|
07-15-2008, 01:55 | #1 |
‘Derin devlet örgütü’ne ‘derin devlet medyası’ desteği!
Dakika bir, gol bir! Danıştay cinayetini de içeren “derin devlet örgütü”nün iddianamesi, genel hatları ile açıklandı ya.. Şimdi; o derin yapıyı örtbas harekâtının basın sektöründeki uyanık mensupları, hemen atağa geçtiler: “ölen Kuddusi Okkır’a takipsizlik” Satır aralarına yerleştirdikleri kelimelerle öyle bir izlenim bırakıyorlar ki; “Kuddusi Okkır için beraat kararı verildi” sanırsınız! Bilmiyorum; bu beyler, ne bekliyorlardı?.. İddianamenin imzalanıp mahkemeye verildiği tarihte ölmüş birisine, dava mı açılmasını bekliyorlardı? İddianamenin imzalanma tarihinde ölmüş birisinin, sanıklar arasında isminin yer almasını mı bekliyorlardı?! Hoş; iddianamede ismi geçseydi, bu sefer de şöyle diyeceklerdi: “ölmüş adama bile dava! Bu kin, bu nefret, bu düşmanlık ne böyle?” Ondan sonra da, bu başlık altında artık neler döktüreceklerdi neler.. “İddianame ne kadar özensiz, ne kadar çalakalem yazılmış”dan tutun, “ölmüş adamı bile iddianameye alan bir savcının isnatlarına nasıl güvenebilirsiniz”e kadar, neler yazacaklardı neler! Oysa olay; basit bir ceza usûl kuralının uygulanmasından ibaret! İddianame hazırlanmadan önce, sanıklardan birisi ölürse, “takipsizlik” kararı verilmesi gerekiyor.. Evet; “Takipsizlik” genel başlığı altında, çok değişik gerekçeleri olan kararlar; suç oluşmadığı için de “takipsizlik kararı” verilebiliyor.. Suç oluştuğu halde, zamanaşımı süresi dolduğu için de. Örneğimizde olduğu gibi, sanık öldüğü için de! Demek ki ne imiş? “Takipsizlik Kararı”nın tek anlamı, o kişinin suçlarla bir ilgisi olmadığı değilmiş. Kişinin suçlarla ilgisi olmadığı zaman da “takipsizlik kararı” verilirmiş, ama bir kişi öldü ise de, artık o kişi hakkında yargılama yapılamayacağına göre, suçlu idi-suçsuz idi tartışması yapılamazmış. Dolayısıyla, ölen sanık hakkında, “mahkûm olmuş” gibi bir izlenim verilmesi doğru olmadığı gibi, ölüm sebebi ile verilen takipsizlik kararını “beraat” gibi göstermenin de haklı hiçbir yanı yoktur. İşte Kuddusi Okkır etrafında oluşturulan gündem, derin devlet medyasının olaya nasıl yaklaştığını ele veriyor! Amaç, olayların gerçek yönlerinin ortaya çıkarılması değil.. Derin devlet suçlaması ile tutuklanan, gözaltına alınan insanların masum gösterilmesi!.. Aleyhine korkunç iddialar olan kişilerin tümünün, ne suç işlemiş olurlarsa olsunlar, hepsinin beraat etmesini istiyor, medyadaki işbirlikçiler.. Oysa bu işin normal süreci şu: İddianame tam metin olarak açıklanır... Somut olaylar ve sanıklarla, somut olaylar arasındaki bağlar izah edilir.... Savunmalar alınır.. Deliller toplanır.. Sonrasında da yargı bir karar verir.. Tüm bunları niçin beklemiyoruz?.. Niçin gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyoruz?.. Hemen peşin hükümle “beraat” talep ediyoruz? Sanıkların avukatları bu yönde talepte bulunabilirler.. Ama medya niçin bu yönde girişimde bulunuyor, yayın yapıyor, gündem oluşturmaya çalışıyor?.. Kendi gazetesine bomba atılanlar bile, niçin çekingen bir eda ile, ancak 1 yıl sonra, o da zoraki bir tarzda “Failler ortaya çıkarılsın” diyorlar?.. İnsan kendisinin mağdur olduğu bir suçun tüm faillerinin ortaya çıkarılmasından rahatsız olur mu? “Ben bu suçun mağduruyum. Suçun faili ‘Ali’ çıkarsa, ben bundan rant elde edemem. Dolayısı ile bu suçun faili ‘Veli’ olmalı ki; ben bu suçtan rant elde edebileyim” şeklinde bir yorumla, olaya yaklaşılır mı? Önemli olan maddi vakıalar mıdır? İşin gerçek yönleri midir? Yoksa mağdurların elde etmeyi umdukları rant mıdır?.. Kuddusi Okkır üzerinden derin devlet yapılanmasını dramatize ederek masum göstermeye kalkışanlar, olaya bir de Vakit gazetesinin mağduriyeti açısından baksalar ya.. Kuddusi Okkır, savcı tarafından suçlandı, deliller toplandı, hakim tarafından tutuklandı.. Cezaevinde yakalandığı hastalıktan dolayı vefat etti. Peki Vakit gazetesini yargısız infaz ile suçlayanlar, savcı kararı olmadan derdest etmeye çalışanlar, hakim kararı olmadan kapatmaya çalışanlar, dün açıklanan iddianamedeki Danıştay cinayetinin gerçek yönünü okuyunca, bizden özür dilediler mi? Dileseydiler, Kuddusi Okkır olayına, insan hakları açısından yaklaştıklarına inanırdım.. Vakit’ten özür dilemediler, dilemezler.. Çünkü derin devlet örgütü ile, onlar da işbirliği içindeler! Dolayısıyla; bu soruşturma, medyadaki uzantılara ulaşmadıkça, “derin devlet” sonlanmış olmaz! Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 15/07/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-15-2008, 01:56 | #2 |
‘Derin devlet örgütü’ne ‘derin devlet medyası’ desteği!
Allah' tan memlekette Ali Karahasanoğlu gibi dürüst hukukçularımız var da; neyin ne olduğunu adam gibi öğrenebiliyoruz... ;)
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|