|
08-09-2008, 02:39 | #1 |
SESSİZLİĞİN SESİ / HÜMEYRA KARAGÖZ
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-09-2008, 02:47 | #2 |
SESSİZLİĞİN SESİ / HÜMEYRA KARAGÖZ
En güzel selam ile… Bundan yaklaşık 15 sene önce, kafama koymuştum hayalimi. Biliyordum, her ne kadar zor da olsa bir gün o hayalim gerçekleşecekti. Belki mahçup, belki de çekingen… Ama bu böyle olmuyordu. Yazmam lazımdı, içimdekileri dökmem… Sözler içte kaldıkça daha bir duygusallaşıyor insan, daha bir derin düşünüyor ve daha bir farklı bakıyor hayata. Söz gümüşse, altınlar topluyordum, gümüşlerimin iadesinde. Çünkü öyle olmak zorundaydı… Susmak erdemdi de, susabilmek o erdemin daha da üstündeydi belki de… Adım HÜMeyra… Tanımıyorsunuz beni büyük olasılıkla. Tanıtayım kendimi o halde… HÜMeyra küçücükken, konuşmanın keyfini yeni alıyorken, daha bir yaşına bile girmemişken, bir “atta” gelmiş, HÜMeyra’nın yeni tanıştığı ‘ses’ini götürmüş. HÜMeyra bilmiyormuş ki; her atta, “atta” değil ki… Sesini vermiş HÜMeyra o atta’ya; bir daha hiç gelmeyeceği sesini… Yeni yeni konuşmaya başlamışken, kaybetmiş konuşmasını; ileride büyüdüğünde “sessiz” olmak için belki de. Sesi olacakmış ama konuşma yetisi olmayacakmış. Konuş/a/mayacakmış HÜMeyra… Ki hala konuş/a/mıyormuş… Dedim ya; susmak erdemdir ya susabilmek bambaşka bir şey. Zorunlu bir “sessizlik” bu. Etrafındaki insanları dinleyebilmek sadece, dilinin ucuna gelen her sözcüğü, her sözü itmek geriye. Tanınmadığı ortamlarda sessizce oturmak, ateşli tartışmalarda fikrini söyleyememenin acısını hissetmek. İnsanların önyargılarına alışmak bir süre sonra ve eğer ki sabredilirse o önyargıların yıkıldığını tanındıkça görebilmek heyecanla, sevinçle… Girdiği ortamlarda ilk başta fark edilmemek, susmak, susmak ve yine susmak… Ya da içinde kopan fırtınalar önceki sessizliğini dışarıya yansıtmak… İnsanların garip garip bakışlarına, anlamsız süzmelerine ve akıl almaz düşüncelerine maruz kalmak önce. Sonra da o bakışları, o anlamsız süzmeleri, o akıl almaz düşünceleri O’nun izniyle yok edebilmek sadece sessizliğiyle… Bir ömür boyu sus/a/bilmek… Ve susabilme için aldığı her nefeste O’ndan sabır istemek… Her şeye rağmen o “sessizliği” sevmek… Sevebilmek… Hiç kimse inanmasa da bir şans daha verilseydi yine aynı hayatı, sessiz bir hayatı seçmeyi düşünebilmek. Sessizlikten memnun olmak ki son nefesine kadar da o memnunluğu sürdürebileceğini düşünmek… Sevmek hayatını, sessiz çığlıklarını, sessiz yaşamını… Sessizliği zahir olarak kabullenip bir kulvarda, belki de birkaç kulvarda yaptıklarıyla çatır çatır konuşmak… Sessizliğin Sesi’ni bulmak sonra… O ses’e hayran olmak… O ses’e yaklaşmak için her şeyi yapmak… O’ndan gelen o “ses”i, olmayan sesine yamayıp cümle âleme duyurmaya yemin etmiş olmak. O’nun izinde O’nun sesi’nde yaşayabilmek, yaşamayı istemek… 15 sene önceki hayalimi gerçekleştirmek sonra… Bunun için, o sesi cümle âleme duyurabilmek için yüreklere fısıltı yüklemek sessizce ama derinden… Kabul edilir mi ki o fısıltı o yüreklerinize, çığlıklara dönüşmeden?! http://humeyrakaragoz.blogcu.com adresinden satış yerleri hakkında bilgi edinebilirsiniz... |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|