07-20-2008, 16:41 | #1 |
Hazırlık soruşturmasının gizliliği!
Sanıklar kendi yandaşları olunca, “ceza soruşturmasının gizliliği”nden dem vuruyor herkes. Evet, “ceza soruşturmasının gizliliği” ilkesi, olması gereken bir kural.. Ancak aynı kural, bugüne kadar, mütedeyyin insanlar aleyhine ihlâl edilirken, kimseden bu kadar cesur ses çıkmıyordu.. 1990’lı yılların başında, bir İslami Hareket davası icat edildi. Yargılananların sırtına bindirilmedik suç kalmamıştı. çetin Emeç’ten tutun, Uğur Mumcu’ya kadar tüm faili meçhulleri daha hazırlık aşamasında zanlıların sırtına yüklemişlerdi. Hatırlayın, aynı cinayetler, 2000 yılında, bu defa da Umut Operasyonu kapsamında, bu sefer başka mütedeyyin insanların sırtına yüklendi. Hazırlık aşamasında, zanlıların aleyhine neler yazıldı neler.. Kimse “Soruşturma gizlidir” demedi.. Bugün “Soruşturma gizlidir” diye yazanlar, o günlerde koro şefliği yapıyor, zanlılar aleyhine daha çok haber yapılması için talimatlar yağdırıyorlardı.. Ya Sivas olaylarında? Onda da, dava daha başlangıç noktasında iken, “İnsanları yaktılar. Devleti yıkmak üzere isyana kalkıştılar” diye, ne haberler döktürdüler.. Sivas olaylarında yargılananların hiçbirisinde, tek bir tabanca bile yoktu.. Tek bir patlayıcı madde yoktu.. Savunma avukatları bas bas bağırdılar: “Sivas’ta, tabancası olmayan, bombası olmayan, üzerinde bir bıçak bile bulunmayan bu insanlar, anayasal düzeni nasıl değiştirecekler? Suçlama yanlıştır” diye.. Ne oldu biliyor musunuz? Yerel mahkeme bu savunmayı doğru buldu.. Yargılananları mahkûm etti ama, devlete isyandan değil, ölüme sebebiyet vermekten!.. Bugün Ergenekon’u savunanlar, “Yargıdaki dava hakkında yayın yapmak suçtur” diye savunmaya geçenler ne yaptılar? “Hayır, suç, devleti yıkmak için işlenmiş bir suçtur.Tek bir tabanca bile olmasa, yine bunlar idam edilmeli” şeklinde provokatif haberler yayınladılar.. Baskı altında kalan Yargıtay da, “Sivas sanıkları, anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüsten yargılanmalı” diyerek kararı bozdu! Bunları hatırladıkça, karteldeki “Hazırlık soruşturması gizlidir” söylemini tekrarlayanların, yüzlerine tek tek tüküresim geliyor.. Yakın yıllarda hatırlarsınız, İstanbul’daki sinagog bombalamalarından hemen sonra, yine mütedeyyin insan avına çıkmışlardı, bugünlerde “Hazırlık soruşturması gizlidir, haber yapılamaz” diyen tayfa.. Ve o tarihlerde, Şener Eruygur’un talimatı ile, Suriye’de Arapça öğrenimi gören 17 Türk öğrenci, terörist gibi baskına maruz kalmışlar, geceyarısı Türkiye’ye getirilmişlerdi.. 14-18 yaşlarında genç kızlar bunlar.. Terörist gibi takdim edildiler.. Kimse, “Durun bakalım, yanlarında bir silah yok. Patlayıcı yok. Aleyhlerinde bir somut suçlama yok. Bunları terörist gibi nasıl takdim edebiliriz” demedi. Kartel gazetelerinin tamamı, “Suriye teröristleri getirildi” diye haber yaptılar. Sonra ne mi oldu? O çocuklar terörist falan çıkmadı. Dava bile açılmadı haklarında. İki günlük gözaltıdan sonra, serbest bırakıldılar.. Ama kartel medyasındaki ahlâksızlar; bugün Ergenekon’u masum gibi göstermek için çırpınan ve “Hazırlık aşamasında gizliliği ihlal edenleri niye cezalandırmıyorlar” diye ter ter tepinenler, o masum insanları hazırlık aşamasında yargısız infazla mahkûm etmişlerdi bile.. Burada kimsenin aklına “Sen de çifte standart uyguluyorsun. 1990’lı yıllarda gözaltına alınanlar hakkındaki haberleri eleştiriyor, bugünkü haberleri normal görüyorsun” fikri gelmesin.. Benim hazırlık soruşturması gizliliğinin ihlal edildiğini söylediğim yıllarda, gözaltı süresi 15 gündü.. 15 gün poliste kaldıktan sonra savcılığa getirilenler, “Polisle muhabbet ettik. 400 sayfalık kitap okudum” değil, “15 gündür ne avukatımla görüştürüldüm, ne de bir yakınımla. İşkence odalarında üzerime köpekler saldırtıldı” diyorlardı. Kimisinin kolunda, kimisinin ayağında sakatlıklar vardı.. Şimdi ise bakın, takım elbiselerinin ütüsü bile bozulmamış şekilde savcının önüne çıkıyorlar.. Hakimin önüne giderken, kravatının iğnesi bile yerinde duruyor! Ve sonra da kalkmışlar, 11 kilo C-4 patlayıcı bulunan örgütün elemanlarının, “hazırlık soruşturması aşamasında haberlerinin yapılmaması”nı istiyorlar! “Yok yok, telefon konuşmalarından başka hiç delil yok” diyecekler.. İnsanları kandıracaklar! Olayları ne kadar az insan bilirse, örtbas etmek için de şansları o kadar artacak.. Ne kadar çok insan gerçekleri öğrenirse, sıyrılmaları zorlaşacak! Bütün dertleri de bu zaten! ALİ KARAHASANOĞLU
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|