|
12-16-2008, 08:43 | #1 |
Suni çim 3x3 abicim ....
Son söyleyeceğim lafımı en başta söyleyeyim; Hay sen çok yaşa Skibbe! Seni yerden yere vuran ‘yönetime gıcık’ yazarların, Galatasaray’ın muhteşem atraksiyonlarından sonra şimdi nasıl kıvırttığını gördükçe gülmekten ölüyorum... İsim veremem, onların hepsi can dostlarım, meslektaşlarım ama çok güdümlüler be yahu!... Bir türlü hırslarını alamadıkları ve yazacak başka şey bulamadıkları için Galatasaray’ı hep yok yere vurdular ona yanıyorum. Dağarcık meselesi onu da biliyorum! Yoksa dağarcığında bilgin, zırvalarsın her gün! Neyse... Herr Skibbe seyir zevki on numara bir takım yarattı... Sanki Galatasaray’a benzer başka takımlar varmış gibi, Hala tenkit edenler de var! Yazık... ‘Tahta masalarda bir şişe şarap’ ve tahta kafalar! Şu, mahşere kadar sürecek bir gerçek ki; hoca değiştirmek soruna çözüm değil! Geçmişte ve günümüzde örnekleri de az değil! Bir takımda iyi gitmeyen bir şeyler varsa en son gidecek kişi hoca olmalıdır! Bu da, kalubeladan beri bilinen bir gerçektir. Galatasaray; ‘Tahta masalarda bir şişe şarap’ gibi adamı mest ediyor... Seyrederken keyif katsayınız yükseliyor... Bir de şu tahta kafalar olmasa... Ankara tarifesi; Üç kadeh Kavaklıdere!... Galatasaray 26’da golü yedi. İstifim bozulmadı... Meira; biraz da önünde zıplayıp kafayı vuramayanların aldatmasıyla Burhan’a öyle bir kafa asisti yaptı ki De Sanctis ‘Superman’ olsa ne yazar! Santra yapılırken hissettim ki; herkesin şikayet ettiği suni çimde Galatasaray yine 3x3 çekişli çağdaş otosuyla hız duvarını aşacak... İçime doğdu. Neden? Skibbe’yi de, futbolu da, Galatasaray’ı da iyi tanıyorum da ondan... İyi kadro iyi işler yapar. Kadrodan kastım sadece futbolcular değil, teknik heyet de ‘top’ noktada... Yönetim de... 10 dakika sonra; 28’de ‘gol üretim merkezi’ devreye girdi bu kez maç başından beri tenine yapışmış iki siyahi oyuncu Traore ve Addo’nun ölümüne markajını atlatan Baros sağdan sarktı, Lincoln santrfor gibi ortadan daldı; tek pas tek vuruş, tereyağından çekilen kıl misali rakipleri kıl eden gol!... Bir de baktım çevremde kim varsa ayakta alkışlıyor... Baktım bir kaç tanesi hareketsiz oturuyor... Anladım ki onlar.... Futbolu bilmeyenler! Beraberlik golü müthişti... 38’de bir atak daha gelişti, ama o ana kadar zaten Galatasaray rakibi hallaç pamuğu gibi atıyor, ama atacağı golde hep estetik arıyordu... Bakın; Barış, Lincoln, Baros 3x3 demek... Bu kadar mı güzel bir atak olur ve bir takım bu kadar mı fişek gibi gol atar... Alkış... Yine yerine çakılıp oturanlar var. Anladım ki onlar hayatın güzelliklerine hasret kalmış olanlar... Gole hasretler... Ya da böyle paslaşmayı yıllardır göremeyenler... Aaaa... O da ne! Galatasaray durmak bilmiyor... Hani çocuk oyuncakları vardır; kurarsın, zembereği boşalana kadar oraya buraya gider, duvara da toslasa estetik taklalarla yoluna devam eder ya... İşte öyle!... Galatasaray kurulmuş gibi top gezdiriyor. Nonda’nın son dokunuşunu filme almak isterdim... Arda’ya verdiği ‘ayak içi’ pas, pas değil börek!... Arda’nın topla buluşması ve golü iki adımdan kalenin alt köşesine bırakması; Birinci sınıf futbolun, üçüncü kadehten Kavaklıdere keyfi... Skibbe’nin futbol yayılışı Kewell yok! Linderoth daha gelmemiş... Ayhan cezalı... Sabri sakat, Emre Güngör ona keza... Skibbe defansını 3’lemiş... Barış en verimli yerinde; aferin Skibbe... Barış hücuma çıkarken forvetini 7’liyor, topu kaptırdığında Galatasaray savunması Barış’la geriyi 4’lüyor... Muhteşem bir katkı fazlası... Orta alanda herkesi şaşırtan ama mükemmel işleyen bir ikili; 2MEHMETLER... Lokanta adı gibi... Mehmet Topal ve Mehmet Güven orta sahanın güvenliğini sağlıyorlar... Tıkır tıkır... Lincoln bile geriye onlara yardıma geliyor... Galatasaray çift forvetle oynuyor ama ikisi de seyyar müfreze. İşte çağdaş futbol bu! Ama seyredenlerin büyük bir kısmı hala Galatasaray çift santrfor diyor. Hayret!... Galatasaray’da santrfor yok! Hepsi gezen forvet... Galatasaray 7’li forvet oynuyor. Atılan gollerden belli; Lincoln, Baros, Arda... Arda sağda solda ve de golde... Galatasaray’ın oyununa bayıldım. Futbol seyrettim... Hatalar da varsa affettim, çünkü doyurdular. Hakem Özkahya keyfimin kahyası mı? Şimdi yine hakem için paragraf açacaklar olacaktır! Onlar küçük hesapların büyük velvelecileri... Dünkü Gençlerbirliği-Galatasaray maçının hakem hatalarını söylemek ormana bakıp, tek ağacı görmektir! O kadar çok güzellik vardı ki... Görmeyene yazık! Galatasaray o kadar güzel oynadı ki; Hakem iki sarıdan Baros’u da atsaydı, Barış’ın eline penaltıyı da verseydi, Galatasaray bir tane daha yese, yine üç atacak kıvamdaydı!... Lincoln’ün kornerinden Barış’ın attığı kafanın içerden çıktığının tartışmasına falan da hiç girmiyorum! Bütün mesele içinizdeki kıskançlıkları atarak Galatasaray’ın güzel futbolundan keyif almaktır. Ne demiş Sezen Aksu; Hay sen çok yaşa Skibbe! Alemi çıldırtıyorsun, gitme kal ne olursun... Osman Tanburacı Sporx
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|