|
![]() |
#1 |
![]() Osmanlı torunuyuz ama sizce onlara layıkmıyız son zamalarda etrafımı baktığım zaman ben şüpheye düşüyorum bizi bu kadar değiştiren ne acaba gittikçe batılaşıyormuyuz modernleşmek adına kişiliğimizden yaşantımızdan ödün vermek neden medeni olmak ise amaç biz zaten medeni bir toplumuz medeniyeti bizden öğrenen onlardı neden halen modern olacağız diye değişiyor yanlışa sürüklenmeye devam ediyoruz.
Osmanlılardan yani atalarımızın yaşantılarından örnekler vermek istiyorum size acaba ondan sonra belki hak verirsiniz sizlerde işte o zamanlar; Faziletliydik... Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik.Kimsenin namusuna yan gözle bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez dilenciliği meslek edinmez, kimseyide küçük görmezdik. Dürüsttük... Bir zamanlar Londra Ticaret Odası nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye asılıydı. "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın!" İtibarlıydık... Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu. Temizdik... Yere bile tükürmezdik . Hatta Osmanlı Askeri teşkilatını Avrupa ya tanıtmassıyla meşhur Comte de Marigli, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar bunun içinde saçlarında sakallarında bir hareket olur ve zamanla saçlar, kaşları, sakalalrı dökülür." Çevreciydik... Kurak günlerde ücretel adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için saçak altlarına kuş sarayları yapardık. Harama el sürmezdik.... Fransız müellif Motray 1700 lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: "Türk dükkanlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkancılar arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu ndaki ikametgahıma gelmişlerdir. Medeni idik... İngiliz sefiri sör James Porter ise 1740 ların Türkiye si için şunları söylüyor "Gerek İstanbul da , gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayişi, hiçbir tereddüde imkan bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki Türkler çok medeni insanlardır. Dosdoğruyduk... Fransız Generallerden Comte de Bonneval ise şu hükmü veriyor: "Haksızlık, murabacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar , Türkler arasında meçhuldür. Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan ço kdefa Türklerin doğruluklarına hayran kalır." Hırsızlık nedir bilmezdik... Fransız müellif Dr. Brayer 1830 ların İstanbul unu getiriyor önümüze: Evlerinin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkanlarının çoğunlukla umumi ahlaka itimaden açık bırakıldığı İstanbul da her sene azami beş altı hırsızlık vakası ancak görülür.” Ubicini Dr. Breyer i şöyle doğruluyor “Bu muazzam payihatta dükkancılar, namaz saatlerinde dükkanlarını açık bırakıp gittikleri ve geceleri evlerin kapısı gibi basit bir mandalla kapatıldığı halde senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sıtf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu nda ise hırsızlık ve cinayet vaka ları olmadan gün geçmez.” Naziktik… Edmondo de Amicis isimli İtalayn gezgini yine 1880 lerin biz ini anlatıyor bize: “İstanbul Türk halkı Avrupa nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadiren işitilir. O kadar müsamahakardırlar ki , ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz.” Cihana örnektik… Türkiye Seyahatnamesi yle meşhur Du Loir ın 1650 lerdeki hükmü şöyle: “Hiç şüphesiz ki Seyahatnamesi yle meşhur Du Loir ın 1650 lerdeki hükmü şöyle “Hiç şüphesiz ki , ahlak bakımından Türk siyasetiylr medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir.” Şevkatimiz yalnızca insana yönelik değildi; Hayvanları hatta bitkileri bile kapsıyordu. Hayata karşı saygılıydık… Bu konuda Elisee Recus 1880 lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: “Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi kucaklamıştır.Birçok köyde eşekler haftada iki gün dinlendirilir Hayırseverdik.. Comte Marsigli diyorki; “Yazın İstanbul dan Sofya ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin bedavaya ayran dağıttıklarına şahit oldum.” “ Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp hayvanlara ve hatta bitkilere teşmil ederler.” Galiba geçmişimizden uzaklaşmak bize pahalıya patladı. Yahya Kemal Beyatlı nın bir tesbiti: “Eski Türlerin bir dini hayatları vardı, dini hayatları olduğu için de çok şeyleri vardı; yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacaktır Şimdi gelelim günümüz Türklerine yani bize; Gençler olarak kendimizi inceliyor ve olmamaması gereken şeylerin peşinde koşulduğunu görüyorum. Biz saygılı, faziletli, dürüst, itibarlı, temiz, çevreci, medeni, doğru,nazik, hayırsever Osmanlı torunlarıyız. Saygılımıyız ? Gençiz diyoruz ancak yaşlı olduğunu ayakta durmasının zorluğunu bildiğimiz halde uyuyor numarası yaparak büyüklerine yer vermekten kaçınan çok insan tanıyorum evet yorgunluk sebep belki ama saygı çok önemli ve bizimde övündüğümüz bir niteliğimiz önce anne babamıza sonra diğer büyüklerimize karşı saygılı olmak zorundayız olabiliyormuyuz orası biraz şüpheli. Dürüstümüyüz ? umarım öyleyizdir İtibarlımıyız ? hala koruyabiliyoruz sanırım itibarımızı Temizmiyiz ? sanırım evet Çevrecimiyiz ?Hergün ihmallar yüzünden meseela piknik yerinde kalan bir kor veya söndürülmeden atılan bir sigara yada cam kırıntısı yüzünden yanan ormanları gördükten sonra evet demek mümkün değil sanırım. Medenimiyiz ? Sanırım osmanlı zamanındaki gibi değil ama çokta kötü bir durumda değiliz. Doğrumuyuz ? İnşAllah öyleyizdir. Nazikmiyiz ?sanırım kişisine göre değişiyor.. Hayırsevermiyiz ? Evet hayırseverliğimizden birşey kaybetmediğimizi düşünüyorum Dinimize bağlımıyız ? Dinimize bağlı olduğunuzu ama sanırım yeterli olmadığını düşünüyorum Zor şartlar altındada olsa elimizden geleni yaptığımızı ancak daha fazlasını yapmamız gerektiğini düşünüyorum.. Arkadaşlar biraz araştırarak acizane kendi düşüncelerimi sanırım biraz uzun oldu ama yazmışım ama :-[ şimdi sizlere soruyorum Biz Osmanlı torunlarıyız övünürüz herzaman bununla peki LAYIKMIYIZ ?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() layık değiliz tabiki....
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | ||
![]() Alıntı:
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |||
![]() Alıntı:
|
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | ||||
![]() Alıntı:
|
|||||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Günümüz şartlarına göre oldukca başarılı bir mirascıyız. Osmanlının manevi mirasları zamanla aşınmış olsada yinede Türklüğün onurunu barındırmaktayız.
Layık olamasakda laik olduk ![]() Osmanlı ayakta olduğu dönemine göre çok dürüsttü. Aşırı dürüstlük bir ülkenin geleceğini 1900 lü yıllarda gördüğümüz gibi törpüler aşındırır. Gelişmelere ayak uyduramadı avrupanın fikir akınına yenik düştü. Osmanlı dürüsttü sömürmedi, sömürseydi bu gün afrika ve arap yarımadasının petrolünü torunları kontrol edecekti. Maneviyata daha çok önem verdi, buda din eksenli bir devletin gereği olsa gerek. Maddiyatın gücüne geç farketti, ama iş işten geçmişti. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Ben kendim olarak layıkımde çevrem değil :-[
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|