+) |
|
07-04-2008, 02:56 | #4 |
Cezaevindekilerin “suçlarının ne olduğu bilinmiyor”muş!
BEn teşekkür ederim arkadaşlar.... :-*
|
|
07-04-2008, 02:57 | #5 | |
Cezaevindekilerin “suçlarının ne olduğu bilinmiyor”muş!
Alıntı:
Onlar bulurlar kılıfı, onlar için kılıfın uyup uymamasının bir önemi yok... |
||
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|