02-14-2009, 22:48 | #1 |
ÇANAKKALE MUCİZESİ SEYİT ONBAŞIYA
ÇANAKKALE MUCİZESİ SEYİT ONBAŞIYA
Hayat öle yıpratıcı öle düzen bozan ki bazen insanlara gururu, onuru, hatta vicdanı bile unutturabiliyor. Ah bu hayat kimlerin canını yakmadı ki Seyit onbaşım kimlerin. kimleri zindana atılmış hale getirmedi ki bir bilsen keşke. Eskiden anlatırlardı bize dünya dönerken devranda döner diye küçüklük düşünürdüm aslında ne olacak ilerde neler değişir diye belki de bu soruyu ne kadar geç aklımıza getirsek o kadar iyi idi. çünkü anladım ki bu hayatta kimse bunu hatırlamıyor, meğer ben hata yapmışım şehidim erken düşünmüşüm. Bu mektubu yazarken ne bir şelale kadar akıcı ya da, bir masum sabah güneşi kadar sıcak veyahut bir kar kristali kadar mucizevî olsam ya da şu yazdığım satırları altın harflerle yazsam bile yinede inan şehidim yağmurda ıslanan, savunması olmayan bir bebekten hiçbir farkım yok şuan da. Bu kalbin sözcüsü olan satırları yazarken insanın nasıl neleri geç hatırladıkları çıkıyor şehidim Çıkıyor. Eğer ben bir mermi olsam ve düşman silahından çıksam nasıl vurabilirdim ki arkadaşlarınızı hangi cüret yaptırabilirdi ki bunları bana. Askerlik değil midir ki anaya, babaya hakkını ‘helal et ‘ derken aslında yüreği öylece çıkıverecek olan ya da anasının geceden kınaladığı kuzusu olduğu zaman gözündeki anlam dolu yaşları tam bırakıverecekken içine atmak, taşlı dağları tırmanırken evde bebeğini düşünmek ya da elinde dürbünüyle düşman gemisini gözetlerken o anda sığınacağı duasıyla birlikte Çanakkale geçilmez sözünü sindirmek, en önemlisi de vatan uğruna yenildiği tek bir kurşunun şehitlik makamına getireceğini hissetmek bunlar değil midir? Eskiler ah eskiler neler özlenmez ki… Gelecek, güzel günler getirecek deniliyor bu zaman da ama inanın bana götürdüğü şey getirdiği şeyden daha fazla. Bir bisküvinin ya da bir damla suyun bence en anlam dolu olduğu an savaş anı olduğunu öğrendiğimde kalbimce buna inandım. Çanakkale öle huzur dolu bir yer ki aslında azmin sonucunu görmek isteyenler için öle hatırlanacak yer ki buna sonuna kadar şahit oldum benliğimle. Çanakkale yi gezmiş görmüş biri olarak etkilenmemem imkânsız bir şey havasıyla, taşıyla, toprağıyla ve destanlarıyla oranın büyüsü çok farklı seyit onbaşım. Dedim ya her şey çok değişti. Sizin savaşlarınız toprakları korumak ve bir zafer için yapılan savaşlar idi. artık savaşların amaçları bile değişti. Sizin o insanlığın altında hafif düşman askerine öfkeniz kimi zaman yok oluyordu belki de öle olmasa ateşkeslerde siz onlara tütün sarıp yollar onlar ise bisküvi verirler mi? aslında hatırlandıkça bu hayattan insanın kaçma isteği gelmiyor değil. Artık bu yaşamın sayılı günlerinde savaşlar barışlar hatta insanlar karıştı. Çanakkale savaşında anaya yazılan mektuplarda ‘ana ben düşman askerinin gözüne bakamıyorum öle yapsam nasıl öldürebilirim ki bir koca insanı derler mi o masum kınalı kuzular. İşte askerlikten önce aslında koca bir insanlık yatıyor bu anaya yazılan duygu dolu satırlar da. Mektubuma başlarken yazdığımı tekrarlamak istiyorum seyit onbaşım sen Çanakkale nin benim gözümde ve inanıyorum ki tüm dünyanın gözünde tam bir mucizenin ve inanışın sözcüsüsün. Bir hırs uğruna ‘VATAN’ uğruna 276 kg lık bir mermiyi hangi Anzak askeri kaldırıp koyabilirdi ki topa hani batamaz denilen düşman askerinin gemisini hangi yabancı asker hedef alıp batırabilirdi ki işte böle bir şeyi başaran ve Türk kanının boşa akmadığını bir kez daha hatırlatan sizlere ne kadar minnet etsek azdır. Nasıl bir güçtür ki o savaş anında İngilizlerin vurulmaz denen en büyük Oceon gemisinin bacasından o an ki üstün gayretle topu geminin bacasından hedef aldınız. Nasıl bir merhamettir ki siz ve Türk askeri yaralanan düşman askerine yardım edip kucak açtınız. İnanıyorum ki ben Türk askerinin kanında sonuna kadar bu merhamet, vicdan ve azim olduktan sonra sizinle gelmiş geçmiş en büyük makamlara ‘şehitlik’ makamına sahip olan en küçüğünden en büyüğüne yaşlısından gencine onca şehidimize şükranlarımızı sunuyorum ve son olarak Seyit onbaşım mektubumu şöyle noktalamak istiyorum… Siz canınız pahasına, olmayan imkânları kendiniz yaratarak taarruza geçtiniz ve tarihi en üstün bir şekilde altı çizili olarak dile geldiniz. Unutmayın ki bu vatan da Türk bayrağı dalgalandığı, Çanakkale’nin o muazzam kokusu gitmediği ve bağımsızlığın millette olduğu süreçte sizin kemiklerinizi asla sızlatmayacağımıza şahsım adıma söz veriyorum. Ve tarihten gelmiş geçmiş askerlerimizi şehitlerimizi ve gazilerimizi sizin aracınız ile tekrar teşekkür ediyorum ki böle bir cennet vatanını şehrini ve zafer dolu savaşınızın izini ebediyen koruyacağımızı canı gönülden diliyorum ve sizin ve sizin gibi şehitlerimizin torunları veya kardeşleri olmaktan Türk evladı olarak sonuna kadar gurur duyuyorum. Umuyorum ki biz ve tüm bizden sonra gelecek gençlerimiz, şehitlerimizin kanlarının bir damlasını bile boşuna akıtmadığını gösterebilecek davranışta bulunulur ve son nefesimize kadar şehit torunlarına yakışır biçimde bunu her fırsatta gösteririz. AHMET’İN, MEHMET’İN, HASANIN VE SAYAMADIĞIM BİNLERCE ŞEHİDİMİZ OLMAK ÜZERE VE SİZİN TÜM ASKER ARKADAŞLARINIZIN GÖZLERİNİN ASLA ARKADA KALMAMASINI İSTİYORUM VE TÜRK TORUNU OLARAK DUALARIMIN VE TÜM KALBİMİN SİZLERLE OLDUĞUNU BİRKEZ DAHA SİZLERLE PAYLAŞIYORUM… İNSANLIĞININ, VİCDANININ VE AZMİNİN UÇSUZ BUCAKSIZ BİR DENİZ GİBİ OLDUĞU İNSANA SEYİT ONBAŞIMA SEVGİLERİMLE… D.Can ŞİMŞEK
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|