|
09-23-2008, 09:53 | #1 |
Vakit'in "suç"u!...(SERDAR ARSEVEN)
Şöyle bir durum:
Birçok meslektaşımız, mensubu bulundukları medya organlarına yönelik “yolsuzluk iddialarına” cevap yetiştirmenin ya da yetiştirememenin sıkıntısındayken... Ben... Elhamdülillah, aslanlar gibi geziyorum!.. Geçtiğimiz günlerde, “Ergenekon terör örgütü yatağı”ndan bir “köşe yazarı” gazeteleri sıralamış... Ve... Her birinin “nerelerden beslendiğini” filan yazmış... Listesinde VAKİT de vardı!.. Lâkin, bizim gazetemizi o listeye niçin aldığını açıklayamamıştı!.. “VAKİT’in kim tarafından çıkarıldığı ve nerelerden beslendiği önemli değil” diyordu sadece. Be adam; Niçin önemli değil?!.. Yolsuzluğumuz olsa, hatta bunun söylentisi olsa, çatır çatır basmayacak mısınız?.. Bu gazetenin her sayfasını didik didik inceleyip, işinize yarayacağını sandığınız malzemenin üzerine “Beş manşet, otuz beş yazar”la giden siz değil misiniz?.. Hadi; Ya “akçeli” işlerimizden bahsedin, Ya da “VAKİT’in sadece gazetecilik yaptığını” itiraf edin!.. Bunları yapamıyorlar ya... Bir takım “kavramları” öne çıkartmak suretiyle bizi sözüm ona yıpratmaya çalışıyorlar!.. Biz, “Şeriatçı”ymışız!.. Aksini mi söyledik?!.. “Değiliz” mi dedik?!.. “Globalleştik, küreselleştik, reel politiğe uyum sağladık” mı dedik?.. Asla!.. Efendim; “Fazla sert”mişiz!.. Ne yani; “Fazla yumuşak” mı olacaktık?!.. Bu adamların yazdıklarına çizdiklerine bakmayın... Onların tamamı “imaj” ve de “mesaj” kaygısından!.. İşin aslı; “Muhafazakarıyla, kartelcisiyle, Ergenekoncusuyla” pek çok “yazar”, özel sohbetlerde VAKİT’e olan hayranlığını dile getiriyor. Ve tabii yazarlarına. - Başta kıymetli ağabeyimiz Hasan Karakaya... Bu çevrelerden en az elli yazarla konuştum... Türkiye’nin en çok okunan yazarları arasında yer aldığını kabul ediyorlar... Bu gerçeği sütununda teslim eden de oldu, yazamayıp sohbet ortamlarında dile getiren de... Müthiş bir kalemi var; O kadar ayrıntılı yazıları bir çırpıda okutturabilmek, bu medya âleminde, bir başkasının harcı değil. Aksini söyleyen şüphesiz “kıskanıyor”dur, başka türlüsünü düşünmeye imkân mı var. Bir diğer güçlü kalem; Muhterem Abdurrahman Dilipak, medya dünyasının “en birikimli” isimlerinden... Şer odaklarının çalışmalarını, sağlıklı iletişim kanallarının ve daha da önemlisi “güçlü sezgisinin” yardımıyla aylar öncesinden haber veriyor. Hukukçu Yazarımız A. İhsan Karahasanoğlu’nun ayda en az on yazısı “manşete çekilmeyi” hakeder nitelikte... Etrafımdaki tecrübeli hukukçuların tamamı, kendisini “Hukuk mantığı en güçlü yazar” olarak nitelendiriyor. Abdurrahim Karakoç üstadımız; o “babacan” tavrı, “akıcı üslubu”yla, Vakit’li sohbetlerin yıldızı oluyor... Meselelere günlük keşmekeşin dışından ve çağlar ötesinden bakan Muhterem Yavuz Bahadıroğlu... Sadece “dingin” beyinlerin kavrayabileceği ağırlığı ile adeta “fanatikler grubu” oluşturmuş bulunan Atilla Özdür Ağabey... Her gün manşete paralel çizmek durumunda olduğu halde, yüzümüze “acı tebessüm” düşürmeyi başaran Kemal Güler üstadımız... “Mütefekkir”lerin, “müthiş zekasına ve gücünü ilk bakışta ortaya koyan sanatına” övgüler yağdırdıkları Sevgili Yalçın Turgut Balaban... Bir et lokantasındaki tespitlerini bile “ilgiyle okutabilmeyi başaran” Sevgili Hüseyin Öztürk... “Birikimini” her yazısında konuşturan Selahattin Çakırgil... Dünya gündemine ilişkin isabetli yorumlarıyla dikkat çeken Serdar Demirel... Ali Eren, Mustafa Miyasoğlu, Nusret Çiçek, Sami Özey, Sibel Erarslan, Merve Kavakçı, Yaşar Değirmenci, Duran Kömürcü... Diğer arkadaşlarımız... Ve tabii; Tecrübenin, sağduyunun “remzi” olarak hepsinin üzerinde bulunan Hasan Aksay Ağabeyim. Gazetenin en çok dolaşan mensuplarından biri olarak, her gittiğim yerde bu dostlarımın yazılarına ilişkin “övgü”lere muhatap oluyorum... Bu da “yolsuzluğa” bulaşmamış gazetenin mensubu olmaktan kaynaklanan mutluluğumu iyice artırıyor. - Bu arada, İstanbul ve Ankara’daki haber merkezlerimiz de, imkan kısıtlılığına aldırış etmeksizin müthiş haberlere imza atıyor. Buralarda özveriyle görev yapan arkadaşlardan bazılarının “işe başlamasına” vesile olmak da gurur veriyor bana. Çoğu, iyi haberci oldu. Daha fazla onore edildikleri takdirde çok daha büyük başarılara imza atacaklar, şüphesiz. - Evet... Bu bir VAKİT yazısı. Çoğu medya organının, “akçeli işlerden dolayı” tartışıldığı bir ortamda ben, “Şeriatçılıktan başka bir şeyle” suçlanamayan (!) bir gazetede olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Ve bu mutluluğumu, birer “can yoldaşı” olarak gördüğüm siz okuyucularımla paylaşıyorum.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-23-2008, 14:44 | #2 |
Vakit gazetesinin ismini her fırsatta karalamayı kendine gazetecilik olarak belirliyenlerin hali ortada...en ufak başlığa, köşe yazılarına kadar kurcalayıp dava açanlar Vakit'in isminide illa bulaştıkları pisliğin içerisine sokmak için uğraş vermişler..
Vakit'in beslendiği bir çıkar kapısı sunmadan listede göstermeleri bile aslında Vakit gazetesine olan kinlerini ve Vakit'in büyük gazete olduğunu ispatlıyor...büyük gazete olmak çok tiraj yapmakla olmaz...yaptığın ve yazdığın yazılarla olur...Vakitte gücünü halktan alarak bunu en iyi şekilde hakkıyla yapıyor..buda bazı sözde gazetecilerde hazımsızlık yapıyor.. Rabbim kalemlerinize kuvvet versin inşallah.. Konu Gönülden tarafından (09-23-2008 Saat 14:50 ) değiştirilmiştir.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|