|
07-13-2008, 21:23 | #1 |
..Şafak Ask Rahminde Sümeyyelere Gebe...
Sil artik gözyaslarini. Fecir vaktine kadar hiçkiriklara kapilip, sabretmeye çalistigin tutsaklarin yasaklarina, hür nagmelerinle cevap ver. Yesertmeye devam et çölleri sevdanla, hasretini kara taslara bas simdilik, sabret kalbim! Titreyislerin devam etsin yüregim! Küçücük yüreklerimizle daglarin tasiyamadigi davayi yüklendik ve hicret ettik veda tepesinden. Günes, her gün umudu gönüllerimizde aydinlatarak doguyor. Cemreler Rabbe teslimiyeti ile tutsakliktan kurtulan özgürlük abidesi, atesin içinde gül bahçesinde Rabbini tespih eden Ibrahimin askina sâhit! Dalgalar imanin bayraktarligini tasiyan içi Musa dolu kundaklara ve zindanlar karanliklari nuruyla aydinlatan Yusuflara sâhit! Kâinat çöllere inen nura, Nur-u Muhammede sâhit! Tarih tekerrür ediyor. Iman atesi basörtüsü abidelerinin omuzlarinda alevleniyor simdilerde. Zulüm kokuyor meydanlar, okul kapilari… Mazlumlar yürek sükûtlarinin bedelini ödüyor yitik cografyalarda. Zemheri yagmurlar yagiyor hatira defterlerine. Ilahi yolda ahlak köprüsünü yikmis karanliga mahkûm olanlar… Edep nedir bilemez olmus bâtilin isigiyla aydinlanacagini sananlar! Bâtilin, suyun üzerindeki köpük oldugunu unutuvermis dimaglar… Küçücük bir menfaat karsiliginda özgürlügünü sahte ilahlara satanlar; unutturulmuslar gülün askindan… Nefsanî menfaatleri için dünyayi cehenneme çeviren tutsaklarin zevkleri, sefkat dolu yüreklerin basörtülerine uzaniyor. Sümeyyelerin haykirislari küfrün bagrini delmeye devam edecek her daim. Sümeyyelerin basörtüleri göklerde dalgalanacak her tarih sayfasinda! Al karanfiller açacak uçurumlarda, kâinat tarih sahnesinde basörtüsünü sancak gibi tasiyan karanfillere sâhit olacak! Iffetiyle, takvasiyla, ameliyle, durusuyla iman çaglayan mücahidelere sahit olacak! Hüznün sarki oldugu misralari söylüyoruz okul koridorlarinda. Basörtümüzü açtirmak için mücadele ediyorlar. “Basörtünüzü çikarmazsiniz okuyamazsiniz” diyerek tehdit ediyorlar. Rabbimizin ilk emri olan okumayi mi kastediyorlar, kendi kurduklari düzende diploma kazanmayi mi?!... Okumaksa neyi okumak, kimi okumak, ne için okumak sorularina cevap ariyoruz ayet ayet. Kâinati okumaktan, yaratilisimizi okumaktan ve Rabbimizi okumaktan kim alikoyabilir bizleri? Kendilerine disiligimizle degil fikrimizle iletisime geçmelerini söylüyoruz. Kanli gözyaslarimiz arkadaslik ediyor davamiza. Bulutlarin serzenislerine; yagmurlara karisiyor dava sebnemlerimiz… Yanginlarin esigi olmus katre katre dökülen gözyaslari. Hasret yaralarinin sancilarina ayetler okunuyor: “Innallahe me’as sabirin”… Sancagimizdi basörtüsü, nefesimizdi, gözyasimizdi, söz yaslarimizdi. Nasil çikarabilirdik basimizdan, nasil terk edebilirdik davamizi? Imtihan üzere gönderildigimiz dünyada, esir zevklere ulasmak miydi gaye-i hayâlimiz? Kuslar gibi kanat çirpip asumanlarda hürce dolasmak varken, ten kafesinden çikip uhrevi dünyaya hicret etmek varken bunca telas neydi? Niçin saçimizi-basimizi görmek/gördürtmek istiyorlardi? Meryem misali iffetli olamayacak miydik?... Biz kararimizi ta önceden vermistik. “Kalu Bela”da rabbimize teslim olduk, buyrugu altina girdik. Arttirilmis tutsaklik olan aska adadik nefesimizi. Sevgililer sevgilisi Nur-u Muhammed’in getirdigi vahye iman ettik. Ayagimiza batan dikenlere aldanmayip, ufuktaki umutlarimizi yeserttik hayallerimizde. Sair ne güzel söylemis: elemli rüzgar alip götürüyor yürekleri zindana özgürlüklerin kapisina kilit vurulmus vakit; gemileri yakma vaktidir!... vakit; askin önünde edeple egilme vaktidir!... vakit; seccadelere uzanma vaktidir!... Basörtüsü, bizi “biz” yapan sancimiz… Basörtüsü, dualarimiza direnis tohumlari eken sevdamiz… Basörtüsü, acziyet ufkunda kimligimiz… Basörtüsü, sineye çekilen gül âyinelerinde birer birer süzülen ab-i ask tohumlari. Direnis tohumlarinin aski ile çorak topraklar yeserdi. Iste burada bir ayeti hatirliyoruz. Al-i Imran suresi 54.ayette "Onlar düzen kurdular,Allah da (buna karsilik) onlara düzen kurdu" buyuruyor Rabbimiz. Ve Tur suresi 42. ayette “Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asil) o inkâr edenler hileli-düzene düsecek olanlardir” buyuruyor. Biz yeter ki kaybetmeyelim umudumuzu, sancimizi, davamizi. Ümmetin kayip ve yetim kalmis çocuklarini toparlamak adina, halifelik görevimiz adina çikarmayalim basörtümüzü. Sonunda kazanacak olan tarafin bizlerin olacagini müjdeliyor Kuran. Basörtüsü magdurlari olmayalim, magdur kavramini üzerimize yakistirmayalim. Basörtüsünü bir sancak gibi tasiyarak basörtü muzafferleri olalim. Ne mutlu basörtüsünü bir madalyon gibi tasiyan kullara! Ne mutlu basörtüsü askiniAllah yoluna adayanlara! Ne mutlu yeryüzünde bir zümrüt gibi parlayan iffet timsallerine! Yunus Emre Tozal
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-13-2008, 21:27 | #2 |
..Şafak Ask Rahminde Sümeyyelere Gebe...
Sizin sancınızi bizim sancımız; Sizin davanız bizimkisi ... Size selam olsun iffet abideleri ,Selam olsun ! (+)
|
|
07-13-2008, 21:31 | #3 |
..Şafak Ask Rahminde Sümeyyelere Gebe...
+
|
|
07-13-2008, 21:32 | #4 |
..Şafak Ask Rahminde Sümeyyelere Gebe...
:'(
|
|