|
11-04-2008, 01:06 | #1 |
Düşman sevindirmenin zamanı mı? || HaberVaktim - Editör
Vakit gazetesinin taa olayın başından beri “Biz Müslüman'ız. Bizim ölçümüz Kur'an ve Hz. Peygamber'in ölçüleridir. Kur'an-ı Kerim'deki ‘Ey iman edenler, kendiniz, anne babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun’ (Nisa 135) ayeti ve Hz. Peygamber'in "Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa, elini keserim’ ölçüsü; bizim için esastır.” duruşunu sergilemesine rağmen;
"Hüseyin Üzmez'in TV kanallarında, İslami ölçülerimize uymayan konuşmalarını tasvip etmemiz mümkün değildir" açıklamasına rağmen; Hüseyin Üzmez'e atfedilen iddialarla ilgili olarak yapılan araştırmalarda, Üzmez'in anlattıkları, kız ve annenin beyanları, Üzmez'in gözaltına alınmasının hemen akabinde polisin delil bulmak maksadıyla evden aldığı 30 eşyanın kriminal raporları, kız ve Üzmez'in doktor tarafından muayene edilmeleri sonucunda verilen rapor ile Uludağ Üniversitesi'nin hazırladığı rapor ve son olarak adli tıp raporlarının ortak sonucu; taciz olayının vuku bulmadığı şeklinde olmasına rağmen; “Kartel” medyasını intikam ateşi sarmış bir kere… İflah olmaz “din” ve “maneviyat” düşmanları amansızca kinlerini kusuyor. *** Hatırlarsınız: Ergenekon’la ilgili ortada çok ciddi iddialar ve deliller olmasına; Bombalar, cephaneler ele geçirilmesine, O bombalar bir yerlerde kullanılmasına, Cinayetler işlenmesine, Bilgisayarlarından Başbakan Erdoğan için hazırlanmış suikast krokileri, Genelkurmay Başkanı’nın ziyaret güzergâhı, Danıştay binasının krokisi çıkmasına, Daha da ötesi resmen ve alenen darbe girişimi planlanmasına rağmen; İşine geldiğinde bir bardak suda fırtına kopartan "malum medya"dan Ergenekon’la ilgili "çıt" çıkmamıştı. *** Ülkenin kaderini derinden etkileyecek bu gelişmeler, ne hikmetse kartel gazetelerinde bir kez bile manşet olmadı. Kayda değer ciddi hiçbir yayıncılık yapılmadı. Hukuk dışı bu hareketler, bu oluşumlar gündeme getirilmek istenmedi. Bırakın gündeme getirme ve sorgulamayı, koruma ve kollama emareleri bile dikkatlerden kaçmadı. İşte, bazı medya organlarının üst düzey yöneticilerinin bu oluşumlarda adının geçtiği iddiası; hatta, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan bir akademisyenin msn kayıtlarında, “Andıççı” gazetenin genel yayın yönetmeninin adının da geçiyor olması nedeniyle; Ergenekon, Kartel gazeteleri tarafından gürültüye getirilmek istendi. Hatta bununla da kalmadılar, Ergenekon’u dikkatlerden kaçırmak için gündemi başka yönlere çekmeye çalıştılar. Tüm bu parçaları birleştirince: Kartel medyasının başını çektiği bu kampanyanın, dikkatleri, gündemdeki Ergenekon davasından başka noktalara çekme ve Üzmez'in şahsında mütedeyyin kesimlere saldırma maksatlı bir organizasyon olduğu ortaya çıkmıyor mu? Biz kartel medyasının cibilliyetini başından beri biliyoruz. Onların dine, dindara karşı “kin ve nefret kusmak” kanlarına işlemiş, genlerine işlemiş. Kepazelikleri, yazmakla bitmez. *** Hatırlayalım, geçmişte bu saldırılardan kimler nasibini almadı ki? Evini, mahremini röntgenleyerek, Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi’yi mi hedef almadılar! İftiralarla, karalamalarla Fethullah Gülen Hocaefendi’ye mi saldırmadılar? Hakan Şükür üzerinden “kutlu doğum haftasına” hatta işi “Peygamber Efendimize hakarete” kadar mı götürmediler! Bizi kartel hiç şaşırtmadı! Onlar kendilerinden bekleneni yapıyorlar. Bizi asıl şaşırtan zamanında kartelin bu saldırganlığından “Akbil yolsuzluğu ve hırsızlığı” ile suçlanarak bu saldırılardan nasibini alanların bu "kirli oyun"a alet olması. Hiç şüphesiz Yeni Şafak gazetesi, maksatlı olarak mütedeyyin kesime saldırması için transfer edilen Ahmet Hakan’ı, kartel medyasını, Deniz Baykal’ı mutlu ederken mütedeyyin kesimi üzmüştür. Deniz Baykal, Yeni Şafak’ı tebrik ediyor; Ahmet Hakan, Yeni Şafak’ın Yayın Yönetmeni’ni kutluyor. Tuhaf değil mi? Muhafazakar kesimin hiç bir şeyini beğenmeyen kartel medyası, Ahmet Hakan ve Deniz Baykal; Yeni Şafak gazetesinin manşetini çok beğeniyorsa, tebrik ve takdir ediyorlarsa buna ne demek lazım. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, dahası TBMM’nin ezici çoğunlukla aldıkları tüm kararlara muhalefet eden Baykal, “ne değişti” de Yeni Şafak'ın “bu tavrını” tebrik eder oldu? Düşündürücü değil mi? Neyse ki sağduyulu medya da çoğunluk bu "tezgah"a gelmedi. Zaman gazetesi bu "kirli oyun"un farkına varıp, alet olmayarak konu ile ilgili yayınını seviyeli bir çizgide sürdürdü. Keza Millî Gazete ve Türkiye gazetesi de "kirli oyun"a alet olmayan gazetelerdendi. Bizim kanaatimiz; Kartel medyasının hesabı, normal yollardan baş edemedikleri sağduyulu medyayı ve Vakit gazetesini, olay üzerine yazılarına ara verilen bir yazarı üzerinden yıpratma ve yıldırma girişimidir. Çünkü yaptıkları tüm hukuksuzluk ve haksızlıklar karşısında Vakit’i görüyorlar. Tüm yolsuzluklarını, arsızlıklarını, azgınlıklarını Vakit deşifre ediyor. O hâlde, Ergenekon’un hedef tahtasına koyarak legal-illegal eylem planları yaptığı, Genel Yayın Koordinatörü’ne suikast planı dahi hazırladığı gazete “Mutlaka bir yolu bulunup susturulmalı” mantık ve taktiğiyle hareket ediyorlar. Ancak bir şeyin farkında değiller. Bağımsız ve bağlantısız gazeteler ilelebet, “Kızım Fatıma bile olsa elini keserim” ilkesini işleterek, “Mü’mine karşı müşfik, inanç düşmanlarına karşı şedit” yayınlarını sürdürecektir. Yine zulüm kimden gelirse gelsin zalimin karşısında dimdik duracaklardır. Vakit gazetesi de, geçmişte olduğu gibi, bu oyundan da alnının akıyla çıkacaktır. Birilerinin hesabı varsa, “Bir” olanın hesabı tüm hesaplardan daha büyüktür. Vakit gibi gazeteler yine “azgın arsız azınlığın” korkulu rüyası olmaya devam edecektir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|